Prenses

PRENSES

Bütün basın; tâ başladığı günden bugüne, tıpkı partiler gibi, başladığı günden bugüne, ruh kökümüze zıt dâvada ve bana karşı… Hepsi… O kadar alçak ki, karakterleri, elimde şu kibrit kutusu kadar bir organ, bir neşir vasıtası olsa ödleri patlıyor, susuyorlar. Hapse girdiğimde bir ağızdan… O kadar ki, bir gün buraya eski Osmanlı Hanedanından, —sonradan mısırlı bir prensin karısı— bir prenses geliyor. Hemen yazıyorlar: “Necip Fazıl Prensesden para istedi!..”
Bana, hapishaneye, ertesi gün aynı gazeteden bir adam gelip bir küfe sigara getiriyor. Bütün yapılanlardan sonra… “Nedir bu sigaralar?” diye soruyorum.

— Efendim; mesele anlaşıldı. Prenses Valiye gitmiş… Biz Necip Fazıl’ı Mısır’da heyecanla, alâkayla takib ediyoruz. Böyle bir talep yoktur! Aksine bu talebi sizden biri yapmıştır! Demiş…”

Şeklinde mukabele ediyor. Anlaşılan gazete hatırımı saymak için bana bir küfe sigara gönderiyor.

Küfeyi kaatillere dağıttım, çıkınca da yazdım:

— “Kaatiller bile içmedi sigaranızı!.. ”
Cemiyeti kapattık. Kapatmakla da çok iyi ettik. Çünkü biz bu işin şakasını yürütmüyorduk. Başkalarına «kötü» gelen acı dâva ciddiyetini temsil ediyorduk. Bir yanlış adımla sehpaya geçebilirdik.

(Hesaplaşma’dan)

Share

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.