BENDEDİR ŞİİRİ VE YAHYA KEMAL
Mistik Sair, sanatına en güvendiği iki şiir arkadası(A.Kutsi Tecer ve Ahmet Hamdi Tanpınar) ve hiçbir esya yapımına gelmez birtakım koflar arasında, kendisi de onlardan biri ve belki en kofu olarak yapayalnızdır; ve hiç olmazsa bu yakınlık hissini duyabilmektedir. Onun bütün ümidi, kendisini asan bir seydedir; kalbine üflenen manevî solukta…
Bu soluğun ilk eserlerinden biri “Ağaç” dergisinde çıkan”Bendedir” şiiri oldu:
Ne azap, ne sitem bu yalnızlıktan,
Kime ne, asılmaz duvar bendedir.
Süslenmis gemiler geçse açıktan,
Sanırım gittiği diyar bendedir.
Yaram var, havanlar dövemez merhem;
Yüküm var, bulamaz pazarlar dirhem.
Ne çıkar, bir yola düsmemis gölgem;
Yollar ki, Allaha çıkar, bendedir.
Şiirin yayınlandığı gündü. Mistik Sair bir iş için Suadiye tarafına gitti. Vakit öğle… Suadiye gazinosunun terasında, denize karsı yemek yemeyi arzuladı. Bir de baktı ki, Yahya Kemâl orada… Gayet besasetli, keyifli… Mistik Şaire kollarını açtı:
– Vay, efendim; ne güzel tesadüf… Bir masaya geçip karsılıklı yemek yiyelim…
Oturdular.
– O ne şiir öyle, bugün “Ağaç” mecmuasında gördüğüm?..
– Beğendiniz mi?
– Sorma! Oku bakayım o şiiri, bir de senin ağzından dinleyeyim!
Şiir okumayı, hem de (teatral) jestler ve âhenklerle, hiç sevmeyen Mistik Şair, düşünür ve yutkunur gibi yaparken, Yahya Kemâl onu bir bastan bir basa ezbere okumaz mı? O yayvan, dalgalamak ve titremeli sesiyle… Şenç Sair dondu.
Yahya Kemâl ve neslinin bir âdeti vardır. Kendilerinden sonrakilerle alâkalı görünmek istemezler. Bunu küçüklük sayarlar… Iftattâ isimlerini belirtmek gerekince onu, kasten ters söylerler:
– Hani bir şair var ya; Kutsi Ahmed midir, nedir?.. Hele onlardan bir mısraı hafızalarına naksetmiş görünmeyi asla kabul edemezler.
Yahya Kemâl’e ne olmustu ki, küçüklükten baska bir sey olmayan mahut büyüklük taktiğini bir an için unutmus ve meftunluğunu ağzından kaçırmaya razı olabilmisti?..
(Bâbıâli’den)