HALİD BEY
Halid Bey her işi rahmet tarafından alır, bütün mazlumların Hesap Gününde kendi kanlarını dökenlere şefaatçi olacaklarını söyler, her şeyi affeder, şahsî hiç bir kıyas cesareti göstermeksizin yalnız büyüklerin ölçüsüne teslim olur ve günah bahsinde derdi ki:
– Günahtan korkmanın da derecesi vardır. Fazlası da günahtır. Biz iki kanat ortasındaki ahenk ve muvazeneye memuruz. Allah’ın Resulü, sahabîlerin büyük bir günah korkusu geçirdiğini görünce buyurmuşlardır:
«Allah dilerse hepinizi helak eder, yerinize günah işleyecek yeni insanlar yaratır ve onları affeder.» Peygamberlerden hiç günah işlememiş biri, günah işlemek ve gufran tecellisine vesile olmak için tekrar yeryüzüne inecektir. Peygamberlerinki günah değil «zelle»dir. Dâva, günah işlemek mi? Hayır! Günah korkusu ölçüyü taşırınca bu defa o yoldan insanı sapıtmaya gelecek olan şeytana karşı durmak…
Büyük adamdı Halid Bey…
Bir gün abdest alırken, musluk başında düşüp Rahmete kavuştu. O da gitti ve ben yapayalnız kaldım.
Ziya Işık da, sert ifadesi içinde derin mi, derin…
Benim «Mecmua, Mecmua» diye çırpınarak (Büyük Doğu) peşinde gezdiğim bir gün, evinde, İmam-ı Rabbani Hazretlerinin «Mektubat»ını gösterip;
– İşte bizim mecmuamız!
Demişti.
Ne güzel, ne güzel! Elbette temel mecmuamız, o… Fakat onun kaldırımlarda ve cemiyet meydanında gölgesi olacak mecmuaya da can kurban…
Bana, İlâhî geminin paspası olsam da içinde kalacağımı ve denize atılmıyacağımı bildiren Ziya Bey…
Karanlık bir yere girse veya bir yerde ışıklar sönse şöyle derdi:
– Bir de mezarın karanlığını düşünelim!..
O da gitti.
(O ve Ben’den)