HAM YOBAZLIĞA BİR MİSAL
Bir ordu muhasebecisi vardır ki, kaba softa ve ham yobaz tipinin su katılmamış örneği olduğu için, mücerret mânası bakımından ele alınmaya değer. Beş vakit namazında ve geceleri teheccüdünde olduğu için Sabık Şair’in alâkasını çeken ve onun ayrılmaz dostu olan bu tip, hakikatte ibadetinin hiçbir sır ve hikmet noktasına varamamış, ince idrakine yükselememiş ve adetâ, ibadet içinde açılacağına, büsbütün kapanmış ve mahpus kalmış… O da Deniz Üssünde yemek yiyor ve Sabık Şair’in sohbetlerine katılıyor. Ve bazen öyle çıkışlar yapıyor ki, Sabık Şair’in gayet ince bir metodla, albayından teğmenine kadar telkin altına almaya çalıştığı subayları birdenbire soğutuveriyor.
Bir gün, önüne gelenin işine geldiği gibi içtihat edemeyeceği; içtihadın esasta serbest, fakat gerektirdiği şartlar bakımından kapalı olduğu mevzuunda konuşulurken Muhasebeci Bey atılıverdi:
– Adamın biri eşeğine binmiş ve filân işi olmazsa eşeğinden inmeyeceğine yemin etmiş… İşi olmamış, fakat eşekten inmeye mecbur… Ne yapsın?.. Alçakça bir ağaç dalına tutunmuş ve oradan inmiş… Yani eşekten inmiş ve yeminini bozmuş olmuyor. İmam-ı Âzam Hazretleri de hadiseyi haber almış, hareketi doğru bulmuş, ama adam, kendi kendisine içtihat etti diye idamına fetva vermiş!..
– Muhasebeci Bey; şurada oturmuş, pervasızca konuşuyorsunuz! Sus-pus oturup konuşulanları dinlemek ve namazlarınızın sizden istediği din hikmet ve irfanını yükseltmeye çalışmak dururken, nedir bu gösterdiğiniz cahillik ve kabalık?.. Anlattığınız hikâye tam üç noktadan bâtıldır. Birincisi, “abes”e yemin olmaz. İkincisi, edilen yemin bile bile bozuksa da cezası, yani “keffaret”i ödenir ve hükmü kalkar. Üçüncüsü ise büsbütün ağız tıkayıcı ve bâtılı gösterici; İmam-ı Âzam Hazretleri böyle bir “abes”i asla doğrulamayacakları gibi, kaza makamında bulunmadıkları için idam fetvası veya hükmü vermekten uzaktırlar ve esasen böyle bir hareketin şeriatte ölüm cezasını gerektirici hiçbir tarafı yoktur. Biz burada ve her yerde, günümüzün buz döşediği sıcak iman nefesini üflemeye çalışırken, sizin ve benzerlerinizin buza buz katan soğutuculuğunuz, acaba imana mı, küfre mi hizmettir? Soğutmamak, ısındırmak, zorlaştırmamak, kolaylaştırmak, korkutmamak, müjdelemek emrini veren hadîs’i de mi bilmiyorsunuz?
Ve Sabık Şair, genç deniz subaylarına dönüp devam etti:
– Tababette (aseptik), (anti septik) diye iki tabir vardır. Biri, mikrobu içeriden temizleyici, öbürü de mikroba dışarıdan mâni olucu iki tedbir… Elimde olsaydı, ben, İslâmı içinden bozanları, ona dışından taarruz edenlerden önce temizlerdim.