KUŞETLİ VAGON VE FLAMİNYON
Üstad hapishaneden çıktıktan sonra birgün, Osman ağabeyin Denizciler’deki dükkanına gelmişti ( Oraya dükkan mı demek lazım, büro mu, yazıhane mi, in mi, hücre mi?.. Doğrusu bilmiyorum. Üstad “ Kör bağırsak gibi bir yer”, derdi, “burada tek hücreli amipler bile yaşamaz” ) İşte oraya gelmişti. İstanbul’a dönecekmiş. “Kuşetlide bilet aldırdım” diyordu. Biz ne anlardık kuşetliden?.. Osman ağabey de anlayamadı.
-Nereden aldırdın bileti ? dedi.
– Kuşetliden kuşetliden… Kuşetli vagondan yani…
– A be Üstad bizimle niye Türkçe konuşmuyorsun? Tren trendir; vagon da vagon.. Bunlar da Türkçe değil amma artık dilimize mâl olmuş. Hepimiz anlıyoruz. Trenin “Kuşlusu… kuşetlisi mi olur?… Kuşetliymiş… Sanki Viyana Kuşatması…
Üstad o gün başka havalardaydı. Bilmem hangi lüks lokantada yediği enfes flaminyonu anlatıyordu. O “flaminyon” deyince, Osman ağabey:
-Enfes bir kamyon mu yedin?” dedi.
-Kamyon değil; flaminyon, flaminyon… Enfes bir Fransız yemeği…
( Hüseyin Üzmez – Malatya Suikastı )