NAZIM HİKMET’İN NEFS MUHASEBESİ !
Nihayet Nazım’a bir gün dedim ki: -Peyami ve bir iki üniversite profesörü de vardı-
-“Gel seninle bir gece adamakıllı nefs muhasebesine girişelim… ”
-Ne diye efendim? Ne lüzum var buna? diye karşılık verdi.
-Yahu, dedim; İnsan inandığı şeyde bile gizli bir (antitez) muhafaza eder, bir şüphe. Gel konuş, ne korkuyorsun?
Geldi. Sabaha kadar konuşuldu. Gün ışıldadı, mavi bir pudra dökülmüş gibi camlarda ilk ışıklar. Birden kalktı ayağa:
-Ben daha fazla aranızda duramam, şahsiyetimi kaybediyorum! dedi.
Peyami de, “Yuuha” diye bağırdı arkasından… Çıktı gitti. Yani bir adam ki, hakikati teslimden korkuyor ve kaçıyor. Hiç olmazsa hakikat benimkidir de ve dayat! Çok enteresan bir psikoloji. Bütün bunlar ilk muvaffakiyetlerini sahte tılsıma borçlular.
(Türkiye ve Komünizm’den)