Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]

buyukdogu

Sivil
  • Content Count

    1,056
  • Joined

  • Last visited

  • Days Won

    45

Posts posted by buyukdogu


  1. Böyle muğlak konuşmalara ve kişisel sürtüşmelere sebebiyet verebilecek türden konulara girmeyi istemem. Lakin arkadaşımızın/kardeşimizin birisi böyle bir mevzuyu gündeme getirmek ihtiyacı hissetmiş, eyvallah.

     

    Bir kaç cümle ifade edeyim: Merhum Akif'in (r.a) İslamiyet telakkisi ve aksiyonu bizim düşündüğümüzden kat ve kat ilerdedir, zirvededir. Zaten bunu sorgulamak, sebebli-sebebsiz irdelemek en azından benim haddim değildir ve olamaz da.

     

    Sırf resmi tarihe ve resmi tarihçilere bile kulak versek: Onun, son bir asrın en büyük dava mümessillerinden, vicdan ve cesaret şahsiyetlerinden, yüreği gibi sağlam şairlerden birisi olduğunu görürüz.

    (Ona mürteci denilmesi, mecliste konuşmaması, peşinde hafiyelerin gezmesi, bunaltılıp Mısır'a kaçırtmayı örnek versek bile, onun ne olduğunu/nasıl olduğunu anlayabiliriz)

     

    2009 Türkiye'sinde; yani manevi ve maddi değerlerin bir taraftan yerle bir edildiği/terk edildiği bir dönemde bu soruyu cevaplamaktan şahsen hicap ederim. Çünkü onun ismi bile, bizler için baş tacıdır.

     

    Asli ve mecburi görevlerimizi yapmadan/yapmaya başlamadan; merhum Akif (r.a) gibi abide/mümtaz değerlerimizin ruh, fikir ve aksiyonlarını kurcalamak tabiri caizse yanlış ve yanlılıktır.

     

    Mezhepsiz, şucu ve bucu gibi kavramlar görüyorum/okuyorum.. Benim mezhep ve mezhepsizlikle alakalı diyeceğim bir şey yoktur. Ne ciddi bir alt yapım vardır, ne su-i zan yapacak halim.

     

    Merhum Akif benim için; Peygamber şairidir, iman eridir ve dava adamıdır.

    ...


  2. Esen Güler Özyavuz, nam-ı diğer rap müziğindeki tanınan ismiyle Kolera ikinci solo albümü İnziva’yı çıkardı. “Sözlerin kuvveti, müziğin gücü ve Kolera’nın inzivası” şeklinde özetlenebilecek albüm, Türkçe rap albüm satış listelerinin tozunu attırıyor.

    15 yaşında iken Sagopa Kajmer ile tanışarak rap müziğine başlayan Kolera, daha sonra Yunus Özyavuz (Sagopa Kajmer) ile evlenerek rap müziği konusunda önemli mesafeler katetti. İnsanlardan uzak, münzevi bir hayat yaşayan Kolera, yaşadıklarından ve kamil insanların anlattıklarından beslendiğini belirtiyor. Evliyaların kıssalarından oluşan bir kitap hazırladığını ve bu kitabın gelirini bağışlayacağını söyleyen sanatçı, “Evliyaların hepsi bize yol gösterici, hepsi dost! Geylani, Aziz Mahmud Hüdâi, Hz. Mevlânâ, Hz. Rabia, Ahmet Bedevi, Harrani Hz., Bişr-i Hafi, Bayezid-i Bestami, Hasan-ı Basrî, Mehmet Emin Tokadi... Hızır (as)’ın dostu Beşiktaşlı Yahya Hazretleri aklıma gelince hemen gözlerim dolar.” diyor. Beş vakit namaz kıldığını söyleyen Kolera, Rab karşısında sanatçılığın hükmünün olmadığını kaydederek aradığı mürşidi bulamadığını, Şems ile Hz. Mevlânâ’nın yaşadığı gibi bir mürşid-derviş ilişkisi yaşamak istediğini ifade ediyor. “Mürşidimin dizinde uyumak, ona her aklıma takılanı sorabilmek istiyorum. Bayan olduğum için işimin zor olduğunu düşünüyorum, yine de hepimizin mürşidi Allah (cc)’tır.” diyen rap’çi, hayranlarının internet başında vakit geçirmesine ise üzüldüğünü kaydediyor. “Hayranlarımın internet başında vakit geçirmesini doğru bulmuyorum. Gençlerin msn illetinden kurtulmasını dilerim.” diyen Kolera, genç hayranlarının Necip Fazıl’ın ‘Reşahat’ tefsirini okumasını istiyor. Melankolia sanatçılarının albüm çalışmalarının devam edeceğini söyleyen Kolera, Melankoliawear adıyla hazırladıkları tekstil ürünlerini yakında piyasaya sunacakları ve Sago’nun Pesimist Ep serisinin 5.sini hediye edeceklerini kaydediyor.

     

    Rabb’in karşısında sanatçılık susar, kulluk başlar

     

    On beş gibi çok küçük sayılabilecek bir yaşta hem Sagopa Kajmer hem de rap ile tanıştınız. Bu tanışıklık olmasa hâlâ break dans yapan birisi mi olurdunuz? Gençlik hayallerinizde kendinize hangi rolleri biçiyordunuz?

     

    Her halükarda dansa devam etmezdim. Çünkü bu bir hobi gibi idi. Tıpkı skate parkta paten kaydığım ortaokul zamanları gibi... Turizm ve otel işletmeciliği mezunuyum. Her zaman turizmci olmak istedim. Ortaokul bitince meslek liseleri sınavını kazanıp liseyi de turizm üzerine okudum. Mezun olunca üniversiteyi de... Hayallerime başrolü hep turizmle biçtim, içine girince de nefret ettim… Mecbur kalmadıkça yapmayacağım bir meslek.

     

    Sagopa ile evlenmeye karar vermenizde ne etkili oldu? Onun hayata bakışı mı, yaptığı müzik tarzı mı?

     

    Birbirimizi 10 yıldır tanıyoruz. Çok iyi arkadaşız, ben onun, o da benim iyi niyetimi bilir, birbirimizi hep çok seven iki kişiydik. Onu sevmeme neden olan şey müziği ya da hayata bakış açısı değil, tertemiz kalpli Yunus oluşu…

     

    Müzik dışında neye vakit ayırıyorsunuz, sözlerinizi besleyen dinamikler neler?

     

    Müzik ve çalışmalardan arta kalan zamanda bazen kitap okuruz, bazen film izleriz, bazen mutfakta oyalanırız, bazen öylece oturur sohbetleşiriz. Sözlerimizi besleyen yaşadıklarımız ve kamil insanların anlattıkları…

     

    Kendinizi çok sakladığınızdan şikayetçi dinleyiciler. Niye uzakta duruyorsunuz?

     

    Kendimizi saklama amacımız yok. Sadece çok fazla ortada görünüp can sıkmak istemiyoruz.

     

    Sagopa Kajmer’in en çok hangi parçasını seviyorsunuz? O sizin hangi parçanızı beğeniyor? Bunlar dışında çok sevip de dinleyici ile paylaşmadığınız şarkılar var mı?

     

    Aralarında ayırım yapmak mümkün değil her parçası olabilecek son noktada. O ise İnziva albümünü tamamıyla çok beğeniyor. Zor İş adlı şarkı sanıyorum favorisi.. Benim albüme koymaktan vazgeçtiğim bir şarkı var, hayli sertti. O nedenle sözlerini değiştirip sonradan paylaşacağım inşallah. Sagopa’nın da benim için yaptığı bir parça vardı. Paylaşmadık ama tek verse yapıp bıraktı. ‘Onun yerine başka bir parça yapacağım’ dedi ve ‘Baytar’ı yaptı.

     

    Kendiniz için neden bir hastalık olan Kolera ismini seçtiniz?

     

    Bu ismi rap yapmadan önce kullanmaya başlamıştım. Küçük yaşlarda grafiti yapmayı da deniyordum. Hep bu ismi yazıyordum, sonra da değiştirmedim. Kolera adı her şekilde hâlâ hoşuma gidiyor, çünkü bu ismi küçükken koydum, küçüklüğümden beri de kullanıyorum Kolera gelmişi ve geçmişiyle Esen demek.

     

    Feridüddin Attar ve Hz. Mevlânâ’ya da selam verdiğiniz son albümünüzün ismi İnziva. Bu albümde sıkça manevi sözler geçiyor. Albüm öncesi yaşadığınız süreç bir tür inziva mı? Hiç inzivaya çekildiniz mi?

     

    Daha önce hiç inzivaya çekilmedim ama hayatımı insanlardan uzak yaşadığım söylenebilir...

     

    Rap yapan bir sanatçı olarak Rabb’le irtibatınız nasıldır? Onunla konuşurken hangi kelimeleri seçersiniz kendinize?

     

    Rabb karşısında sanatçılık yoktur. O’nun bir kulu olarak herkes gibi irtibat kurarım. O’nunla konuşurken en çok ‘Ya Rabbel alemîn’ derim. Böyle hitap edilmesini sevdiğini de okumuştum. Türkçesiyle ‘Ey alemlerin Rabbi ve canım Allah’ım’ da sık derim.

     

    Beş vakit ibadet ettiğinizi söylüyorsunuz. Sizi seven gençlere bu anlamda önereceğiniz bir şey midir namaz?

     

    Allah’ın (cc) emri yanında benim önerimin ne hükmü ya da ne önemi var ki? Namaz kesinliktir.. Farzdır…

     

    Gençler msn’den kurtulmalı

     

    İnternete sürekli takılan büyük bir hayran kitleniz var. Vakitlerinin çoğunu orada geçiriyorlar? Bunu doğru buluyor musunuz?

     

    Bulmuyorum ve genç yaşlı herkesin msn illetinden kurtulmasını dilerim… Belki iş veya sevdiklerle görüşmek konuşmak için yararlı bir icat olabilir ama aynı zamanda gençlerin hem vaktini hem de dilini çalan bir numaralı icat. İyice dejenereleşen Türkçe ve dejenereleşen arkadaşlıklar, seviyesiz sohbetler, su gibi akan zaman, boşa geçen anlar…

     

    Evliyalarla ilgili bir kitap yazdığınızı söylüyordunuz? Ne zaman bitecek? Evliyalardan sizi en çok etkileyen hangisidir?

     

    Evliyaların kıssalarından oluşan bir kitap hazırlıyorum; hem çok manevi hem çok eğlenceli hem de çok bilgilendirici bir kitap olacak inşallah. Nasip olursa gelirini de bağışlayacağım… O kadar güzel şeyler okuyorum ki, onları yalnız kendime saklamak istemiyorum. İnsanlar zamanın bereketsizliği belki de üşengeçlikleri nedeniyle pek araştırmacı değiller. Herkes adına araştırırım yeter ki okumaya gönül olsun… Evliyalarımızın hangi birini hangisinden ayırmak mümkün? Hepsi bize yol gösterici, bize dost! Geylani, Aziz Mahmud Hüdâi, Hz. Mevlâna, Hz. Rabia, Ahmet Bedevi, Harrani Hz., Bişr-i Hafi, Bayezid-i Bestami, Hasan-ı Basrî, Mehmet Emin Tokadi... Kesinlikle saymak mümkün değil. Hızır aleyhisselamın dostu Beşiktaşlı Yahya Hazretleri aklıma gelince hemen gözlerim dolar. Onu da bir ayrı severim…

     

    Son albümünüzde ‘Bir mürşidi kâmil arıyor gözlerim bitkin’ diyorsunuz. Aradığınız mürşidi buldunuz mu?

     

    Hayır bulamadım. Ben Şems ile Hz. Mevlânâ’nın yaşadığı gibi bir mürşid-derviş ilişkisi yaşamak isterdim. Mürşidimin dizinde uyumak, O’na her aklıma takılanı sorabilmek… Bayan olduğum için işimin zor olduğunu düşünüyorum. Ama hepimizin mürşidi Allah (cc)’tır. Hadisler ve evliyalarımız da yazdıklarıyla söyledikleriyle her an yolu göstermede.

     

    Çok neşeli bir kişiliksiniz, ancak sözlerinizde melankoli var. Sözlerinizi yaralayan ne?

     

    Dünyayı sevmiyorum, bu nedenle her zaman melankoli parçalarım da olacaktır…

     

    İnsan kendi şarkısına ağlar mı? Sizi bu albümde ağlatan bir parça oldu mu?

     

    Evet insan kendi parçasında ağlayabilir, çünkü onu kendi duygularıyla yazdı, kendi duygularıyla söyledi, neden ağlamasın? Bir arkadaşım vefat etmişti ona bir parça yapmıştım. Dinlersem ağlıyordum, çünkü bana onu hatırlatıyordu. İnziva albümünde de ‘bir dilek hakkı’nın nakaratında ağladım. Oradaki maneviyat beni içlendiriyor..

     

    Sizi hayatta ne ağlatıyor?

     

    En kolay yapabildiğim iş ağlamak. Beni her şey ağlatabilir; kedimin şirinliğine, bir çiçeğin güzelliğine bile ağlayabilirim.

     

    Bar ortamlarında şarkı söylememeyi tercih ediyorsunuz. Kurbağalı derede balık tutmama tavrınızın nedeni nedir?

     

    Kurbağalı deredeki balıkların ızgarası güzel olmuyor, yoksa biz de ızgara oluruz.

     

    Sürprizleri seviyorsunuz. Dinleyicilerinize buradan bir sürpriz yapabilir miyiz? Hangi parçaya klip çekeceksiniz?

     

    Hiç söylemedim sürpriz olsun diye, o yüzden koruyayım sözümü..

     

    --------------------------------------------------------------------------------

     

    Hayranları MF’den sorular

     

    Necip Fazıl’ın eserlerini okuyor musunuz? ‘O ve Ben’ kitabını okudunuz mu?

     

    O ve Ben’i okumadım maalesef. Reşahat tefsiri gayet sade ve akıcı, herkese öneriyoruz. Reis Bey de çok etkileyici, filmi bile var. Keşke böyle filmler çekilse.

     

    İnziva albümünde ‘Bir zindan mıdır yoksa bir rıza mıdır düşün’, ‘Benim adım Kolera, 1375 yıllık hasta’, Haftada bir Cuma yetmez ki bana, seni her an her an hissedem’ ‘Bulunur Ebu Cehil her bir Ahmet’e’ şeklinde sözler var. Bunların manalarını kısaca açıklar mısınız?

     

    Dünya mümine zindandır denir, cennetse benim için Allah’ın rızasını kazanmaktır. Parçada bu dünyayı mı istiyorsun yoksa ahireti mi diye soruyorum. İnziva şarkısının sözlerini 2007 sonunda yazmıştım: Hesap ederseniz 1375 yıl Efendimiz (sav)’in rahmete kavuşmasından bugüne geçen zamandır. Cennette her cuma perdesiz olarak Allah Teala ile görüşme vardır, ben de haftada 1 gün değil her an seninle olsam keşke diyorum. Bulunur Ebu Cehil her bir Ahmet’e sözüyle ise değinmek istediğim şey Efendimiz (sas)’in bile düşmanları vardı. Hepimize düşman birileri elbet vardır. Dünyada Ahmed’ler olduğu kadar Ebu Cehil’ler de vardır. Her akıllıya bir deli, bir cahil bulunur… Allah’a bile inanmayan varken senin sözüne inanmayan haydi haydi çok olur.

     

     

    Radio mic beatz’da yaptığınız programların devamı gelecek mi?

     

    Specialist adı altında üç seriyi tamamlamış durumdayım, devamı inşallah gelecek ama radyo programı için hazırlanmak çok zaman alıyor. Yüzlerce şarkı dinleyip içlerinde seçimler yapmak, mixlemek günlerimi alıyor. Specialist 4’ü yapmayı ben de çok istiyorum, sadece uygun zamanı kolluyorum.

     

    Albümü yeni yaptığınızda beğeniyor, fakat bir süre sonra ‘bunu ben mi yaptım?’ diyormuşsunuz. Son albümünüzde de aynı duyguya kapıldınız mı?

     

    Hayır, henüz bu duyguya kapılmak için biraz erken. Ancak yeni şarkılar yaptığım zaman İnziva’daki parçalarla kıyaslayabilirim… Yine de şurayı şöyle okusaymışım dediğim birkaç yer oluştu.

     

    Hayranlarınız sizden birçok şey öğreniyorlar. Sizin MF diye bir aileniz daha var. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

     

    MF, Melankolia fanları aynı zamanda Melankolia Family (ailesi) manasına geliyor. Onlar bizlere o kadar güveniyorlar ki, bizleri seven birinin kötü olabileceği ihtimalini hiç düşünemiyorlar bile. Mesela bir konser olacak ‘Ben gelmek isterim, şu şu şehirdeyim ama kalacak yerim yok gelemem’ diyor; hop birisi ‘bizde kalabilirsin’ diyor. Hırsız mıdır uğursuz mudur düşünmüyor… Birinin o ara parası yok diye diğerleri birleşip konser bileti bile almış oluyor. Her cuma herkes birbiriyle cumalaşıyor. Biri x bir konu hakkında soru sorsa 10 kişi araştırıp cevap veriyor… Biri hastalansa herkes şifa diliyor, birinin yakını ölse herkes dua ediyor. Birbirlerinin ödevlerine bile yardım ediyorlar… Adminimiz olan biteni anlatıyor, bazen gülüyor bazen üzülüyoruz… Allah onların eksikliğini göstermesin pırıl pırıl gençler...

     

    Sahibi olduğunuz bir şirket var. Melankolia’nın ilerideki projeleri neler?

     

    Melankolia sanatçılarının albüm çalışmaları devam edecek inşallah. Bunun haricindeki her şey habersizce yürümeli. Çünkü sürprizler güzeldir, ama tarih verirseniz herkes o tarihi beklerken zehir gibi günler yaşar… Melankoliawear adıyla hazırladığımız tekstil ürünlerini de inşallah yakında sunacağız. Sago Pesimist Ep serisinin 5.sini hediye edecek. Onun benim ve Abluka Alarm’ın yeni klipleri de yolda, çalışmaya, üretmeye devam…

     

    Rap dünyasının en çok şarkı yapan mc’leri sizsiniz. Bu kadar çok şarkı yapmanız müziğe olan aşkınızdan mı?

     

    Aşk bir yana; biz her işin hakkıyla yapılmasından yanayız. Eğer müzikle uğraşıyorsan sürekli icra etmelisin. Az icra ettiysen de sorunu tembelliğinde bulmalısın… Dışarıda yemek yiyorsan siparişin eksik gelince söylenirsin, taksici selamına cevap vermezse söylenirsin, %100 doğal yazdığı halde arkasında su ve portakal konsantresi yazdığını okuyunca söylenirsin. Bu aralar işini hakkıyla yapan o kadar az insan görüyorum ki çok rahatsız oluyorum. Kazandığın parayı hak etmen gerekir. Yıllarca aynı şarkılarla konser vermen de, playback yapman da dinleyicine yaptığın bir ayıptır...

    -Zaman Gençlik Eki-

     

    Hem düşündürücü, hem tebessüm ettirici, hem de ilginç bir röportaj olmuş sanırım. Açıkcası şaşırdım ve hoşuma da gitti, Esen Güler Özyavuz'un dile getirdikleri ve beklentileri. İnşallah girdiği/girmek istediği yolu layıkıyla bitirir.

     

    Ben sanatı budur, evveli budur, fıkhi anlamda böyle olmalıdır gibi mevzular için değil; üstteki altı çizgili olan kısımdaki temennimi belirtmek ve Üstad'tan bahsetmesi/eserini okumasından sebep aktardım bu röportajı. Madem içinde kıvılcımlar, güzelliklere eğilim var; bizede eyvallah deyip, dua etmek yaraşır.

     

    Bilmiyorum, yanlış mı düşünüyorum?


  3. Olanda hayır vardır.. Moderatör sadece bahane oldu; sayın Başbakan niyet ve teşebbüs olarak zaten o anı bekliyordu.. Bunu Davos'a gitmezden öncede ima ederek: Bu meseleyi (Gazze katliamını), sayın Peres'le tartışacağız dİyerek, tepkisini ifşa etmişti.

     

    Eline geçen ve iyi bir zamanlamayla da gerçekleştirdiği bu eylem tarihe not düşmüştür. Buna milat diyebiliriz, kırılma noktası diyebiliriz, Türkiye için zor/sancılı günlerin başlangıcı diyebiliriz vs.

     

    Mesele ne denileceği değil; bu olayın başta ülkemiz olmak üzere, İslam medeniyetinin mirasçıları/mümessilleri olduklarını iddia eden diğer devletlerin de nasıl bir yol haritası çizmeleri gerektiğinin zorunluluğudur.

     

    İlaveten şunuda belirteyim: Gerek İran (kısa vadede), gereksede bölgede etkinliği olan Mısır, Ürdün ve Suudi Arabistan idarecileri Türkiye'nin bu çıkışların rahatsızlık duymaktadır. Zira bu çıkışlar, bu devletlerin etki alanlarını sarsmaya başladığı gibi, halklar üzerinde de hareketlilik göstermektedir.

     

    Başta biz, olabilecek her türlü komplo/tertip/planlara karşı dikkatli ve hazırlıklı olmalıyız. Ondan sonrada içimizdeki güçlüden yana olan muhiblerin de sesini keserek;

     

    Biz bir medeniyetin en uzun soluklu bayraktarlığını yapmış milletiz ve bu topraklarda bizim olur vermediğimiz/müdahil olmadığımız hiç bir şey olamaz deme cesaretini göstermeliyiz.


  4. Meselenin 1940'lı, 60'lı, 70'li ve 80'li yıllarla ilişikli olduğunuda unutmamak gerek. II. Dünya Savaşı sonrası oluşan bloklar, yayılmacı ideolojiler ve buna karşı geliştirilen savunma cepheleri. Her dönemin kendine has dinamikleri, değişkenleri, unsurları vs.

     

    Ben Üstad'ın, merhum Türkeş'e ihtarlarından daha fazla bir tepki içinde olabileceğini/olduğunu düşünüyorum. Tabi bu herkesin şahıs, zaman ve fikir algısına göre değişir.


  5. Daha evvel belirttim ve yine belirterek ifade edeyim: Bu konular çok hassas ve naziktir. Duyumlarla, şahsi kanaatlerle olacak/oldurulacak şeyler değildir. Burada hadislerden ve sahih hadis rivayet edenlerle bayağı alakalı ve bilgili arkadaşlar/kardeşler var.

     

    Ben yukardaki hadisler konusunda -haşa- yoktur, olamaz demiyorum. Lakin pekte vardır gibide bakamıyorum. Bilhassa ''Allah'ın Doğu'da Türk ismiyle bir ordusu vardır'' diye başlayan hadis. Zülkarneyn'e atıf yapılan iddia sanırım.

     

    Hakikaten bu hadisler varmıdır, sahihliği ne ölçüdedir, ravisi kimdir ve nerede mevcuttur? Çünkü hadis ilmi ve metodolojisi vardır, bunun dışına çıkmak ve çıkarılmak son derece tehlikelidir, sakattır..

    • Like 1

  6. Beni en çok inciten şudur her zaman: Bizler (Türkiye) Bosna, Filistin, Eritre vs. gibi yerlerde yaşanan dramlara menfaat beklemeden/menfaat kaygısı gütmeden yaklaşıyoruz. Çabalıyoruz, tepki gösteriyoruz, bütün hissiyatımızla taraf oluyoruz, maddi ve manevi destek veriyoruz.

     

    Sonra bakıyoruz ki: Dramlara/acılara/katliamlara gıkını bile çıkartmayan bazı ülkeler barışın mimarı adlediliyor, çaba gösteren taraf oluyor, ön plana çıkartılıyor. (Mısır, Fransa, İngiltere vs)

     

    Allah aşkına; Bizim Gazze'ye duyduğumuz hissiyat ve samimiyetle başkaların ki bir midir? Nedir bu Osmanlı düşmanlığı, nedir bu Osmanlı'lılık sorumluluğu/hissine duyulan nefret?

     

    Lakin yine de şükür olsun; ülkemize ve milletimize olan muhabbet daha da artıyor Orta Doğu halkları arasında. Umarım özlenen/düşlenen Şam-Tahran-Bağdat ve Ankara birlikteliği (medeniyet eksenli) daha da pekişir ve kalıcı hale gelir.


  7. Konuya dahil olmak gibi bir niyetim yoktu ama, bir kaç söz söylemek istedim. Şayet sahabe efendilerimizi, ehl-i beyti ve bu silsileyi izleyen şahıslar konuşuluyorsa çok dikkatli ve titiz olmak zorundayız. Hatta mümkünse ''ihtilaflı'' konularda budur veya şudur gibi kesinlik hükmü vermemeliyiz.

     

    Hz.Muaviye'ye ileri-geri konuşmak, Hz.Aişe anamızı -haşa- suçlamak gibi durumlara Allah bizi bulaştırmasın ve lal etsin derim.

     

    Bize düşen Hz.Ali (kv) efendimizle, Hz.Aişe anamızı kendi inanç eksenimizde ve yüreğimizde barıştırmak/ayrı gayrı tutmamaktır. Böyle bir ayrılığa, eksen dışına çıkmaya ve inananlar arasında asırlardır devam eden/ettirilen nifak projelerine dur demeliyiz ve geleceğe bakmalıyız.

     

    Hatalar olur, eksikler olur ama; bu hatayı ve eksikliği yaptığı söylenen/iddia edilen (Hz. Muaviye gibi) ashab-ı kiram hakkında nefsimize ve kendi şahsi ölçümüze göre hüküm vermek olmaz ve olmamalı derim.

     

    Söylediklerimin konuyu başlatan ve dahil olan şahıslara yönelik olmadığını da ayrıca belirteyim. Tamamen genel bir dilek ve temennidir.

    ...

     

    ALİ


  8. Evet, 1962'den bu yana ilk defa sahnelenmiş/oynanmış Üstad'ın para eseri. Banada nasip oldu gidip izlemek (Ankara'da izlemedim, başka bir şehirde izledim). Tabi burada Ahmet Yenilmez'in oyunculuğunu ve oyuna nasıl bir katkı yaptığınıda es geçmeyelim. Allah razı olsun, adam gibi oynadılar..

     

    Sonrada bir konuşma yaptı: Artık Biz'lerinde sinema, tiyatro ve dolayısıyla sanat yapma zamanımız gelmiştir, hatta geç bile kaldık. Bu ülkede dinine, milliyetine ve değerlerine aşık kişilerinde bu işin içinde olduğunu göstermemiz lazım dedi kısaca.

     

    Not: İmam-Hatip derneği/derneklerine de ayrıca teşekkür etmek gerek. Bu işi organize ettikleri ve sundukları için.


  9. Tabi bu mesele daha çok bayanları/hanımları alakadar ediyor. Mutfak konusunda öyle ileri-geri sözler sarfedecek değiliz, amenna. Buradaki kardeşlerimiz o konuda gerekenleri dile getirmişler, sağolsunlar.

     

    Bir ya da iki defa denk geldi: Yemekteyiz midir, birbirimizi yemeye gayrettemiyiz midir nedir adlı proğram. Çok basit ve amiyane bir tabirle şunu belirteyim: Bu kadar ucuz, lüzumsuz ve kayda değer olmayan bir proğram daha yoktur sanırım (en azından yemekle alakalı).

     

    Sanki ömürleri mutfakta geçmişte, yıllardır ana-baba-bacı-kardeş gibi kalabalık ailelerde yaşayıpta yemek yapmışlarda yemek beğenmiyorlar, bundan da öte birbirlerini yeyip duruyorlar.

     

    Demem o ki: Sanırım bir kaç ciddi yemek proğramı var (Oktay Usta gibi vs). Onun haricindekiler tamamen yemek-sizleştirme, yemek kültürümüzü katletme, yemek adı altında taklitçi/yapay mutfak türlerini empoze etmekten başka bir şey değildir.

     

    Benim yemeğe ve yemek proğramlarına alakadar olan kardeşlerime ufak bir tavsiyem var:

    Annelerinizi izleyin yeter, ya da kendinizi yemeğin sırrına verin :sticky:


  10. küçük bir not:Üstad'ın Erbakan hakkındaki görüşlerini biliyorsunuzdur umarım...

     

    Üstad'ın, Necmettin Erbakan hakkında söyledikleriyle, benim alıntıladığım yorum arasında hiç bir alakası yoktur ve ayrı şeylerdir. Erbakan Hoca'ya oy vermedim, partisinde de bulunmadım. Lakin; bu millete faydası/hizmeti olmuş, çok derin bir tertiple al aşağı edilmiş değerli bir şahsiyettir.

     

    Mevzu şahsi ve yersiz tartışma zeminine girmesin.

    ...


  11. Cehennem Değirmeni/Siyasi Hatıralarım - Rauf ORBAY. İstiklal Harbi'mizin önemli şahsiyetlerinden ve meşhur Hamidiye kruvazörü komutanı Rauf ORBAY'ın hatıralarından derlenmiş bir kitap.

     

    Milli Mücadele öncesi ve sonrası hakkında bilinen/bilinmeyenlere dair bir kitap.


  12. Bunu başkaları yapabilir, bundan daha fazlasınıda yapabilir. Lakin benim ülkem bunu yapmamalı, buna izin vermemeli. Çünkü benim ülkem ve ülkemin insanları kimlere kucak açmadı ki, kimleri korumadı ki; kesilen Yahudi ve Hristiyanları, darda kalan devlet adamlarını, vs.

     

    Elleri kelepçelenerek, gözyaşları içinde bu ülkeden bir Çeçen'in gönderilmesi incitti, hatta daha da ötesi kızdırdı beni. Bu bir yanlıştır, bu yanılgıdır. Sorumlulular/yetkililer bunun izahatını ve hesabını vermek zorundalar.

     

    Şimdi çıkıpta siyasi şartlar, iki ülke (Rusya-Türkiye) arasındaki diplomatik iyileşmeler, uluslarası konjoktür falan demesinler. Bize sığınmış bir insanı, bir av misali avcının önüne atmanın hiç bir gerekçesi olmaz/olamaz.


  13. Beklemek; zor ve sancılı bir iştir. Neyin ve kimin beklendiğinden ziyade, zaman dilimlerinin tik-takları bunaltır insanı. Bazen boşluğun evvelindedir insan, bazen bir kaç adım ilerde. Ne de olsa: Beklemeye de alışıyor insan.

     

    Not: İnşallah, yukardaki yazılanların anlam bütünlüğünü ve kişiselliğini bozmadım. Yazdıklarına, muhabbeten ortak olayım dedim Ü.Y kardeşim.


  14. Her milletin kendisine göre kılıkta bile aşikâr bir şahsiyeti, bir şahsiyet ifadesi vardır. Biz de şahsiyetimizi bulalım ve taklitçilikten kaçınalım!..

     

    Üstad ne güzel söylemiş, ne kadar müthiş ifade etmiş hazin durumumuzu.

     

    Evet, her milletin kendine has hali ve ahvali vardır. Lakin biz; ne bize benziyoruz, ne bize benzemek derdine düşüyoruz, ne de biz olmak için uğraşıyoruz. Biz bambaşkayız, değişik türde milletiz (olmuş milletiz), yeryüzünde kendi kendine bu kadar benzememeye çalış(tırıl)an başka bir millet daha yoktur sanırım. Kendine yabancı, evine yabancı, toprağına yabancı, insanına yabancı...

     

    Bu durumun müsebbiblerinin varisi/varisleri bile itiraf etmeye başladı: Filan adamı, filan kişiyle görüştürmediler, buluşturmadılar diye. Filan ahaliyi, filan bulvara/meydana almadılar, sokmadılar diye beyanatlar vermeye.

    ...

     

    ALİ


  15. Nitelik dedik, nicelik dedik, biz dedik vs. Lakin bakıyorum; sitenin üye profili gittikçe şekilden şekile giriyor. Kendisini alleme-i cihan görenler, Ahilikten/Erenlikten/Kalenderilikten vs ikide bir dem vurup, tasavvufi edebiyat merakı ve söz cümbüşünde bulunanlar, iki kelam etti diye; Üstad'ın yolundan/izinden gittiğini, iki Üstad eseri okudu diye derya deniz olduğunu sanan gafil ve sefil insan rolünü üstlenenleri görüyorum çoktandır.

     

    Dini söze ve üsluba endeksleyip; öze, edebe, ruhiyete taarruz edenleri görüyorum birde. Burada, Üstad Necip Fazıl adına yapılmış bir sitede, üyelerinin ne olduğu veya ne yazdığı hemen hemen ayan beyan olan bir yerde, birisi kalkmış ve bir abide şahsiyete -haşa- sapık demiş. Hem de Bediüzzaman adını kullanarak. Nedir bu, ne değildir şimdi?

     

    Ben cahilim, ben hiçim, ben hiç bir şeyim. Lakin küfrün ve köksüzlüğün karşısında tek başına durmuş, imanı ve iman hakikatlerini korkmadan dile getirmiş, sadece ilmihal bilgisi verilerek din anlatılmaz/yaşanılmaz eyleminde bulunarak; ruhi, sosyal, iktisadi, beşeri, tıbbi vs. konularda sayısız eserler yazmış ve bir gün bile olsa rahat yüzü görmemiş olan ''Asrın bilenine'' sapık diyen sapmış birisinin ruh halini ve ruh yapısını anlamak istiyorum.

     

    Üstad Necip Fazıl'ı, risaleye bilmem kaç yıl hizmet etmiş sayan/gören, iman-küfür kıyaslamasını ve imanın neden üstün olduğunu gece gündüz anlatan, sadece yaşadığı toplumun değil; pek çok İslam ülkesinin de referans/otorite gördüğü ve adlettiği bir mübareğe -haşa- sapık diyen bir kişinin sapmışlığının gerekçesininin izahı yapılsın ya da site yönetiminin gerekli müdahaleyi yapmasını bekliyorum.


  16. Yeşil olsun, bizim olsun. Yeşilden zarar gelmez. Tabi biraz latife, birazda kinaye ediyorum. Esen Güleryüz'le (kolera) alakalı bir röportajı aktarmıştım buraya. Bu ve buna benzer tartışmalar ordada vardı. Yani şeklen olmasada, niyet/amaç açısından iyi değerlendirilebilir bir durum diyebilirim bu müzikten yana.

     

    Konuya/konunun özü olan müzik ve müziği icra edenler hakkında bilgi kıtlığı yaşadığım için, sadece bunları dile getirmek istedim.


  17. Aslında bu mevzu git ya da giyme denilecek türden bir mevzu değil. Burada bir gönül kırıklığı ve küçük bir serzeniş hissediyorum. Hepimizin az çok malumudur; Kevser kardeşin yazdıkları, anlattıkları, dile getirdikleri ve muhabbeti bellidir, Allah razı olsun kendinden.

     

    Lakin belkide hassas ve taraf olduğu bir konuda, hissi davranak- ki buna hakkı vardır- kendince içini dökmüş ve bir şeyleri dile getirmiştir. Bunu takdir eder ve saygı duyarız.

     

    Benim kevser kardeşime diyeceğim tek şey: Bu sitenin ciddiyeti, seviyesi ve kalitesi ortadadır. Bunda herkesin payı vardır ve olmayada devam edecektir. Küslük olur, kızgınlık olur vs. Fakat bize eksilmek değil, çoğalmak yaraşır. (fikir ve muhabbet bağlamında)

     

    Yaz, çiz, karala, anlat, söyle, tartış, söyle derim... Gitmek çözümün bilinmeyen denklemidir kardeşim smile.gif

×
×
  • Create New...