nfk321 7 Report post Posted January 20, 2010 Uzaklara dalarım bazen Belki sekiz belki on yıl öncesine Masumane çehremi ve mahzun bakışlarımı ararım aynada Çekingenliğimi, ürkekliğimi, çocukluğa has saf sözlerimi İlkokul yıllarımı, ilk harçlığımı Sonra, sonra Fatih Camiinin avlusunu, güvercinleri Malta Pazarının çocukluğuma has bir güzellikle kalabalıklığını Zamanla teknolojiye tutsak düşen ilk sevgilimi Kitaplarımı onlara olan doyumsuz tutkumu Çamlıca tepesinde ki kumpir ziyafetini Gamsız ve masum bir şekilde bakmanın tadını boğaza Martı seslerini, denizanalarını Haliçin kötü kokusunu bile ararım bazen. Sonbaharını ararım en çok da Yağmurlu bir havada dolaşılan caddelerinde ki kestane kokusunu Ah ne çok özledim seni Çocukluğumun İstanbulu Sen mi değiştin yoksa büyüdüm de bakış açım mı değişti sana karşı bilinmez Ama hala o zevki yaşatıyorsun birilerine biliyorum Ve çok imreniyorum İstanbul o zevki yaşayabilenlere Zaman tünelinde yolculuk yapabilsem ilk sana koşardım Büyük bir hasretle içime çekerdim kokunu Öperdim toprağını Şimdi ise. Ah İstanbul şimdi ise Kuru bir gürültü oldun benim için Hala duruyor Cami avlusunda ki güvercinlerin Artık daha güzel Haliç ve çevresi Sen ise parlak bir güneşsin artık dünyada Sanırım sen değil ben oldum değişen Takıldım olumsuzluklarına Ve akan zamanın inadına, tutamadım çocukluğumu ayakta Şimdi Kızabilirsin bana Affetmeyebilirsin Ama ne olursa olsun Ben sen de doğdum, senin havanı soludum Ne kadar soğusam da, içimde ki bir parça kopamadı kopamaz asla senden Değiştiremez bunu hiçbir güç ve etken Bir gün eğer canlandırabilirsem içimde ki çocuğu Bil ki unutacağım seni kirleten gürültülü kalabalıkları Görmeyeceğim İstanbulluluktan bir haber kaba İstanbul insanlarını Aldığım her nefesin tadını çıkarabileceğim o zaman Bir gün eğer canlandırabilirsem içimde ki çocuğu Ah İstanbul o zaman dalmayacağım uzaklara Aybüke Share this post Link to post Share on other sites
yunuscoskun 4 Report post Posted January 21, 2010 İstanbula benim gözümden bakabilen bir insan... Ne güzel... Elinize yüreğinize sağlık... Çok beğendim bu şiiri... Share this post Link to post Share on other sites
nfk321 7 Report post Posted January 24, 2010 İstanbula benim gözümden bakabilen bir insan... Ne güzel... Elinize yüreğinize sağlık... Çok beğendim bu şiiri... Doğma büyüme İstanbullu olup da bu şekilde bakabilmek insanın içini gerçekten çok acıtıyor.Acaba eski İstanbul aşığı şairlerimizin döneminde de böylesine bir yozlaşma kirlenme var mıydı?Onlar bütün olumsuzluklarına rağmen mi sevmiş aşık olmuşlardı.Eğer öyleyse onların gözüyle bakabilmek için feda etmeyeceğim şey yoktur. Share this post Link to post Share on other sites
_Semih_ 0 Report post Posted January 24, 2010 Bana Yahya Kemal Beyatlı'nın Aziz İstanbul şiirini hatırlattınız... Share this post Link to post Share on other sites
Muvazene 190 Report post Posted January 25, 2010 Acaba eski İstanbul aşığı şairlerimizin döneminde de böylesine bir yozlaşma kirlenme var mıydı? Üstad devrinde de vardı mesela o yozlaşma. Hatta Üstad'ın sırf bu mevzuya müteveccih kaleme aldığı bir yazısı vardır. Ve bilhassa, derleme olan İstanbul'a Hasret kitabında İstanbul'un dünü ve bugünü, ulvî iklimlerden süflî çukurlara düşüşü Üstad'ın kaleminden tahlil ve tenkidini buluyor. Aşağıdaki linkler size rehberlik edecektir: http://www.n-f-k.com/nfkforum/index.php?showtopic=59&hl http://www.n-f-k.com/nfkforum/index.php?sh...pic=3828&hl http://www.n-f-k.com/nfkforum/index.php?sh...pic=4387&hl Share this post Link to post Share on other sites
nfk321 7 Report post Posted January 25, 2010 Erkeklerin gözünde merhamet, kadınlarının gözünde iffet, gençlerinin gözünde saffet, yaşlılarının gözünde şefkat kalmamış olan şehir... Ne de profesörünün gözünde hakikat, muharririnin gözünde samimiyet, tüccarının gözünde sadakat, polisinin gözünde cevvaliyet... Benim güzel İstanbul'umda, sadece yemek, yutmak, içmek, şişmek, ısırmak, incitmek, aldatmak, atlatmak, çelmeye getirmek, tuzağa düşürmek sevdasında kaba nefs suratlarının çeşitli tuğraları... Gel de meydanlarda, caddelerde, yol ağızlarında bir kenara çekilip dirseğini bir taşa ve başını eline daya; ve kimsenin farketmediği bu tuğraları hecelemeye çalış! Göreceksin ki, benim güzel İstanbul'um, ruhiyle olduğu kadar suratiyle de çirkin mi çirkin!... Linkler için çok teşekkürler.Ne yazık ki güzeller güzeli İstanbul'umuzun gözlerine kezzap dökülmesi,cumhuriyetin ilanıyla beraber gerçekleşti herhalde.Ta o zamanlarda Üstad böyle yazılar kaleme alabilmişse vay bizim dönem İstanbul'un haline ki vay.... Share this post Link to post Share on other sites
nfk321 7 Report post Posted February 3, 2010 Bana Yahya Kemal Beyatlı'nın Aziz İstanbul şiirini hatırlattınız... Yahya Kemal bu yazınızı okusa üzüntüden kesin inme geçirirdi :D Malum genç yazar ve şairlerden pek haz etmiyormuş ki benim gibi daha ikisine de mensub olamayan bir insanın şiirinin kendi şiirini hatırlatması...düşünmek bile istemiyorum :D Çok teşekkür ederim yine de Aziz İstanbul şiiri,Üstadın Canım İstanbul şiirinden sonra bu şehir hakkında yazılmış en güzel eserdir bana göre... Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul! Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer. Ömrüm oldukça gönül tahtına keyfince kurul! Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer. Share this post Link to post Share on other sites
buyukdogu 529 Report post Posted February 4, 2010 Gitmedim İstanbul'a, nasip olursa gitmeyi düşünüyorum. Fakat sanırsam bu şehir ''bahçe-şehir'' olduğu yıllara baka baka iç çekerken, şimdilerde ''beton-şehir'' olmanın azabını/işkencesini yaşıyor olsa gerek. Bostanların, bahçelerin, meyveliklerin şehrinden ne hale geldi İstanbul? Dünyada, bu kadar önemli ve hatta kutsiyet atfedilen bir başkent olupta, yine kendisine bu kadar ihanet edilen bir şehir yoktur sanırsam. Zaten İstanbul kurtulsa, kurtuluşun seslerini de duyacağız. Share this post Link to post Share on other sites