nfk321 7 Report post Posted February 4, 2010 Zaman yıldırım hızıyla geçip giderken; çevremizde ki güzelliklerin farkına varmadan, koşup gideriz hayat gailesinin her zaman ki gibi can alıcı noktalarına. Zaman akıp gider Umursadıklarımız, umursamadıklarımızın altında eriyip küçük gölcükler oluşturur önce, bu gölcükler ise yüreklerimizi katılaştıran çamur birikintilerini. Nefes alıp veririz. Aldığımız her nefes içimizde ki çamur birikintilerini sert kayalara dönüştürür, hazımsızlıkların en şiddetlisini çektiren. Zaman akıp gider Anlık zevkler, sonu gelmez doyumsuzluklardan gebe olur. Vakti geldiğin de ise, kendi giyotinini yağlayan bir cellât doğurur. Zaman akıp gider Saatin tiktaklarını dinlemeye kalktığımız da, durur aniden. Sesler başımızın içinde asla tahammül edemeyeceğimiz gıcırtılara dönüşürken, gözlerimiz de; akrep ve yelkovan yer değiştirir saliseden hızlı bir sürede. Zaman akıp gider Ama bize pamuk ipliğinin üzerinde durdurmağa çalıştığımız, dev karabasanlar armağan eder. Kopmasına ramak kala, gücümüzün yetmeyeceği kanlı bir el boğazımıza geçirmişken parmaklarını uyanır, ciğerlerimizi boşaltırcasına derin bir oh çekeriz hançeremizle boğazımızın birleştiği noktadan. Ve zaman yıldırım hızıyla geçip gider Biz de geçeriz onunla birlikte hayat adı verilmiş ahşap köprüden. Bedenimizin ruhumuzu taşımaya gücü yetmediği an da; tepetaklak olur zaman ve mekân bizim için.Kara toprağa sararmış bir güz yaprağı gibi yuvarlanırız bütün heybetimizle(!)Un ufak olan kemiklerimiz, keskin bir bıçak gibi lime lime doğrar etlerimizi.Üzerimize;zamanın bizim için hiç durmadığı dönemde, dokunmaya bile kıyamadığımız nazik bedenimizin üzerine,hoyratça kapatılır kara toprak.Bir de mezar taşına yazarlar kallavi bir şekilde ismimizi unutulmasın diye. Zaman akıp gider Her gün dursa da yüzlerce insan için, yaşayanların kolay kolay fark edemeyeceği bir hızla dönüp durur tüm fanilerin çevresinde. Aybüke Share this post Link to post Share on other sites