nameless 53 Report post Posted March 6, 2010 ...Söz söylemek, söz vermek kolaydır da peki her söylediğimiz sözün,verdiğimiz her vaadin arkasında durabiliyor muyuz acaba...Ya da bunu önemi hakkında bir bilgimiz var mı??? Önderimiz örneğimiz Peygamber Efendimiz(sav) in verdiği söze ne kadar sadık olduğu hakkında bir kıssa,burdan kendimize pay biçelim artık hepimiz: Peygamber Efendimiz (sav) bir alacaklısı ile bir yerde ödeşmek üzere bir yerde bir saatte buluşmak üzere anlaşıyorlar..Adam bu konuşmayı unutuyor..Üç gün sonra adamın aklına böyle bir sözleşme yaptıkları aklına geliyor ve buluşmak için anlaştıkları yere gidiyor.Peygamber Efendimiz(sav) i orda bekliyor buluyor.Yani peygamber efendimiz(sav) her gün aynı saatte o yere gitmiş.Gelmeyince geri dönmüş ve ertesi gün tekrar gitmiş..Taa ki gelene kadar gidecekmiş yani... O (sav) boşuna Muhammed-ül Emin olmadı..Elbette ki O'nun ahlakı Kur'an ahlakıydı ve mükemmeldi ama bizlerde O'nun gösterdiği yolda yürümeye çalışıyorsak bir nebze de olsa O'nun ahlakının yayıcıları olmamız gerekmez mi?Müslüman elinden ve dilinden emin olunan kişi değil midir? Sözlerin sabun köpüğü niteliği tağıdığı şu dünyada bizler müslüman olarak küçük veya büyük ;içe ya da dışa ; kendimize yada başkasına ,en önemlisi Allah'a verdiğimiz sözlerin arkasında durmamız gerekmez mi? Sözüne sadık insanlardan olmak duasıyla... Share this post Link to post Share on other sites
esfer 2 Report post Posted March 7, 2010 kendimize yada başkasına ,en önemlisi Allah'a verdiğimiz sözlerin arkasında durmamız gerekmez mi? konu başlıgını okuyunca aklıma gelen şey acı bi gülümsemenin ardından sen daha galubelada Rabbine verdigin sözü tutmakta acizlik gösteriyrsun du ki yazının sonunda aynı cümle ile karsılaştım duanıza gönülden bir aminn Share this post Link to post Share on other sites
mawera11 0 Report post Posted March 8, 2010 Mehmet Akif bir gün arkadaşlarından Eşref EDİP’LE öğle yemeğinde buluşmak için sözleşmişti. Eşref EDİP Vaniköy’de oturuyordu; kendisi Beylerbeyinde. Öğleden bir saat evvel oraya gidecekti. O gün öyle bir yağmur vardı ki, her taraf sel oldu. Eşref EDİP, Mehmet AKİF’İN böyle bir yağmurda gelmeyeceğini düşünmüştü. Bu sebeple hizmetçiye döneceğini söyleyerek, evden çıkıp yakın bir komşuya gitti. Yağmur devam ediyordu. O evden çıktıktan bir süre sonra Mehmet Akif, o yağmura rağmen Eşref EDİP’in evine gelmişti Eşref EDİP, evine döndüğünde onun geldiğini hizmetçiden öğrenmişti Akif sırılsıklam bir halde olmasına rağmen içeriye girmemiş, ‘’selam söyle’’ diyerek yağmura aldırmadan gerisin geriye gitmişti Eşref EDİP ertesi gün kendisini bulmuş durumu anlatarak özür dilemek istemişti Ama Mehmet Akif bu olaydan dolayı kırılmıştı. Ve Eşref EDİP’e şu unutulmayacak cevabı veriyordu — Bir söz ya ölüm veya ona yakın bir felaketle yerine getirilmezse mazur görülebilir… ---------- Günümüzde, Müslümanların kıskacında bulundukları Tehlikeli Hastalıklardan biri de "Sözünde Durmama" Meselesidir! Malesef Dindar diyebileceğimiz insanlar bile sözlerinde samimi olmayabiliyorlar. Aslında çok ehemmiyetli bir konu. Share this post Link to post Share on other sites
kosem 21 Report post Posted March 8, 2010 sözünü tutmamak bir kişilik sorunu bence sözünü tutmayan insanlardan daima uzak durmuşumdur direk soğurum ...ve böyle insanların hayatta birçok şeyi ertelerdiklerini görürsünüz... Share this post Link to post Share on other sites
nameless 53 Report post Posted March 8, 2010 sözünü tutmamak bir kişilik sorunu bence sözünü tutmayan insanlardan daima uzak durmuşumdur direk soğurum ...ve böyle insanların hayatta birçok şeyi ertelerdiklerini görürsünüz... Bence de öyle bol keseden atmak, sonra attıklarını kendin bile yakalayamamak..Ne aciz bir durum... Bir insanın bir insana güveni başka neyle sağlanabilir ki bilmiyorum...Ağızdan çıkan her sözün hesabı olacaksa eğer tutulmayan sözlerin hesabı nasıl olur kim bilir???? Share this post Link to post Share on other sites