nameless 53 Report post Posted March 23, 2011 TABULAR Beklentiler ötesindeyim. Kıpkırmızı bir hedef tahtası... Alışılmışın dışındaki gerçeklere gem vuruyor, Benim için ağlayanlara acıyorum. Kapkaranlık bulutların ardındaki güneşler Ve gecelerimdeki pırıltılar, Ön ayak olmuşlar; aydınlığıma, Tabuları yıkışıma... Ferit Emre Adaklı 2 Share this post Link to post Share on other sites
sark 208 Report post Posted March 24, 2011 Birgün sapsarı kesildim Öyle bir tabiat vardı ki gövdemde İnsanları görmezdim bile Yanımdan bir hava bulutu gibi geçerlerdi İçimden Gidip dağlara Kafa tutmak gelirdi! ACZ 1 Share this post Link to post Share on other sites
The Spirit of Islam 119 Report post Posted March 25, 2011 DALGA Mesut sanmak için kendimi Ne kâğıt isterim, ne kalem, Parmaklarımda cıgaram, Dalar giderim mavisinden içeri Karşımda duran resmin. Giderim deniz çeker; Deniz çeker, dünya tutar. İçkiye benzer birşey mi var, Birşey mi var ki havada Deli eder insanı, sarhoş eder? Bilirim, yalan, hepsi yalan; Taka olduğum, tekne olduğum yalan; Suların kaburgalarımdaki serinliği, İskotada uğuldayan rüzgar, Haftalarca dinmeyen motor sesi, Yalan.... Ama gene de, Gene de güzel günler geçirebilirim; Geçirebilirim bu mavilikte. Suda yüzen karpuz kabuğundan farksız, Ağacın gökyüzüne vuran aksinden, Her sabah erikleri saran buğudan, Buğudan, sistem, aşktan, kokudan... Ne kağıt yeter ne kalem, Mesut sanmam için kendimi. Bunların hepsi... hepsi fasafiso. Ne takayım, ne tekneyim. Öyle bir yerde olmalıyım Öyle bir yerde olmalıyım ki, Ne ışık, ne sis, ne buğu gibi... İnsan gibi. Orhan Veli KANIK Share this post Link to post Share on other sites
The Spirit of Islam 119 Report post Posted March 25, 2011 EBABİL Alıp içinde sesler uçuşan bu akşamdan Hâfızamı bir deniz kıyısına çeken yol, Aydınlık rüyaların peşine düşen gondol, Mavi bir denizde yüzer gibi yanan şamdan. Tuşların üstünde karanlığın heyûlası Ve birden kalbe çırpınışlar veren hâtıra, Çekmede beni saadet dolu dünyalara Mine parmaklarında sedalaşan hülyası. Sıyrılmada gözlerimden yıllarca geceler, Ve yalnız kalmada bir yaza râm olan sahil, Uçuşmada gökyüzünde bir sürü ebabil: Sevgimi ve hasretimi ebedî kılan yer. Açık panjurlarından seslerin dökülüsü. Bir göl mü ürpermede ruhun uzaklarında? En yakın sevgiyi duymayan dudaklarında Her yaşayıştan daha güzel olan gülüşü. İlik gölgelerde uyutup düşünceleri Beyaz etekler ile bana göründüğün an Ve kapıları yeşil sabahlara açılan Sıcak tahayyüllerle dolu yaz geceleri. Renkli fanusların altında doğan dünyası, Omuzlarında ay ışığından örgülerle Eklenmede içime hasret kaldığım yerle Mine parmaklarında sadalaşan hulyası. Orhan Veli KANIK 1 Share this post Link to post Share on other sites
The Spirit of Islam 119 Report post Posted March 25, 2011 Share this post Link to post Share on other sites
The Spirit of Islam 119 Report post Posted March 25, 2011 Kaldırımlar II Başını bir gayeye satmış kahraman gibi, Etinle, kemiğinle, sokakların malısın! Kurulup şiltesine bir tahtaravan gibi, Sonsuz mesafelerin üstünden aşmalısın! Fahişe yataklardan kaçtığın günden beri, Erimiş ruhlarımız bir derdin potasında. Senin gölgeni içmiş, onun gözbebekleri; Onun taşı erimiş, senin kafatasında. İkinizin de ne eş ne arkadaşınız var; Sükût gibi münzevi, çığlık gibi hürsünüz. Dünyada taşınacak bir kuru başınız var; Onu da, hangi diyar olsa götürürsünüz. Yağız atlı süvari, koştur atını, koştur! Sonunda kabre çıkar bu yolun kıvrımları. Ne kaldırımlar kadar seni anlayan olur, Ne senin anladığın kadar kaldırımları... Necip Fazıl KISAKÜREK Share this post Link to post Share on other sites
The Spirit of Islam 119 Report post Posted March 25, 2011 Kaldırımlar -III Bir esmer kadındır ki, kaldırımlarda gece, Vecd içinde başı dik, hayalini sürükler. Simsiyah gözlerine, bir ân, gözüm değince, Yolumu bekleyen genç, haydi düş peşime der. Ondan bir temas gibi rüzgar beni bürür de, Tutmak, tutmak isterim, onu göğsüme alıp. Bir türlü yetişemem, fecre kadar yürür de, Heyhat, o bir ince ruh, bense etten bir kalıp. Arkamdan bir kahkaha duysam yaralanırım; Onu bir başkasına râm oluyor sanırım, Görsem pencerelerde soyunan bir karaltı. Varsın, bugün bir acı duymasın gözyaşımdan; Bana rahat bir döşek serince yerin altı, Bilirim, kalkmayacak, bir yâr gibi başımdan... Necip Fazıl KISAKÜREK Share this post Link to post Share on other sites
The Spirit of Islam 119 Report post Posted March 25, 2011 Share this post Link to post Share on other sites
The Spirit of Islam 119 Report post Posted March 25, 2011 Share this post Link to post Share on other sites
The Spirit of Islam 119 Report post Posted March 25, 2011 1 Share this post Link to post Share on other sites
The Spirit of Islam 119 Report post Posted March 25, 2011 ÖNDEN GİDENLER İÇİN Onlar gittiler Yalnız bir yemin kaldı aramızda Ben şimdi bu yanda Kasılmış çıplak bir kurşun gibiyim Namluda. Onlar gittiler Topraktan bir işaret taşıyarak alınlarında Ben şimdi bu yanda Gerilmiş bir an gibiyim Doğumla ölüm arasına. Onlar gittiler Gelen zamandan bir haber gibiydiler. Ben şimdi bu yanda İçilmiş bir and için bekleyenim Kurulmuş saat gibi. Onlar gittiler Giderken bir muştu gibiydiler. Erdem BEYAZIT Share this post Link to post Share on other sites
The Spirit of Islam 119 Report post Posted March 25, 2011 DENİZ... Bu akşam vakti deniz, O bütün hasretimiz, Sanki gelmiş de dile, Nedametin sesiyle, Çarparak kayalara, Yetmez mi, diyor deniz, Karada çektiğiniz? Cahit Sıtkı TARANCI 1 Share this post Link to post Share on other sites
The Spirit of Islam 119 Report post Posted March 25, 2011 GİDİYORUM Çölde bir yolcu gibi yalnızlığım içinde Kavrulup gidiyorum. Serseri bir rüzgar gibi hep ganimet peşinde Savrulup gidiyorum Serçe kadar pervasız, bir günden ötekine Atlayıp gidiyorum. Bütün kumaşlarını açtığım gibi yine Katlayıp gidiyorum. Bir kış güneşi gibi ben keyfimin esiri Görünüp gidiyorum. Ne belli yerim var, ne de sevdiğim biri Sürünüp gidiyorum. Cahit Sıtkı TARANCI 1 Share this post Link to post Share on other sites
The Spirit of Islam 119 Report post Posted March 25, 2011 ÖZGÜRLÜĞE DOĞRU Bırakıyor ardından belalara beni Tedbirim öldü gövdemin binası geçti Göğsümde ince gergin çelik bağcık Tenimi bastıran içerilere Bağırıyor leylaklarım ağlıyor ağlıyor duvarlar Çatlayacak gibi susuz düzgün ve biçimli sanatlar Çocuk yığılıyor kalp kalp üstüne konuyor Bir baba damarı vuruyor sökülen nabzım Şimdi batar birkaç nesil azdıran bozgun Simsiyah aklım ve beyaz bir nokta kalbim Kader akışı alkışlanıyor her kârım Nazlı buluş git git kabarıyor dalgalar Çare yok gür gür bağıracağım yoksa bu sefil İsyan yüklü gemi zor kayalıklarında gönlün Harp. Ezilen etim söğülen köpekliğin için değil Güzel ölçülü zulmetmeden yeterince öldürüşüm Harp geliyor bir güzel bilendin mi kardeşim Binlerce cilt tutuyor kılıçların hançerin I believe in you believe in we believe in In la ilahe illallah la ilahe illallah Şimdi halk yüceldin guslet suyun götürmesiyle kuşan Yüzün kolların ateş yakmaz başın ince ayakların Dünya bir konak bir konuk ölümsüz hayat içre Geçildikçe hor öpüldükçe soyunur şehvete Şehvet ahırı değil yeryüzü Domuz ahırı değil yer toprak İki bakışımın arasında bulduğun toprak Dört köşe duvarlar siyah örtü ve göç sesleri Kapanıyorum kabul et öyle buyur Bin açılı örtüye daha sar beni Bin yıl bin daha Dursam kapında Sayısız perdeden bir perdecik kalksın için Başım yüzüm kızarır haddim olmaz aslında Sakin ve gövdemin mızraklarını döken bir geliş Vara gele ancak birkaç ağaç alıyor göğsüm Sakin ve daha sakin mızraklarım dökülsün daha Aniden çıkıp havlayan köpekte emanet bugün Binbir helak ve Allah selamıyla girilen ovada Bir dağ gibi diz çök kendine ırmak ol tut tut bırak yıldırımları Sakin daha sakin kımıltı yok bakışında Bırak toprak altında göl olsun gözyaşın Bir çeşit isyandın gönül ağlaması ilacın Destur. Nice uzlet makamından geçersin şimdi Şimdi çağırıyor o güzel aşka beni yalvarıyor beni Duruyorum ve çeşit çeşit ölüm omuzumun binileri Bu ova cennet olmalı sayımızca bir cennet safı Bu çukur ateş olmalı sayımızca bir cehennem safı Ya bu yol. Ayağın sahibi gövdeden habersiz yürüdüğü Gövdenin ayağa merbut ayağa dönük ayak kesildiği Sen gönlünü yukarıya bil Bir dağ nasıl söylerse öyle söyle Bir dağ nasıl inlerse başla öyle Ey zarif sen de ata yoluna meylettin Korkarım binbir belaya dayanmaz sıkletin Abdurrahman Cahit ZARİFOĞLU 1 Share this post Link to post Share on other sites
The Spirit of Islam 119 Report post Posted March 25, 2011 Zaman Kayması Kaynaşır birbirine gün olur zamanlar; Geçmiş,gelecek birleşir tek kesitte. Sanki ilk kez yaşarız yaşanmışı dünlerde Ya da başlar ansızın ta ilerde olacak. Çağırır gerilerden bir değişim ilk aşkı: İşte yine o sıtma. Çok sonraki yılları;oysa daha bir çocuk, Duyar beri yanda bütün doymuşluğunca. Sarkaçlar gibi şimdi sallanır Dünle yarın arasında düzensiz. Ya çok ileri gider ya da çok geri kalır, Düzgün işletemeyiz. Serpiştiriyordu kar soğuk gece yarısı Birden mayıs sabahı,ılık seher yelleri. Daha demin kıştı,başlar temmuz Ve yaşanır bir sonbahar gibi bir yaz dönemi. Behçet NECATİGİL Share this post Link to post Share on other sites
The Spirit of Islam 119 Report post Posted March 25, 2011 Sessiz Gemi Artık demir almak günü gelmişse zamandan Mechule giden bir gemi kalkar bu limandan Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol Sallanmaz o kalkışta ne mendil, ne de bir kol Rıhtımda kalanlar bu seyahetten elemli, Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli Bicare gönüller! Ne giden son gemidir bu! Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler; Bilinmez ki giden sevgililer dönmeyecekler Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden, Bir cok seneler geçti; dönen yok seferinden Yahya Kemal BEYATLI Share this post Link to post Share on other sites
The Spirit of Islam 119 Report post Posted March 25, 2011 Fani Ömür Biter Bir Uzun Sonbahar Olur Fani ömür biter, bir uzun sonbahar olur. Yaprak, çiçek ve kuş dağılır, tarümar olur. Mevsim boyunca kendini hissettirirveda; Artık bu dağdağayla uğuldar deniz ve dağ. Teşrinlerinbu hüznü geçer ta iliklere. Anlar ki yolcu, yol görünür serviliklere. Yaprak nasıl düşerse akıp kaybolan suya. Ruh öyle yollanır uyanılmaz bir uykuya, Duymaz bu anda taşgibi kalbinde bir sızı; Farketmez anne toprak ölüm maceramızı. Yahya Kemal BEYATLI 1 Share this post Link to post Share on other sites
sark 208 Report post Posted March 27, 2011 Korku gerek tenlere etim kalbur Deşer bakışın da kıyar Korku gerek reca gerek Yanlış anaşılmış olabilir Sesini duyuyorum kendimin/ kelimeler kendinden emin değil Yanlış anlaşılmış da olabilir Aklım başımda mı! Değil! ACZ Share this post Link to post Share on other sites
sark 208 Report post Posted March 27, 2011 Akraba açken uzanamasın elimiz ekmeğe, komşu tasalıysa tasalansın evimiz, iştahayla gülünmez bizde, azbiraz tebessüm edilir dünya için sevinilse.. ACZ Share this post Link to post Share on other sites
The Spirit of Islam 119 Report post Posted March 31, 2011 ALLAH BİRDİR PEYGAMBER HAK Allah birdir Peygamber Hak Rabbül alemindir mutlak Senlik benlik nedir bırak Söyleyim geldi sırası Kürt'ü Türk'ü ve Çerkes'i Hep Adem'in oğlu kızı Beraberce şehit gazi Yanlış var mı ve neresi? Kuran'a bak İncil'e bak Dört kitabın dördü de Hak Hakir görüp ırk ayırmak Hakikatte yüz karası Binbir ismin birinden tut Senlik benlik nedir sil at Tuttuğun yola doğru git Yoldan çıkıp olma asi Yezit nedir, ne kızılbaş Değil miyiz hep bir kardaş Bizi yakar bizim ateş Söndürmektir tek çaresi Kimi ne çeker dilinden Hem belinden hem elinden Hayır ve şer emelinden Hakikat bunun burası Şu alemi yaratan bir Odur külli şeye kadir Alevi Sünnilik nedir Menfaattir varvarası Cümle canlı hep topraktan Var olmuşuz emir Haktan Rahmet dile sen Allah'tan Tükenmez rahmet deryası Veysel sapma sağa sola Sen Allah'tan birlik dile İkilikten gelir bela Dava insanlık davası… Aşık Veysel ŞATIROĞLU Share this post Link to post Share on other sites
The Spirit of Islam 119 Report post Posted March 31, 2011 BENDEDİR Ne azap, ne sitem bu yalnızlıktan, Kime ne, aşılmaz duvar bendedir, Süslenmiş gemiler geçse açıktan, Sanırım gittiği diyar bendedir. Yaram var, havanlar dövemez merhem; Yüküm var, bulamaz pazarlar dirhem. Ne çıkar, bir yola düşmemiş gölgem; Yollar ki, Allah'a çıkar, bendedir. Necip Fazıl KISAKÜREK - 1936 Share this post Link to post Share on other sites
The Spirit of Islam 119 Report post Posted March 31, 2011 ALLAH DERİM Sırtımda, taşınmaz yükü göklerin; Herkes koşar, zıplar, ben yürüyemem! İsterseniz hayat aşını verin; Sayılı nimetler bal olsa yemem! Ey akıl, nasıl da delinmez küfen? Ebedi oluşun urbası kefen! Kursa da boşluğa asma köprü, fen, Allah derim, başka hiçbir şey demem! Necip Fazıl KISAKÜREK -1973 Share this post Link to post Share on other sites
The Spirit of Islam 119 Report post Posted March 31, 2011 ALLAH DİYENE Her şey, her şey şu tek müjdede; Yoktur ölüm, Allah diyene! Canım kurban, başı secdede, İki büklüm, Allah diyene! Akıl, kırık kanadı hiçin; Derdi gücü 'nasıl' ve 'niçin'... Bağlı, perçin üstüne perçin, Benim gönlüm Allah diyene... Necip Fazıl KISAKÜREK - 1972 Share this post Link to post Share on other sites
The Spirit of Islam 119 Report post Posted March 31, 2011 BOŞ DÜNYA Gittiler... Bana dünyam Birdenbire boş geldi. Seçilmiş oldu eşyam. Odalarım loş geldi. Gözlerim müebbette, Günü gelir elbette... Gelir Melek nöbette, Safa geldi, hoş geldi. Necip Fazıl KISAKÜREK - 1982 Share this post Link to post Share on other sites
The Spirit of Islam 119 Report post Posted March 31, 2011 YATTIĞIM KAYA Bu akşam o kadar durgun ki sular Gömül benim gibi kedere diyor. İçimde maziden kalma duygular Ağla geri gelmez günlere diyor. Ey gönül, gidenden ümidini kes! Kaçan bir hayale benziyor herkes, Sanki kulağıma gaipten bir ses Buluşmalar kaldı mahşere diyor. Enginden engine koşarken rüzgâr, Bende bir yolculuk heyecanı var... Yattığım kayaya çarpan dalgalar Çıkıver bir sonsuz sefere diyor. Necip Fazıl KISAKÜREK -1926 1 Share this post Link to post Share on other sites