The Spirit of Islam 119 Report post Posted March 2, 2011 Başörtüsü Ne demekmiş "Yasak!" İşiniz mi kalmadı Yapacak? Ne diye karışırsınız Saçımıza-başımıza, Bizi oyuncağınız mı sandınız Bakıp yaşımıza? Sebebini anlatamayacağınız Çocukça bir devrin hevesinden Karşınızdaki en güzel portreleri Mahrum ettiniz çerçevesinden! Kim demiş, ki: "Başörtüsüydü o!" Başımızın -renk renk- Süsüydü o! Altında saçlarımız, Arkadan, ne hoş sarkardı; Kimimizde -örgü örgü- sarmaşıklaşır... Kimimizde, su olup akardı! Şu, bu nâmına "Yasak!" demiş Bulundunuz, tezelden; Ne olurdu, anlasaydınız biraz da, Güzellikten, güzelden! Siz, bizden değilsiniz, Tanımıyoruz hiç birinizi, Çekin başımızdan Ellerinizi! Bir gericilik tutturmuşsunuz; Gericilik değil, Türk'ün köy modasıdır bu... Üstelik, ninemizin başımızda Taşıdığımız hatırasıdır bu! Dediniz: "Çıkacak başınızdan Başörtünüz!" Alın -öyleyse- onunla Yüzünüzü örtünüz! Arif Nihat ASYA 1 Share this post Link to post Share on other sites
The Spirit of Islam 119 Report post Posted March 2, 2011 Son Aşık Hasretinle geçiyorken bu gençlik çağım, Ey sevdiğim, ben ümitsiz değilim gene Ak düsünce saçların kumral rengine Kollarında son aşıkın ben olacağım. Ey başında şimdi sevda rüzgarları esen, Böyle her gün yollarımdan geçsen de süzgün Sen benimsin büsbütün terk olunduğun gün ... O mukadder günü, bilmem, düşündün mü sen? Ben bir beyaz saçlı aşık, sen bir ihtiyar ... O gün bana yaklaşırken ey ilahi yar, Esirgeme gözlerimden bir son buseni, Kirpiğinden yavaş yavaş bir damla aksın, Çünkü, ruhum, sen de o gün anlayacaksın Ki hiç kimse benim kadar sevmemiş seni! Faruk Nafız ÇAMLIBEL Share this post Link to post Share on other sites
The Spirit of Islam 119 Report post Posted March 2, 2011 Birdenbire Her şey birdenbire oldu. Birdenbire vurdu gün ışığı yere; Gökyüzü birdenbiler oldu; Mavi birdenbire. Her şey birdenbire oldu; Birdenbire tütmeye başladı duman topraktan; Filiz birdenbire oldu, tomurcuk birdenbire. Yemiş birdenbire oldu. Birdenbire, Birdenbire; Her şey birdenbire oldu. Kız birdenbire, oğlan birdenbire; Yollar, kırlar, kediler, insanlar... Aşk birdenbire oldu, Sevinç birdenbire. Orhan Veli KANIK 1 Share this post Link to post Share on other sites
The Spirit of Islam 119 Report post Posted March 2, 2011 Kuş Eski bir aynada çoğalıyordum. Birden On, onken yirmi; büyüyor kalabalığım. Fırıncı, demirci, sabuncu, meyhaneci; Deniz ben, sokak ben, ağaç ben, yalnızlık ben. Kendimi içiyordum bardaktan, kendimi Dişliyordum elmada.Yat kalk, uyu uyan Çevreye serptiğim benler içinde ben Sonra gün battı, morardı dağların ardı. Bir kuş öttü ovada, başka bir hamurda, Aynamızda ay ışığı gibi yansıyan. Oktay Rıfat HOROZCU Share this post Link to post Share on other sites
The Spirit of Islam 119 Report post Posted March 2, 2011 ALLAH Aşkın odu ciğerimi, yaka geldi, yaka gider Garip başım bu sevdayı, çeke geldi çeke gider Kar etti firak canıma, aşık oldum ol Sultana Aşk zencirin dost boynuna, taka geldi, taka gider Sadıklar durur sözüne, gayrı görünmez gözüne Bu gözlerim Dost yüzüne, baka geldi, baka gider Arada olmasın naşı, onulmaz bağrımın başı Gözlerimin kanlı yaşı, aka geldi, aka gider Bülbül eder ah ü figan, hasretle yandı bu can Benim gönülcüğüm ey can, çıka geldi, çıka gider Yunus söyler bu sözleri, efgan eder bülbülleri Dost bağçesinde gülleri, koka geldi, koka gider Yunus EMRE 2 Share this post Link to post Share on other sites
The Spirit of Islam 119 Report post Posted March 2, 2011 BİR DEM GELİR Hak bir gönül verdi bana, ha! demeden hayran olur Bir dem gelir şadan olur, bir dem gelir giryan olur Bir dem sanasın kış gibi, şol zemheri olmuş gibi Bir dem beşaretten doğar, hoş bağ ile büstan olur Bir dem gelir söyleyemez, bir sözü şerh eyleyemez Bir dem dilinden dür döker, dertlilere derman olur Bir dem div olur ya peri, viraneler olur yeri Bir dem uçar Belkıs ile, sultan-ı ins ü can olur Bir dem varır mescidlere, yüz sürer anda yerlere Bir dem varır deyre girer, İncil okur ruhban olur Bir dem gelir İsa gibi, ölmüşleri diri kılur Bir dem girer kibr evine, Fir'avn ile Haman olur Bir dem döner Cebraile, rahmet saçar her mahfile Bir dem gelir gümrah olur, miskin Yunus hayran olur Yunus EMRE 2 Share this post Link to post Share on other sites
The Spirit of Islam 119 Report post Posted March 2, 2011 Ey Balçık Dünya Seni bildim bileli, ey balçık dünya, başıma nice belâlar geldi, nice mihnet, nice dert. Seni sırf belâdan ibaret gördüm, seni sırf mihnetten, dertten ibaret. İsa'nın yurdu değilsin sen, yayıldığı yersin eşeklerin. Nerden tanıdım seni bilmem ki, nerden parçası oldum bu yerin, Bana vermedin bir yudum tatlı su, sofranı yaydın yayalı. Elimi ayağımı bağladın gitti, elimin ayağımın farkına varalı. Bırak da bir ağaç gibi yerin altından çıkarıp ellerimi sevgilinin havasıyla sarmaşdolaş olayım, uzayıp gideyim bâri. Ey çiçek, dedim çiçeğe, dedim, bu küçük yaşta sen, neden ihtiyar oldun bu kadar, dedim, nasıl oldu bu böyle? Çocukluktan kurtuldum, dedi çiçek, sabah rüzgârını tanıyalı, hep yukarlara doğru çıkar yukarlardan gelmiş bir ağaç dalı. Şunu da söyledi çiçek: Madem aslımı tanıdım, madem yersizlik âlemi aslım, artık bana tek bir şey düşecek: Yücelip aslıma gitmek. Sus yerter artık, var git yokluğa haydi, yoklukla yok ol. Git, yokluklardan tanı yokluktan var olanı. Mevlana Celaleddin RUMİ 1 Share this post Link to post Share on other sites
sark 208 Report post Posted March 3, 2011 Anlat kızın ekmek tutuşunu İçimdeki soylu kişiden utanışını Annayı tutarken balık tutuyorum Ekvator ağzıyla kolumu buzdan denize indirmişim Kız içimde bir sarmaşık kelimesiyle büyürken Arada bir kanla uslayıp Seni anıyorum -ey eski sevdiklerim- Sizi şaşırtıyorum. Sanatım Fakat ben korkutuldum ACZ Share this post Link to post Share on other sites
sark 208 Report post Posted March 3, 2011 ALLAH DİYENE Her şey, her şey şu tek müjdede; Yoktur ölüm, Allah diyene! Canım kurban, başı secdede, İki büklüm, Allah diyene! Akıl, kırık kanadı hiçin; Derdi gücü 'nasıl' ve 'niçin'... Bağlı, perçin üstüne perçin, Benim gönlüm Allah diyene... NFK 1 Share this post Link to post Share on other sites
Butimar 39 Report post Posted March 6, 2011 ASRI AİLE :) Nâzik, komilfo; kibar; elegan; janti, ince Hatıra bu gelmez mi asrîlik denilince? Dil, din farkı gözetmez; genç, ihtiyar her yaşta Asrîlik şartı gelir bunlar için en başta Hepsi koket, hepsi şık, düzgün kıyafet kılık Kadınları çaçaron, erkekleri kılıbık Haftada dört beş gece gelirler bir araya Kimi şebeğe dönmüş, kimi de maskaraya Viski, kokteyl; likör, mezeler bol sandöviç A dö tabi bakara, frap; poker; bezik; briç Şen müzik divertisman kontuvarı eğlenceler Sabah olurken biter olan sonsuz geceler Her gece birkaç yüz papeli sökülüşler Ayrılırken el sıkıp kırılıp dökülüşler Hakikati bilmeyen her hâlde gıpta eder Ah ne yüksek yaşayış; ne mes'ut insanlar der Asrîlik ne demektir anlaması biraz zor İç yüzünü öğrenmek istersen gel bana sor Dikkatli bak görürsün ne kadar tersine iş Uçuruma sürükler cemiyeti bu gidiş Otuz yıldır gezerim muhiti adım adım Her inkılâp devrinde bir terakki aradım Yazık ki rastlamadım çok gayret ettimse de Bizdeki asrîliği görmedim hiç kimsede Bir hasbıhâl edelim ben sana anlatayım Bu çok mühim yarayı deşeyim kanatayım Biraz daha geçerse can evine girecek Asrîlik denen âfet bünyeni kemirecek O tertemiz varlığın çürüyüp kanayacak Kangıren olup çıban her yerini saracak Asrilerde bulunmaz dostluk, vefa, müveddet Yalandır, hep riyadır; samimiyet, muhabbet İşit, fakat inanma o yaldızlı sözünü Elinden gelse oyar birbirinin gözünü Sahtedir, gösteriştir o cicili şeyler hep Candan dosttur sandığın kalkar seni zemmeyler Ne ahbaplık hissi var ne hak ve hukuk tanır Ne kimseden sıkılır ne Allah'tan utanır Erkek adı donkişot, kadında yok ar haya Namus; dinden bahseden kalır burada yaya Lükstür tuvalettir onlardaki her imân Mübalâğa değildir bu saydıklarım inan Saç, kaş, kirpik, göz, dudak, yanak, hepsi denk Altın rengi toz pembe beyaz fazıl kara renk İsraf günâhtır dersen katılır güle güle Binlerce lira verir birkaç metrelik tüle Saçlar kuaför ister, pamuk eller manikür Vücuda masaj lâzım, ayaklara pedikür Aklın varsa sokulma, kaç onlardan uzağa Görünüşe aldırma tutulursun tuzağa Asrîliğe imrenip bakarken sağa sola Hâli vakti yerinde kimseler düşer ağa Üşüşürler başına içki kumar boğarlar Metelik kalmayınca art kapıdan kovarlar Asrî denen kibarın dolabı böyle döner Lâkin öbür tarafta birçok ocaklar söner Asriler işte böyle yarı Türk yarı Frenk Kadınları çaçaron, kozmopolittir erkek Bunlardan gelen nesil vatan millet tanır mı Müslümanlık kaygusu Türklük duygusu var mı? Asrîliğin mânâsı edep irfan demektir Bizdekine gelince düpedüz b... yemektir. Osman Yüksel Serdengeçti 2 Share this post Link to post Share on other sites
Mabed 79 Report post Posted March 6, 2011 Akla Sığmıyor Bizdeki tuhaflıklar akla sığar değil ki Partileri kapatır, kadınları açarız! İradenin millîsi eskide varmış belki Şimdiyse yapma kanat laiklikle uçarız! Abdurrahim Karakoç 1 Share this post Link to post Share on other sites
Kalemdar 293 Report post Posted March 7, 2011 Bekledim Bab-ı Gülistan Bekledim bab-ı gülistan nev-baharım gelmedi Açmadı goncasını ol taze narım gelmedi Aşıkam leyl ü nehar her yanı gözler gözlerim Kalmadı sabra tahammül cümle varım gelmedi Ben benim benliğimi terk eyledim her ne ki var Bu cismimde ta’dad ile can bulunsa sad-hezar Cümlesin kurban edeydim rahında her ne ki var Hayf ola kim geçti eyyam ol hünkârım gelmedi Çekemez ins ü melek bu hasreti dağ ile taş Yedi deryaya mukabil çeşmimden akan bu yaş Ömrümü eyledim ifna günbegün yavaş yavaş İhtiyar oldum bu yolda hâlâ yârim gelmedi Eyle ya Rabbi inayet sen keremler kânısın Bu dil-i mecruhuma sen dertlerin dermanısın Zikrî’yi affeyle kim sen cümle şahlar şahısın Can içinde beyt-i rahmana cânânım gelmedi Zikrî (1873–1939) *Abdulgani Efendi 1 Share this post Link to post Share on other sites
Mabed 79 Report post Posted March 9, 2011 Almira Sen hiç ırmakların dilinden ağladın mı? Almira menekşe gözlü kız çizdin mi sevdasını bulutlara, rüzgarın hayatın isyanına dokunup titredi mi yüreğin Gelincikler hep boynu bükük mü bu şehirde hep böyle is mi kokar perdeler? salkım söğütler hep ağlar mı nazlı nazlı hep böyle küskün mü baharlar? Sözcükler yeter mi bir sevdayı anlamaya, anlatmaya İnsanın dili sevgice değilse nasıl anlatılır nasıl anlaşılır donmuş duygularla sevda “Anlat! ” diyorsun Nasıl anlatırım Almira sözcükler yeter mi bir sevdayı anlamaya anlatmaya dil yeter mi? Sen hiç sevdalandın mı? gökteki kuşa yerdeki suya annesiz bir çocuğun gözlerindeki acıya oğlunu yitirmiş bir babanın yüzüne bakıp ağladın mı Almira? bakışlarını bağışladın mı bir ama’nın gözlerine? Ormanlarda kuşlarla denizlerde balıklarla gökyüzünde bulutlarla konuştun mu hiç? Bilir misin akşam evine ekmek götüremeyen işsiz bir babanın ezikliğini hapishanede tütünü bitmiş bir mahkumun hüznünü ırzına geçilmiş bir kadının çaresizliğini duydun mu hiç yüreğinde? Sen kelebeklerin, sen çiçeklerin, özğürlüğün dilince konuştun mu hiç? kinden, düşmanlıktan uzak dostluk ve kardeşlik dilince konuştun mu Almira? ırmakların dilinden ağladın mı hiç? Yaşam bir oyundur Almira bir filmde bir rol maskeli bir balonun önceden hazırlanmış tekstleridir elimizde okuruz aptalca, sahtekarca ve derinliksiz Sevda kardeşlikle bütünleşmemişse beslenmemişse dostlukla tüm kaygılardan uzak savaş ve düşmanlıklardan uzak özgürlük ve dostluk üzerine kurulmamışsa sevda, sevda değildir Almira Sevda, sevda demekse ve sevdan sevdama denkse işte o zaman işte o zaman işte o zaman sevdan, sevdamdır Almira kaygısız, yalansız ve içten Nuri CAN 1 Share this post Link to post Share on other sites
Beylerbeyi 177 Report post Posted March 9, 2011 Başlığın tümünü taramadan bir şiir de ben eklemek istiyorum müsadenizle. İnşallah daha önce yazılmamıştır. BULMAK Bir an kayboldun gibi! yaşadım kıyameti Yoruldun ama buldun ey kalbim emaneti Yeniden su yürüdü dalıma yaprağıma Bir bakışın can verdi kurumuş toprağıma Çiçeğe durdu kalbim içtim parmaklarından Göz çeşmem suya erdi sevda kaynaklarından Bir aydınlık denizin sonsuz derinliğinde Yüzüyorum gözünün yeşil serinliğinde Bir ışık bir kelebek biraz çiçek biraz kuş Yeni bir ülke yüzün ellerimde kaybolmuş Soluğum bir kuş gibi uçuyor ellerine Kapılıp gidiyorum saçının sellerine Gözlerinden göğüme sayısız yıldız akar Bir gülüşün içimde binlerce lamba yakar Bir kurtuluştur o an çağrılsa senin adın Sesin ne kadar sıcak sesin ne kadar yakın Tabiat bir bembeyaz gelinlik giymiş gibi Yüzüme kar yağıyor sanki elinmiş gibi Sensiz geçen zamanı belli yaşamamışım Sensizlik bir kuyuymuş onu aşamamışım Bir yol buldum öteye geçerek gözlerinden İşte yeni bir dünya peygamber sözlerinden Ölüm bize ne uzak bize ne yakın ölüm Ölümsüzlüğü tattık bize ne yapsın ölüm Erdem BEYAZIT Bu da şiirin son 3 beytinin yazarı tarafından okunan hali. download link buyrun 3 Share this post Link to post Share on other sites
Butimar 39 Report post Posted March 9, 2011 Hazır Erdem Beyazıtın mısraları yer almışken konuda, uzun zamandır en çok çalınan listemin başlarında yer alan ve her dinlediğimde bende, sanki Başbakanımızın bizatihi kaleminden dökülmüş hissiyatı uyandıran bir şiirini paylaşayım.Reisin her yorumu apayrı dünyalara götürür insanı ama bu şiir niyeyse hep farklı ve ayrıcalıklı gelir bana http://www.youtube.com/watch?v=3BHozwho0CM&feature=related Sana, Bana, Vatanıma, Ülkemin İnsanlarına Dair ``Telgrafın tellerini kurşunlamalı Öyle değildi bu türkü bilirim Bir de içime -Her istasyonda duran sonra tekrar yürüyen- Bir posta katarı gibi simsiyah dumanlar dökerek Bazan gelmesi beklenen bazan ansızın çıkagelen Haberler bilirim mektuplar bilirim. Gamdan dağlar kurmalıyım Kayaları kelimeler olan Kırk ikindi saymalıyım Kırk gün hüzün boşaltan omuzlarıma saçlarıma Saçlarının akışını anar anmaz omuzlarından Baştan ayağa ıslanmalıyım Gam dağlarına çıkıp naralar atmalıyım. İçimde kaynayan bir mahşer var Bu mahşer birde annelerinin kalbinde kaynar Çünkü onlar yün örerken pencere önlerinde Ya da çamaşır sererken bahçelerinde Birden alıverirler kara haberini Okul dönüşü bir trafik kazasında Can veren oğullarının. Bir de gencecik aşıkların yüreklerini bilirim Bir dolmuşta yorgun şoförler için bestelenmiş Bir şarkıdan bir kelime düşüverince içlerine Karanlık sokaklarına dalarak şehirlerin Beton apartmanların sağır duvarlarını yumruklayan Ya da melal denizi parkların ıssız yerlerinde Örneğin Hint Okyanusu gibi derin İsyanın kapkara sularına dalan. Nice akşamlar bilirim ki Karanlığını Bir millet hastanesinde Dokuz kişilik kadınlar koğuşu koridorunda Başını kalorifer borularına gömmüş Beyaz giysilerinden uykular dökülen tabiplerden Haber sormaya korkan Genç kızların yüreğinden almıştır. Bir de baharlar bilirim Apartman odalarında büyüyen çocukların bilmediği bilemeyeceği Anadolu bozkırlarında İstanbuldan çıkıp Diyarbekire doğru Tekerleri yamalı asfaltları bir ağustos susuzluğu ile içen Cesur otobüs pencerelerinden Bilinçsiz bir baş kayması ile görülen Evrensel kadınların iki büklüm çapa yaptıkları tarla kenarlarında Çıplak ayakları yumuşak topraklara batmış ırgat çocuklarının Bir ellerinde bayat bir ekmeği kemirirken Diğer ellerinde sarkan yemyeşil bir soğanla gelen. Yazlar bilirim memleketime özgü Yiğit köy delikanlılarının İncir çekirdeği meselelerle birbirlerini kurşunladıkları Birinin ölü dudaklarından sızan kan daha kurumadan Üstüne cehennem güneşlerde göğermiş mor sinekler konup kalkan Diğeri kan ter içinde yayla yollarında Mavzerinin demirini alnına dayamış Yüreği susuzluktan bunalan İçinden mahpushane çeşmeleri akan Ansızın parlayan keklikleri jandarma baskını sanıp Apansız silahına davranan Nice delikanlıların figüranlık yaptığı Yazlar bilirim memleketime özgü Güzler bilirim ülkeme dair Karşılıksız kalmış bir sevda gibi gelir Kalakalmış bir kıyıda melül ve tenha Kalbim gibi Kaybolmuş daracık ceplerinde elleri Titreyen kenar mahalle çocukları Bir sıcak somun için, yalın kat bir don için Dökülürler bulvarlara yapraklar gibi. Kadınlar bilirim ülkeme ait Yürekleri Akdeniz gibi geniş, soluğu Afrika gibi sıcak Göğüsleri Çukurova gibi münbit Dağ gibi otururlar evlerinde Limanlar gemileri nasıl beklerse Öyle beklerler erkeklerini Yaslandın mı çınar gibidir onlar sardın mı umut gibi. İsyan şiirleri bilirim sonra Kelimeler ki tank gibi geçer adamın yüreğinden Harfler harp düzeni almıştır mısralarında Kimi bir vurguncuyu gece rüyasında yakalamıştır Kimi bir soygun sofrasında ışıklı sofralarda Hırsızın gırtlağına tıkanmıştır. Müslüman yürekler bilirim daha Kızdı mı cehennem kesilir sevdi mi cennet Eller bilirim haşin hoyrat mert Alınlar görmüşüm ki vatanımın coğrafyasıdır Her kırışığı sorulacak bir hesabı Her çizgisi tarihten bir yaprağı anlatır. Bütün bunların üstüne Hepsinin üstüne sevda sözleri söylemeliyim Vatanım milletim tüm insanlar kardeşlerim Sonra sen gelmelisin dilimin ucuna adın gelmeli Adın kurtuluştur ama söylememeliyim Can kuşum, umudum, canım sevgilim. Erdem Beyazit 3 Share this post Link to post Share on other sites
nameless 53 Report post Posted March 10, 2011 ANNEMLE HASBİHAL Anne, zannetme ki günler geçti de Değişti evvelki hissim gitgide! Bir hırçın çocuğum, değişmez huyum; Seneler geçse de ben yine buyum! Senden umuyorum teselli yine! Bugün şefkatine, muhabbetine Zanneder misin ki yok ihtiyacım? Belki eskisinden daha muhtacım! Dünyanın tükenmez kederlerinden Kalbim kırılsa da böyle derinden, Hayatım büsbütün ye'se kapılmaz. Teselli bulurum içimde biraz O derin sevgini hatırlarım da! Her gece hıçkıran dudaklarımda Hasretle anılan senin adın var. Anne, hayatımda bir tek kadın var. Beni aldatmadı, sevdi daima! Gittikçe ruhumu saran bu humma Başka sevgilerden yadigâr, anne! Sevmeyen sevenden bahtiyar, anne! Sorma ki başımdan çok şey geçti mi? Ah... eğer anlatsam sergüzeştimi! Nasıl terk edildim, nasıl atıldım; Anne aldatıldım, ah aldatıldım, Belki her zamandan fazla severken. Bir lahza bahtiyar olayım derken, Bilmezsin kaç gece böyle ağladım! Şimdi tecrübem var, artık anladım: Aşk, o bir masalmış, yalanmış meğer! Seven bir kalp için sığınacak yer Yalnız o kucakmış, yalnız o dizmiş... İnsanlar ne kadar merhametsizmiş. Orhan Seyfi Orhon Share this post Link to post Share on other sites
Mabed 79 Report post Posted March 12, 2011 Bohçam boş öteberim eksik Azığım kuru Canım aç. Yüzüm Sana çevrili Adımım Sana Irmaklarına bir lokma suyla geldim Su denmez Kabul ola affola… Cahit Zarifoğlu Share this post Link to post Share on other sites
sessizyolcu 3 Report post Posted March 12, 2011 BURSADA ZAMAN Bursa'da eski bir cami avlusu, Küçük şadırvanda şakırdayan su. Orhan zamanından kalma bir duvar... Onunla bir yaşta ihtiyar çınar Eliyor dört yana sakin bir günü. Bir rüyadan arta kalmanın hüznü İçinden gülüyor bana derinden. Yüzlerce çeşmenin serinliğinden Ovanın yeşili göğün mavisi Ve mimarilerin en ilahisi. Bir zafer müjdesi burda her isim: Sanki tek bir anda gün, saat, mevsim Yaşıyor sihrini geçmiş zamanın Hala bu taşlarda gülen rüyanın Güvercin bakışlı sessizlik bile Çınlıyor bir sonsuz devam vehmiyle. Gümüşlü bir fecrin zafer aynası, Muradiye, sabrın acı meyvası, Ömrünün timsali beyaz Nilüfer, Türbeler, camileri eski bahçeler, Şanlı hikayesi binlerce erin Sesi nabzım olmuş hengamelerin Nakleder yadını gelen geçene. Bu hayalde uyur Bursa her gece, Her şafak onunla uyanır, güler Gümüş aydınlıkta serviler, güller Serin hülyasıyla çeşmelerinin. Başındayım sanki bir mucizenin, Su sesi ve kanat şakırtısından Billur bir avize Bursa'da zaman, Yeşil Türbesini gezdik dün akşam, Duyduk Bir musikî gibi zamandan Çinilere sinmiş Kur'an sesini. Fetih günlerinin saf neşesini Aydınlanmış buldum tebessümünle. İsterdim bu eski yerde seninle Başbaşa uyumak son uykumuzu, Bu hayal içinde... ve ufkumuzu Çepçevre kaplasın bu ziya, bu renk, Havayı dolduran uhrevi ahenk. Bir ilah uykusu olur elbette Ölüm bu tılsımlı ebediyette Belki de rüyası büyük cetlerin, Beyaz bahçesinde su seslerinin. AHMET HAMDİ TANPINAR 2 Share this post Link to post Share on other sites
sark 208 Report post Posted March 12, 2011 Güneşi ayı ve yeryüzünü bütün şekilleriyle Bir kutlu çehrenin emrine kul bildim Bilesiniz O'na döndürüleceksiniz! ACZ 1 Share this post Link to post Share on other sites
sark 208 Report post Posted March 12, 2011 Baba Bir yamaç kaymasını omuzlarsın yıllarla Biz ne gülücükler biliriz senden Ne rahmetler açıldı senden bize ACZ 1 Share this post Link to post Share on other sites
sark 208 Report post Posted March 12, 2011 Eğilirken diklenmeyi bilmelisin Seni ne taşır yücelere ACZ Share this post Link to post Share on other sites
sark 208 Report post Posted March 22, 2011 Boş Oda Gittiler... Bana dünyam Birdenbire boş geldi Seçilmez oldu eşyam Odalarım loş geldi Gözlerim müebbette Günü gelir elbette Gelir melek nöbette Safa geldi, hoş geldi NFK 1 Share this post Link to post Share on other sites
sark 208 Report post Posted March 22, 2011 O dem çocuklar gibi sevinçten zıplar mısın? Toprağın altındaki saklanbaçta var mısın? NFK Share this post Link to post Share on other sites
Cihandar 85 Report post Posted March 22, 2011 Gâh kar yağıyordu, gâh karanlık... Şeyh Galib 1 Share this post Link to post Share on other sites
şarkı sözleri 2 Report post Posted March 22, 2011 hepsi birbirinden güzel, paylaşan arkadaşlardan Allah razı olsun. 2 Share this post Link to post Share on other sites