Çilekeş 5 Report post Posted August 15, 2006 savaşa girdi kalbim bin yara aldı beni nerede bir acı varsa aradı buldu beni seni bir bomba gibi taşımak bu göğüste bir ebubekir kıldı bir ömer kıldı beni kurmak bize düştü bu kalbi sökülmüş çağı buyruk en ağır yükün altına aldı beni atıldık kurşun gibi kentin alanlarına bir kaç put ve taş gördü birden irkildi beni parça parça bir yürek delik deşik bir bağır bir beş değil sevgili bin kurşun deldi beni bir de bakışlarındır kurşun gözlerin senin kılı kıpırdamadı el gördü geldi beni yine seni özlemek birikti bir dağ gibi ve yürüdü üstüme altına aldı beni bir katılık döşenmiş upuzun bulvarlara adım atar atmaz bir donma aldı beni böyle çıktım alana ve yürüdüm yürüdüm ne görebildi kimse ne anlayabildi beni ve put alanlarından geçtim ibrahim gibi bir savaş bildi beni bir eylem bildi beni ------------------------------------------------------------------------------------------------------ hey gidi günler hey..çocukluğum bu ezgileri dinleyerek geçti..dayan mücahidim adlı albüm çalardı sürekli evimizde ne kadar güzel günlerdi..geçenlerde albümü internetten bulup indirdim yine habire onu dinliyorum..bu şiirde en hoşuma giden şiirlerden bir tanesi..paylaşmak istedim Share this post Link to post Share on other sites
gardenya 11 Report post Posted August 15, 2006 Ah ah bunu ben çok severim ve evet çocukluğumun ezgilerinden biridir.Özellikle de "kurmak bizlere düştü kalbi sökülmüş çağı" mısraı işitmekle içimin içime sığmadığını hissetiğim bir enerjiyi yüklerdi bana. Burdan buyurun Share this post Link to post Share on other sites
cihat 28 Report post Posted August 15, 2006 gerçekten harika. defalarca dinledim..mükemmel Share this post Link to post Share on other sites
Çilekeş 5 Report post Posted August 15, 2006 http://rapidshare.de/files/29522174/Dayan_...Gazeli.mp3.html buyurun buradan indirebilirsiniz parçayı..kendi uploadımdır.. selam ve dua ile... Share this post Link to post Share on other sites
yer-gök 1 Report post Posted June 10, 2007 Osman Sarı: Şiirim ete kemiğe büründü NERGİHAN ÇELEN Geçen yılki Türkçe olimpiyatlarında Ukraynalı Elvira Saranayeva’nın okuduğu ‘Önden Giden Atlılar’ adlı şiir, herkesin büyük beğenisini topladı. Elvira, şiiri bu yıl da okuyunca, içindeki anlamı dolayısıyla bu şiir olimpiyatların neredeyse simgesi oldu. Ünlü şiirin şairi Osman Sarı ile bu şiiri, dünyanın dört bir yanına eğitim için giden ‘önden giden atlılar’ı konuştuk. “Issız sıcak çölleri / Karşı karlı dağları / Çoktan aşıp gittiler / Kayboldular uzakta / Önden giden atlılar...” Bu dizeler ile başlayan ‘Önden Giden Atlılar’ şiiri, yakın zamana kadar az sayıdaki edebiyatseverin malumu idi. Ama artık binlerce, yüz binlerce kişinin gönlünde taht kurmuş durumda. Pek çok kişi bu şiiri, geçen yıl gerçekleştirilen Türkçe Olimpiyatları’nda Ukraynalı Elvira Saranayeva isimli öğrencinin ağzından duydu. Bu yılki Türkçe Olimpiyatları’nın finalinde şiiri tekrar okudu Elvira. TBMM Başkanı Bülent Arınç’ın bu şiir ve bu şiirin şairi ile ilgili yaptığı konuşma, ‘Önden Giden Atlılar’ın şöhretini artırdı. Ama bu yöndeki asıl etki, bu şiirin, geçtiğimiz ağustos ayında öğretmen olarak eğitim mücadelesi verdiği Moğolistan’da vefat eden merhum Adem Tatlı’nın hayatı ile adeta ete kemiğe bürünmesi oldu. Şiirdeki ‘önden giden atlılar’ gibi Adem Tatlı da eğitim mücadelesini verdiği Moğolistan topraklarına gömülmek istemiş ve bu vasiyeti yerine getirilmişti. 5. Türkçe Olimpiyatları’nın finalinde ‘önden giden atlılar’dan Adem öğretmenin anılması, hizmet ödülünün eşi ile oğluna verilmesi ve yapılan konuşmalar, geceye katılanlara ve ekranları başındaki yüz binlere duygulu anlar yaşattı. Türkçe Olimpiyatları’nın neredeyse simgesi olan bu şiirin şairi Osman Sarı ile görüştük. Şair, yaptığımız görüşmede duygularını, düşüncelerini paylaştı bizimle. Halen Sakarya Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi’nde öğretim üyesi olan Osman Sarı, bu şiiri on beş yıl kadar önce kaleme almış ve şiir ilk kez 1992 yılında İlim ve Sanat Dergisi’nde yayınlanmış. Şiirinin yazıldığı dönemde okurun cephesinde yeterince anlaşılamadığını düşünüyor. Bu şiiri yazarken İslam’ın yayılışında Peygamberimiz’in çağırıp görev verdiği üç sahabeden ilham aldığını söylüyor Osman Sarı ve ekliyor: “Efendimiz, dünyanın dört tarafına giden sahabelere görevler vermişti. Onlar da İslam’ın mesajını ulaştırmak, Allah’ın ismini duyurabilmek için yol aldılar. Ben, şiirimle bu insanları anlatmak istemiştim. Ama şimdi şiirim günümüzün öncü atlılarını da anlatıyor.” Şiirimi okuyan Elvira ‘yabancı’ değil Osman Sarı, dünyanın dört bir yanına dağılan eğitim ordusunun önemli bir neferi olan Adem Tatlı’nın hayatıyla şiirinde anlatmak istediği yaşamların özdeşleştiğini düşünüyor ve bu düşüncesini şu cümlelerle açıyor: “Adem Tatlı, aynı sahabelerin gittikleri topraklarda ölünce gömülmelerini istediği gibi, görev yaptığı Moğolistan’a gömülmek istiyor. Sahabelerin yolunda olduğunu göstermek için bunu yapıyor. Bu nedenle benim şiirimin bu isimle özdeşleştirilmiş olması beni çok mutlu etti. Adem Tatlı ile şiirim vücut bularak adeta ete kemiğe bürünmüş oldu. Ama eğitim neferlerinin hepsini kapsıyor şiirim. Eğitim ordusunun bu başarılarını ben de büyük bir heyecanla izliyorum.” Günümüzde eğitim alanında hizmet vermenin çok büyük önem taşıdığının altını çizen şair Sarı, ancak Türkçeyi dünyanın dört bir yanına yayan kişilerin özel bir yeri olduğunu söylüyor. Şiirini Ukraynalı Elvira Saranayeva’nın telaffuzuyla dinlediğinde büyük bir gurur duyduğunu anlatan Sarı, şöyle diyor: “Şiirimi okuyan çocuğa yabancı gözüyle bakmıyorum. Senin şiirini binlerce kilometre öteden gelip senin dilinle okuyorsa o kişiye yabancı denilmez. Şiirde verilmek istenen anlam mutlaka onun kalbinde de bir yer etmiştir. Ben o çocukları çok değerli ve özel görüyorum. Her birisi inşallah Türkçeleriyle birlikte dünyaya bizi belki de bizden daha iyi anlatacak. Bu nedenle her Türk evladının bu eğitim seferberliğini canı gönülden desteklemesi gerektiğini düşünüyorum.” Dillere dolanan bu şiirin şairini daha yakından tanımak istediğinizi düşünerek sohbeti uzatıyor, gündelik yaşamından sorular soruyoruz. Şiirin sıkıştırarak kendisini yazmaya zorladığını söyleyen şair, şiirlerini kendisiyle baş başa kalabildiği yolculuklarda yazıyormuş. Üniversitedeki işi gereği İstanbul-Sakarya arasında mekik dokuyan şair, öğrencileriyle vakit geçirmenin kendisini her zaman canlı tuttuğunu da söylüyor: “Artık 60 yaşındayım. Devam edebildiğim kadar eğitim vermeye devam etmek istiyorum. Ama bu yoğun tempo yeni şiirler yazmamı engelliyor. Bütün arkadaşlarım ve çevrem yeni şiirler yazmamı istiyor. İnşallah emekli olduğumda içimdeki sese kulak vererek yeni şiirler yazacağım.” ‘Önden Giden Atlılar’ şiirinde anlatılan insanlar gibi öncü olamamanın ıstırabını duyduğunu ifade eden şair, “Önden gitmek zordur. Onlar kendilerinden ve hayatlarından büyük fedakârlıklar vererek önemli başarılara imza atıyorlar. Maalesef ben onlar gibi olamadım.” diyor. -------------------------------------------------------------------------------- Şiirimi Vietnamlı çocuktan dinleyince dakikalarca ağladım 5. Türkçe Olimpiyatları’nda şiir dalında birinci olan ‘Kepez’ ve yarışmada okunan ‘Ihlamurlar Çiçek Açtığı Zaman’ şiirlerinin yazarı şair Bahattin Karakoç ile de görüştük, duygularını bizimle paylaşmasını istedik. Bahattin Karakoç, her cümlesinden heyecan ve memnuniyet duyulan sözlerini şöyle sıraladı: “O çocukların ağzından Türkçeyi dinleyince ülkemi daha çok sevdim. Şiirlerimin dili biraz ağırdır. Kelimeleri sembollere yükleyerek, damıtarak kapalı yazarım. Açıkçası dinlemeden önce bir Vietnamlının şiirimi bu kadar iyi yorumlayacağını düşünmemiştim. Ama ‘Ihlamurlar Çiçek Açtığı Zaman’ şiirimi Vietnamlı Hanhnguyen Hua Dieu, o kadar güzel yorumladı ki dakikalarca ağladım. Belki kelimeleri tam söyleyemiyordu; ama ifadesiyle, telaffuzuyla ve yüklediği anlamla adeta şiirimi altın gibi parlattı. 77 yaşındayım, diyebilirim ki; hayatımın en güzel anını şiirimi o çocuğun ağzından dinlediğim zaman yaşadım. Bu zamana kadar çok ödül ve takdir aldım; ama hiçbiri bu olay kadar beni mutlu etmedi. İnsanlar ister farkına varsın ister varmasın Türkiye’de çok iyi şeyler oluyor. Bu kervan inşallah yürüyecek. İlk yapıldığı günden bu yana Türkçe Olimpiyatları’nı büyük ilgi ve merakla takip ediyorum. Ve bunu yapanları gönülden takdir ediyorum. O çocukları yetiştirip aramıza getirenler çok büyük hizmetler yapıyor. Çünkü içine kapanan ülkemizi adeta bir pencereyle dünyaya açtılar. Dünyadaki hiç kimse önden giden atlıların yaptığını yapamadı. -------------------------------------------------------------------------------- Sezai Karakoç, Necip Fazıl ve Said Nursi beni çok etkiledi Sezai Karakoç ile Necip Fazıl beni çok etkilemiştir, fikrî dünyamın gelişmesinde Bediüzzaman Said Nursi’nin büyük etkisi vardır. Necip Fazıl ise gerçekten hem üslubumu hem de ruh dünyamı derinden etkiledi. Gençlik yıllarımda memleketten İstanbul’a Necip Fazıl’ı görmek için gelmiştim. Beni dizine oturtup nasihat etmiş ve ilgi göstermişti. O günü hiç unutmadım, benim için ehemmiyeti büyüktür. Yeni şiirler yazmaya vakit bulamasam da halen her hafta üstat Sezai Karakoç’un da olduğu edebi toplantılara katılıyorum. O atmosferin içinde olmak beni hem mutlu ediyor hem de manevi olarak besliyor. zaman-pazar eki Sayı: 28 Bölüm: Aktüel Share this post Link to post Share on other sites
nedamet.. 14 Report post Posted June 10, 2007 Yönelişler İçimde birikmiş Kerbela gibi İşte kalbini getirdim sana Yere çaldım bütün kelimeleri Adını aradım yalnız adını Gel de durdur burda sürekli dönen Beynimi öğüten değirmenleri Elini uzat ki bana elini Kat kat duvarları yarıp çıkayım Bir eşya ağıdır sökemiyorum İçimden dışımdan kuşatmış beni Osman Sarı Share this post Link to post Share on other sites
cihat 28 Report post Posted June 10, 2007 ÖNDEN GİDEN ATLILAR Issız sıcak çölleri Karşı karlı dağları Çoktan aşıp gittiler Kayboldular uzakta Önden giden atlılar Ben burada kaldım böyle İşleri aceledir Çok uzundur yolları Bense geride kaldım Yetişemedim size Önden giden atlılar Gittiler hep gittiler Aştılar kızgın çölü Toprak tükendi bir gün Denize ulaştılar Çektiler dizginleri Kendileri dursa da Atlar duramadılar Çaresiz kalıp birden At sürdüler denize Önden giden atlılar Önlerinde okyanus Kızgın bir çöl arkada Asıl içlerindedir Zaptedilmez bir deniz Önden giden atlılar Teknik değişti diye Bıraktılar atları Atlarsa bu kıyıda Sanki sevgili gibi Onları beklediler Günlerce beklediler Yeri yırtar ayaklar Göğe fırlar başları Nerden çıktı bu deniz Bizi ayıracaklar Önden giden atlardan Sevgiliden daha zor Ayrılmak bu atlardan Buğulanmış gözlerle Geri dönüp onları Gemilere aldılar Önden giden atlılar Üç gün duramadılar Yaptıkları gemide Karşı kıyıda yeni Güzel atlar buldular Yaktılar gemileri Önden giden atlılar Vardılar Kurtuba'ya İnmediler atından Gülle karşılandılar Ne güzel atlar bunlar Bunca yol çiğnediler Çiçek çiğnemediler Önden giden atlılar Önden giden bu atlar Seni gördüler kalbim Sahabe atlar bunlar Dünyanın beklediği Önden giden atlılar Önden giden atlılar Osman SARI Share this post Link to post Share on other sites
vasifsiz 28 Report post Posted September 4, 2007 esselamunaleyküm ve rahmetullah.... çilekeş kardeş, kurşun gazeli benim de çocukluğumun ezgisidir... bu yüzden çok aradım.. ama bulamadım... eskiden çocuklar söylüyordu.. çok müthiş bir heyecan katıyordu... ama her kimden olursa olsun bilgisayarıma indirmek istiyorum.. eşref ziya da çok güzel söylüyor.. eğer elinizde hala varsa upload edebilir misiniz? çünkü link ölmüş. çalışmıyor. kim söylerse söylesin.. benim için çok önemli.. lütfen, merakla bekliyorum... teşekkür ederim selam ve dua ile.... Share this post Link to post Share on other sites
vasifsiz 28 Report post Posted September 5, 2007 bir kardeş bana link yolladı... indirdim inş. Share this post Link to post Share on other sites