Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
Kalemdar

O Meczubu Bir Daha Görsem

Recommended Posts

16_Haziran_2011_11_52_01_2165643573.jpg

 

O meczubu bir daha görsem.

Gece kalbim kadar karaydı,belki kalbim gece kadarO zamanlar böyleydi tabi, belki gecenin nurunu fark edemeyişimden, belki de gecenin sahibini göremeyişimden, taaa ki O'nu buluncaya kadar... O, kara kaşlı kara gözlü yarimi uğruna kurban ettiğimdi. O, nihayetinde karanlık ölümlerden aydınlık doğuma doğru sürükleyendi beni

 

Sabahın ilk ışıklarıyla parfüm kokularının görünmezliği altında kendi kokumdan kaçtığımın ayrımında bile değilken yola çıkıyorum, yokuş aşağı inerken kendi krallığım sanki tüm dünyaya meydan okuyordu, baston yutmuşçasına dik duran bedenim herkesten farklı olduğunu düşünürcesine salınıyordu yolun ortasında ,kendimi süzüp övünüyordum yakışıklılığımla Attığım her adımı attıranı görmeden hem de...Bana bu duyguları yaşatan iş dünyama girmek üzereyken daha da bir dikleşiyor omuzlarım ve gururla süzülüveriyorum içeri,işte tüm gözler yine üzerimde.Kahretsin yine çok yakışıklıyım anlaşılan, genç kızların bakışlarıyla son sürat giden bir araba gibi durması imkansız gibiydi,durmayı isteyen var mıydı sanki?

 

Çalıştığım işyerinde patron benmişim gibi herkes ağzımdan çıkan sözleri bekliyordu. Kariyerimin o kadar zirvesindeydim ki birkaç yerden iş teklifleri geldi, ben bu şımarıklıkla nasıl övüneceğimi düşünürken telefonum çaldı ve 'O' akşam yemeği için beni bekleyeceğini söylüyordu. Akşam, işten çıkıp sözleştiğimiz yere gittim.

 

Lüks bir restorantta yemeğimizi yiyip konuşuyorduk fakat aklımı meşgul eden bir şey vardı :Kapının girişindeki meczup Üzeri başı yırtık, önünde içi boş bir kutu Belli ki bir dilenciydi, para atmak istedim ama o parayı cebime koymamı istedi kızarak, sonra:

 

- "İsra 97"dedi,

- Anlamadım! dedim.

- Anlamazsın zaten, dedi.

- Neden? dedim

- İçine sor, kalbine, dedi.Neydi bu? Ne demekti? Gözlerine baktım bir şey vardı onda sanki bana bir şey anlatmak istiyordu

 

Başka ne alırsınız efendim diyen bir sesle dalmış olduğum düşüncelerden bir nebze de olsa sıyrıldım..O'na sordum , ne demek istedi? Meczubun benden farkı ne idi de beni bu kadar düşündürdü? Der demez gülmeye başladı, ne saçmalıyorsun diyerek... hayatımı birleştireceğim insan bile beni anlayamazsa kim anlayacaktı dedim kendi kendime

 

Günler geceler geçiyor ve o meczubu düşünmeden edemiyordum, sıkılıp bunalmaya başladım bu benim krallığım değil,? Sahte olan bir şeyler var, bu krallığı var eden biri olmalı.. neydi bu neyin nesiydi? Hayatımı sorgulayacak kadar önemli bir şey mi söylemişti bana o akşam gördüğüm dilenci ,niye bu kadar abartıyordum?Örümcek ağı gibi beynimi sarmıştı bu düşünceler. Artık bir bilene danışma zamanı gelmişti,iş yerinde soruyorum soruyorum yok bir bilen,yok bir akıl verentanığım herkese sordum, anlattım gülüp geçtiler bildikleri bir şeyde yoktu.

 

O güne dek ezan sesi hiç ihtişamlı gelmemişti,sanki ilk defa duyuyor gibiydim gözlerimi kapayıp biraz dinledikten sonra, beni çağıran sese doğru gittim işte o ses : beni 'İsra 97' ye götüren sesti... imam okuyordu: "Allah'ın yol gösterdiği kimsedir doğru yola erişen,O'nun saptırdığı kimselere gelince, böylelerini O'na karşı koruyacak kimse bulamazsın;biz onları Kıyamet Günü varacakları yer cehennem olmak üzere yüzleri yerde körler dilsizler ve sağırlar olarak toplayacağız ve ne zaman ateş yatışır gibi olsa onu hemen harlı alevlerle onlar için canlandıracağız" İSRA suresi 97.ayet Firavunlaşan nefsime sesleniyordu ayet

 

Ne güzel bir davetti bu, ne güzel bir çağırıştı,yeni dünyanın bundan güzel başlangıcı olabilir miydi? gözyaşlarım durmadan akarken, hıçkırıklarım kesilmezken, secdeye nasıl kapanacağımı bilemedim burnuma gül kokuları gelmeye başladı, hani en güzel koku senindi deyip güldüm kendime Rabbimi bulma maceramın baş kahramanı o meczup'tu..sonra öğrendim ki dilenci deyip hor gördüğüm mübarek meğer Hızır Aleyhisselam imiş..

 

Rabbimi bilenleri ,Rabbimi tanıyanları aramaya koyulmalıydım,tabi öncesinde bir milat vardı yaşanacak,benim en büyük miladım olacaktı,yeniden doğuş gibi,yeniden nefes alıyor gibibeni hiç bir zaman mutlu etmeyip kandıran kariyerim yerini;denize karışan suyun kendisinde varlık görmemesi gibi büyük bir tevazuya bırakmıştı,güzelliğim yaratanının güzelliğinde bir an evvel kaybolmak için çırpınıyordu,Allah yoluna kurban edilen bir sevgili de vardı tabi ardımda kalan,her şeyimi bırakıp aczimi anlayarak cihat için yollara koyuldum Ama nasıl nerde?bulmalıydım onları, diye düşünürken rastladıım o nur yüzlü dosta ve hiç yargılamadı beni küçümsemedi işlediğim günahlardan dolayıtanır tanımaz elimden tutup bırakmam dedi, seni buldum artık bırakmam!

 

Onu ve dostlarını çok sevdim .. sevdikçe onların gönlünde ki sonsuz sevgiyi bende içime çektim.

 

Artık gururla basmıyordu ayaklarım.Hz. Süleyman'ın karınca ordusuna basmaktan korkup "Yarabbi bilmeden hata edersem beni bağışla!"dediği gibi tüm yaratılana merhametli olmayı öğrendim .

 

Şimdi öyle bir hale geldim ki şeyhimden başkasını görmüyor gözüm,Öyle bir sevgi ki,O'nsuz Yaradanını bulamıyor özüm.

 

Yusuf Karakoç

HaberKültür.Net

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...