vecd_ 166 Report post Posted March 21, 2012 ADIN BATSIN yüreğime bir gül çizdim kanlı yaş ile yaktın beni küle döndüm dumana döndüm nasıl edem nere gidem dertli baş ile bilemedim teli kırık kemana döndüm canım aldın, can evimden vurdun ya sende küstüm sana, faydası yok, geri dönsen de sende vefasız çıktın, sende hayırsız çıktın sen de vicdansız çıktın adın batsın zaman ola devran döne sen de çekesin yitiresin umudunu heder olasın aşka düşe kahrolasın candan bıkasın ömrün boyu bir kez olsun gülmeyesin sen ki beni rezil ettin yedi cihanda yalan oldum talan oldum senin sayende sende vefasız çıktın, sende hayırsız çıktın sen de vicdansız çıktın adın batsın beni özleyince bir nehir yatağını bulsun kor düşsün dağlarına, ceylanlar suya insin sesime bakıpta ağlıyorum sanma seni özleyince böyle olsun birazda ayrılıversin yaprak dalından insan sevdiğinden ayrılıversin kan damarımdan can pazarından adam baharından ayrılıversin dağda dört mevsim erimeyen kar varya yokluğum öyle erimesin sende vefasız çıktın, sende hayırsız çıktın sen de vicdansız çıktın adın batsın 2 Share this post Link to post Share on other sites
vecd_ 166 Report post Posted March 24, 2012 Sen benim onyedi yaşımsın, Deli çağımsın... Sen benim ayakkabılarımın arkasına İlk basışımsın . İlk cigaram, İlk ıslığım, İlk kızgınlığım, İlk aldanışımsın. Sen benim İlk ütülü beyaz gömleğim , İlk şiirim, İlk kavgam , Yaşamı İlk farkedişimsin . Sen benim onyedi yaşımsın... Yazlık sinemanın kapısında saçları taralı bir oğlan. Cebinde iki gazoz parası Gönlüne tarifsiz rüzgarlar dolan . Iki film bu akşam, Birinde Yılmaz Güney oynuyor, birinde Fikret Hakan. Bak Suat Sayın söylüyor cızırtılı plaktan: '...Rüyadır gördüğün bütün düşler , Gözlerin aklımı perişan eyler , Aşk masalından şarkılar söyler , Beni hülyalara salan gözlerin ...' Yazlık sinemanın kapısında saçları taralı bir oğlan , Bir külah çekirdeği, mangal gibi yüreği var, bilesin... Sen benim onyedi yaşımsın, Deli çağımsın... Aynaya İlk bakışım , Babamla İlk kavgam, Evden İlk kaçışımsın. Serçeleri sevdimse senden, Minibüslerde muavinlik ettiysem. 'Bir Teselli Ver'i dinlediysem Orhan Gencebay'dan, Emirgan'da çay içtiysem, Tophane'de sabahçı kahvelerini öğrendiysem , Nerden bildiysem şiirlerini Ümit Yaşar'ın, Pazar sabahları kapının önünden geçtiysem, İçimdeki kıpır kıpır bu soluk nereden ... Sen benim onyedi yaşımsın, Deli çağımsın... Okulu İlk asışım, İlk kez birine gümüş kolye alışımsın. Sen benim İlk sakarlığım, İlk tuhaflığım, İlk yakalanışımsın. Sen benim onyedi yaşımsın... Mahallenin delikanlısı, Elleri ceplerinde, dudağında ıslığı, Başında kavak yelleri. şarkılar mırıldanıyor. 'Zalimin zulmü varsa sevenin Allah'ı var' yeni çalıyor 45lik plaklardan. Hayri şahin ortalığı kavuruyor. Mahallenin delikanlısı, Cebinde iki gazoz parası. Yüreğinde garip bir pıtırtı Alışmaya çalışıyor sana alışmaya. Akşamları işportaya çıkıyor, Bir defter, bir kalem, bir de çakı alana aynayı bedava veriyor. Yani günler geçiyor onyedi yaşının bütün tadıyla ... Sen benim onyedi yaşımsın, Deli çağımsın... İlk maça gidişim, Cemil Turan'ı İlk seyredişim, İlk sevincimsin. Ben anamın muskasını nasıl astıysam göğsüme öyle güvendiğimsin. Sabahları eskici geçiyor kapıdan Karşı komşu Nafile Teyze bakkaldan ekmek istiyor Çocuklar top kovalıyor mahallenin arsasında Bir bakıyorum cama da iki güvercin konuyor iyi mi, Herşey güzel oluyor. Bu hengame nasıl yakışıyorsa İstanbul'a bana da aşk öyle yakışıyor. Anam koş kapa diyor muslukları,üç gündür akmayan sular geliyor. Ben onyedi yaşındayım, hayat benden yana duruyor ... Sen benim onyedi yaşımsın, Deli çağımsın... Sen benim ayakkabılarımın arkasına İlk basışımsın. İlk cigaram, İlk ıslığım, İlk kızgınlığım, İlk aldanışımsın. Sen benim İlk ütülü beyaz gömleğim, İlk şiirim, İlk kavgam, yaşamı ilk farkedişimsin... Sen benim onyedi yaşımsın, Sen benim, sen benim, sen benimsin. Sen benim her şeyimsin. Hiçbir şeyimsin, hiçbir şeyimsin . 2 Share this post Link to post Share on other sites
vecd_ 166 Report post Posted April 11, 2012 Sevda Sokağı ben sevdanın oturduğu sokakta oturuyorum geceler hiç bitmiyor ben hiç uyumuyorum gecenin efkarı iniyor perde perde sevdanın hayali vuruyor arada bir içime ben sevdanın oturduğu sokakta oturuyorum hani şu perdelerinde mavi kuş resimleri olan ali bakkalın hemen yanında 17 numara o kırgın hayatın tam ortasında hani duvarlarında hala yazılar olan o sokakta biri gurbetin ,biri ihanetin, biri de seni böyle sevmenin hikayesi sevdanın camı bana bakıyor ben cama ve bak sen şu serencama pencere önünde menekşeler ,hatmiler bide gece sefası ,bide haytalığı adamın abi bide sevdanın hayali vuruyor arada içime iyi oluyor diyorum bu sana iyi oluyor arada bir arkadaşlar geliyor laflıyoruz ordan burdan anlarsın ya güzel abim iç cebimde bir umut doğuyor bide nerden bulduysam resmi sevdanın resimde sevda inadına gülüyor sevdam gayri resmi bilmekteyim gel ki benim abim birazda üstümüzde macera güzel duruyor yani yakışıyor adama yakışıklı bir sevda hayat haybeye vurmuyor yüzümüze belasını hayat sokağımızda bir kehribar tespih gibi dokuyor tanelerini takır takır yüzümüze ben sevdanın oturduğu sokakta oturuyorum geceler hiç bitmiyor ben hiç uyumuyorum ağzımda fiyakalı bir ıslık zulamda ağır yarası sevdanın ali bakkalın çırağı metin anlıyor halinden insanın metin nedir senin niyetin kap bakalım abine bir taze ekmek biraz zeytin bu akşam yine odamda efkar var anlarsın ya metin adamın halinden adam anlar 1 Share this post Link to post Share on other sites
vecd_ 166 Report post Posted September 19, 2012 Yağmur sonrası karanlıkta bir şehir İçinde ben. Şarkılar çalıyor taksilerin teyibinden Giderken sen… Tüyleri ıslak kuşlar su içiyorlar çeşmelerden Kimsenin umrunda değiliz, Ne aşk Ne ben. Bir şey olmamış,bir yerinden vurulmamış gibidir şehir. Her gidiş niye birbirine benzer. Arabaların camlarını siler tinerci çocuklar Bir sigara parasına ömrümü anlatırım Belki onlar dinler Çekip gidişin hangi şarkıya benzer Bulup çıkarırız karanlıkta bir şehrin içinden Çocuklarla beraber Neden kimsenin umrunda değiliz Neden Ne aşk Ne ben Islık çalmayı bilseydim Birazda kahretmeyi Hayır aç değilim diyebilmeyi Canım istemiyorlarla çekip gitmeyi Denizi seyretmeyi kıyıdan Martılardan dilek tutmayı becerebilseydim Belki kolay olurdu sensizlik Belki benide alırdı koynuna hasretin derin boşluğu. Yapabilseydim,kapıyı ardından ben kapayabilseydim Camlara vurabilseydim öfkesini sensizliğin Kırıp dökebilseydim senin gibi Birde ayrılığı sevseydim olurdu sanki. Şu senin gidişin biraz üzmeliydi yağmur sonrası bu şehri Elimi tutmalıydı beyoğlu Koluma girmeliydi üsküdar Geçer demeliydi bakinin kahvesi Sinema afişleri gönlümü almalıydı Göz kırpmalıydı fatihin ana caddesi En azından kadıköy biraz ağlamalıydı Olur demeliydi galata Samatya yanımda yürümeliydi tren raylarıyla Saçlarımı okşamalıydı kasımpaşa Aşk böyledir demeliydi bakırköy mesela Yüzüme rüzgarını sürmeliydi eyüp sultan Eminönü oturmaya gelmeliydi bütün kuşlarıyla Tophane demli bir çay söylemeliydi en kırılgan anımda. Yağmur sonrası bu şehri kolkola geçmeliydim bütün arkadaşlarla Bir şiir yazabilmek için kocaman yalnızlığa Bunun için isterdim bu şehri yanımda Yağmur sonrası karanlıkta bir şehir İçinde ben Şarkılar çalıyor taksilerin teyibinden Giderken sen… 1 Share this post Link to post Share on other sites
vecd_ 166 Report post Posted September 21, 2012 "Biz çocukken;yollar bozuk, Ziller bozuk, Paralar bozuktu ama adamlar sağlamdı"... 2 Share this post Link to post Share on other sites
aslıhan 68 Report post Posted September 21, 2012 BEN AŞKI SATIN ALDIM ben aşkı bir üveyikten satın aldım,yaşım onaltı o zamanlar bakır rengindeydi dağlar daha şıvan düşmemişti böğrüme daha deli deli esmemişti ruzigar kalbim acıya düşmemişti sanırdım bütün ırmaklardan koşacaktım halayda delikanlı başı olacaktım bıyıklarım yeni terlemişti gurbeti ismail dayımın gönderdiği kuru üzüm ve fıstık'nan bir de istanbul fotoğraflarından tanımıştım hey deli yanım! türkülerim ince gül dalım gönül közüm verdiğim sözüm ne zaman duman olsa munzur'un doruklarında kalırdı gözüm aradabir durup fırat'a bakışım ve yanımdan ayırmadığım bir üveyikten satın aldığım aşkım yani ahretlik gülüyordum istanbulu fotoğraftan vurgunu üveyikten biliyordum bir zemheri akşamında oturtup tandırın karşısında babam oğul yürü, dedi yürüdüm topak oldu babam,acıdan yundu gözleri yalınız bir ''ah''etti anam sessizce ırmağa düştü sözleri yürüdüm terleyen bıyıklarım şahin bakışım ve yıldızlı gecelerimden birinde canım üveyikten satın aldığım halis aşkım geride kaldı ormanlar gördüm ağaçlar gördüm dallarında adamlar asılıydı ipince fidanlar ipil ipil kan sızardı dudaklarından baykuşlar gecenin koyukatmer al basması karanlığına karşı nasıl da gülüyorlar nasıl da gülüyorlardı hani benim yıldızım hani şehla bakışım hani sazım ve halıs aşkım dağlardan geliyorum ben fıratın doğduğu yerden gönle aktığı yerden serin göze başından soğuk bulgur aşından dağlardan geliyorum ben aşkın doğduğu yerden hey! yusuf'un kuyusundan eyyub'un sabrından geliyorum etmeyin elemeyin ben istanbulu fotoğraftan vurgunu üveyikten belliyorum hani benim yıldızım hani şehla bakışım hani sazım ve bir üveyikten satın aldığım halis aşkım hey anam ne aynam ne tarağım ne sedef çakım ne tesbihim ne mintanım bir han odasında akşam alacası değip geçerken böğrüme yavaşça önüme düştü alınyazım kim tutar kaldırır başımı yerden kim dinler türkülerimi bozlağımı sazımı bir duan olaydı ah, yanıbaşımda iki çift lafın bir tas ayranın bir dağ soluğun entarine yapışmış kalmış bir yayla çimenin bir tesbih böceğin bir avuç toprağın bir küçük taşın bir tel saçın alyazmanın altından hey anam akşam indi kırıldı sazım istanbulda haramiler sokağında bir han odasında yavaşça önüme düştü alınyazım hani benim yıldızım hani şehla bakışım hani dağlara verdiğim aşkım akşam dediğim ana istanbulda ay karanlık yürek pustur bir de hikayesi var kanadı kırık martıdan dinlediğim: çok önceden zebaniler yakıp geçerken şehri üç damla baldıran zehri üç damla hıyanet dökmüşler mavi denize üç martıyı boğmuşlar herşeyi gördüler diye akşam dediğim dam aralıklarından han bacalarından kaçıp giden güneşin vurması değil mi taa dağlara, dağlarıma değil mi ana yani akşam dediğim isli han odasında bir ben bir viranşehirli yakup bir de çaykaralı musa üç bardak çay hatrına üç gurbet türküsü değil mi uçurduğumuz üç damla baldıran zehri değil mi ana akşam dediğim buradan bu halis aşkımı bir han kirasına sattığım hovarda istanbuldan aranan bütün overlokçular sıraütücüler adına budur havadisim hatırladığın ne bulgur tadı ne bir çiçek ne bir isim ben gündüzleri müslüm gürses dinlemeye geceleri han odasında alınyazımı görmeye hüküm giymişim yine de ana ana yine de öperim gözlerinden dağlarımın çimenimin ve kanayan gençliğimin öperim hepsinin tekmil gözlerinden bıyıkları yeni terleyen gençliğimin adına ana can ana yaran ana oyy ana hani benim yıldızım hani şehla bakışım hani sazım bir üveyikten satın aldığım halis aşkım ben aşkı bir üveyikten satın aldım,yaşım onaltı o zamanlar bakır rengindeydi dağlar daha şıvan düşmemişti böğrüme daha deli deli esmemişti ruzigar kalbim acıya düşmemişti sanırdım bütün ırmaklardan koşacaktım halayda delikanlı başı olacaktım bıyıklarım yeni terlemişti 3 Share this post Link to post Share on other sites
Duhâ 30 Report post Posted September 21, 2012 Nasil edem nere gidem dertli bas ile, bilemedim teli kirik kemana döndüm.. 2 Share this post Link to post Share on other sites
vecd_ 166 Report post Posted September 23, 2012 Çileler Minibüslerin arkasına seni ben yazdım Gözlerimin nasıl sev dediğini Sensiz bu dünyanın batması gerektiğini Hor görsende garibi Bir teselli vermeni ben istedim Bahtıma takılan bir karaçalı gibi Gönlümü tozduman bıraktığımı Bağrımdaki ateşi yakıp gittiğin günden beri Batıyor gönlümde bir akşam güneşi Minibüslerin arkasına seni ben yazdım Ben yazdım sevrek ayrılalım Ben yazdım Cennet gözlüm ben yazdım Ben sabahsız gecelerin kucağında bir çilekeş Gönlüme vazgeç demişim Vazgeçmemiş bu aşktan Kabahat seni sevende biliyorum Elimde bir kandil dolanıyorum Eğer aşka bir ceza verebilseydim Onun da benim gibi sevmesini isterdim Minibüslerin arkasına seni ben yazdım Bunca yıl habersiz yaşadım seninle Hep seninle yaşadım öldü deselerde Aşkından öldüğümü bilmesende Belki biraz üzülüp kim desende Gel gör şu halimi bir teselli ver Sevenler mesud olmaz derlerdi inanmazdım Şimdi mesud değilim bilseydim bağlanmazdım Biliyorum ben eski halimle daha mesuddum Dediğin gibi olsun hadi severek ayrılalım Ama otur son kez masaya göğsümüzü yumruklayalım. Bitmedi mi bitmedi mi çekilen işkence? Volkan misali tüten parçalanan gönlümle Ekilen biçilmezken kısacık ömrümüzde Değer verdiklerimiz gülerken halimize Hangi gaye Hangi amaç hangi ümit yaşatır? Katmerlenmiş çilelere Hangi vücut dayansın? Share this post Link to post Share on other sites
vecd_ 166 Report post Posted October 3, 2012 haysiyetimiz var Dünya dediğiniz abiler aha benim şu yüreğim kadar Hayat dediğiniz ne kadar gülebiliyorsak o kadar Boşverin gerisini sallayın gitsin dünyayı Paramız yoksa da haysiyetimiz var Canımdan öte ve de çok kıymetli sevdiğim arkadaşlar Durumum ortadadır Hayat bana da sağlamına harbi bi çelme takmıştır Nevrim dönmüş midem bulanmış gözlerim kararmıştır Cümlenize olan cümle borç edavatım Üç vakte kadar askıya alınmıştır Biraz idare edebilirseniz eğer Ya bide kahveci nuriden rica edebilirseniz Kesmesse tavşan kanı günde üç bardak çayı Elbet bu feleğin paslı çarkı bi gün benim içinde döner Düşeş gelmese de Gelirse eğer zarımız bi dubara ve hele dört cahar O zaman işi düzelttik sayın abiler Ve inanınki paramız yoksa da haysiyetimiz var Dalgalan bakalım kız kulesi önündeki dalgalar gibi kalbim Hayıflan bakalım hiç kimselere belli etmeden Geceleri yorganın altında Yazıklan bakalım bu da revamıdır hayatının baharında Bi delikanlıya Hep kısa çöpü ben mi çekicem Hep banamı denk düşücek çarkıfeleğin iflası Hep ben bilicem başkaları mı kapıcak beşyüz milyarı Hep ben sevip eller mi alıcak aslıyı leylayı Batsın bu dünya sende mi leyla İtirazım var yalana dolana Ben böyle dolana dolana ellerim cebimde Dudağımda ıslığım başımda eski alemlerin sarhoşluğu Orhan veli tadında basıp voleyi yürüycem Hayatın sonuna kadar Hiç tasalanmayın abiler Paramız yoksada haysiyetimiz var Vallahi öpmek geliyor içimden en kral arkadaşlarımı Ayhan ışığı, sadri alışığı, erol taşı Adamın gönlü şarkılar söyleyip unutmak istiyor garibanlığı Adamın canı hesapsız dostlarını çekiyor Dalgasız dümensiz yoldaşlığı Mahalle arasında gazozuna maç yapıp yenilmek çekiyor Komşunun kızına mektup yazıp Çarşamba pazarında el altından vermek çekiyor Bazen sıcak ekmek Bazen seyyardan sabah poğaçası çekiyor Adamın gönlü bağıra bağıra ağlamak çekiyor Gece mehtaba karşı Langadan hıyar beyoğlundan adam çekiyor Ne yalan söyliyim biraz kırgınlıkta var Ama hiç tasalanmayın abiler Paramız yoksa da haysiyetimiz var 2 Share this post Link to post Share on other sites
aslıhan 68 Report post Posted October 4, 2012 haysiyetimiz var Dünya dediğiniz abiler aha benim şu yüreğim kadar Hayat dediğiniz ne kadar gülebiliyorsak o kadar Boşverin gerisini sallayın gitsin dünyayı Paramız yoksa da haysiyetimiz var Canımdan öte ve de çok kıymetli sevdiğim arkadaşlar Durumum ortadadır Hayat bana da sağlamına harbi bi çelme takmıştır Nevrim dönmüş midem bulanmış gözlerim kararmıştır Cümlenize olan cümle borç edavatım Üç vakte kadar askıya alınmıştır Biraz idare edebilirseniz eğer Ya bide kahveci nuriden rica edebilirseniz Kesmesse tavşan kanı günde üç bardak çayı Elbet bu feleğin paslı çarkı bi gün benim içinde döner Düşeş gelmese de Gelirse eğer zarımız bi dubara ve hele dört cahar O zaman işi düzelttik sayın abiler Ve inanınki paramız yoksa da haysiyetimiz var Dalgalan bakalım kız kulesi önündeki dalgalar gibi kalbim Hayıflan bakalım hiç kimselere belli etmeden Geceleri yorganın altında Yazıklan bakalım bu da revamıdır hayatının baharında Bi delikanlıya Hep kısa çöpü ben mi çekicem Hep banamı denk düşücek çarkıfeleğin iflası Hep ben bilicem başkaları mı kapıcak beşyüz milyarı Hep ben sevip eller mi alıcak aslıyı leylayı Batsın bu dünya sende mi leyla İtirazım var yalana dolana Ben böyle dolana dolana ellerim cebimde Dudağımda ıslığım başımda eski alemlerin sarhoşluğu Orhan veli tadında basıp voleyi yürüycem Hayatın sonuna kadar Hiç tasalanmayın abiler Paramız yoksada haysiyetimiz var Vallahi öpmek geliyor içimden en kral arkadaşlarımı Ayhan ışığı, sadri alışığı, erol taşı Adamın gönlü şarkılar söyleyip unutmak istiyor garibanlığı Adamın canı hesapsız dostlarını çekiyor Dalgasız dümensiz yoldaşlığı Mahalle arasında gazozuna maç yapıp yenilmek çekiyor Komşunun kızına mektup yazıp Çarşamba pazarında el altından vermek çekiyor Bazen sıcak ekmek Bazen seyyardan sabah poğaçası çekiyor Adamın gönlü bağıra bağıra ağlamak çekiyor Gece mehtaba karşı Langadan hıyar beyoğlundan adam çekiyor Ne yalan söyliyim biraz kırgınlıkta var Ama hiç tasalanmayın abiler Paramız yoksa da haysiyetimiz var İbrahim Sadri'nin bu şiiri zaten çok güzeldir ama birde kendi sesinden dinlemek ayrı bir keyiftir :) 2 Share this post Link to post Share on other sites
vecd_ 166 Report post Posted October 4, 2012 İbrahim Sadri'nin bu şiiri zaten çok güzeldir ama birde kendi sesinden dinlemek ayrı bir keyiftir :) aynen öyle valla ;) 1 Share this post Link to post Share on other sites
vecd_ 166 Report post Posted October 9, 2012 Hüzünlü bir kış günü başladı yolculuğum Çocukluğum yıkık kentlerde Ve asma kaya bahçeli ahşap evlerde geçti Okuma yazmayı öğrendiğim Gazetelerdeki terör sayfaları Ve haliç tersanelerinde korsanlar Evden çıkarken vedalaşırdı Babalar ve evlatlar Her sokağın başında Anaların isyanı dururdu Ve günler kısa geceler uzun olurdu Bir kurşun bir liraya Ve bir hayat bir kurşuna malolur Benim doğduğum yerlerde insanlar Can evinden vurulurdu Sen sarayburnunun dimdik delikanlısı Yavuz zırhlısında deniz piyade eri Yetmişikiye dört çakı gibi asker Arkadaşının kaza kurşunu izini sırtında taşıyan Ve bıraktığı sevgiliyi döndüğünde bulamayan Yakar mı bizi bu sevda Bir aşk bir delikanlıyı bozar mı Hadi kalk eski günlerde olduğu gibi Karanlığa yine ışık yak Arka bahçelerdeki mahalle kavgalarında Kaşına sapan taşı geldiğinden beri Hani kanına kanımı sürdüğüm O günden beri Can dostum ve kan dostum İster kalbine gömdüğün sevdanın aşkına İster Allah’ın aşkına kalk Bir ışık yak, bir kor düşür yüreğimize Savaşmak ne güzel bir şey uğrunda Ve yeniden yeniden aşık olmak Unutmadık o günleri Sevdamız yüreğimizde gizli kalır Ve mahallenin aşık olmak ayıp sayılırdı Bir kıza aşık olmak Bir de parkayı çıkarmak haramdı Ve dünya dedikleri şey yalandı Paranın geçmediği günler vardı gençliğimizde Ve namerdin yıkamadığı mertliğimiz Silah çekmek ve tespih sallamak değildi delikanlılık Tespihi çekmek ve silahı saklamaktı Yazık gün geldi nasıl da azaldık Sonra üç kuruşa satılan arkadaşlıklar ve aşklar Artık bizim işimiz değildi Ah sarayburunun dik ve yetik delikanlısı Ne geçmişten yükselen ağıtlar anlıyor seni Ne de geleceğe satılan aşklar Gidiyorsun belki Sana kal diyemem giderken Sevmek kadar ölmek de kader Ama giderken bile ışığın yol göstersin Kayıp gemilere Gözlerin gökyüzünü aydınlığa bürüsün Ve sen ölsen bile bir gün Namın yürüsün 2 Share this post Link to post Share on other sites
buyukdogu 529 Report post Posted November 1, 2012 Bu da bir gurbettir yıkar adamı içine Bu da bir rivayettir, on iki yıl bilmem kaç bin gece Bir türkü sesinde.. Dumanlı dağları duman kaplamış Yine mi gurbetten kara haber var? Seher vakti bu yerlerde kimler ağlamış? Çimenler üstünde gözyaşları var.. Benim ömrümde.. 2 Share this post Link to post Share on other sites