gardenya 11 Report post Posted August 29, 2006 AŞK MEKTUPLARI Rasim, bir aksam okuldan döndügü vakit, kendi ismine gelmis bir zarf buldu. Içinde, çiçekli bir kagit üstüne, su satirlar yaziliydi: "Rasim Bey, Ben sizi uzaktan uzağa seven bir genç kizim. Çok güzel oldugumu korkmadan söyleyebilirim. Dünyada en büyük emelim sizin tarafinizdan sevilmek ve sizin esiniz olmaktir. Fakat yaslarimiz çok küçük oldugu için zannederim ki birkaç sene beklemek gerekecek. Simdilik kendimi size tanitmayacagim. Mektuplarinizi ..... adresine taahhütlü olarak gönderiniz. Benim çok mutaassip bir beybabam vardir ki, çok az sokaga çikmama müsaade eder. Bununla birlikte belki bir gün ayaküstü görüsebiliriz. Kendimi simdiden sevgiliniz ve nisanliniz saydigim için sizinle görüsmeyi fena ve ayip bir sey saymiyorum. Evde yalnizliktan çok canim sikiliyor. Mektuplariniz benim için bir teselli olacaktir." On alti yasina gelmis her okul çocugu gibi, Rasim için de hayatta sevilip sevmekten daha önemli bir sey yoktu. Bu mektubu okur okumaz yüregine bir ates düstü. Tanimadigi bu kizi deli gibi sevmeye basladi. O gece sinemaya gidecekti, vazgeçti, erkenden odasina çekilerek kendisini seven bu genç kiza uzun bir mektup yazdi. Mektubu posta kutusuna attigi zaman birdenbire on yas büyümüs gibi gurur duyuyordu. Isminin Bedia oldugunu söyleyen bu genç kiz, Rasim in mektuplarina düzenli olarak cevap veriyor, eger bir iki gün geciktirecek olursa kiyametleri kopariyordu. "Sizi ne kadar sevdigini ve sizin mektuplarinizdan baska tesellisi olmadigini söyleyen bir zavalli kizin gözlerini yollarda birakmak dogru olur mu? Hem mektuplarinizi çok kisa yaziyorsunuz. Bir rica daha: mektuplarinizi biraz okunakli yaziyla yazamaz misiniz?" Genç okullu, aksamlari erkenden odasina kapaniyor, sevgilisine kendini begendirmek için saatlerce müsveddeler yaparak, kitaplar gibi uzun mektuplar yaziyordu. Bedia ayni zamanda merakli bir kizdi. Bazen söyle sorular sordugu da oluyordu: "Evlendigimiz zaman balayimizi geçirmek için acaba Italya ya mi gidelim, Isveç e mi? Bu iki memleket acaba nasildir? Halki nasil yasar ne is görür? Oralara gitmek için hangi denizlerden hangi memleketlerden geçilir?" Yahut da "Sen Abdülhak Hamit Bey in Eşber ini okudun mu? Nerelerini en çok begendiysen yaz da ben de okuyayim..." Genç okullu, nisanlisina karsi küçük düsmemek için, cografya ve edebiyat kitaplari karistiriyor, onun istedigi bilgiyi toplamak için günlerce çirpiniyordu. Bedia bir mektubunda ona söyle darildi: "Sizinle muhakkak görüsmeye karar vermistim. Dün okul dönüsünde yolunuzu bekledim. Fakat bir genç kizin sevgilisi oldugunuzu hatirlamamis, çok fena giyinmistiniz. Üstünüz basiniz, ayakkabiniz çamur içindeydi. Çocuk gibi arkadaslarinizla mi bogustunuz acaba? Bunu görünce sizi mahcup etmekten korkarak yaniniza gelemedim." Rasim fena halde utandi ve üzüldü. O günden sonra olaganüstü dikkat ve özenle giyinmeye basladi. Bedia bir kere de onun okuldan çikar çikmaz eve gitmemesinden, geceye kadar sokakta dolasmasindan sikayet etmisti. Acaba kendisi evde onun için aglarken, o, baska kizlarin pesinde mi geziyordu? Rasim dünyada Bedia sindan baska hiçbir kizi sevemeyecegini yeminlerle yazdi ve sokakta dolasmaya, tesadüf ettigi kizlara göz ucuyla bile bakmaya cesaret edemez oldu. Bir aksam, Rasim 'in annesi Nedime Hanim kocasi Ahmet Beyi matemli bir çehre ile karsiladi, aglamakli bir tavirla: "Ah Bey, basimiza gelenleri sorma. Oglumuza Bedia isminde bir kiz musallat olmus. Bugün Rasim in odasini düzeltirken mektuplarini buldum. Evladimiz elden gidiyor. Bir çare bul." Ahmet Bey de hiçbir meraklanma isareti görünmüyor, tersine kis kis gülüyordu. Sesini alçaltarak: "Korkma Hanim," dedi, "oglana ask mektuplarini yazan kiz benim! Oglandaki haylazlik arttikça artiyordu. Ne okuldaki ögretmenler, ne ben, bütün gayretimize ragmen, ona dogru dürüst yazmayi bile ögretemiyorduk. Nihayet düsüne düsüne bu çareyi buldum. Rasim in kiza yazdigi mektuplar sayesinde yeni yaziyi mutlaka ögreneceginden ve bu sene sinifi geçeceginden eminim. Dogrusunu istersen, ben de eski yaziyi bir zamanlar sana mektup yaza yaza ögrenmistim." REŞAT NURİ GÜNTEKİN* Share this post Link to post Share on other sites
DaNCefLooR 0 Report post Posted September 24, 2006 güzel yazıydı saolasın... Share this post Link to post Share on other sites
trradomir 206 Report post Posted September 24, 2006 ..."oglana ask mektuplarini yazan kiz benim! Oglandaki haylazlik arttikça artiyordu. Ne okuldaki ögretmenler, ne ben, bütün gayretimize ragmen, ona dogru dürüst yazmayi bile ögretemiyorduk. Nihayet düsüne düsüne bu çareyi buldum. Rasim in kiza yazdigi mektuplar sayesinde yeni yaziyi mutlaka ögreneceginden ve bu sene sinifi geçeceginden eminim. Dogrusunu istersen, ben de eski yaziyi bir zamanlar sana mektup yaza yaza ögrenmistim." REŞAT NURİ GÜNTEKİN* Hikaye ilginç ve güzel giderken Reşat Nuri yapacağını yapmış yine. :) Share this post Link to post Share on other sites
gardenya 11 Report post Posted October 2, 2006 çocukcağızın duygularıyla oynamak değil midir bu? o mektupları yazanın babası olduğunu öğrenince o da babası gibi düşünüp "bu yazılar sayesinde sınıfımı geçeceğim.ne güzel" diyecek mi acaba? :) der der sen merak etme :) (ama iş güç sahibi olup daha güzel bir kızla tanışınca der) Share this post Link to post Share on other sites
nedmanün 13 Report post Posted October 3, 2006 biz ilkokuldayken bu hikayeyi sene sonunda sahneye taşımıştık(!) batırmıştım piyesi şöyleki : gidip çocuğun odasında mektupları bulup telaşla kocama söylemem gerekiyodu .. ama ben dalmışım sahnede, öyyle oturuyorum :) gidip mektupları bulmayı unutmuştum bi baktım salonda uzun süren bi sessizlik meger beni bekliyolarmış.. hay Allah ya nerden getirdiniz aklıma şimdi :) Share this post Link to post Share on other sites
_GulistaN_ 4 Report post Posted October 4, 2006 Çok hoştu yaa ne güzel yazmış.nedmanüncüm canım kardeşim mektupları unutmana hiç şaşrımadım :) piyesini izlemeyi çok isterdim kasete filan çekmişmiydiniz eğer varsa kaset bi ara yolla canımcımcımcımcım:D Share this post Link to post Share on other sites
ersoy 0 Report post Posted October 14, 2006 Yazının başını okuyunca türk filmi zannettim... Share this post Link to post Share on other sites
NFK-Fan 285 Report post Posted October 15, 2006 Hikaye ilginç ve güzel giderken Reşat Nuri yapacağını yapmış yine. :) Selamlar, Katılıyorum :) Harf devrimini bi şekilde oraya sıkıştırmasa ölürdü sanki. Neticede zaten öldü ama Allah gecinden verdi... :D Saygı ve selamlarımla Share this post Link to post Share on other sites
hamleci 0 Report post Posted October 16, 2006 BUNA BENZER BİR ROMAN HÜSEYİN RAHMİ GÜRPINAR'IN KUYRUKLU YILDIZ ALTINDA BİR İZDİVAÇ ROMANI... YAZIYI OKUMAYA BAŞLARKEN ACABA O MU DEDİM, BU ROMANIN İLK 30 SAYFASINDA GÜLME KRİZLERİNE GİRMİŞTİM, MÜTHİŞ KOMİKTİ, ZATEN HÜSEYİN RAHMİ GÜRPINAR'IN OLAYLARI VE İNSANLARI MÜKEMMEL BİR ŞEKİLDE AYNIYLA TIPATIP (BİR BAKIMA FOTOĞRAF ÇEKER GİBİ) TAHLİL ETME YETENEĞİ VARDIR, GERÇİ SONRAKİ BÖLÜMLER OLDUKÇA SIKICIYDI, BU DA O DÖNEM YAZARLARININ ZAYIF TEKNİĞİNDEN KAYNAKLANAN BİR HASTALIK... Share this post Link to post Share on other sites
SusQuN 14 Report post Posted October 22, 2006 Selamlar, Katılıyorum :D Harf devrimini bi şekilde oraya sıkıştırmasa ölürdü sanki. Neticede zaten öldü ama Allah gecinden verdi... :P Saygı ve selamlarımla :) :) :D :D Allah gecinden verdi dogru :P vardir bir hikmeti patron Share this post Link to post Share on other sites