nedmanün 13 Report post Posted December 11, 2006 SELMA (Ö. 1910) Çemberlitaş'ta, Sultanahmet'e doğru inen sokakların birindeki kocaman konakta, silik bir yüz var ki, nazarımda mâna ışığının en nurlusunu yaşatır ve bende bu tesir noktasından her şeyi gölgede bırakır. Bir yaş küçüğüm, kız kadeşim Selma… Beş yaşına kadar yaşadı ve benim "oku-yaz!" devremin başında öldü. Ailede onun doktor hatası, sürekli (lâvman) yüzünden bağırsakları delinerek öldüğü kanaati vardır. ………………. Gözler, gözler… Selma'nın gözleri… Gözler, içinde ya merhamet, ya nefretin ışıldadığı bir kandildir; yahut tevekkül veya şüphenin tüttüğü… Bazen de ve çok defa sönük ve bomboş… Selma'nın gözleriyse, merhametle tevekkülün renklerini elâ bir bal damlasında toplamış, acıyan ve razı olan mâna yatağı… O, annesine eş, konağın mazlum tipini beş sene yaşattı ve ağabeyinin bulduğu ve hattâ bazen zalimliğe kadar götürdüğü itibara eremedi. Ağabeyine yeni elbiseler ve papuçlar alındığı zaman, boynu bükük, uzaktan bakar ve hiç ses çıkarmaz. Ayaklarında (bebe) iskarpinleri ve sırtında satrançlı palto… Ona, sanki öleceği biliniyormuş gibi bu ömür yeterlidir. Zira kız çocuktur ve Büyük babamın kıymet bareminde kız çocukların değeri düşüktür. Annem de, halalarım gibi hakkını zorla almak tabiatinde yırtıcı bir insan olmadığı için, kızı adına mücadele gücünde değil… Hem büyüklerle baş köşede yemeğe oturan, hem küçükler ve bazen çapkınca kadın hizmetçiler sofrasına tenezzül gösteren ben neredeyim, besleme tavırlı Selma nerede?.. ………………. Selma'ya ait bir hatıram sonra sonra beni yakacak hale geldi: Büyük babamdan kıpkızıl bir lira çeyreği kopardığım bir gün, onu Selma'ya göstermiştim. Yavrucağın elinde ısırılmış, mini mini dişlerinin izini taşıyan bir elma vardı. Lira çeyreği o kadar hoşuna gitmişti ki, o ebediyen mahzun, yahut hüzün ebediyetiyle dolu gözlerini bana dikmişti de: - Ağabey, demişti: bu elmayı sana vereyim de o parayı bana ver! Biraz ısırdım ama, ziyanı yok, değil mi? Pırıltılı lira çeyreğini vermiş, fakat elmayı da almak gibi bir gaflete düşmüştüm. Sonra sonra dövündüğümü hatırlıyorum. - Ah, niçin lira çeyreğini verdim de, hafifçe ısırılmış elmayı kendinde bırakmadım? Niçin "O da senin olsun!" diyemedim. Hayatımın ilk büyük vicdan azabı budur. -------------------------------------------------------------------------------- - N.F.K./ O ve Ben - Kafa Kâğıdı Share this post Link to post Share on other sites
e.bekir 0 Report post Posted February 4, 2007 Boğazımı düğümleyen olaylardan biridir. Diğeri ise Cinnet Mustatili' ndedir. Cezaevinde kendisine mandalina verilir, aynı günde eşi ziyaretine gelir. Görüşüp odasına geldikten sonra " keşke mehmed' e gönderseydim bu mandalinaları' der. Ve anne babaya verilen merhamet, merhamet... Share this post Link to post Share on other sites
serdengeçti 10 Report post Posted February 5, 2007 Üstad henüz çocukken yaptığı hatasını unumayarak hayatı boyunca ders çıkarmasını bilmiş.Bunu onraki örnekte net bir şekilde görebiliyoruz. Daha küçüktüm diyerek hatasını hoş görmeyip üzerine gitmiştir.Demek ki biz de böyle olmalıyız. Share this post Link to post Share on other sites
attila 0 Report post Posted February 24, 2007 bu diş izleri kalan elma beni hüngür hüngür aglatmıştı kafa kagıdı adlı eseri okudugumda üstad seni seviyorum mekanın cennet olsun Share this post Link to post Share on other sites
siyah pelerinli adam 0 Report post Posted March 5, 2007 Ben bu anıyı daha önce onun hikayelerim isimli kitabında okumuştum.... Ve gerçekten de insanı hüzne yeise sürükleyecek bir olay...Bence, olayın bizim üzerimizde ve özellikle üstadın üzerinde bu kadar tesirli olmasının en önemli sebebi Selma'nın ölümüdür.... Bu arada nedmanün, imza kısmına yazdığın Ey gönül isimli bu şiir kime ait...İlk kez duydum ve çok beğendim... Share this post Link to post Share on other sites
isra 1 Report post Posted April 17, 2007 cidden gözleri yaşartan acı bir anı orda buluştular artık... allah rahmet eylesin. Share this post Link to post Share on other sites
mewt 0 Report post Posted June 19, 2007 - Ah, niçin lira çeyreğini verdim de, hafifçe ısırılmış elmayı kendinde bırakmadım? Niçin "O da senin olsun!" diyemedim. Hayatımın ilk büyük vicdan azabı budur. BÜYÜKLÜK AMA YÜREĞİNİN BÜYÜKLÜĞÜ VE GÜZELLİĞİ KEŞKE DEMEK İİ DEĞİL DERLER AMA KİŞİYİ GELİŞTİRİYORSA DEMEKTE LAZIM İÇİMİ ACITIYOR AMA DEMELİYİM KEŞKE ÜSTADI GÖREBİLSEYDİM VE CİDDEN DÜŞÜNCELERİNİ GERÇEK MANADA ANLAYABİLSEYDİM :) Share this post Link to post Share on other sites
hafakan 195 Report post Posted June 19, 2007 bu diş izleri kalan elma beni hüngür hüngür aglatmıştı kafa kagıdı adlı eseri okudugumda üstad seni seviyorum mekanın cennet olsun -o ve ben- de okumustum ben bu satırları. gözlerim dolu dolu 10 dakika kadar felan kalakalmıştım. içim burkuldu,yazıkki ağlayamadım! Share this post Link to post Share on other sites
kurşunkalem 56 Report post Posted April 15, 2009 Silik bir yüz var ki, nazarımda mana ışığının en nurlusunu yaşatır ve bende bir tesir noktasından herşeyi gölgede bırakır.Bir yaş küçüğüm,kız kardeşim Selma...Beş yaşına kadar yaşadı ve beim <<oku-yaz!>> devremin başında öldü. Ailede onu doktor hatası,sürekli(lavman)yüzünden bağırsakları delinerek öldüğü kanaati vardır. Gözler,gözler..Selma'nın gözleri... Gözler,içinde ya merhamet,ya nefretin ışıldadığı bir kandildir;yahut tevekkül yada şüphenin tüttüğü... Bazen de ve çok defa sönük ve bomboş. Selma'nın gözleriyse,merhametle tevekkülün renklerini ela bir bal damlasında toplamış,acıyan ve razı olan mana yatağı... O,annesine eş,konağın mazlum tipini beş sene yaşattı ve ağabeyinn bulduğu ve hatta bazen zalimliğe kadar götürdüğü itibara eremedi. Ağabeyine yeni elbiseler ve papuçlar alındığı zaman,boynu bükük,uzaktan bakar ve hiç ses çıkarmaz. Ayaklarında bebe iskarpinler ve sırtında satrançlı bir palto... Ona,sanki öleceğini biliyormuş gibi bu ömür yeterlidir..zira kız çocuktur ve büyükbabamın kıymet bereminde kız çocukların değeri düşüktür.Annem de ,halalarım gibi hakkını zorla almak tabiatında yırtıcı bir insan olmadığı için,kızı adına mücadele gücünde değil...Hem büyüklere baş köşede yemeğe oturan,hem küçükler ve bazn çapkınca kadın hizmetçiler sofrasına tenezzül gösteren ben neredeyim,besleme tavırlı Selma nerede?.. Ona dair kayıtlı bir hatıram var ki,her aklıma gelişinde gözlerim sıcaklık basar. Tekrarlamalıyım: Bir gün,elimde büyük babamdan kopardığım bir lira çeyreği.Selma'nın karşısına dikiliyorum: _Bak,elimde ne var! Ve ki parmağımın arasındaki pırıltılı madeni gösteriyorum. O da bana ısırılmış bir elmayı gösteriyor ve: _İşte,diyor; bende de bu var! Onu bana ver de,ben de sana bunu vereyim!Biraz ısırdım ama ziyanı yok! Bu masum eda o kadar hoşuma gidiyor ki,hemen lira çeyreğini uzatıp elmayı alıyorum ve kızın,gözleri altında,masum ve mesut bakışını seyrediyorum.. Entipüften, hafifçe bir hadise değil mi? Fakat bana öyle dokundu, öyle işledi ki, kızın ölümünden sonra, yıllar boyu hayli dövündüm: _Niçin altını verdim de,elmayıda ona bırakmadım?.. Üstünde kız kardeşimin diş izleri bulunan elmayı bugüne kadar saklatacak akıl neredeydi bende o zaman?... Share this post Link to post Share on other sites
onur1 4 Report post Posted April 15, 2009 _İşte,diyor; bende de bu var! Onu bana ver de,ben de sana bunu vereyim!Biraz ısırdım ama ziyanı yok! _Niçin altını verdim de,elmayıda ona bırakmadım?.. Kitabı okuduğumda bu iki cümleden çok etkilenmiştim. O anı yaşar gibi olmuştum ve gözlerim dolmuştu. Çok dokunaklı... Share this post Link to post Share on other sites
kurşunkalem 56 Report post Posted April 15, 2009 Kitabı okuduğumda bu iki cümleden çok etkilenmiştim. O anı yaşar gibi olmuştum ve gözlerim dolmuştu. Çok dokunaklı... yahu onur kardeş bu bölümde anlamadığım bişey oldu sanıyorum Selma nın gözleri diye yazdığım yazı şimdi başka isimle selma adı altında yazılmış daha önce yazıldı mı denmek istiyor yahut da ben mi anlamadım yahu.:)((((((( Share this post Link to post Share on other sites
Muvazene 190 Report post Posted April 15, 2009 Selamlar Sayın kurşunkalem, Açmış olduğunuz konu, daha önceden açılan bu başlıkla birleştirilmiştir. Üyelerimizin açtıkları bir konu eğer daha önceden açılmış ise, konu ya silinir (çünkü önceden açılmıştır) ya da burada olduğu gibi daha önceden açılan aynı konu ile birleştirilir. İlk açılan konu ile sizin eklediğiniz konu aynı olmasına rağmen, eklediğiniz konudaki bazı ifade farklarından ötürü konunuz silinmemiş ve buraya eklenmiştir. Forumun eklenen aynı yazılar mevzuundaki işleyiş tarzı böyledir. Saygılarımla Share this post Link to post Share on other sites
kurşunkalem 56 Report post Posted April 15, 2009 Selamlar Sayın kurşunkalem,Açmış olduğunuz konu, daha önceden açılan bu başlıkla birleştirilmiştir. Üyelerimizin açtıkları bir konu eğer daha önceden açılmış ise, konu ya silinir (çünkü önceden açılmıştır) ya da burada olduğu gibi daha önceden açılan aynı konu ile birleştirilir. İlk açılan konu ile sizin eklediğiniz konu aynı olmasına rağmen, eklediğiniz konudaki bazı ifade farklarından ötürü konunuz silinmemiş ve buraya eklenmiştir. Forumun eklenen aynı yazılar mevzuundaki işleyiş tarzı böyledir. Saygılarımla Teşekkür ederim reyhan kardeş.Tahmin etmiş fakat anlayamamıştım. Share this post Link to post Share on other sites
yunuscoskun 4 Report post Posted April 20, 2009 Selma'ya ait bir hatıram sonra sonra beni yakacak hale geldi: Büyük babamdan kıpkızıl bir lira çeyreği kopardığım bir gün, onu Selma'ya göstermiştim. Yavrucağın elinde ısırılmış, mini mini dişlerinin izini taşıyan bir elma vardı. Lira çeyreği o kadar hoşuna gitmişti ki, o ebediyen mahzun, yahut hüzün ebediyetiyle dolu gözlerini bana dikmişti de: - Ağabey, demişti: bu elmayı sana vereyim de o parayı bana ver! Biraz ısırdım ama, ziyanı yok, değil mi? Pırıltılı lira çeyreğini vermiş, fakat elmayı da almak gibi bir gaflete düşmüştüm. Sonra sonra dövündüğümü hatırlıyorum. - Ah, niçin lira çeyreğini verdim de, hafifçe ısırılmış elmayı kendinde bırakmadım? Niçin "O da senin olsun!" diyemedim. Hayatımın ilk büyük vicdan azabı budur. benimde 2 kız kardeşim var ve üstad senin yaşadığın vicdan azaplarını belki bende yaşayacağım yanımızdayken bilmiyoruz ama biz kaç tane elma aldık parayı verdik... biz nice gafletlere düştük kardeşliği bilemedik... Share this post Link to post Share on other sites