BDG 76 Report post Posted June 13, 2007 SIR TUTMA Sır bir namustur; onu koruyan -ister kendisine isterse başkasına ait olsun- namusunu korumuş olur. Onu fâşeden ise, şeref ve haysiyetini açıkta bırakmış ve ona değerince itibar etmemiş sayılır. İnsanın, sırrını emanet edeceği kimse, kendisine namus emanet edilecek kadar emin ve onu muhafaza hususunda, kendi namusunu korumadaki titizliği kadar hassas olmalıdır. Emin olmayana emanet, sırrı namus bilmeyene de sır tevdi edilmemelidir. Sır tutma ve başkalarının sırrına saygılı kalma, tamamen irade ve idrâkla alâkalı insânî bir meziyettir. İradesiz kimselerin sır tutmaları beklenemeyeceği gibi; yaptığı işlerin ve söylediği sözlerin akıbetini idrâk edemeyecek kadar safderûn kimselerin de ketûm olmaları düşünülemez. Bir insanın, emanet ettiği sırrını birkaç defa fâşetmiş birisine, yine de sır vermesi, onun idrâksizliğine ve sırdaş seçiminde aczine delâlet eder. İnançla gönlü oturaklaşmış ve gözü açılmış birisi, hayatında bu kadar aldatılıp, bu kadar iğfal edilemez. İnsan, beyan ve tavzîhe lüzum görülen yerlerde, kendisine düşeni anlatmalı; boş yere kalbinin kapağını açarak sırlarını fâşetmekten de kat’iyyen sakınmalıdır. Öyle ulu-orta, her yerde, kalbindeki sırları saçıp gezenlerin, günün birinde hem kendilerini, hem de içinde bulundukları toplumu, önünü alamayacakları bir ölüme sürükleyecekleri, kat’iyyen hatırdan çıkarılmamalıdır. İnsan, kendisine ait gizli şeyleri şurada-burada fâşetmekten fevkalâde sakınmalıdır. Hele bunlar, çirkin ve sevimsiz ve netice itibariyle de faide getirmeyen şeyler ise... Zira bu hâl, çok defa dostları mahcûb, düşmanları da mesrûr edebilecek uygun olmayan durumların doğmasına sebebiyet verebilir. Sîneler, sırlar için birer sandukça olarak yaratılmışlardır. Akıl onların kilidi, irade de anahtarıdır. Bu kilit ve anahtarda arıza olmadığı sürece, sandukçanın içindeki cevherlere kimsenin muttali olmasına imkân yoktur... Başkasının sırlarını sana taşıyan birisi, senin sırlarını da, başkalarına taşıyabileceği ihtimaline binâen, öyle densizlerin, en ehemmiyetsiz hususiyetlerimize dahi vâkıf olmalarına kat’iyyen fırsat verilmemelidir. Sır vardır, ferdi ilgilendirir; sır vardır aileyi; sır da vardır ki, bütün bir toplum ve milleti... Ferdî bir sırrın fâşedilmesiyle ferdî haysiyet; ailevî bir sırrın açığa çıkmasıyla ailevî haysiyet; topluma ait bir sırrın ifşâ edilmesiyle de millî haysiyetle oynanılmaya fırsat verilmiş olur. Zira sır, sînelerde kaldığı müddetçe sahibi için bir kuvvet olmasına mukabil, başkalarının eline geçince, onun aleyhine kullanılmaya müsait bir silah haline gelir. Onun içindir ki, atalarımız: “Sırrın senin esîrindir; fâşedersen esîri olursun” demişlerdir. Bir prensip olarak, sırrın benimsenmesi gerekli olan nice kıymetli işler vardır ki; onu temsîl edenlerin sır tutmayışından, o işde bir adım ileriye gidilememiş, hatta bazen müteşebbisler için ciddî rizikolara da sebebiyet verilmiştir. Hele bu iş, milletin hayat ve bekâsıyla alâkalı nazik mevzûlardan ise..! Bir devlet, devlet sırlarını düşmanlarına kaptırmış; bir ordu hareket stratejisini hasım güçlere belli etmiş; bir iş ve aksiyon adamı, rakipleri tarafından keşfedilmiş ise, o devletin derlenip toparlanmasına; o ordunun zafer elde etmesine ve o aksiyon adamının muvaffak olmasına imkân yoktur. Share this post Link to post Share on other sites
nedamet.. 14 Report post Posted June 13, 2007 Paylaşımdan dolayı teşekkür ederim. Allah razı olsun kardeşim. ''Sırrın senin kanındır.. Onu akıtma!'' (Hz.Ebubekir) Share this post Link to post Share on other sites
serdengeçti 10 Report post Posted July 1, 2007 Sırların en güzeli ve en şereflisi Rabbul alemin tarafından seçilmiş kullarına verilen ikramlardır.Bu ikramlar keramet şeklinde kendini gösterir.İşte bu güzelliklere erebilen mutmain kul u halini gizli bir emanet gibi avamdan saklar.Eğer bir şekilde açığa çıkacak olursa hemen o yeri terk ederler.Bilmiyorum şimdi böyle insanlar kaldı mı? Share this post Link to post Share on other sites
mürid 20 Report post Posted July 1, 2007 http://www.n-f-k.com/nfkforum/index.php?sh...amp;#entry12122 İbrahim Ethem piyesinin son perdesi. Serdengeçti'nin yazdıklarıyla alakalı olduğu için linki vermek istedim. Share this post Link to post Share on other sites
trradomir 206 Report post Posted July 11, 2007 Kendisine, büyük bir titizlikle gizli tuttuğu, hazırlığı yapılmakta olan seferin düzenleneceği yer hakkında soran yaverine, "İki kişinin bildiği şey sır değildir" hikmeti iktizasınca önce sır tutmayı bilip bilmediğini soran, olumlu cevap alınca da "Ben de bilirim o halde!" cevabını vererek ne kadar nüktedân olduğunu ispatlayan Cennetmekân Yavuz Sultan Selim Han Hazretleri, kesinlikle haksız değildir. Sır tutmak; dostluğun, arkadaşlık güveninin en önemli göstergesi ve neticesidir. Kişi sırrını yalnızca, mutlaka açıklamak zorundaysa, en çok güvendiği arkadaşına açmalıdır. Güvenilmeyen, ağzı gevşek kişilere emanet edilen sır için, sırlık diye birşey kalmamıştır artık. BDG kardeşim, metni iki defa yapıştırmışsınız. Yani foruma eklediğiniz yazı iki defa yazılmış. Birini silerseniz gözümüze takılan bu sıkıntı ortadan kalkar. Share this post Link to post Share on other sites
BDG 76 Report post Posted July 12, 2007 Teşekkür ederim kardeşim, sağ ol.Bizimde dikkatimizden kaçmış. Hatayı düzelttik. Kalın selametle. Share this post Link to post Share on other sites