hsyn70 4 Report post Posted January 27, 2006 GÖRÜNMEYEN GENÇ · Ortada görünmeyen bir genç var… Şu veya bu vilâyet lisesini tamamladıktan sonra, üzerinde acemi terzi elinden çıkmış soluk ve buruşuk bir caket ve pantolon, çekingen ve kaygılı, yılgın ve kuşkulu, dilsiz ve iddiasız, sokaklardan kırgın kırgın ve hep yere bakarak geçen genç adam… · Bu genç Adam; ortalıkta görünmeyen bu genç adam, köylüsünden üniversitelisine kadar şu müşterek vasıfların tablosunu çizer: · Apışmış ve donmuş… Eşya ve hâdiselere hâkim ve menbaından mansabına kadar tezatsız bir oluş çizgisi üzerindeki insanların emniyet hissinden uzak… Yırtık, şirret, arsız mizaçlara yabancı… Hakkın, söylenemez ve konuşulamaz bir şey olduğunu görmekten gelen bir tevekkül içinde. · Bu genç adama dikkatle baksanız, onu, Firavunun ehramına taş taşıyan bir esir sanırsınız… Halbuki, o “ebâ an Ceddin” bu vatanın sahibidir. · Bu genç Anadolu genci!.. · Düne kadar bu genç adam, inanılmış bir dâvâ etrafında ve ancak ev sahibine düşen bir çile borcu altında, Viyanadan Yemene kadar bütün taarruz ve müdafaa yollarımızı al kaniyle asfaltlamış, böyleyken hor görülmüş ve değerlendirilmemiş; bugün ise –ne siz sorun, ne ben söyleyeyim- yakasının içinde büzülmüş kalmıştır. · Bugünün genç adam tipini, dedesi başka, babası başka, mescidi başka, mektebi başka, mahallesi başka, meydanı başka, köyü başka, kasabası başka; kitabı, dergisi, gazetesi başka başka istikametlere çekerken, o, sadece bir bünye sırriyle ayakta kalabilmekte ve bin yıllık Anadolu tarihinin hazin ve değişmez tecellisine bağlı, her şeyi boyuna içine akıtmakta, içinde biriktirmektedir. · Ortalıkta görünmeyen bu gençtir ki, Türk gencinin hakikî tohumu ve tohumluğudur; ve bütün dâva, cemiyet meydanında onun sâyedar ağacını yetiştirmekten ibarettir. · Bu genç olma ve oldurulma yolundadır. Share this post Link to post Share on other sites
e_buyur 0 Report post Posted January 28, 2006 Necip Fazıl’ın tarif ettiği gençlik Eserlerinde İslamiyet ile ilgili motifleri ön plana çıkardığı için, “sistemli bir şekilde” Türk milliyetçilerine unutturulmak istenen “şairler sultanı” Necip Fazıl Kısakürek, bütün ömrü boyunca “batı teslimiyetçiliğine” karşı başkaldıran “inançlı” ve “imanlı” bir gençlik yetiştirmek için uğraştı durdu!.. Necip Fazıl, “gençliğe hitabesinde” hayalindeki “asımın neslini” bakın nasıl tarif ediyordu:. Bir gençlik, bir gençlik, bir gençlik... “Zaman bendedir ve mekân bana emanettir” şuurunda bir gençlik... “Dininin”, “dilinin”, “beyninin”, “ilminin”, “ırzının”, “kininin”, “kalbinin” dâvacısı bir gençlik... Halka değil, “hakka” inanan, meclisinin duvarında “Hakimiyet hakkındır” düsturuna hasret çeken, gerçek adâleti bu inanışta bulan ve halis hürriyeti hakka kölelikte bilen bir gençlik... Allah”ın kâinatı yüzü suyu, hürmetine yarattığı sevgilisinin mukaddes eteğine tutunacak ve onun düşmanlarını ancak “kubur farelerine” lâyık bir muameleye tâbi tutacak bir gençlik...” Üstad, eğer şimdi yaşıyor olsaydı, “esen kahpe rüzgarın” o filizleri nasıl birer birer dalından koparıp “boşluğa” doğru sürüklediğini görecek, belki de “utancından” kahrolacaktı!.. 5.9.2005 / İSRAFİL KUMBASAR / YENİÇAĞ Share this post Link to post Share on other sites
gardenya 11 Report post Posted January 28, 2006 Sağolun,iki yazı da güzel mesajlar içeriyor gençler için. Share this post Link to post Share on other sites
NFK-Fan 285 Report post Posted January 30, 2006 Selamlar, Gençliğe Hitabe Üstadın gençliğe tavsiyelerini, beklentilerini ifade eden en önemli eseridir belki de... Ömrü boyunca hitabesinde bahsettiği gençliği oluşturmak için çalışmıştır Üstad. İdealist, değerlerine bağlı, bir şeylerin çilesini çeken, nefs muhasebesinden kaçmayan, bilgili, hadiseler üzerinde yorum yapabilen, haklıya hakkını teslim edecek, bu ülkeyi kaybettiği zirveye yeniden sahip kılacak bir gençlik için çalışmıştır... Bize düşen onun emeklerinin boşa çıkmadığını ispatlamaktır. Saygı ve selamlarımla Share this post Link to post Share on other sites
razilpaker 0 Report post Posted February 2, 2006 ben çok rahatsız oluyorum tepkimizi bu kadar kısıtlı gösterebildiğimize bir gençlik var ama bu üstadın istediği gençlik değil çençliğin bir kısmı her şeyden habersiz bir kısmı haberdar olma yolunda bir de görünmeyen genç var klavye tuşlarına basmaktan daha büyük bir görevimiz olduğunun bilincinde olmalıyız Share this post Link to post Share on other sites
gardenya 11 Report post Posted February 3, 2006 klavye tuşlarına basmaktan daha büyük bir görevimiz olduğunun bilincinde olmalıyız Mutlaka !Görevimiz tabii ki klavye tuşlarına basmakla bitmiyor,ama unutmamalıyız ki bilgisayar daha doğrusu internet günlük hayatta ulaşabileceğimizden çok daha fazla bizi anlayabilecek insana ulaşma şansı tanıyor bize.Tepkileri kısıtlanmışlıktan kurtarmak için önerilerinizi bekleriz,selametle. Share this post Link to post Share on other sites
osiak 0 Report post Posted February 10, 2006 Sizlere N.Fazıl merhumun çokta bilinmeyen bir hikayesini aktaracağım. N.Fazıl merhum edebi yönü çok kuvvetli olduğu için günün büyük alimlerinden Süleyman Hilmi Tunahan Efendi'nin (talebeleri üstaz derler) teveccühünü kazanmıştır. Benim şahsen bildiğim haklarında 3-4 kıssa var ama en önemlisini aktaracağım. N.Fazıl büyük doğu mecmuasını çıkartmaya yeni başladığı yıllarda olsa ki maddi sıkıntı çekmektedir. Bu gayretini gören ve duyan Süleyman Efendi ise bu husuta yardım etme kararı verir ve kendi eşine ait olan (yanılmıyorsam Bebek veya benzeri kıymetli bir semtte) İstanbulda ki evi satar ve N.Fazıl'a göndertir. Fakat büyük yazarın malesef Fransa da edindiği eski alışkanlıklarını bırakmak için çabaladığı ve İslami bir yaşantı için çabalamaktadır. Gelen bu parayı malesef kumarda harcar. Fakat sonra pişman olur ama nafile, hemde çok yüklü bir paradır. Vaziyeti Süleyman efendi'ye bildidirler. Üzülür ve ona dua eder bu kötü hasletten kurtulması için. Daha sonraları bu husu açıldığında mealen şöyle der: "Keşke bir konağımız daha olsada satsak ve N.Fazıl Bey'e versekte neşriyat için kullansalar." Yani İslami neşriyatın Öncüsü olan N.Fazıl gibi Serdengeçtiler gibi bir çok edebiyatçıya hep yardımcı olmuştur. Hatta bir rivayete göre Süleyman Efendi ile arasını açamk isteyen bazı densizler bir yalan atarak N.Fazıl'a bu kumarda harcadığı paradan dolayı Süleyman Efendi sana kızdı ve köpek dedi gibi. Ama tabi usta yazar bu yalanı yemez çünki Süleyman efendiyi bizzat tanıdığı için böyel bir şey dememiştir.. Eğer demişsede bizi kapısına köpek yapması bile bizim için büyük bir şereftir.. şeklinde cevap verir. (Not burad bahsi geçen konağın bugünki tahmini değeri 1 ila 1,3 trilyon TL civarında olduğu söyleniyor) Share this post Link to post Share on other sites
razilpaker 0 Report post Posted February 14, 2006 arkadaşın anlattığı hikayeye benzer bir tane daha var BEDİÜZZAMAN (SAİD NURSİ) büyük doğunun kapatılacağı haberleri gelince(maddi problamlerden dolayı) 2 yorganım var biri bana kafi diğerini satıp büyük üstada gönderin demiştir gerçekten de arkadaşın da dediği gibi Yani İslami neşriyatın Öncüsü olan N.Fazıl gibi Serdengeçtiler gibi bir çok edebiyatçıya hep yardımcı olmuştur selametle Share this post Link to post Share on other sites
Ahmet 2 Report post Posted April 27, 2006 Tepkileri kısıtlanmışlıktan kurtarmak için öncelikle özgüvenimizi kazanmalıyız. Doğruluğuna inandığımız fikirleri eksiksiz tetkik etmeli ve açık vermeyecek kadar iyi öğrenmeliyiz. Fikirlerin veya insanların doğruluğuna yürekten inanıyoruz ama onlar hakkında bilgi sahibi değiliz. Bunun en iyi örneği ise nüfusumuzun büyük çoğunluğu müslüman olduğu halde hala her bayramda "tavuktan kurban olur mu" meselesinin tartışılmasıdır. Bununla beraber farklı ideolojiler hakkında gerçek bilgilere sahip olmalıyız. (örneğin Türkiye'de kominizm denilince sadece gelir dengesi akıllarda beliriyor). Bunlar işin fikriyat kısmı. Kaba olaraksa cesaret sahibi olmalı ve tepkilerimizi açık yüreklilikle ve korkulara mahal vermeden koyabilmeliyiz. Öyleki bazı durumlarda şu veya bu sebepten tepki koymaktan çekiniyoruz. Üniversitelerde yapılan gösteriler bunlara örnek olabilir. İlim, irfan yuvası(!) üniversitelerimizde bölücü örgüt lehine dahi slogan atılabiliyor. Buna ne biz öğrenciler ne de polisimiz dolayısıyla idari birimlerimiz tepki koyamıyor. Share this post Link to post Share on other sites