Mustafa Cilasun 27 Report post Posted March 30, 2010 Gönlüm burukken ne söylerim! Ağlıyorum sessizliğin ikliminde Ruhumu davet eden esrarın mahzun sahifesine Dilimin duçar olduğu edebin suhuletindeki naif masumiyete Nefesime refakat eden, yarım asırlık kelime mazime, ibretin fevkiyle idrakime Ne vakit bir yel nüfus etse halime İçimin anbean titrediği melalimle seyre salarım Öyle bir hakli sine-i hicranım vahalara uzanıp uyur kalırım Aşk için ağlarım, yangınlığın hasretiyle ruhuma artık bu vakitte ne anlatırım Erciyesin yamaçlarına bakarım Ağustos sıcağında dahi erimeyen karı ülfetle anarım Sevdanın pervazlarındaki aczi yetime boyun büker ağlarım Yanarım, hali perişanlığıma, kuruyan pınarlara ve solgunlaşan hazin hazana Bir damla suya hasreti yaşayana Aşka bigane kalarak ve mahrum olarak nefesi bırakana Yüreğimi dağlayan hicrana, umudun süruruyla sabahlatan korkuya Akşamdan arta kalan her ne varsa, feda olsun ömrün özlemindeki efkârlı aşka Nefesin feyzini ve aşkın hüznünü Üflenen neyde barizleşen vecdi temaşa ettikçe göçüyorum Ruhuma aşina olan her ne varsa, çıktığım ufkun kanatlarında anıyorum Sine-i efkârımla demlediğim hüznü bırakıyorum, hicranın perdelerini açıyorum Tutunduğum ne varsa, aşk narsa Cennet için nefes almak ne kadar muğlâksa, rıza sevdada Feda olmak, ihlâsa ram olarak tefekkürün zindeliğinde yaşamak ardır Vuslat bu manada ruhuma anlam kazandıran hardır, yoksa kalbim hicrandadır Lalelerin ülfeti, gülün mefkûresi İrademe gem olan zafiyetlerin bahaneler içinde ki zulmeti İnayet için vaat edilen ve hikmetinde gizlenen sabrın erdemli güzelliğini Bekleyen tertemiz kefeni, mizan için tevdi edilen letafeti hesap ettikçe ağlıyorum Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
elif06 0 Report post Posted March 30, 2010 Vurdu yine gönlümü şu mahzun hazan! Bin kızıl çöl çöktü yine gönlüme, akşamdan beri Ülfetin naifliğine alıp götürüyor o sazın aşkı teli Serdedilen güftenin zarafeti, mısraların aşkın seli Değmesin göğsüme artık hüznün kuşatan esenliği Neyleyim ki garibim yine gönül hanemde hasretim Özlemin bahtından esen nidaların sükûnunda erim Hali fakirliğime çaresiz boyun bükerim, ah inleyim Duyulsun artık, şu sinemi dağlayan elemde nefesim Ne bekleyen narın korkusu ve ne de yolculuk argını Yüreğimi dağlayan hasretin kuşattığı o aşkı hicranı Ram olduğum hazanın o sessiz şarkısı akan gözyaşı Deva sunmuyor baharım kutlu umudu, aşkı muştusu Yine gönlüm virane, geceler haşyetiyle aşkı merdane Ruhum amadedir mizan içinde bekleyen her haşyete Sine-i solgunluğum geçit vermiyor sevda meşalesine Ne söyleyim artık zırha bürünen ses vermeyen o yâre Durgun suların anlattığı ve misali hakikatte kadere Yazgımın hasrettiği her sahifesinde yaşattığı kedere Muhtacım kalbimin hicranında buutlaşan her nefese Mahkûm olduğum elemli esarete, hasretim kutlu sese Ne kaldı artık ömrü baharımda hazan hüzünle akar Sessiz çığlığım yıllardır sinemi acılarıyla çok dağlar Çekildiğim ıssız sokaklarda yüreğimi hicranla yakar Ne anam ağlar, kalbim suhuletin bağrında aşk yaşar Yalnızlığıma refakat ediyor hissiyatımla o mısralar Kuytu köşemde nicedir bekleyen, solgundur umutlar Kabir için kaldı artık alınan sessiz hüzünlü soluklar Yüreğimi buğulayan yaşadığım o korkular ve ağıtlar Mustafa CİLASUN Ne kaldı artık ömrü baharımda hazan hüzünle akar Sessiz çığlığım yıllardır sinemi acılarıyla çok dağlar Çekildiğim ıssız sokaklarda yüreğimi hicranla yakar Ne anam ağlar, kalbim suhuletin bağrında aşk yaşar Yalnızlığıma refakat ediyor hissiyatımla o mısralar Kuytu köşemde nicedir bekleyen, solgundur umutlar Kabir için kaldı artık alınan sessiz hüzünlü soluklar Yüreğimi buğulayan yaşadığım o korkular ve ağıtlar özellikle bu kıtaları çok beğendim.yüreğinize sağlık..Paylaştığınız güzel şiir ve yazılar için teşekkürler,ALLAH razı olsun!.. Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted March 31, 2010 Eyvallah kıymetli kardeşim... Aziz nefsiniz için sürur dilerim... Amin diyerek, en kalbi hislerimle mukabele ederim efendim... Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted March 31, 2010 Bir ümit sun ne olur kalbin ab’ına! ________________________________________ Açmayın sine-i efkârımın örtüsünü Küllenen melalimin sancıya türap olan hicran öyküsünü Dinlemeyin kalbimin hazin nağmesini, ruhumu bizar bırakan hançerini Titreyen şu hali acizliğimde avareleşen hislerini, dinmeyen nidamdan göz paremi Umut, vuslat için aşkı sultandır Yeis içinde nefeslenmek, sine için fevkalade bir zayiattır İnşirah kalp için ihsandır, kul için ihlâs niye farktır, aşk feda için aktır Yakan hicran, buğulayan her an, mavera yolculuğunda aşkı coşkuyla hale koyan Ruhumun mateminde hasret ar Lakin korkular içinde nefes almak, yüreğimi çok dağlar Vaat edilen hazlar, merakı önceleyen soluklar cennete girmek için ağlar Müddeti nefes için andığım, yüreğimin haresinde hüzünle baktığım farklılığım acı Yanan ocağın umuduna kanan Issız köşelerde avareliğin sefilliğinde merakı yudumlayan Kanayan sinenin hali efkârını hiç anlamadan yaşayan ve haykıran can Kudretin payesini, nefesin acizliğini, ömür için vaat edilen suali bilmeyince ağlar Sefilliğim aklıma düştükçe kar yağar Lal olan dilimin bizarlığı sineme akarak yüreğimi dağlar Ne andığım o korkutan nar ve ne de idrakine vasıl olamadığım her bahar Umutlarım için bekleyen filizlerde bir aşkı sevda var, kim hali fakirliğime yanar Seslenmeyin derin bir uykuyla irkileyim Düşlerin serencamında hülyaların şevkiyle hasrete ereyim Nefesim oldukça hazanı neyleyim, temaşa ettiğim nispette aşkla göçeyim Ah halimin derinliğine nüfus eden hazin kederim, kabrim için ölümle bedelleşirim Nefsimi bekleyen haşyetli bahanelerim Ne söylesem hakikat için kalbimin sahifelerinde eğleşirim İnayet için hamiyeti kimden dilerim, ah görgüsüz melalim seninle neylerim Mizan için niyaz ederim, kalbimin sahibine iltica ederek umudu aşkla yâd ederim Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted April 1, 2010 Ülfetin ne ar her nefesinde hasret kokar! Daldım hülyalar iklimine yine Aldığım her nefes kalbim için acizliğime bahaneyse Sinem serdettiğim her katrede makûstur eleme, dilim bigane, zihnim avare Gıptayı nazar ettiğim solan yaprağın hüznüyle, çıktım şöyle bir hicran seyrine Neyleyim ki yol ediyor divane Temaşa ettiğim her ibret, idrakim için süruru sahife Hevesim sudur ettikçe, gönlüme hüzün çöküyor yine, sessizliğim bu halime Bahtım için ruhumu neler beklemekteyse, ram olayım o açılan meftunum çileye Gün açarken, bülbül şakıyor Gecenin haşmeti ruhuma bilmem ki neleri aktarıyor Haşyet kalbimi titretiyor, vicdanım hesabın derdiyle yüreğimi ağlatıyor Uzandığım ufuklar umudu, mahzun başağın timsaliyle kalbime aşkı bırakıyor Sevda dağlıyorsa aşk nurdur Kul sine-i dirliğinde ihlâsa erişiyorsa nar sürurdur Tevazuu için kar her manasıyla ibretamiz kefendir, edeptir, muhabbettir Sadakat edebi nispette kaidedir, feda olabildiğin ölçüde izanın vuslata tabiidir Kabir hissiyatımda aşkı demdir Zevk ise bilincim ile nispettir, kültür idrake tabiidir Nefes rasgele tevdi edilen bir hüccet değildir, aşk için ziyadedir, kul içindir İradeyi seçim mizan için en ibretli gerekçedir, aşk tensellikten arî izzette aittir Arif, ruhun ve kalbin bahtıdır Dervişlik, azimetin ve takvanın sadrında ahenktir Kul olabilmek, gülü dikeniyle terennüm ederek nefeslenmek nefsi merhaledir Gönlü ihata eden har, müddeti nefeste aşikâr olan ar, insan için vuslat ne bahar Suyun sükûnetin aşk edeptir Karın letafetinde ruhuma sudur eden sevda nardır Dil ihsandır, kelime anlamdır, kalbim sahibine iltica ettikçe gam bühtandır Yaşamak bu anlam içinde farkı farkıyla aklayan sanatı, ahirim için koklamaktır Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted April 2, 2010 Ey hasreti didarım nasıl abat olayım! Ne bir haber ve ne de bir har Kalmadı artık yüreğimde açacak ülfetli bahar Ruhumu kuşatan hazan ne mahşeri bir ar, ey sessiz yar aşk yakar Haber gelmez, gönül virane kaldı, hasret sinemi yıllarca dağlayıp bizar bıraktı Ne kat kaldı ve ne de sabır ardı Ruhumun hicran damlası, elemin hüznüne bıraktı Üç beş kalan gün umdum için ne kederli bir zamandı, aşk sancıydı Dilim lal oldukça, kalbimin bizarlığı çoğaldıkça anlatılmaz aşk yaşanmadıkça Ne bir vefa beklerim, ne bir ülfet Yüreğimden sökün eden esin bilmem artık kime dert Ne bir illet ve ne de bir namert, sine-i efkârım kalmayacak hasret Çile hikmetiyle ruhum için izzet, hüzün hissiyatımda rahmet, inhisarım halvet Vakit haşyetiyle abat olur halime İbret almak ramak kalıyor idrakime, aşk hasretiyle Sevda umman için serabı badeyi sine-i efkârımla göçerek içildikçe Keder her zeminde, kalan solgun nefes halim için aşkı demde, hazan meyledince Ne gözyaşım duruyor, nede çilem Ey bahtım için biçilen kutsiyette ki hüzünlü kefen Dürülen melalimle, aşka hasret sefilliğimle, edepsizce hasrettiğimle Durma yakınlaş, bir ilkbahar letafetiyle gönlüme vuslatın ülfetini sürurla anlat Kalmadı artık bu dilimde bir tat Melalim sancılar içinde hüzünle abat, halimde kabahat Nasıl anlatıyım meramımı ey edebiyle mücehhez naif sanatlı kiraz Kalmadı sine-i fakirliğimde bir naz, ne haz ve ne de niyaz solgunluğumda ayaz Ne kadar hıçkırsam duyulmaz oldu Gönül hicranın saltanatında bigane kalarak neden soldu Aşk bahtım için ne anlamlı bir bahardı, ümitlerim ruhum için vuslattı Artık hasat sinemde başladı, ne bir coşku ve nede bir merak aşkın hazzını anlattı Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted April 3, 2010 Sinemi kuşatır her an hasretiyle aşkı zaman! Ne vakit tenime bir meltem nüfus etse Alıp götüren zaman, kalbi mefkûrem için ruhuma erişse Bilmem ki dile gelen ve kalbe süruruyla ibreti paye olan aşk gizliyse Serdettiğim, lakin fakir halim, hıçkıran melalimle hüznü nefeslenerek aşk dilerim Bin bir çileyle abat olduğum hicranım Sessizliğin kadriyle sineme boşalan elemli gözyaşlarım Hasretine duçar olduğum yoldaşım, yalnızlıkta viraneleşen vicdanım Her anın lütfüyle yutkunduğum meramın, kelimelerle anlatılmayan aşkı hicranım Ülfetindir yâd ettiğim süruru vicdanın Nereye yönelsem, salaca da demsem, sırlarımla gömülsem Hasrettiğim nefesimle rüzgârın feyziyle gönüllere erişerek meşk etsem Yüreğin burukluğunu, dilimin suskunluğunu, nasıl anlatırım, boyun büker ağlarım Ram olduğum her anın aşkıyla yanarım Dağlanan efkârımla ufukların hülyasından medet umarım Kalbinim sahibiyle yalnızlığımı paylaşarak, ruhumun çilesiyle ağlarım Mülteci kimliğimle, fersiz gözlerimle, takatsiz dizlerimle, sevdaya hasreti anarım Yanarak dile getirdiğim her ne varsa Mısralar serviler misali esiniyle yürekleri yoklasa ağlarım O an ve dile gelen zamanda her ne yazılırsa, halimden sudur eden niyazsa Hiçbiri ezberimde olmadıkça, esinin hicranıyla anlıksa neyleyim, fakirliğimdeyim Ah dinmeyen kederim, aşk için sefilim Edebin hülyasında, sadakatin her manasıyla aşka giderim Her canın, meraka muttali zekânın, kul olmak için ihsanın kadrinde arım Nar olan her ne varsa, haşyetiyle ruhumu uzaklaştırıyor ise, aşkın süruru kor ise Hikmetin bendinde, acizliğim halimde Şayet kul ikliminde ihlâs, şekli yete amade olarak aksederse Marifet ne ilmi siyasette, nede dile gelen maslahatların ayan olan halinde Kalbin inşiraha açılan sahifesinde, sevdanın feda yapan halinde aşk gönle erişirse Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted April 3, 2010 Yutkunduğum an sinemi dağlıyor hicran! Sanki biçilmiş kaftanı giyeceğim Umutlarımın muradıyla süruru kalbe erişeceğim Bıraktığım her nefeste, irademde ki açmazlar halimin fakirliğinde Nice vakitler çileyle, bazense merakı şevkle çıktığım yolculukta gönül kederde Ne yârin sevdasıyla hazzı tattım Ne aşk hülyasıyla sabahlara kasar çığlık attım Hıçkıran hissiyatımla hicranı yudumladım, bahtın ahuna inandım Ne çok yandım ve ne de umutlarımla ufuklara uzanarak aşk hayalini yaşadım Andığım bizarlığım geçit vermiyor Kalbim artık sahifelerini dürerek ruha yöneliyor Bedbin vicdanım bakirliğinde hesap için ne kadar gayret gösteriyor Dil sükût ediyor, zihin avareleşiyor, gözler katreyi bırakıyor, içim çok yanıyor Divana durdum son durağın başında İşte vaki olacak bir zaman, ruh teslimi en sonunda Hissiyatımı haşyet kuşatınca, titremem başlıyor vuslat için korkuyla Göçüp gidenleri andım, ecdadımın bıraktığı izleri yeniden yudumladım, kandım Bir karayel başlıyor gönül sahifemde Her ne hikmetse hicranın en mazbut elleri yüreğimde Gözlerim sessiz sedasız bırakıyor hüznü, solgun halimde anıyor elemi İşittiğim latif ve ülfetli ney sesi, hıçkırığımı sökün ettirdi, sazendenin her nefesi Ne açık denizleri gördüm, ne hissettim Gönül iklimimde dinmeyen sancılarla okyanus gibiydim Halimden sudur eden hüzünle ve ruhuma nakşeden kelimeler mukabilinde Nefesim bıraktım, sinemi açtım hissiyatımı bu manada muhabbet için açıkladım Bir gün evet işte o en heyecanlı bir gün Gönül ikliminde filizlenmiş olacaktır en mütekâmil gün Hali fakirliğimle, lisanı edebiyle zikrettiğim efkârım dile galebe çalacak Ne kadar duymasam da, en özgün bir yorumla divana çıkacak ve aşkı anlatacak Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted April 5, 2010 Her nefes anladı sende önyargı ne hardı! Ne kadar uğraşsam da Yüreğimin sayfalarını fütursuzca sana açıp baksan da Sine-i efkârında dile gelen bahaneler izanı ve vicdanı anlamıyorsa Hasrettiğin melalin hırçınlığın ilgasıyla edebin letafetini öteliyorsa ne yapayım Her nefese anlattığım İnkişafın raddelerinde hali fakirliğime hayıflandığım Bir sitem dahi olsa mağduru olmaktan fevkalade sakındığım arken İki kalbin, bir uzuv olan o nimetin, idrakime geçit veren aklıselimim, gönül iken Yıllara sâri çilem demken Hicran tüm ihtişamıyla sineme yerleşirken anlamadın Her türlü tatmin için sınırları fütursuzca zorladın, edebi yaşamadın Ben sükût ederken, içselliğime sudur eden hüzünle demlenirken, sen hala şakıdın Yüreğimi bedbinliğe gark ederken Uzlet için vakti saati özlemle beklerken, emeğim senindi Nefesim, bilmem ki hangi hazanın serinliğindeki kederin elindeydi Yaşamak halim için sanki bir çileydi, seninle başladı ve seninle yüreğim karardı Ne bir ses ne hatta şevki nefes Ruhumda bir anlam bırakmadı, emanetin ilgası sığınaktı Hasretini çektiğim, azizliğine kefalet ettiğim naiflik sayfalardaydı Mazi letafetiyle halimi çekiyordu, nakşeden kutlu anılar yalnızlığıma yetiyordu Sedanın azizliğindeki okunan Kuytu derinliğimdeki umudu filizlendiren vaktin ezanını Her duyuşumda, yüreğimin titrettiği feyziyle, tilavetin esrarı mucibince Dilim çözülüyor, dizlerim bükülüyor, gözler dur durak bilmeden sökün ediyordu Sen nefesin hevesteki şevkine Ben idrakime fazileti sunan her ayetin birliğini yaşıyorduk Beklediğim her akşam, niyazın dirliğinde hasrettiğim her anlam sızıydı Anlatamadım, hissiyatımı paylaşamadım, yıllarca senin yanında hep yalnızdım Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted April 5, 2010 Yakan bir aşk esinidir mağrur Erciyes! Ne vakit içim daralsa Ruhum umudun pervazlarında aşkı yudumlasa Gün, güneşle meşk yaparak mizanı hatırlatınca, hicran karşımda Kutsiyeti sine-i melalimi kuşatınca, hüzün başlıyor yine sancılar refakatiyle Ne zaman nazar etsem Tertemiz bakirliğini sineler için hazla güftelesem Esrarlı mazisini idrakin bünbit iklimine hasretsem sevdana erişsem Kalbin sahifelerindeki izlerin naifliğini nefeslenerek ve kutsiyetinle yücelsem Bazen efkâr seninle akar Hicranın esrarıyla suyun latifliğine yönelir nazar Vakar suhuletindedir ey endamlı bahar, vadiler seninle süruru yaşar Aşk, hasrettiğin suyla gönüllere şifa olarak akar ve eksilmeyen kar sine yakar Mısra aşkla yazılırsa akar Suyun sükûnetinde, kalbin sahifesinde ibret ne ar Sinemi ihata eden heyecan seninle başlar, hissiyatım durmaz dağlar Zarafetinde fevkalade bir edep var haşmetin suskun çığlığınla gönülleri yakar Serviler bir başkaydı mazinde Kesilen onca çınarlar seni mahzun bırakıp yaktı Ne kadar o masumluğunu anlayan vardı, kim gamınla yanardı farktı Medeniyetleri ilzam ettin, sessizliğin her katresinde aşkın letafetiyle şükrettin Ecdadım payidar oldu seninle Gönüller sürura gark oldu aziz nefesinle feyzinle Alıp götüren tefekkür kalbi fakirliğimde, inşiraha yöneltiyor sevgiyle Nereden baksam aklığın hülyasında kutsiyetin farkını seninle anlasam az gelir Seni anlamak arifliğin şevkidir Eren gönüller senin hamiyetinle aşkı uzlete çekilir Her şey hesap edilerek, ruhun hicran damlaları sineme hüzünle gelir Aşk, bir umut işidir, vasıl olmak bahtın tezahüründe fevktir, niyetinle kaimdir Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted April 6, 2010 Ne söylesem, nefesi hüzünle mi derlesem! Bir hicranın sancısıyla ağlarım Dinlediğim güftenin nağmesinde hasreti koklarım Umudun kanatlarında sayıklarım, bahtın abadında aşkla yanarım Sine-i yangınlığımı, hüznümün her katresini yazarak hayıflanır, nefesi bırakırım Neyleyim ki duçar oldum esine Her nefesin asudeliğinde gizlenen esrarın naifliğine Erdemin açılan raddesinde, suhuletin ibret perdesine ram olur giderim İdrakim için kalbime inşirah dilerim, gönül sahifemin açılmasını niyazla edebim Ruhuma paye olacak mizanla Nefsimi yıllara sâri nizam edemediğim ayrık otlarıyla Sine-i melalimde açmayan ülfetli baharla, mümbit çiçekler açtığında Hali fakirliğimde hüzün yaşarım, solgun ve bizar dirliğimde şaşkınlığa başlarım Nereye yönelsem hicran anımda Vaktin kıt kanat bahşettiği anlık şevkle, hazan ensemde Zemherinin en bakir rüknüyle, kalan nefesim bir mahzunluk nağmesinde Ömür vaat edilen dirlikse hesap kalbin sayfalarında silinmeyen ibretin idrakiyse Dinmek bilmeyen bahaneler için Yâd edemediğim aşkın hasreti bir vehim, ruhumda sökün Ne kadar la havle desem, boynumu büküp hüznü mütemadiyen nefeslensem Çileyle vuslatın badesini içsem, sol yanımın ağrısını sürura havale ederek göçsem Çıktığım yolun merakı celbe diyor Düşündükçe kalbim ritmini yükseltiyor, nefesim fersizleşiyor Gözlerim sessizliğinde hicranımı ifşa ediyor, ram olduğum hüzün başlıyor Ne nidam duyuluyor ve ne de hasretim serabın suhuletinde burukluğumu gideriyor Okuduğum mısralar beni anlatıyor Anlatamadığım her ne varsa ve sinem sancıyla yakarınca Gönlüm rahatlıyor, dilim susuyor, gözlerim boşalarak umudu hatırlatıyor Vaat edilen her ne varsa, bilmediğim hakikatler karşısında izanım keşkeler yaşıyor Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Demet Keskin 27 Report post Posted April 9, 2010 CANIM KARDEŞİM TEŞEKKÜRLER BU GÜZEL İNCİ TANELERİ KADAR DEĞERLİ KELİMELERİN İÇİN...FEYZİNİZ TÜKENMESİN... Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted April 12, 2010 Amin efendim. Cümlemiz için dilerim. Hamiyetli nefesiniz için niyaz ederim. Sağlık ve afiyet dileklerimle ve kalbi muhabbetimle selam eğlerim can kardeşim. Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted April 16, 2010 Ne söylesem, hicranı nefeslensem kar etmez! Daldım ummana yine efkârıma kandım Dağlanan sine-i melalimle bilmem ki niye hüzünle hep yaşadım Andım, anacağım kadar, bandım banacağım eleme ne vakit nasip olacak bahar Ah gönlüme kederi eken nazar, ne vakit hülyalara dalsam yinede hicran gözden akar Lakin derdim gam değil, ülfettedir har Bir gün yakacaktır haşyetiyle anlamlı nar, ey kar, gönlümdedir ar Gönlümde ne yar var ve ne de suhuletini payidar eden nazar kar, hasrete kanar Bin hüzün çöktü yine gönlüme ey kalbimin sahibi yar, hazan niye bu yüreğimi dağlar Firakına ram olduğum erdem kimde Nasibi hak olmazsa, dirliğim ne şiddetli avare, aşk iksiri gönlüme Dil lal oldu yine, gözler katrenin zahirinde, düşünmek niye mukadder halime Esin ver melali ahvalime, kalbi inşirah demek hala ötelerde, ayetler yâd ediyor yine Ne vakit bu kitabı celili elime alsam Hiç usanmadan hilkatine ram olsam ve uykumdan hazla ayılsam Maveranın meftun bırakan iklim kuşağında hesabı yudumlasam ve ağlasam Hiç arkama dahi bakmadan kalbi lekelerden kurtulsam, ruhumun hicranına kansam Ne ağır geliyor nefesin bizarlığı yine Daralan göğsümde bitmeyen bahane kepazeliğime eşlik ediyor öyle Bu bedbin aldırmazlık bilmem ki niye, kulluk yapmak nasip mucibinde söyle Ah kederle derlenen, hüzünle ahenkleşen gönlüm durma sen böyle iltica etmeli Rabbe Ne dostlar gelip geçti, mazileşti gitti Nağmelerin dile getirdiği hicran kimlerin yüreğinden sancıyı har etti Suskun kalbim bak yine boynumu büktü, gözlerim yaşlarıyla hissiyata gam ekti Kim burukluğu hakkıyla bildi, göçüp giden nefesim, edebin letafetinde mana yeşertti Bir gün yâd edilip, esin filizlenecektir Bu aşka amade olan gönlümün hicranı, mefkûremde küllenip gidecektir Dal kuruyacak, yapraklar düşecektir, bekleyen toprak idrakime ne söyleyecektir Hasretin nevi, sevdanın asudeliği, dilin edebi cazibesi, o hakikatle bütünleşecektir Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted April 28, 2010 Eyvallah efendim... En kalbi duygularımla mukabeke ederim... Sağlık ve afiyet dileklerimle selam eğlerim can kardeşim... Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted May 3, 2010 Kurşundan beterdi sözlerin! Ne söylesem Ve hatta seslenmeden boyun büksem Sine-i melalinde her ne kalmışsa bilmem serdetsen Nazarını gizlesen, edebi hiçlesen, sile gelenle yetinip çekip gitsen Ar etmeyeceğim, elemi nefeslenmeyeceğim, sadece hali avareline gülüp geçeceğim Ne davet ettim Ve nede nefesin hasredilenine buyur ettim Mağrur bir düşüncenin kadriyle etrafımdan habersizdim Geldin, müsaade istedin, yanı başıma oturuverdin ve garipsedim Bilmem nedendir ve hangi gerekçedendir içini döktün, çileyle örtüştüğünü gördüm O an çaresizdim Ne yapsam ve hatta ayağa kalkıp ayrılsam İçim elvermiyordu, hüzün sökün ediyordu, ne kadar acıydı Sanki sen bir başka diyardan gelmiş, seçim hakkı gasp edilmiştin Bir anlamda çaresiz köleydin, tabii olduğun örfün gailesinde yaşayan bir çileydin Etrafa bakıyorum Ne kadar nisa nefesi varsa durmadan akıyordu Kimi telefon muhabbetinde, kimi dondurma yalama derdindeydi Sigara içenler bir marifetin derdiyle, gülmelerin kriziyle, sesin ahenksizliğiyle Senin halinden ve içine düştüğün gariplikten kayıtsız olarak ve seni anlamayarak Manadan kopmuş Maksadına ram olmuş, garip nefesle kaybolmuş Ülfeti unutmuş, erdemi yok olmuş, enteresan kokulara adanmış Ne kadar tensellik varsa, zevk şayet buysa, maskaralık makamsa onun olsun Senin çektiğin çile, sabrın ibriğinden içilince, gözlerin kendinden geçince baht kime Söyleme artık yeter Zannettiğim adamlıktan ne kadar uzakmışım meğer Ne arifi bilirim ve ne de velinin nefesine erişirim, ah kuytu fakirliğim Kime şimdi ne söylerim, bigane kalan yürek için ne derim, elbette ki niyaz ederim Kalan ömrün için, hasrettiğin fedakârlık kimin için bir seçim, vuslat aşk için ilim Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted May 3, 2010 Seyrediyorum o tepeden Kayseri’yi! Altı binyıllık bir mazinin erdemi Ne kalesi, ne Erciyes’i ve hatta bin bir hikâyesi Seyyahın derlediği manzumesi, çektiği çilelerin ibret perdesi İç Anadolu bölgesinin payesi, sebilin tek adresi, tacirin yegâne ikamet hanesi Kolay mı hiç bir şeysiz tüccar olmak Kıt kanaat sabrederek birde ahiliğe ram olmak Kimseyi kandırmadan, ulufeye bulaşmadan ve aldanmadan Tarihin medarı iftiharı olmak, ilkleri başarmak, kente misyon, vizyon katmak O bir başka sevdadır, sılanın tadıdır Hasretin cenahı, özlemin serinliği onunla başka Ne şarkılar söylenir, bağından, cevizinden, hatta üzümünden Mağrurdur, tevazuu ile barışık bir nazardır, mezar ilk adım olarak cana kardır Bağ alınır ki, toprağa belenip göçülsün Bahçeye bakılır ki ikramın letafetiyle ziyadeleşsin Ana yardır, baba diyar gibi hardır, insan manasıyla kelamdır Nice kaleler hala ayaktadır, vuslat niye kul için ardır, sevda ihsan için cenahtır Şehrimin olmak için seçilen aziz nefesler Kimi zaman talan ettiler ve kimi zaman görmezden geldiler Şehrin dile gelen derdini ve efkârı kederini bazen fark edemeden gittiler Layık olan, sinelerde yaşayan, arifi anlayan, meczuba ibretle ve edeple yaşatan Cemaat kültürünü, muhabbet sökününü Yardım ve hayır işlerini önceleyen, inayeti sürurla hasreden Ürettiği kadar tüketmeyen, kanaati hakkıyla bilen, hevesleri nizam eden Kimseye muhtaç olmadan kalkınmasını beceren ve liyakatiyle iştahlar kabartan Bir şehrin, mayasında hülyasına kanmak Üniversite kenti yapmak, komşulara el uzatarak kalkındırmak Kaniş Kültepe kazısıyla, peri bacaları mazisiyle, Erciyesin aşkı haşmetiyle Ne söylense ve ne kadar edebi manada kelam edilse azdır zira Kayseri vicdandır Mustafa Cilasun Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted May 4, 2010 Sorma, kalbin sızısını okuyup kaybolma! Haberin var mı ah bir bilsem Yalnızlığın sancısıyla, hasretin acısıyla savrulduğumu Katrenin umut olduğu, sine-i melalimde hazanın solgunluğu ağlatırken Ömür defterim dürülürken, yüreğim hıçkırığın refakatiyle titrerken nerdesin bilmem Nasıl söz etsem, içimi döksem Ummanın feyziyle uzletin serinliğinde inleyerek yansam Fark edecek misin, nefesin aczi yetini terennüm edip ülfet gösterecek misin Bahşettiğin esinin, bahtım için kanaatin, yaşattığın hicranın lütfettiği aşkı busenin Hüzün içinde yazdığım namenin Derlediğim güftedeki dile gelen asudeliğin ve naif kalbin Aşinasına muttali olduğum içli namenin, gittiğin her çay bahçesinde esinin İlhama gark eden, aşkın manasına erdiren, hasretin bağrında inleten edebi kişiliğin Ne vakit dile gelse, yaşlar sinede Ne yapsam, nasıl anlatsam, harıyla kavrularak unutsam Hasrettiğim her ne varsa, iradem aşka ram olmak için bir kusursa, koşsam Ne kadar biliyorsam, ancak nasbiyle sevgiyi hak eden erim derim fedaya amadeyim Ne nefesimle ulviyetine sahibim Ve ne de kutsiyetin rahlesinde nefesi aşikâr eğleyen âdemim Sükûtu ar bilirim, edebi ehlinde görmeyi öncelerim, ibret hanesinde göçebeyim Kitabı celili kıraat ettikçe, kelamın ihsanıyla nazarı önceleyince, ağlamak halimde El açtığım, gönül sayfasına yazdığım Ne varsa, müddete nefes vakıaysa, ölüm dirilmek için başka Nasip olmayan arsa, sinede uhde bırakan hakikatten uzaksa, boyun bükerim Edebi manada sadakatim, kalbi anlamda salahiyetim iradem için mizanı öncelerim Haz namına ne hissetmişsem idrakim Vicdani bakireliğim en kutsi değerim, düşsel lekelerim benim Hissiyatın ilzam eden suhuletiyle, duyguların latifliğiyle hem hal eğler göçerim Kimseye gam olmadan, efkâra bırakmadan, elem içinde yaşatmadan el pençe giderim Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted May 4, 2010 Ne latif bir şehirdir Kayseri! Elbette ki ne kadar bilirsek Neyi idrakimiz muvacehesince okur ve anlarsak Lafazanlığa bulaşmadan nefesin azizliğinde mutabıksak korkma Hiçbir asabiyet bulunmaz, gönül iklimini soldurmak için yaşanmaz, aşk kokmaz Arz ve nebatat, hayvanat İnsan için var olan ve bu manada anlam bulandır Kalbin serencamında gül koklamak ve lalenin sürurunu kuşanmak Tevdi edilen her ne varsa sahipsiz bırakmadan, vuslat için ihsana, ülfetle akmak Nice badireler yaşamıştır Bazen sahipsizliğin efkârıyla hicrana banmıştır Onun dilini anlamayan, halinde sevdaya gark olmayan biçaredir Mahzunun nefesinde, meczubun hedefinde, arifin ferasetine ram olan bir payedir Ne pastırması, ne mantısı Ne yağlaması, ne gönül bağlaması aşksız olmaz Efsun olan, ilhamla şad olan ve gayreti azimet sayan bir nefestir Erciyesin mağrurluğunda, Ali dağının o hicranında, Hasan dağının meramındadır Etkilet ayrı bir sevdadır Bağbozumunda sevinç ardır, derlenen umut hardır Gönül bu ya yıllara sâri suskunluk var ya, ömür aşk için kar ya Ne acemaşiran nağmeler dinlenir, hasretin hüznüyle seherde kimler için dua edilir Esnaf şehridir Kayseri Tamahkârlığı sevmez, hiddete meyletmez, aşırılığı istemez Fevkalade derinlikli bir kültürün payitahtıdır, edebi nefes meşk ile serdedilir Adabı bilmeyene ne denir, dünyaya bel bağlayan biçaredir, ölümle her an yüzleşilir Yahyalı şelalesi başkadır Sanki dağın hicranıyla dile gelen hıçkırığı böylece duyulur Yahyalı’lı ve rahmetli hacı Hasan Efendi hazretlerinin feyzi her yerde bulur Vecde kapılmak, hakikat için çırpınmak bir başka sevdanın meşkiyle yanmak nurdur Artık kent cazibe halindedir Sefaretler ardı sıra randevu için başvuruyu yapmaktadır Geçmişte dile gelen hangi hikâye varsa, şimdi halkının sunumunda arzdır Cumhurun huzurunda, istikrarın odağında, nefesin kalanıyla hesaplaşan bir şehirdir Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted May 4, 2010 Ne bir hüzün iştiyakıydı şikâyetin! Çaresiz teslim ederim Nefesin sırrına kaim olan mürvetin hasretindeyim Ne edebin telakkisindeyim ve ne de yeisin avareliğinde biçareyim Kalbin yakin olduğu, izanın ram olduğu, ruhun ikramına sunulduğu aşkı isterim Ne kadar kelam eğlesem Hecelerin rüknünden sudur eden hakikate yönelsem Meranım aşinalığında serinleyerek efkârın ilzamında bade içsem Ötenin sevdasına eremem, titremenin hıçkırığını kesemem, gül için nazarı bilmem Hoyratlaşan bu lisanım Yüreğin enginliğinde bilmem ki neyi arar ve yanarım Yağan karın arından, korlaşan ateşin harından korkan nazarım Yar deyince, sine aşkın demine erişince, hakikat için feda olmak izzetse baş üstüne Ne zevkin harına akarım Ne haksız kazancın sevdasında yol alır buharlaşırım Vuslatın eşiğinde, ihsanın beşiğinde arlaşıp hicran içinde ağlarım Kime yanarım ve hangi sebeple halime acırım, kayıtsız kalıp tükenen nefesi anarım Bin hüzün çöktü gönlüme Zehrolulan onca nefesin, çile içinde bahtına şükredenin Gamsızlığın derinliğinde eğleşen sefil nefesin, idrakine ram olduğum meşkin Aşkın tek heceli gerekçesinin, her harfinde gizlenen ülfetin narında nöbet tutan erim Ne hakkıyla hevesi yâd ederim Ve ne de mezarlara sökün eden kısmetsiz nefesi dilerim Kaçkın ve şaşkın nefeslerin hayâsı için kime ne derim, edebi nasıl nefeslenirim Ecdadımın hatıratında talan olmuş nesilleri kime şikâyet ederek hüznümü gidereyim Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted May 5, 2010 Dinmeyen efkârın firakıyla şad mı olayım! Su kendi halinde ve aşkın demiyle seyrediyordu Ne kadar badire varsa kulak asmadan ve tavırlaşmadan akıyordu Manaya mebni, hedefe ram olmak için ayni olarak ve sükûtun bağrında kalarak Kalbi solukları, hıçkırığın yankılarını, hicranın sayfalarını sanki önüme sıralıyordu Anlatıyordu lakin konuşmadan nakşediyordu Her zerresinde, umudun gailesinde, seraplaşan muhayyilesinde ardı An ve akan zaman, müddeti nefesle serdedilen hicran, sine-i yanıklığında vicdan Bahşedilen her nimette dile gelen şükran, gönül için ummana arz edilen bühtan hardı Artık göçen her hangi bir nefes için neler vardı Ne mezarın latifliği ve hatta mimari asudeliği, nazarın cezbeliği aşktı Hesap kalp için en mukayeseli ve şartlı cenahtı, hukuk bunun için zikredilen aktı Nitelik idrakin, akıl vicdani yakınlığın izan iradi vaazın rüknüyle meşke tevdi aşktı Sual etmek, merak içinde nefeslenmek sevda işi İlhamın sağanağında ve fetretin dile gelen harcında aşk hevesi neyler Zevkin fevkinde zillette mi meyleder, tenin ilzamından sökün eden terden ar eder Legal olan ve inşirah ile anlamlaşan, bahtın sudur unda anlam bulan mutlağı yeğler Ne dağın haşmetiyle nazar ettiği nefesi metheder Ne bekleyen gönül için umudun hikmetinden söz eder, nasibi önceler Ne hıncın vehmiyle sual eder, ne hırsın eşkâliyle edebe göçer, aşk için hakikat der Sevdanın firkatinde, naifliğin her ikliminde nefesi önceler, mizanın haşyetiyle gider Ne sübyanın talihsizliği keder için bir nezakettir Ne nisanın bahtında hercümerçlik bir vakıadır, akıl ihsanla fevktir Aldatan her kim varsa, adamlık onun halinden uzaksa, çile çekmek bahtta varsa Hesabın gerekçesi ortada, zerreyi miskal hakkı kim işgal ederek çalıyorsa bir gasptır Hangi devletin ve ithal edilen kanunu vesaitin Milletin dilinden anlamayan ve kalbi olmaktan kaçınan resmiyetin Kaçamak güreşen muhalif zehabın, oy kaygısıyla hakikati dışlayan bir cenahın Entrikalar üreten ve Mehmet’in nefesini feda eden rüsvanın hezeyanını işitmek ardır Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted May 6, 2010 Yangınlar yaraladı ruhumu aşka ne söylerim! Yüzümde resmeden bir sürgünün melali var Ne karın naifliği yüreğimi aklar ve ne de hasretin asudeliği bir ar Ne kadar yangın yaşamışsam, hicranın katresiyle yol alarak uyanmışsam ne har Hoyratlığımın kime ne zararı var, yabanlık halimedir ey yar, aşkın demi latif bahar Neyi çok görmüşsem ve nefesi hasretmişsem Nasibin kadrinde yol bularak kanaat etmemişsem bir lekedir yar Kim ruhumun hicran damlalarını anlar, sine-i sürurumdan kopan yapraklar ne ar Hasretinin firakıyla yandığım sabrın narında sabahladığım hakikat için çırpındığım An ve alıp götüren o zamanın efkârındayım Artık suskun düşlerim yüreğimi okşamıyor, seherler davet etmiyor Salalar göçenler için ruhuma hücum ediyor, ne nefesim aşka erişiyor, ar ne diyor Hazanın sökün eden gamı, yüreğimdeki yangınların hüznü boyun büktürüp ağlatıyor Dilim hecelerin prangasında elem sofrasında Kalbim bilmem ki neyin ihatasında, sancıların sızısıyla hıçkırıkta Ne söylesem, sükût ederek diz çöksem, secdenin vecdiyle göçüp gitsem o şafakta Kıraat edilen kitabı celilin hükmüne türap olduğum o kalbin sesiyle ayıldığım farkla Ey yar dilerim ve teslim ederim ki hasretsin Dilin kal olduğu, halin ram olduğu bir iklimle yücesin ve latifsin Edebin rahlesinde hasrettiğin nefesle kutsiyet için fevksin, ruhum için bir ahitsin Neslin halisi, adamlığın gailesi, nisanın naifi ülfetle ihsan ve ihlâs için mukaddersin Beşer, insan olmak için ilk etabın sayfasıdır Akıl baliğ olunmadıkça masumluk korunmaya muhtaç vakıadır Erdem kim için cenahı hazdır, kul olmak için muhakeme niye mutlaktır o farktır Mukallit kimliği, nitelikten arîleşen bir hicrandır, öte neden hesabidir, mizan aşktır Şayet vuslata ram olmak, niyeti aşkla sınmak Arifin dilinden, Abidin zikrinden haberdar olarak yolu bulmak Mecnunun aşkına, vecdin hakikatine, idrakine ülfetine kanarak sevdaya ulaşmak Taklidin nüvesinden, şekliye tin rezaletinden, takiyyenin kepazeliğinden kurtulmak Ecelin, titreten haşyetin, beklenen bir vaktin Sükût ettiren meşkin, ıssız sokaklarda bekleyen muhtaç nefesin Esirgenen ecrin, idrake aşkın kutsiyetini haykıran fecrin, ihmal edilen her gecenin Teheccüt için kalbin muhtaçlığına şahit olan ve seni muhabbetle bekleyen Rabbinin Hasretini bir nebze olsun anla, yaban kalma Ne ten için gayretin, ne heves için vazgeçmenin, zevki neyleyim Bizatihi idrak için en değerli bir kültür olduğunu terennüm edelim, bilinçlenelim Aldatan kim varsa ve hala ısrarını muhafaza etmekte kararlıysa, elbette bir başka Akide ve hukuk, kul olabilmek için belki soğuk Yabansan, kaygıyla nefesi bırakırsan, kalbin sahibinden ıraksan Ruhunun hicran damlalarını anlamadan, kalbinin sesini baz almadan yaşarsan Ne ahirin ve ne de sana bahşedilen müddeti nefesin manasına vasıl olmadan harsın Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted May 6, 2010 Gizleme hüsranını efkârı gamını! Ne geçen şu hali zamanın dili var Ne sine-i melalin serdettiği hüzün aşk için bir ar Hal solunca, göz ferden uzaklaşınca, takat bir yudumluksa nerde har Kar niye melalim için titreten nar, nereye yaslansam hicranım durmaz başlar Artık ne muhayyilemde, ne serde Gizem niye halin deminde ve çaresiz sessizliğinde Kalbim inşiraha erse bile, gönül kapım bir açılsa hele ne dilerim söyle Dil kuruyor, göz akıyor, heves çekiliyor, muhtaç olduğum her şey uzaklaşıyor Vecdin firakı nerde kaldı bilsem Bin hüzünlü nefeslendiğim kalbimi kime zikretsem Ruhumun gamını serdetsem, fark edemediğim ne kaldıysa veda etsem Açık denizin bıçkın dalgalarına serilip, hali dürüp, efkârımı ayan edip göçsem Bir pusula yazarak şişeye sürsem Ummanın deruniliğinde bekleyen o hasrete erişsem Ne açlığa ilişsem ne tokluğun hoyratlığında gitsem, edebi aşkla içsem Muhtaç olduğum, yoluna ram olduğum kayıtsız şartsız sevdasıyla yol aldığım Katrenin ilzamında bir mühür var Dağın vakarında tevazuu aşkın asudeliğinde kokar Suhulet nazarımı sarar, ülfet her haliyle ibrete misliyle ve sürurla akar Tefekkür ilimsiz neye yarar, rabıta nitelik yoksa fakirlik için kar, ihlâs kime ar Muhtaç olduğun ihsan ruhunda yar Aşk, hakikatten arîleşince nefsanîlik için bir nazar Hesapsızlık neye yarar, zül nefes kimin için efkâr, biçarelik her yerde yar Aldatırsan, aldanırsın ve niyetin hasbiliğini yudumlamazsan sırnaşıp kokarsın Günü gün etmek, müddeti bilmemek Kalbin sahibinden, ruhun dirliğinden aşkın erdeminden Uzaklaşarak dünyanın gailesiyle buharlaşmak, arifin sezgisinden kaçmak Durmadan koşmak, hedefsizliğin hedef haline geldiğinizde ayılmadan yaşamak Şemsi tebriziyi, Seyyid Burhanettini Mevleviliğin zikrinden sudur eden muhayyileyi dışlamak Aşk anlamadan, canın sudur eden harında coşmak ve kaybolmak sevda mı İradeden vazgeçerek, gönlü hasrederek, divanın vecdiyle meşk eden ahvalindir aşk Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted May 7, 2010 Dil sükût edip, kalp titreyince! Kime sorsam, nazarı saklayıp uyusam Ayılmaların sancısıyla küskün yüreği anlasam, çaresiz ağlasam Ne kadar muradım kalmışsa yanıklığın fevkine kansam, solmuş neferse yaklaşsam Hicranın en bakir ulviyetini terennüm edip vicdanın ferahlığında aşkla anlamlaşsam Ne meçhulün evhamıyla sevdalanırım Ne aklın soyutluğunda nefesimi zahir için yorar, heyecanlanırım Mukadder olan ne varsa, nasip vaktin sağanağında umutsa, bahtım için hüzün arsa Kalbin sesinde, nefesin müddetine, hesabın gerekçesine, heves mizanı talep etmiyorsa Yolda kalmış bir garibanın sabrı var ya Çaresiz umudun serhatlığında yapayalnız kalınca, baht nasılsa Hareket ve kuvvetin teslimiyetinde izan, nefsin murakabesinde kalınca, dert başka Ne kal için, nede nar seçim, halin muhtaç olduğu hakikat kim için en ülfetli bir geçim Göçmeler başlayınca, dil susup göz bakar Dünya için bel bağlayıp, heveslerin insicamında soluyan ne anlar Hırsın mücerretliğini nasıl sorgular, hınç niye kalp için en efkârlı ve hazin nazar Keşkeler ruhun iltifat etmediği kadar, mukallitleşen her canı bahar, aşkı nasıl anlar Bilmem ki mezarlıklar niye nefsimde kar Her gün göçen binlerce nefesin halinden hakkıyla kim anlar ey yar Ne hazanın ulviyetinde nar, ne baharın dile gelen letafetinde sevdayı koklar nazar Nihayetin rahlesinde, vesilelerin sahnesinden akseden o resim, nefesimi neden yorar Ne zaman kırgın gönülleri anıp ağlasam Hevesin sökün eden sahnesinde düşünceye dalıp hıçkırığa kansam Mağribin figanında, mazlumun ahında, kalbin bahşedilmiş cenahında aşkı ansam Ummanın hicranıyla yalvarsam, gönül efkârımı haykırsam meşkiyle ayılıp kalksam Ne yazmışsam, anlaşılmaya muhtaçsam Yâd ellerdeki nefesin hamiyetine lüzum duyuyorsam ki ne yapsam Edebin dilinden, gönlün sesinden, hissiyatın hakikate türap ülfetinden dem alsam Ağlamanın mealinde, hıçkırmanın vecdinde, kederin perdesinde Rabbime yalvarsam Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted May 7, 2010 Güneş ne vakit doğacak, kalp rahatlayacak! Bir gün gözlerimi açarsam Çaresizliğin efkârını bırakıp süruru şevke kanarsam Zamanın hicranından kurtulup, yalnızlığın girdabından aşkla kaçarsam Arkama bakmadan, nefesi soldurmadan, hazanı yaşamadan edebe hazla akarsam Çıkmıyor artık gecenin pası Dinmiyor ki bir gün berduşun narası, bahtın sancısı Akıl, kalbe yaslı, irade zafiyet içinde hancı, gün batmış, can kime davacı Ey meçhulün prangasında ki yolcu, dur bir soluklan, hicranın nağmesi sor kaçıncı Ne meltemin okşayan hazzı Ne dalganın dile gelen gamı, yalnızlık sudur ediyor acı Saçılan şafaklar, tebarüz eden ufuklar, dinmeyen kalbi yangınlar ne sancı Başağın, ruhumu bekleyen toprağın, katreler hülasasında sağanağın hüznü var mı Kelebek ömrün payesinde ar Bilmem ki yüreğimin serencamına niye yağıyor o kar Mavera için halimde derlediğim ne var, hesabın kutsiyeti neyi aralar yar Bahşedilen ne varsa, nasibi mucibince arz olunansa, sabrın ulviliği kalbim için ar Nicedir cemaat asabiyetim var Köşe kapmaca oyunları, maslahat için sunumları kar Müntesibi olmak, lafazanlığa boğulmak, hamasete soyunmak elbette ar Kim nasıl ve ne gerekçeyle kandırır neye yarar, mukallit, akıl için ne büyük zarar Ey aşkın lütfüne erişen nazar Niye seslenmezsin, nefesi gizleyerek merakı celbedensin Kuytu köşelerde, sükûtun her perdesinde, kalbin suskun sesinde, meşksin Tamburun sesi buğuluyor, neyi üfleyen hıçkırıkla kime ne söylüyor, ut niye ağlıyor Hüzzam bir eser icra ediliyor Sine-i melal için ve efkârı zaman içinde kalan ne varsa Hazan her vakit yanımdaysa, düşlerim dahi kuraksa, çaresiz ağlarım şimdi Ne firkatin meylinde nefesim, ne eşkâli garip bir bilmeceyim, yalnızlığın hecesiyim Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites