Mustafa Cilasun 27 Report post Posted April 27, 2011 Erişmeliyim lahzanın lal olan lisanı haline! Ne zaman bir mavzer sesiyle irkilsem Uyku tutmayan gözlerimi hayret ederek sesin geldiği yöne diksem Bomboş sokakların, ıssız kaldırımların, fersiz yanan lambanın sukutuna yönelsem İçim sızlar, yâd ettiğim bir âlemin sancısı başlar, o an kalbim hangi manada atar, bilsem Söyle kim ayrılmak ister ki yârinden İnsanın ruhunu ihata eden ve anılan derinlikten, keder ikliminden Bahtın beklenmeyen tesirinden, lahavle çektiren eleminden, yüreği burkan histen Ne vakit yastığa başımı koysam, izanımın kayıp yıllarını ayıklasam, gamımıdır dedirten Ey nefesin sahibi, emanetin banisi Nedir bu karamsarlığım, umut sağanağımda artık solan kanaatim Sabır saatim, edep hassasiyetim, iradi zafiyetim, bağnaz muhalefetim, niye böyleyim Sanki hüzün mevsimindeyim, kalbimi hicranın ahengiyle teksin ederim ben azade miyim Neden okuduğum kitaplar yetmiyor Aklım ve izanım ruhuma geçit vermiyor, idrakim niye sukut ediyor Hangi kapıları çalmalıyım, hiç yılmadan bir ömür harcamalıyım, aşka kapalı mıyım Sevda sahrasından ne kadar uzaklardayım, suallerin mi hastasıyım, neden ben yastayım Ne zaman yetişeceğim o huzura Ruhumu ve kalbimi hiç yormayan bir yolculuğa, ahım yalnız kalsa da Ruhumun hicran damlaları yakamı hiç bırakmasa da, gözyaşlarım kurumadan aksaya Sineme vecdini bağışla, dirliğim için çile ile yol bulmama ne olur acıma, Rabsin bağışla Yıllardır hasret kaldığım gül konuşsa Ruhuma seslenen dikeni, esrarıyla kalbime yaklaşsa, yine de uyutma An ve vadinde akan zaman senindir, aşk hakikatin için senden gelen ilham-ı halvetindir Ne olur beni bana bırakma nefsi vesveselerimle buluşturma aczi yeti irademe yaklaştırma Sen sahibimsin, yaratan Rabbimsin Her türlü şerden, fark edemediğim akıbetten, yalan ve riya telkininden Benlik adına tekebbüre girmekten, ihmal ettiğim ve ötelediğim heveslerin vehminden Ruhumu ve kalbimi koru aklımı ve idrakimi beyhude vakit ayırmam için hiç fırsat verme Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted April 28, 2011 Kalbizin sahibinin, umut içinde çoşan ruhun edebisiniz! Sizler Düşünmenin membaı, Mefkûrenin sağanısınız... Hayatın Öznesi, mananın Kitabesi, şefkatin elisiniz... Sevgi Bahşedilen, sevmek İse öğretilen ödevlerdir... Nisa Kimliği, yağmur misali, Gülün ahengiyle ancak keyiftir... Mübarektir, Serinliktir, dirliğin Adresi olan kalbi kanaattir... Aşkın Mefkûresi, mananın Gerekçesi sebebi hedeftir... Dirliktir Birliğin gerekçesidir Muhabbetin vazgeçilmezidir… Özlemin, Mücerretliğinde Müşahhas olan bir öznedir… Düşlerin Serinliğinde hazine Güzlerin sıcaklığında yelpazedir… Halin müdavimi Kalbin seyrinde ki ayanı Sevginin en anlamlı sunulan baharı… Şefkatin Cehdi gayretin Umutlarda baharlaşan aşiyandır… Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted April 28, 2011 Kalbi olmayan niyet bahane, dil işte o vakit avane! Geçsin kalmışsa geçecek zamanlar Sine-i halimde tatmadığım baharlar Aşk zuhur etmeyince beni kim anlar Bugün yine çok sessiz ibreti mezarlar Ne şehirler ne işveler melali sarmıştı Ruhtan arta kalan zamansız mekândı Can anlamalı, hissederek yaşamalıydı Kan manasızlaştı sevdalar kimde kaldı Kalmadı yüreklerde bir mefkûreyi eda Fikreden insan böyle mi söylüyor Huda Gün geçmiyor ki olmasın kanlarda heba Bir veba bulaştı o hislere sabreder cüda Ne yeşil, ne kefil emanetindedir ey sefil Bizzat ihmal eylediğin o ruhunla bir seril Ezaların kime olacak delil zevkinde rezil Tefekkürsüz heveslerinin uşağı oldun eğil Bu manada senden zuhur edecek devalar Fayda etmez sineyi senin vereceğin şifalar Senin halinde anılacak aşklar, atılır naralar Mezbelelikte bulunur, senin misali ahmaklar Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted April 29, 2011 Niçin mahrum bıraktın, bir kez olsun halimi anlamadın! Ne olurdu ki Bir kezde olsa aynı hislerle yaşasa ve aşkla ansa Nefes alırken Hiç unutmasa ve dalgaların sukuneyiyle haykırsa Şarkıların Hazan kokan nağmeleriyle hicranını anlatıp ağlasa Sirtolarını Çalan o gemilerin güvertesinde hasretine kavuşsa Emirganın Güzelliğinde serpilen çiçeklerle umut içinde bulunsa Şevkle Ötüp, şakıyan kuşların seslerinde hiç nacar kalmasa Şevkle uçan Kelebeklerin kanatlarında ki renklerin kalbinde yaşasa Çocukların Umut saçarak nazar eden buseleriyle coşsa ve şakısa Simitçinin Son sattığı simidin sürurunu iliklerinde duysa ve anlasa Kuşların Yavrusuna götürdüğü rızk sevinciyle anlamlaşarak uçsa Martıların Yılmadan arandığı tutkunun şevkiyle arınsa ve aşka konsa Bestelerin Mazi derinliğinde ki derinliği ve sazendenin nefesinde anılsa Hissetmek İstiyorum Öyle diliyorum, geceleri gün gibi yaşayan bir inşiraha adansa Hal ehli gibi Nihayetin merakında demlenen abit gibi sabırla ve arla yıkansa Aşkın o kuşatan Harında solmaktan yılmayan bir arif gibi, maşukuna sevdalansa Gittiğimiz Yol belli kurban olmak için can kimin derdi diyerek irasinden geçse Davaların Hazzıyla şevk bahşeden vecdin aşkı ne güzel terennümüyle anılaşsa Yalnızca Onun için can verilir,vakfedilir,candan geçilir diyebilecek hanif olsa Zaten gelemezdi Ne isterdim, yalnız sevdiğini söylemesi yeterliydi derken, ahımı duysa Ömrüm boyunca Hiç bir an görünmeseydi ,yazdığı mısralar dışında ağlamayı unutsaydı Birkez olsun Meramını beyan etseydi Firakatiyle nefesimi acziliğin hüzün ellerine vermeseydi, nazar etseydi Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted April 29, 2011 Hiç anlamadın, kaygılarınla yaşamayı bir marifet saydın! Sana Ne söyledimse Asla derdimi anlatamadım Var olan muradımın Bir tutam salkımını sunamadım Yokluğunla yandım Ne kadar çok yakardım Ama sen halimi hiç anlatamadım Sevgimi sunamam için yaklaşmadın Aşkın ahıyla yıllarca ağlatın, hiç kanamadım Kuşku bazen Elbette ki güzeldir İman bunun içindir ve serdir Yüreğinin serinliğinde seyrederken Söyler misin hangi iklimdeydin ve nerdeydin Neden açtın yüreğini Dinmeyen derdinle o vakit Ne müşkül olan bir kederdin hasrederken Sineme tohumlar serptin hiç düşünmeden Ve bir anda aşkın esinini yeşerttin, halimi anlamadan Şimdi bir kesim Kesiyorsun öyle mi Bir gün göndereceğim inanın diye Yorulma sen ey güzel dilber, uğraşma Biz nerede durmasını bilenlerdeniz, zaviyeti neyleriz Dil senin Sahibi olduğun yürek senin, Geceleri yazdığın şiirlerinde senin Muhakkak ki her bir zevk ve heves senindir Neyleyim ki senin gibi üst perdelerden nazar eden Ve nefeslenen tenleri ve hala güvenmeyenleri anlayamam Bilmeliydin Bizde de bir gönül var Ondan daha öte bir onur kim için intizar Katlanmadım vehimlere ve kimseye şimdiye kadar Ne cana ve hatta bir canana yazmadım anla, senin kadar Kalbine Elbette ki giremem Sen dilemedikçe erişemem Ama bilmeliydin ki bizde de bir akide var Ey bekleyen yar, akıbetin muhakkak ki kovalar Sen elbette ki serbestsin ey nazlı olan yar, yakinen bilesin Artık Sen neylersen Onu eylersin, ister bir kelam etmeyi istersen Ondan da mahrum etmeyi gönlünden geçirirsen, vazgeçme Verme bana bir selam dilediğinle selamlaşırsın, için için ağlarsın Sen müsterih ol Kaygılardan elbette ki emin ol Biliyorsun ki melalimle nazar eyledim Zaten kendimle uğraşan bir gafilim, ne yaparım Sen sazende ve şairane hayalinle neylersen eyle, iraden senindir Senin güvenini Hak etmediğim müddetçe Asla var olan nefsimi tanımam ve anlamam İradem asıldır, adamlığımın öznesidir, kul olmak adına Heveslerin seline katiyen kapılamam, akıl nimetini hiç yok saymadım Aşk mı Sevda mı, yoksa rüya mı Bir güven sadır olmadıkça asla bakmam Ona bir kapı aralamam, gereksiz hayallerin peşinde değilim Etkiyle bir tuğyanı muhakkak ki yaşayamam, acziyetim olarak görürüm Sen hiç anlamadın Manasın da yaşamaya katlanmadın Nedense sürekli korktun, korkuttun peki neden yakınlaştın Sanki hayali unuttun, umudun enginliğini ruhunda hiç yaşamadın Kaygıların Evet, o hislerine galebe çaldı Sevginin önüne geçti aldırmadın, merak saldın Şimdi sen yine kendinle baş başa kaldın ve yalnızdın Gizemlerinde mevcut zenginliği neden umursamadın ve anlamadın Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted April 30, 2011 Müddet-i nefes vehmederken bir sessiz bekleyiş zuhur eder! Nice gönlün umutları tohumken Nefesin müddetinde tevdi edilenle bizzat sorumluyken Hak ve hakikat adına gerekçeli ve vadeli mühletken aldırmazlık niye Şayet utanmak edepse, ar aşkın ikliminde umutları yıkayan sadelikse ölüm bize Vakıadır sabırla direniş letafeti Kul ruhi serencamında bunun suhuletiyle aşkı dilemeli Bir hedefin mükellefiyeti yıldırmamalı ve asla hali solgunlaştırmamalı Bahtın toprağına ekilen niyetler muhabbetle aşkın umudu olmalı vuslatı anlamalı Şayet o ezalar bir lanet içinse Derdi halk eden bilinmedikçe ve hatta akıl ötelendikçe Kalp insanın sıratı müstakimi bulmasına kifayet etmez bile, ecir nafile Hesap akıl içindedir, vuslat idrakin güzelliğinde erktir, lakin edep ihsanla güzeldir Beklemek ve aşkı nefeslenmek Vaktin insicamında gerekçedir, kudret sahibiyle ahenktir Her muvazenesiz nefes şirrettir zira hesabi olmak azamet içinde şevktir Nitelik niye zevkle örtüşendir, kültür bir örfü ananedir ve etiktir insan için haslettir La derken neyi reddediyorsun İlla’yı nefeslenirken kalbin sahibini aşkla tasdik ediyorsun Ve illaki gülü anıyorsun ve ötelerin serinliğinde umutlarla buluşuyorsun Dirilmek için ruhun tevdi edildiğini biliyorsun, bizzat nefsinle bedelleşip gidiyorsun Peki, neyi bekliyorsun vakitte Edebin rengârenk güzelliğinde ve resmedilen urba bedende Ölüm vuslat için neyin tınısında anlamlaşan hakikatse sen imtina etme Yaşa ki hayatı hakkıyla anla, mavera hedefinden asla sapma, korkuyu da hiç anma Nice aşklar zevkin idrakindedir Bu anlamda kalbi soluklar sessizliğin meşkinde bir umuttur Sevdalanmak yanmanın ilk tadımı ve hasret muhabbetin yegâne tanımıdır Hani “haydan geldi, huya gitti” tabiri vardır ve fakat ne kadar anlaşıldığı muğlâktır Oysa o idrak adına bir şahittir Geldiğin yer belliyse, göçeceğin erdemde illaki bir keyfiyettir Neden göçmeler bir hicranı demdir ve hüzünle iç içedir muhabbet nerdedir Ve teslimiyet bu zaman lâfzîdir, ruh zaten kendi âleminde bir hazinedir, öyle bilinir Beklemek hırstan arî sabırdır Kalbin sesiyle nefeslenmek, hikmetin baharında illa umuttur Nedamet aklı durdurur, asabiyet arızilik olur işte bu vakit aşk nefsi tanımlanır Ölüm o zaman gerçek anlamından soyutlanır ve bir kahır olarak ruha azabı hatırlatır Peki, öyleyse kim kimi kandırır Hani hesabi olmak ve aklı vicdanın sultasında aklamak sanattı Marifet niye vardı, vasıf insan için kul olabilmekte ancak hakiki aşkla bir farktı Ve vuslatı bu anlamda anmak, mukadderat için sadakati kuşanmak fazilete sığınaktı Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted May 1, 2011 Yadınla figan eden düşlerimin sürgün yaprağı! Mor hüzünler ki akşamın ilk adımlarında Penceremin pervazlarında yerini alırlar Çırpınan kuşun kanatlarında uzaklaşırken Umutlarım başka bir günün avuçlarındadır Öfkemin kızıllığının çare olamadığını bilirdim Kanayan aşk yaramı hiç dindirmeyeceğini de Al düşlerimin kopan gül yaprağı misali sızısını Terennüm ederdim, akşamın hicran şarkısıyla Divaneliğim nüksederdi atardım kendimi yere Köşelerin en sefiline ve derinliğin hengâmesine Bırakrım melalimi, serkeşliğin ağlatan eşliğinde Derinlerden hisseder, yadıma figanlaseslenirim Kara bir geceye, al müjdeler sunan her heceye Gönlümün kararan penceresinde ki o bilmeceye Tozlu yollardan, murat için gelen an sezsizliğine El sallamak istiyorum, yolunuz açık olsun diyorum Şu akan damlalar ki iyi ki yakar yağar yağmurlar Alır çıkarırdı beni kuytu kimliğimde ki korkumdan Sevinç tohumlarını akıtırken yüreğime o şadından Umut kollarına ulaştırır, ruhumu tutkudan arındırır Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted May 1, 2011 Hasretin o korunu simene sessizce bırakan ey sevgili! Bugün hüzünlüyüm şehir çok suskun Sanki naçar kalmış ayaz eşiğindeyim Yanağıma dokunan ağlamaklı esinti Gözlerimde can çekiştiren bir an sanki Tutsaklığın girdabını yaşatıyor sevdam Gecenin hayıflığında bir duruş sergiledi Korku bu amansız kuşatmada hiç yoktu Şehir yorgun düşmüştü akşamın izinden Nemli duvarlardan tuğyan ediyordu kokular Hangi umudun namesinden dem vuruyordu Rüzgâr yanığı yüzümün bir umudu kalmadı Bir tebessüm hasretidir umudum köz olmuştu Bıçkın hayallerim alabora olmuş kaybolmuştu Yüreğime dokunacak ah u gözlerin sefilliğinde Uykularım demsiz ve sokaklar kıdemsiz kordu Gül kokusu mısraları yazan o nefesi anmışlardı Şehir katledilmiş, adeta sersefilliği yaşarken niye Zamana direnç gösteren gözler kime yorulmuştu Teselli edecek kimvar elbet diyecek halim kalmadı İçimin yangınından geriye kalan bir hayat acıydı Ey sevmeyen sevgili, sen uzaklardan el sallasan da Martılara baksan da, eteklerin ıslansa da inan yetti Zindan karanlığında gecenin zifirini yaşattın bana Şehir buruk olsa da, sen yine kendinle kalsan da anla Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted May 1, 2011 Nasıl bir lahzanın tesirinde kaldım ve ağladım! Ruhuma o gecenin matemi doldu sanki Nice geçmiş zamanlardan kalan iz gibi Ezeli merhalelerin ebede giderken seyri Bircan içinde soluyan nerede hal ahengi Üryan gelinmişti neler silindi şimdi tenden Kalacaktı izler ibretli nefesten her işitilen Kefenlenecek her beden sevda için gelinen Maksut için bir aşkın nihayeti beklenirken Eneyi önceleyen nefesi sevdayı beceremem Zevkim için halimden zahire adına geçemem Manasız yaşamayı ruhumu asla ikna edemem Hadsizliği sevemem, vefayı hiç kaybedemem Bir kez sevdim aşkın baharında ki anı seçtim Görmesem de esintisiyle yetindim, şükrettim Manamın şevkidir dedim hazzı ile endam ettim Neler hazandır hüzün ramına hiç meyletmedim Şimdilerde çaresizim niye zindan içinde soludum Gün güneş ki zevalde ışığın hasretiyle yoruldum Umutlar besteleyip güfteler derledim unutmadım Ey hak dedim, sadece iltica ederek sabır diledim Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted May 2, 2011 Nasıl bir heyecan ve meraktı anılan tutkularımız! Hakikat karşısında yaram ne ağırmış meğer Düşündükçe yüreğim ağrıyor hayıflanıyorum Oysaki taptaze birer fide olarak yeşermiştik Vuran rüzgârlardan, uçuşan tozdan bizardık Nasiplenmeyi bekledik, şefkatin kanatlarında Kâh ağladık ve kâh güldük ananın o kucağında Ne sıçramışızdır uykularımızın korku arasında Mananın kuytusunda, vuslatın bir yolculuğunda Bilemezdik elbette ki neler gelecektir başımıza Ne zaman bir talih kuşu konacaktı ki bahtımıza Bitmeyen umutlarla ve dinmezyen hülyalarımızla Hiç terk etmeyecek olana hüzünlü yalnızlığımızla Bir tutkuydu belki de ilk yeşeren aşkı sevdalarımız Dayanılmaz meraklarımız, nüveleşen ah u figanımız Akan gözyaşlarımız hayli anlamsızdı kızgınlıklarımız Unutulmayacak kavuşamadığımız firkat sancılarımız Tutkuyla bağlandığım, harıyla ağladığımızdır aşkımız Heyecanın senfonisini yaşadığım, kaçan uçurtmamız Bir umutla koparttığımız papatya ve kokusudur anılar Kimi zaman içimizi burkan güzel umutlarımız anılarımız Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted May 3, 2011 Niçin korku duyarsın a gönül, aşkı anlamazsın! Hasretin dirliğinde sabırla nefeslenmek Meçhulün adresinde gülü temaşa etmek Ruhun serencamında kalbi hazza ermek Yaşamak için kanaat serinliğine erişmek Her can kendi ikliminde nefesi alacaktır Nihayet hesaplamayan ruh ne yapacaktır Fırsatçı kalbin toprağında aciz kalacaktır Ruhi zavallılığı soluyup haşyeti anacaktır Bir kez dön halin solgunluğuna çare tara Akli zaviyesinden ziyade meramı sorgula İdrakin için muhakkak istişare için çabala Vehimlere yaslanarak, teslimiyette kalma Düşün ama bilerek ve bilmeni gerektirenle Mazi toprağında ulvileşen dirlik sayfalarda Karanlık bilinçsizliğin girdabında ki sahada Korkular eminlikten azade olan zafiyetlerde En ulvi emanetin sabi akideden uzaklaşıyor Heveslerin renklerinde çabucak kayboluyor Nizam edilmeyince, bir bak ne kadar anlıyor Mana buharlaşıyor zahir cezbi hep kuşatıyor Özlemle hasreti yaşıyorum aşkların hazzında Bahse konu olan hatıraların süruru refahında Zarafetin diyarında edebin kuşattığı çardakta Terennüm ettiğim mazi sayfalarında ağlayınca Nesiller sessizliğini koruyor hala ne hikmetse Fetretin dillendirildiği sahifelerde hükümsüzce Ömür tükeniyor zamanın aşk sahnesi nezdinde Sen hiç merak etmesen de maraz senin halinde Durmadan sığınak arayan kalbinden uzaklaşıyor Sığındıkları insanında fakirliğinde dirlik aranıyor İhsanı öncelemeden ihlâsı idrak etmeden okuyor Anlamadan soluyor korkarak Hakka yakın oluyor Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted May 3, 2011 Sabırla dinlemeliyim, ah u figan etmemeliyim! Siz ağlamayın Yeter ki Artık Serencamında Var olan hicrana Şahitlik yapmayınız Bir sabır ile Hüznü yudumlamanız O kadar Anlam yüklüydü ki Adeta sizde bizzat O yolu tanıyanlardanız. Bilmeyenler İçin meşakkat Ne ifade edecek ki Çekildikçe çileler Gelmeyen sabahların Umut içinde Beklenen baharlarında Olsaydı Eğer gönlümüzün Yalnızlığına anlam katan Kuşların Kanatlarını çırptıran Arılarca Yılmadan aranan İlkbaharlarla Umutlar için kuşatan selviler altında Hicran ile merakı aydınlatan Gönüllerin Dilediği güzellik olsaydı Zerresinde Buharlaşarak bulutlar Arasında O gün için Sevdalansaydık Ne olurdu sanki Gönlün bahçesinde Bu kadar çaresizlik niye Ötelerin Saldığı hasreti ayanı Hal ile yudumlayamadan Yeşeren, Açan, kokan kucaklanan Anlaşılan Olmak için Ne kadar önemli ki Yeryüzünün Evrenselliğinde Vakfedilen sevgiye Haiz olamadan Fedakârlığın Her aşamasında Sorgulamadan Hizmete Müteallik olarak Hayatın Deminde yürüyebilmek Anlıyorum Ki aşk sabırdadır Çilenin Bir nimet olarak Aşinasında yol almaktır Müşahhas Olan işaretlerin Manasına Müdrik olarak Vuslat için koşmaktır Halini Vakfetmeden İnsan için sarf etmeden Zorluklar Karşısında nasibi anmadan Bir mefkûre İçin yoğrulmadan Aşk ne kadar anlamı kalır ki Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted May 3, 2011 Hangi lahzada bir çare oldu ifrat, idrak neyapacak! Dilediğin kadar Hissettiğin ne kadarsa Hiç durma işte o kadar hiddete sarıl Nemelazım İşime gelmez kahır Marazlar hengâmesinde aşk uzaklaşır Bir anca avazınla Nara atarak sen kavrulma Suhuleti bir kenara atarak ta kandırma Hissiz akanlar Rollerinde mukallit olanlar Kalbi olmayınca neye yarar o yakarışlar Usandım artık Seni sana anlatmaktan Avuntularını derleyip bir kenara atmaktan O halini Uyandırmaktan Samimiyetle hıçkırıklarda boğulmaktan Acizliğimde Hicranı solumaktan Kalbin sahibinde kalarak umuda açılmaktan İşte ancak O zaman sükûna eriyorum Derlenip dirlikte nefeslenerek şevkleniyorum Ne olur sevsen Serilmeden feyze ümitlensen Teninden arî olarak ruhi iklimde serinlensen Bir kez Benim hezeyanlarımı dinlesen Nidalarıma kulak versen, aşk için nefeslensen Meşk ederek Ötelerin idrakine ererek Kitabı Celile meylederek gül kokusunu zikrederek Kanaati Önceleyip tebessümle Hoş görü ikliminin bereketiyle muhabbet birliğinde Hazzın ahengiyle İfratın reddiyle tefritten arî kimlikle Meşveretin güzelliğinde, vakti nihayetin haşyetiyle Mustafa CİLASUN Söyle kim sebebim evet, bir zafiyet içindeyim! Kanıyor işte içim sessizliğinde Karabulutlar her vakit benimle Sen kendi seyrinde zevklerinle Kader nasip olacak tercihlerine Yağan yağmurda ferahlayanım Kalbimin lekelerinde ağlayanım Muğlâk düşleri sağanağındayım Ötelerin hülyalarına haykıranım Yoktur işte cazip olacak varlığım Kendi serencamımda isyandayım Varlık adına yorgunluğun tadıyım Mütemadiyen avuntulara dalanım Oysa hakikat belli, nefesler süreli Ölüm gözlerimin önüne sergilendi Düşünmek nafile idrakte keder mi İnsan kimliğinde akıl yolun nedeni Nereye baksam hangi yöne sapsam Ayetlerin nefslerinde ağıtlar yaksam Bir de nefsimin fakirliğinde ağlasam İrademle hiç dağılmadan güle aksam Biliyorum dünya fani ruhum ise baki Nefsimin hadsizliğinde irfan ne sancı Hancı olsan ne yazar zaman kervancı Edeb asudeliğinde ihsan kaygısı saklı Ermek erliğin şiarından asla sayılmaz Aşkın dirliğinde isyan kalbe yakışmaz Hizmet güzelliğine çileden kaçınılmaz Feda karşısında, kaya bile dayanamaz Varlığını ihtiyaçlıya adamadan yanma Aşkı, hevesler hurdalığında hiç arama Zevklerine yaslanmayı adamlık sanma Feda olmak için rızanın peşine koşsana Bak benim halimi görerek idraki kuşan Ömrün sayfalarında hedefsizlik hüsran Yalnızlaşınca nedamet bir bühtan utan Sen hiç durma sevgiyle pastan soyutlan Hiç sevemedim, bilmeğimden ürperdim Bahşedilen sevgiye hasrolmaktı nefsim Ben bilirimde ısrar ederek hep direndim Bildiğimle cahilleştim ben şimdide hiçim Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted May 4, 2011 Şaduman olan nefes aşkına ram olacak figandır! Divane olmak Senin yolunda soluklanmak Kalbin itminanlığında aşk ile dirliğe uzanmak Yıldızlar el sallar Kimler için semada hayaller kurar Sevdalılar umut içinde hükmün sahibine kanar Sular akar İkliminde kefen kokusuyla kar yağar Toprak onu hasretle kucaklar, özlemiyle kanar Düşen damlalar Kan içinde korunan oksijen ne yapar Beyin için çabalar, insan nasibince rızkını kovalar Aşk ilkimizde kokar Halden anlamayan heveslerine dalar Çiçekler şifa için açar, renkler insan için bahtiyar Kanat çırpan kuşlar Mahzun gönüllerden akseden hıçkırışlar İhsan sahibinden asla zuhur etmez fevri davranışlar Tefekkür ikliminde Bir ahenk var, insanı anlar çare arar Melalini insanlık için hizmete açık tutar ihlâsla bakar Kul olmak neye yarar İnsan halini anlayamazsa onu kim anlar Kalbin sessizliğinde açar en güzide olan nice baharlar Adamlıkta kokar Zarafet içinde gizlenmiş olan ülfet Namert hazlanmaz asliyet için gerçekleşir her hürmet Vefa kadri bilmektir İnsan onun için en mücerret sebeptir Nisa için edep hakkaniyettir, er kişi için mücbir nedendir Ne çocuğa ne cana Bağırırsan sen, senin gibi olan insana Bulacaktır seni bir gün halini anlatamadığın bir zamana Her ne yaparsan Muhakkak ki bir gün bulacaktır seni Senden neşet eden değerleri idrak içinde çok nefeslenmeli Âdeme ne demeli Ölümün güzelliğiyle seyri hale refakat etmeli Mezar içinde bir densizliğe düşmemeli, ruhun nihayeti fikredilmeli Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted May 4, 2011 Duygular mı alıp götürmemeli,idrak mi önemsenmeli! Duyduğum Çok zarif bir keman sesiydi Hissiyatım kendince dalgalanıyordu Alamıyordum Kendimi, sesin geldiği yönün İstikametine doğru öyle adımlıyordum Çok eskilerde Küllenmiş sayfaları tekrar Gün yüzüne perdeleriyle çıkartıyordu Oysaki ben Tamburun perdelerinden Süzülen, varlığın ahengini nağmeyi severdim Birden sergi Açılmıştı önümde farklı farklı Hatıraları anlatan, ibret için zorlayan bazdı Duygularım Kendiliğinden akıyordu Hissetmek bu kadar mı aşikâr farklılaşıyordu Gönül bu derler Bırak gittiği yöne diye isterler Hakikat karşısında daha sonra taaccüp ederler Hislerin sahibi Muhakkak vaziyet etmeyi bilmeli Yoksa onun var olan iradesine nasıl güvenmeli Heveslerin engeli Kanaat ile çaresizle zikredilmeli Bir sivilcede kıvılcımın mazisi idrak edilmeli Nağmeler Anıların güzelliğinde dinlenmeli Asla bir nedametle gölgelenmeden nefeslenmeli Pişmanlık anlıktır Zamana yayılan en önemli zarardır Kar farklıdır onun beyazlığında ne hikmetler saklıdır İnsan candır Kanın hükmünü bilen yardır Ruhun itminanlığındaki kalp istikametle sıratı bulandır Aşk kalbin tadı Ruhun cilası, vicdanın kalesidir Hilkatin asliyetini bilmeyen vaziyet edememektedir Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted May 4, 2011 Ne vakit bitecek, kalbin sitemden arileşecek! Sen sitemle nefeslendikçe Her kelamında hukukunu umursamayınca Hak adına tahakkümü fazilet sanınca o vakit yılıyorum O an halime nüfus eden şaşkınlığı Hiçbir tarafa atamıyorum, perişanlık yaşıyorum Sevgi adına muhabbet babında her ne varsa sıyrılıyorum Ne pazara ve ne de mezar gitmeyi Edebime yediremiyorum, sukutu hal ile soluyorum Seni sana anlatamamanın sancısıyla, çaresiz kıvranıyorum Bir köşeye çekilerek sızıyorum Ne açlığı ve ne de uykusuzluğa asla aramıyorum Sabır adına kanaat safhasında her ne varsa yudumluyorum Gelirime göre bir gider diliyorum Seni kırmamak adına sessizliğimle hep eriyorum Serbestçe ve bir şevkle sokakları bulvarları dolaşamıyorum Dost ve ahbaba selam veremiyorum Çocuklarıma mahcup olmamak için çok direniyorum Fakat tükendiğimi biliyorum hazin ki hıçkırıklarımı gizliyorum Anladım ne yapsam kifayetsiz Nefs nizam edilmedikçe fevkalade hal bereketsiz İdrak serserileşmiş, akıl fakirleşirmiş, inkişaf kalbi dilermiş Ne andan ve ne de ezandan Sefer vakti uykuda horlarken, rızk taksimi ardan Nasib acizliğin kadrindeyken ve rekabet bire bir hakikatken Nefesler hizmete amadeyken Kalbi hissediş hidayet pervazlarında beklerken Rikkat ölçeği mutat olan bir devran iken sen çok uzaklaşırken Sevgi iflasın eşiğindeyken Muhabbet kurutulurken sen hilkatinle yabancılaşırken Ben fakirliğimle kuruyan yaprağı okşarken ve hicran çağırırken Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted May 5, 2011 Bilmem ki meramım sualiniz için ne kadar kifayet edecek! Kalbinden Haberdar olan, Sessizliğini içine akıtan Anlamında olmakla birlikte, Bir Serzenişin Hal dilinde ki Sitemini dillendiriyor… Bu Kadar Duyarsız Kalma, halimi anla, Kalp Yalnızca Sense var sanma, Aşkı, Sevdayı Masumluğu içinde Sorgula manasına gelmektedir… Kalp Hissedendir, Batını da, zahiride Sahibinin nasibiyledir… Nefesler Sadece bulunduğu Sosyal koşullar ikliminde Serzenişleri dile getirmektedir… Kalp O kadar Muhkem bir değerdir ki, Takiyyeyi Reddeden ve Ruhsatları öteleyen Ötelerden şevke eren bir erktir… Hisler aktır, Pak damlalardır… Hilkati Seyrinde izleri Süren bir devrandır… İnsan Kimliğinde Fevkalade muazzam Bir sanattır… Ayanı haktır… Kalbi Duygular Direkt sorgulamaktadır, Daraldığında akmaktadır… Muvazene; Aklın, Bilginin, İradenin, Tecrübenin Koşulların dirliğinde Oluşan tabii bir hakikattir… Aşk Ve sevda Ölçüler üzerinde Ve ruhi İklimde filizlenen Damarlardır, kalp topraktır… Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted May 5, 2011 Söz kifayet etmiyor, hal ise fark edilmiyor! Artık anma Ve ne olursun ağlama Bitsin bu aşk kalbim yeter ki sen solma Ve hiç solma Halini kuşatan bitecekse bitsin Kuraklığın ikliminde heves tükenip gitsin Sevmek Neye kifayet ediyor söyle Kederle meşk etmek hale yetmiyor nedense Sinem Hazanı zikredip inliyor Yüreğim hıçkırıklara, hicrana refakat ediyor Bir kez daha Umut içinde açılan şu bahara Gönül kapını bir kez olsun aralayıp anlasana Neye çare ki Hüsran kime kaldı dönüp baksana Bu kez kanaatini ertelemeyi idrakime sorsana Yürek bu Kalbin güdümünde değil mi Gönlün nazar eden sürur penceresinde kiminle Sevilensin Aşk için terennüm edilensin Sevgiyi hak eden, düşüncede filizlenen nefesin Gel yorma artık Bahaneler içinde bu kadar yorulma Ömrün bu sayfalarında gel sen sararıp soldurma Şayet Kesin kararın bu olacaksa Başka hiçbir seçenek halime hak tanınmıyorsa Yolun açık olsun Uğurlar ola, kalbin hüzün yaşamasın Bir nedamet soluma, aşkın şu kuraklığında ağlama Sen kendi yoluna git Ben ise sefilliğin yurduna avdet edeyim Hederliğimin kalan umuduyla yolculuğuma ne deyim Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted May 5, 2011 Hicranı latif kalbine akıtma, aşkın lisanını anla! Çok Sıkıldım yine Dolaşmak istiyorum Kendi derlerimin serinliğinde Yutkunmalarımın Sensizliğinde, yumruklaşan Parmaklarımın dinmeyen hazin çilesiyle Sana sevgimi Anlatamamanın hicranıyla Sendeki duyarsız kalan zarif yüreğine Kimseye Bir şey söyleyememenin Üzüntüsüyle, dalgaların efkârından Yükselen Nağmeyle, halimin hazanlaşan Sakinliğinde, çok uzaklarda ki ümidimle Söz vermiştik, Her ne olursa da asla Bizi vazgeçiremez kimse demiştik Biz Birbirimizin Adeta ruh ikiziydik Düşüncelerimizi Tuval üzerine resmederken, Renklerin izlerinden giderken, Kalbin Sahibini bilirken, Nasip olmasına bu kadar yakınken Birden Fırçandan akseden Resimlerde kara bulutların, Gün Batımının, hazanın, Hüznün çizgileri ağır basıyordu. Yemyeşil baharı Güze çeviriyor, umutları Dalgaların hırçınlığına emanet ediyor, Zarifçe Yağan yağmuru Afete dönüştürüyordun. Bu zaman Diliminde sessizliğimi koruyor Ve seni anlamaya çalışıyordum, Fevkalade Naif hislerinizin Duyarlılığını bildiğim için, Yüreğine inmek, Seni o kapkaranlık vehimlerden Bir hışımla Çekip umudun vadisinde çay İkram etmeyi o kadar çok diliyordum ki Ama sen Sadece hazin bir nazarla Gözlerimden her zaman ışık saçan, Yüreğimi bağlayan Nazarlarını saklıyordun, Bir türlü efkârını anlatamıyordun, Darağacına Mahkûm edilen Suçsuz bir yareni resmediyordun Kime Neye kızacağımı, Halini nasıl anlayacağımın İpuçlarını bir türlü vermiyordun, Kaderine Teslim olmuş bir Mürebbinin sakinliğinde, Gözyaşlarının refakatiyle seyrediyordun Dünyayı Karşıma almayı göze Almamanın bahanesi olur mu Nefeslerin Hükmünden arî olunur mu Ömrün kalanıyla hayat solunur mu Hak aşkına Aşka pranga vurulur mu Anlat Ne olur susma, Suskunluğunu yüreğine kusama Kalbini Şeksiz şüphesiz bir anla İtminanlık İçinde ruhuna uzansana, Bir Nefsin sahibi olarak Mizan senin uğrunda Ne derler, Vehimler, icbar edenler Reddiye çekenler olmayacaklar yanında Mustaaf CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted May 5, 2011 Hisseden yüreğiniz kelama dökülünce! Ayanı halinde Nezaket gülistanı Olan değerli kıymetli kardeşim Her Şeyin hayırlı Olması niyazlarıyla, Bir Emeğin gayretini Şevkle kayıtlara alırken, Nasibin Hükmünce önümüze Sunulan tercihlerde sizlerle, Hem Hal olmak dileğiyle Huzurunuza çıkmaya talip oldum. Tarafınızdan Ve dostlarca bahsi Geçen sıfatlara haiz olabilmeyi En kalbi Duygularımla Acizliğimle muhakkak dilerdim. Çilenin Ötelendiği nefsimde, Himmetin reva görmediği kişiliğimde, Ne derleri Önceleyen vehimlerle Fütursuzca yazmak adına Huzurunuzda Hadsizliğimi terennüm Etmekteyim şimdilerde çare ki Teveccühleriniz Karşısında ve böylesi içli Satırlar arasında nasıl duygulandım. Yıllara Sâri olarak sinemde Hapsettiğim gizemlerimi Ve fikirlerimi Sizler okudukça ve bir Değerlendirmeye tabi tutacak Kadar Kıymet atfetmeniz Karşısında, şekliyet öncelenmeden Yapılan Çalışmaların semeresi Gün misali ortaya çıkacaktır illaki Şimdi siz Bizzat satırlarınızla Gönül bahçemi güllerle mücehhez kıldınız Ve halime Bir bahtiyarlığı yaşattınız, Hak etmediğim teveccühlerinizde ki şevkle Bu vesileyle Öncelikle şükrediyorum Halin sahibine ve kalbin yegâne malikine Size Teşekkürler ediyorum, Uzaklardan şevk ihsan eden güzelliğinize Haliniz Sebebiyle, huzur Ve afiyetler diliyorum en kalbi hislerimle Muhabbetle Sağlık ve sürurun kalbinizi Ruhunuzda ki ahenginizi mesruru eylesin Selam ve sevgiler Sukutu edepteki feyizler Sabrın bendinde aşkla şenlenen ömürler diliyorum Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted May 6, 2011 Kalbi olmak, luzüm etmedikçe konuşmamak! Kabullenmektir Habersiz gelen için acıyı hissetmek Her ne kadar haklıysan da çaresiz boyun bükmektir Zamana Hasretmektir, vakti beklemektir Hakkın yerde kalmayacağını bilerek tevekkül etmektir Kelimeleri Bilerek düğümlemektir Hissiyatı törpüleyip sabırla güneşlenmenin zarifliğidir Dinlemenin Tarifsiz naifliği ve hazzıdır Hırçın düşüncelerin nizamı için vesiledeki tek adrestir Halin devranında Bekleyen gözyaşlarını Hüznün refakatiyle içe akıtmaktır, benliği dokumaktır İsmini andığı kişiyi Zikretmek için demlenmektir Aşkın safhalarındaki edebin faziletini deruhte etmektir Kim bilir bazen Kasten ödün vermektir Nihayetin nöbetindeki serinliği keşfetmek keyfiyetidir Hicranı anlamaktır Yüreğin dağlanmasında adımdır Direniş için sabır sukut ile yeşeren fevkalade dirliktir Zülfün yâre inhisarını Görmesin diye örtmektir yüreği Sessizliğin dehlizlerinde nefeslenmeyi becerebilmektir Mesnetsiz nefesi Kalp için zikri, zihin için fikri Derlemeyi bilmek merhalesidir, zaman için çok gereklidir Gülün dikenine Örümceğin zarafetine Mezarın esrarında ki mevcut hikmetine tevessülü sanattır Bazen yaşamak için Ve bazen de ölüm yolculuğunda Cehti seferber etmek adına, derinliği uzanarak koklamaktır Dostun zaaflarına Düşmanın çığırtkanlığına Sübyanın hoyratlığına adım adım muhabbetle meyletmektir Fevriliğin Âdemi erdem kimliğinde Kemaliyetin her cümlesinde tasvip görmediğinin şahididir Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted May 6, 2011 Cevap veremedim içim burkuldu, gönül an be an sordu! Billahi Hep dertli gönül seni sordu Yıllardır hüzün soludu, yoruldu bizar oldu Bir çare adına Mütemadiyen Hakka yakardı Hiçbir zaman yılmadı, umut sofrasına kandı Sevmekten Söz ediyorum anlık hazdan değil Aşkın pervazlarına tutunuyorum korku değil Ha ne olur Bir haline eğil, gözlerinde meyil Kalbin vuzuhundan hakikatin deryasına seyir Mevsimler Gelip geçiyor, laleler renkleniyor Ruhum hicranın kadrinde seni hasretle bekliyor Gelen geliyor Selam vermeden çekip gidiyor Bir tutam olsun kulağıma yıllardır haber gelmiyor Nesiller büyüyor Ekinler hasat ediliyor lakin sen Mezarın sessiz sizliğinde, kalbimin köşesinde eriyor Ömür tükeniyor Yaşamak umut olmaktan çıkıyor Aşkın toprağı sahibini bekliyor, seni özlemle anıyor Çaresiz kalıyor Halsizlik çöküyor, çırpınış bitiyor Dil kuruyor, kalp tekliyor, diz çekmiyor, el terliyor Sana gelmeyi Bir ömrü çileyle örerek nefesleniyor Halinde rengârenk büyüttüğü çiçeklerle aşk diliyor Halinde filizlenmeyi Nefesinde erimeyi, aşkına erişmeyi Zamana hasrederek güfteleştiriyor, nakşetsin diyor Hasretin aşkını Naaşların serencamında demliyor Ey Hak diyor, yegânesin idrak ediliyor ruhum geliyor Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted May 6, 2011 Ne vakit hak olacak yaşamak ve idrakte anlaşılmak! Hiç bilmediğim Ve şahit olmadığım hıçkırık sesleri Beni alıp uzaklara, hazanın solgunluğuna davet diyordu Öyle bir sağanak ki Gök kubbeden sudur eden aşkın Sinelerde mahzun kalan hissiyatın, haksız soluk almanın Meramı anlatamamanın Hakkı tespit, yanlışı ret hakkının tanınmadığı Hilkatin gereği olan edebin hiçlendiği bir yozluğa doğru Adım adım yaklaşırken Ulu orta kan gölü her yanda görülürken İnsan, manasından soyutlanan can, adamlıktan anlamayan İhata ettiği savlarıyla Mütemadiyen kustuğu salyasıyla Şayet yaşamak bir hak olarak anlam bulacaksa ama anlaşılsa Varlığım hak adına solsa Hissiyatım hakkı teslim nefesiyle donsa da Ayazlar kaftanım, geceler çarığım, halim toprağımla koksa da Nur zifiri karanlığa yıllarca Sorgusuz ve sualsiz mahkûm kalacaksa Tahakküm adına, soysuz nefesler ne kadar yasalar çıkartsa da Çile bu uğurda Aşkla koklanacaksa hayırlar ola Ne kadar safahat göz önünde iştahı kabartsa da, nur olmayınca Ecir maksadı haksa Rıza için aranmak vuslat olacaksa Rahatlık kimin umurunda, geceler hasret uykusuz nazarlarına Kitabı celil bu uğurda Hissedilerek okunan evrensel beyansa Ayetler mütemadiyen hakkı aydınlatınca, kalp sancısı karşımda Kuşatan itminanlık yanımda Nefesim, her zerresinde titreyen hissim Başucumda, nöbet tutuyor ayakta, seher anlamlı bir an olunca Ezanlar kulağa gelince Ruhum kendi ikliminde şevklenince İşte o vakit kalbim sahibiyle, emin olmak benimle aşk dilenince Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted May 9, 2011 Meftun eden bir naif nefesin kalbi edep yadıyla! Zarafetine Gizlediğin nefesine Nisa kimliğinde ki edebi haline Sabrın Dirliğinde ki çilene Seni sende alan zalimin çarkına Çıkar Uğruna solgunluğa Çaresiz kalışına sessiz soluğuna Naifsin Sen payeler şevkisin Özelsin, hususen yetiştirişmişsin Annenin Dilinde özlemsin Babanın en müstesna varlığısın Sakinsiz Hiddet nedir bilmezsin Hükmün sahibine iltica edensin Anlamazlar Senin halinden Annesi dibindeyken vehimlerden Doğan Bebek ikliminden Edebin derinliğinde ki tefekkürden Hilkattir Senin varlığın aşktır Lafügüzaflar içinde ibretlik sanattır Ak aktır Kara beyazın aksıdır Kebir günah için taliplisini bulacaktır Maslahat Kimlerin işidir Müçtehit nefesleri çok derilerdedir Fukaha Şekliyet için midir Mizan düşünen için hükmü verecektir Mustafa CİLASUN Nefesin müddetini bilmek ve sahibine aşkla yönelmek! Bahşedilen gücümün serencamında Hakkı tespit, batılı ret olgusu vardır İnsan, âdem kemaliyetinde manadır Ölüm haktır nefsin nizamı hakikattir Hareket ve gücün kullanılan manası Hayrı tavsiye edip, kötülüğü mendir Umudun seyrinde, şer bir çoraklıktır Akıl ulviyet için vardır kalp hakkındır Hattizatında, akli nazar kalbi olandır Zira ihsan, onun nezaretinde adımdır Kanlar şahadet için akacaksa felahtır İnsan kul olmalıdır, aşkla susamalıdır Kendi nefsimde hâkimiyetim zaferdir Bunun için irademde demim fazilettir Dirayet bilgiyledir cehalet vehimindir Akide birliği muhabbet içinde sevgidir Dikkat et husumetler hiddet nedenidir Hiddet dirlik için nöbetleşen hazinliktir Şecaat rızada aranmalıdır zaaf zarardır Düşünmek bilmenin aynası bir sanattır Kendi halinde habersizse insan hamdır Olgunlaşmak merakın gayrete adımıdır Hissetmek, ruhun vuzuhunda kalmaktır Aşkın tefekkürü umutların haz baharıdır En kadirşinas sanatçı haddini bilecektir Çünkü kendiside bahşedilen bir sağlıktır Ancak kulsa vuslatın hazzına ulaşacaktır Hakk rızasında manalaşıp haşr olacaktır Evlatlar, neslin teminatıdır ancak şartla Mefkûrede hakkın aşkı idrakte olacaksa Yaşamak sanatı ruhi nizama ulaşacaksa Edebin hazzı nefisle yarışıp kurtulacaksa Her can sınırlı bir hukukun sahibi olandır Yarışmak için rekabet gerekçesi elzemdir Rıza’nın maslahatı azimeti ötelemeyendir Kendi içinde çürümeden şevki solumaktır Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted May 9, 2011 Yazmak ve anlatmak isterdim, fakat! Kaç kez başına geçtimse Ruhumun dinmeyen figanını hasretmek istemdimse Kalbimin hicran damlalarını ve hüzün yakarışlarını akıtmayı diledimse Olmadı, başarmaya ramak kaldığını düşündükçe, olur ya dedim ve geriye çekildim Katmerleniyordu ruhumda hicran Sessizlik içinde nereye temaşa ettimde. İçim gidiyordu her an Gözyaşlarımı bırakmak istiyordum, kimsenin görmesini hiç istemiyordum Çekiliyordum, kalabalıklardan uzaklaşıyordum, nerdeydin söyle ey anılan o can İsimsiz mektup yazmak istedim Biraz kaygılanmanı diledim ve yadedebilmen için neden merak içindeydim Ne kadar kıymeti harbiyesi olan bir nefestim, hiç söylemedin, ne sancılar ektin Niçin bir sual eylemedin, hissiyatımı derbeder eyledin, niye sessizce çekilip gittin Bir acaba demeden ve üzmeden Ram olduğum edebin derin izlerini refakatinle sürmeyi nasıl arzu ettim Lakin hangi lisan-ı hal ile söylemeliydim, çaresiz bir sessizlik içine çekildim Bilsen ne kadar beklemiştim, bir kelam etmeni ve yılların umuduyla kederlendim Sana evet,bir şey söyleyemem Serdewtmediğin hissiyatını asla deruhte edemem ve kalbi inşirahını bilemem Gönül bu, sanki hissiyat çağlayan bir su, merak alıyor içine, aşk nasıl bir korku Beni benden alıp götüren, bir efkarın meyline gark eden ve kendine çeken söyle ne Umut sanki yıllara gebe kaldı Ruhumu içinden çılıkamaz bir hicran kuşattı, kalbim nasıl burukluk yaşadı Kim nefesimin suskunluğunu anladı, hüznümle başbaşa kalarak hıçkırıkla ağladı Susmalıyım artık vakit çok geç, firkatine bağlandığım bilmeyecek kalp gülmeyecek Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites