Mustafa Cilasun 27 Report post Posted May 19, 2011 Ağlama kalbim, hicranın ahıyla burkulma! Her lahza geçip gidiyor seslenmeden Simende bir iz bırakıyor lal olmuş halinden, mütrebessim çehresinden İdrakinm bu ahval üzere hayli fakirken, bilmem ki ne gelir hala şikayet etmekten Bir ömür nedamet bu sinemdeyken, sürurun o izleri yüreğimden sessizce kaybolmuşken Kime ne söylerim,kuytu köşemdeyim Gelenin halinden ,geçip gidenin melalinden ne anlarım, kanadı kırılmış azadeyim Hazanın rengiyim, hüznün müdavimiyim, toprağın yadettiği yalnız kalan bir nefesim Nerdeyim, hangi hal üzereyim, kıt aklımla sanki sarhoş olmuş zavallı bir can-ı avareyim Sığınırım efkarıma ve derd-i gamıma Aman vermeyen her bir sızıya, yüreğimin dinmeyen sancısıyla, sukut ettiren ahuzarımla Umut besledim yıllarca, hülyalar derledim yalnızlığımla, yadına eriştiğim yarin nazıyla Başbaşa kaldım anılarla, okumaya çekindiğim mektuplarıyla,hasret kaldığım o kelamına Artık bir çare olmadığına kani geldim Şikayetlenmek ve nedamet içinde nefeslenmekten badirelerin sahraya anbean eriştim Hangi devanın adresinde nefeslendim ve gönlümün şehredilmesine ırsat verdim, inledim Yıllarca kime ne söyledim, en yakınlarımdan gizledim o sessizliğin yalnız müdavimiydim Yıllara ne istiyorsunuz benden dedim Figan eden halimi aşikar eyledim, bahtıma çaresiz kanaat ederek susmayı öğrendim Kuytu köşelere meylettim, kanadı kırılım bir kuş misaliydim, gözyaşalarımla yürüdüm Lafazanlığı hiç sevmezdim, ne derlerin furyasında kefilsizdim,dramatik bir hal üzereydim Dinlediğim şarkılar içimi açıyordu Sanki yıllara sari suskunluğumu şehreden birer tanıktı,içinde saklanılan bir zamandı Kiminin derdi, kiminin emeli, kiminin tükenmeyen hevesi vardı,bir an içinde ki harmandı Giden ahıyla gitti, kalan umudun prangalarında tutulu kaldı, kalp neden hiç anlaşılmadı Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted May 19, 2011 Geriye ne kaldı, ruhumun hicranı niye farktı! Artık silmek istiyorum bu gözyaşlarımı İçinden çıkamadığım bin bir sıkıntıları, yüreğimi sağlayan derin acıyı Susmak kifayet etmiyor, direnmek alıp uzaklara götürüyor, sabır imdadıma yetişiyor Meşkaleye dalsam, herşeyi unutmak için uğraşsam, düşlerin furyası peşimi bırakmıyor Yoksa ben kendimle barışık mı değilim Hala bin hüzün ile suallerin takibindeyim, sanki bir hafiye misali yalnılaşan nefesim Muhakemem ne kadar istikaemetimi belirler, istişarem hangi vadinin izlerini işaret eder Gönül neye meyleder, ukteleşen feryatlar neden kemaliyet için derdest olmayı elan öteler Nefesin sahibi bu fakir halimden ne bekler Tevdi edilen emanetler ihmalkarlığıma şahitlik eder, kalbi lekelerim arileşmeyi bekler Hangi nefen halime kefil olmayı teyit eder, bu kadar viranelik ahuzarlığıma elbette yeter Nereye baksam, içinden çıkılmaz zamana dinmeyen figanımı anlatsam, dinecek bu keder Gözlerim günlerdir neden uykuya hasret Vecdiyle felaha erişeceğim, ümidiyle beslendiğim, sabrıyla filizlendiğim hangi fedret Sanki içimde yaşıyorum medceziri, sinsice esaretiyle nefeslendiğim hevesleri ve o ukteleri Nizama nuhtaç ahvalimi, fikretmeye fevki yetişmeyen kıt aklımı, korkutan elem sancıları Bir aziklik var içimde, yılların hamasetiyle Dile gelen kelamın ahıyla, medet uman serabıyla, hikayeleşen ayetlerin ibretli yadıyla Hangi lisanı öğrenmeliyim, hal dilini mi talim etmeliyim ve gönül kırmamanın umuduyla Çaresizlik ne kadar bedbah bir bedelmiş, ihmal edilenlerin beklediği umut turabı namıyla Aklım çok karışık, izanım evet, bulanık Niçin hesabım bu kadar açık, mizan mefkuresi içimden çıkmayan uyanık ve tanıdık Bir söz vermiştik, sanki bedelsiz bir ömür tükettik, mağfireti hangi manada nefeslendik Müddetin aşkıyla neye şahitlik ettik, ecrin harıyla nevakit vicdanımızla yüzleştikmiştik Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted May 20, 2011 Sinemde bir sersin, hasretin payasinde ülfetsin! Gün gelir unutursun demiştim Sana halin çetrefilliğinden hazinle bahsetmiştim Kalbimin ikliminde sevginle serinleyerek seni tembihlemiştim Lakin akan zaman harmanında Ve hasadın cenahında yalnızlığımla yine andım Senden kalan an ve hazları terennüm ederek öyle sabahladım Yalan desem de içim el vermiyor Mütemadiyen vefayı sorgulayarak seni yad ediyor Muhabbet dirliğinde ve kalbin erdemliğinde seni hiç bulamıyor Öyle zor ki bu anı ve hali yaşamak Ummanın dehlizlerinde kulaç atmak misali bir kor İçimden atmak ve ruhumun sancılarından çıkartmak kolay mı Ah titremelerimle ateşte yanıyorum Ürpertiler zerresinde kalbimin hicranına kanıyorum Öylece savruluyorum ve umutlarımla hazanı haz ile kokluyorum Umut işte dinmek bilmiyor ve arıyor Aşkın türabında ve gönlün cenahında sürurla anıyor Gıyabında yüreğim ah çekerek, halinin ikliminde bahtını diliyor Şimdi ne yaparım, hüzün için varım Sevdanın harında sayıklarım ve sevileni aşkla anarım Kimliğimin pervazlarında ve hasretin dergahında vefayı sorarım Yaralı bir kuş misali şimdi kanatsızım Ufuklar bendinde şevksiz yaşayan solgun bir baharım Ömür sayfamda ve kalan anlarımla tefekkür dirliğinde yaşarım Aşk ikliminde bahardır ve çok anlamlıdır Her kim hakikatle dilerse her mevsim aşkla başkadır Kalbi hicran vuslat içinde tazeliğini koruyan sevdanın salasıdır Ölümle aşk anlamlaşan bir bahtiyarlıktır Korkular kalbin dirliğinde anlamını kaybeden zandır Muhabbet ve nitelik şuur birliğinde şenlenen renklerin şahıdır Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted May 20, 2011 Hiç bilmesen, yadetip firkatine eriştirmesen de! Ne söylesem nafile biliyorum Bizzat yaşamadan ve halde demini bulmadan Kalbin itminana doymadan ruhun sancıdan arınmadan olmuyor işte O hal bir başka melal diyorum Hissiyatımın renklerinde fevkalade haz alıyorum Lakin her nasılsa onu anlatmaya muaf fak olamıyorum ve susuyorum O vakit kalbimde asudeleşiyor Ruhum bir seyyah olarak adeta kıtaları dolaşıyor Sevdam mütemadiyen harlaşıyor ve kudret halimde azimle korlaşıyor Biliyorum edepten anlamam Ve edebiyatın rüknüyle nefesimi anlamlaştıramam Halimde derlediğim ve yıllara sari sefilliğimle varlığımı hasredenim Nefesten ziyade sermayem yok Edepten maada keyfiyetim dirliğimde nedense yok Tefekkür muhayyilem fevkalade çok ve umutlarda gerekçelerde ne ok Öğrenmek meraka tabiidir İdrak insan ikliminde fevkaladeleşen gülü badiredir İzan kulluk birliğinde ve zihin kalbin sezgisiyle inkişaf içinde sebeptir Nice güftelerde ne gizlidir Aşk neden mevsimlere tabii olmayan hazzı güzelliktir Gönül ikliminde ritmini bulan suhulettir ve bir ahenk içinde haysiyettir Gel korkularını yenerek dinle Urbasız tende aşk bir bahane ve kalbin fakirliği senle Ruhun asudeliği anlam bütünlüğünde ve hakiki aşk sor kiminle derdinde Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted May 20, 2011 Halime duçar olur nefesin, sessizliğin lal olan dilisin! Henüz titreşimler başlıyordu Hissiyatım renklerin birliğinde edep diliyordu Kalbim yıllara sâri suskunluğunu terk ederek şevke erişiyordu Meğerse gönülde ne baharlar Hazanın mahzunluğunu anlatan sessiz çığlıklar Baharın sancısıyla ses vermez ağıtlar vaktin zuhurunu bekliyor Ne vakit seni ansam yağmurun Meltem asudeliğinde hazzın ve bekleyen bahtın Tecellisi aklıma geliyor ve derin düşüncelere doğru yol aldırıyor An ve vaki olacak zamanını anan Aşk için çırpınarak sevdanın rahlesinden kaçan Ecrin pervazlarından içtinap ederek heveslerine boğulan her can Neler anlatıyor kalbime bilsen Nefesin müddetiyle bütünleşerek hicranı yensem Ölüm için nefesi zikredip irfanı seçsem ve senin ülfetine erişsem Kalbinin derinliğinde seyretsem Haiz olduğun zarafeti temaşa ederek nefeslensem Gönlümün umutlarını çok görmesen ve bir şevk ile seslenip yücelsen Ne kaybettirir sana anlayabilsem O vakit çekilirim sinemin derinliğine ve sessizliğimle Nefesim her ne kadar seni zikrederek kalbime hüzün tohumu ekse Gam değil razıyım virane halime Yeter ki sen serzenişlerinle kalbimi titretip nefeslenme Razıyım senden gelecek sitemli her nefese hicran hali yâd etse de Görünme artık fersiz gözlerime Kalbim her ne kadar darbı mesel ederek sırrını derlese Ruhum ruhunun müstesna güzelliğinde ve senin saadetin için sukutta Niyazım aşk seninle anlamlaşsın Sevda harıyla semaları aydınlatsın ve yıldızlara anlatsın Her sırrın saklı kalsın, mefkûren tefekkürünle nur salsın ve anılsın Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted May 20, 2011 Müddet-i nefesin dirdarında ki ey yolcu! Vuslatın serabından içersin Kalbinin letafetleriyle sinenden sahifeler seçersin Kim bilir hangi umutta demsin ve sabrın vuzuhunda kedersin Zihnin girdaplarında çilesin, azimetin bağrında sefilsin ve iradene kefilsin Nice bahtlar umuda kanıyor Yağmur damlaları ötelerden ikramla hicranı anıyor Sevda mevsimlerinde gönül yol alarak aşkın serencamına uzanıyor Umut kanaat ikliminde pervazlarda yeşeriyor ve güle tebessüm gönderiyor Aşkın çemberi ihata ediyor Dil her ne kadar bizar kalsa da, edebiyle anlamlaşıyor Yol yolcularını bekliyor, han yalnızlıktan korkuyor, kalbin ne diyor Öyle bir aşk rıhtımı ki ruhumu okşuyor ve rüzgârların muştusu haz veriyor Haklısın ki bahar sürurdur Hazan umutlar sofrasında solgunluğa giden nağmedir İşte o vakit kalbin biçaredir, geceler senin için anlaşılmaz kederdir Karanlık duygular ve arza akseden umutlar çare adına muhabbeti bekliyor Bilir misin şairin ağıtını Yanmadan yazan çaresizliği, hevesler için hederliğini Nedensizlik yokuşunda yudumlanan sefilliği ve fersiz gözlerde şevki Söyler misin hesapsız ne var kâinatta nitelik ruhun hakikatinde niye nöbetçi Ey yolcu rüzgâr arkadaşın Biliyorum ki umutların sırdaşın, Süreyya yıldızı hazzın Tefekkür sevdan, kanaat urban, ölüm ancak halinde sürurlu sayfan İzlerinle anlamlaşan, melalinde çığlık çığlığa şafaklara umutla bağlanan Nefesin kadrinde ve hevesin renklerinde tuval üzerinde resmettiğin manzaran Gönlün sanki bir çağlayan Aşk sessizlik yortusunda kalbi inşiraha soyunan muazzam İhsan sadakatinde, ihlâs kendi saadetinde, tevazuu nefsin kadrinde gam Ey ayan olan, nefesin mühletinde çare arayan, umut filizlerini hakka yollayan Ne olur bir an yese kapılma Ruhun hissettirdiklerinde uzak kalma ve illaki kalbini anla Aşikâr olan ayetlerden korkma, hikâye edilen hakikatlerden uzaklaşma Artık vuslatın tınısını anla, hesabın neticesini unutma ve yolun başlangıcında Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted May 21, 2011 Sinemi meftun bırakan o firkatin ve sessizliğin! Bazen Can çıkmadan huy çıkmaz derler ya Ruhun daralmalarında ayazlar kuşatır anla Kalp Sahibinden azade olunca nahoş umutla, Sevda kuraklığında aşk derin acılar tadında Senin Huyuna, umut için solgunluğuna aşığım Halinde taşıdığın o mefkûrenin sancısındayım Teninin Naifliğinde ben soluksuz devrancıyım Ben tenimde kiracıyım, ancak seninle hancıyım Bizi Muhabbete gark eden ziyadesiyle manadır Aşk, nur ikliminde taliplisini arayan kervancıdır Gülün Kokusunda, ötenin sultasında aranacaktır Şayet murattan bahsedilecekse şaşılmayacaktır Renklerin Envai çeşitleriyle heveslerini destele Zevklerin azamisinde düşün nefeslerini tüketme Nihayet Ömrün takip edileceği zaman hanesinde Ruhun ilk adresin kayıplarında gidiyor adımlarla Ben Seninle bahtiyarım ancak sol yanım ağrısa da Hicran şarkıları beyhudeliğime bir selam salsa da Hasret Damarlarımda kuruyan kanın tek ahı olsa da Ruhum kendi sarhoşluğunda, kalbim Hakkın yolunda… Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted May 21, 2011 Kalbim, hilkatim, hakikatim ve gerçeğim! Hepimiz Gelmiştik bir şekliyle Nasip olunacak dirliğin alınacak nefesleriyle Hilkatin Takip edilecek izlerinden giderken özlemi çekilen, yüreği ısıtan, sevgiye kavuşmak Bu sayede Aşılmayacak bir engel çıkar mı Katlanılmayacak çile ve çıkarılmayacak bir varlık Mefkûreleşen, Umutlar yumağı olarak sineleri coşturan Aşk ve sevdayla vakfedilen canla inzivayla gidilir Yoksa Asırlarca onca çileler niye çekilir Yaratan eza etmek için mi bizleri halk etmiştir Niçin Tebliğ eden mübelliği göndermiştir, Neden kızgın çöller ikliminde gülü işaret etmiştir Kalpleri Neden iman hakikatine erdirmiştir, Hiç esirgemediği tebessümü hoşgörüyü öğretmiştir Onu yaratan, Aynı anda tuğyana sabırla bakandır Mühleti anlamlandıran ve hikâyelerle uyaran haktır Sadece Ve yalnızca mürebbiyelerle, Vesilelerle aklı, izanı gerçeğe davet eden zarafetti İnsan Fıtratına uygun olmayan, Edebi ve zihni tarumar eden zilleti haberdar ederek… Azabın Nihayetinde temizlenecek Ona duçar olmayanlar, sabrı bir erdem sayan canlar Efendiler Efendisinin sancağı altında nefeslenerek Dirilişin, ölümde süzülüşün itminanlığıyla göçüp gitmek O an ve Zaman kavramının anlamının manalaştığı Batın içinde zahire kapı aralayan ummanın denkliğinde Vuslatın işaretleri, Faziletin hikmeti ve çilenin keyfiyeti Aşkla işliği anlaşılacak ve bahar gün gibi açığa çıkacak Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted May 21, 2011 Yadettiğim bir an, ruhuma işleyen zaman! O an çok çaresizdim Suskunluğa mahkûm olacak kadar halsizdim Kime ne diyebilirdim, terennüm ettiğim derdin esiriydim Babam hayli saftı Anam mutfak adına mütemadiyen kaygılıydı Yokluk yanı başımızda, hicran her zaman karşımızdaydı Maaş vakti gelince Münhal olduğu üzere babam hiç bulunmazdı Anam sabaha kadar uykusuz kalır ve beni de uyandırırdı Gün ışımadan Çarşıda ne kadar sabahçı kahve varsa bakardık Korkuyla barışık yaşardık, henüz okul başlangıcına uzaktık Ne derman vardı Ve ne de binecek bir vasıta için karşılık vardı Soğuk ve kaygı, korku ve ön yargı bir telaşla yanımızdaydı Bu o kadar acıydı ki Babam namına sinemde buharlaşan bir sancıydı Aile niye vardı, efrat kim için kutsiyet cenahında hayâydı Çok susamıştım Yürümekten bizardım lakin anneme söylemezdim Onun hicranını artırmamak adına çaresiz sukuta geçerdim Aramak nafileydi Yorgunluk her halimizde serzenişlerin habercisiydi Annem nedameti davet ederek bedduaların refakatindeydi Ne sıcak bir ekmek Ve ne de hasreti çekilen bir yudum çay bulunmazdı Her zaman denesiz çorba ve bir haftalık pişen ekmek vardı Babam maaşı bitirince Arkadaşlarının tavsiyesiyle bir âlemin keyfiyetinde İki gün sonra karşımızdaydı, lakin ne para ve ne de ar hardı Mustafa CİLASUN Bilmem ki ne haldeydim, yitik bir nefes misaliydim! - Gözlerimden yaş boşalıyordu. Oysaki bu konuda pek alışkanlığım yoktu. Halin fakirliğinde, kalbin sevgiye hasret iklimiyle nefesleniyordum. Yapraksız bir dal misaliydim. Şevksizliğe gark olan hicranı abideydim. Ne gülmeyi bilirdim ve ne de tebessüm için yüreğimi hasredendim. Bilmek için erdemden azadeydim. Düşünmek için bilmeyi, idrakle hissetmeyi özümseyemezdim. Hoyratlığın kadrindeydi takatsiz nefesim ve çok fakirdi bildiklerim. Tekâmül adına, sevda babında, Aşksız kurak ayazlarda, poyrazın hırçınlığında, Kan çanağına dönen gözler ve hissiz nefesler lahuti şiirler dinler. Alp götüre bir zaman dilimine, Kahraman Tazeoğlunun sesinden arazını dinliyorum. Yüreğin burkulduğunu, dilin kuruduğunu, gözler boşalınca hissettim Şiir adına her ne yazılsa az dedim. Sarsılan hislerimle titremeye başladı tüm bedenim. Ben ne kadar sefilim, kalbi hissedişleri ben nereden bilirim dedim. Avuçladığım toprağı öylece sıktım, Ve gözlerimden akan yaşlarla onu nemlendirdim. Kokusunu içime hasretle çektim ve iklimlerin seren camına kilitlendim. Hissetmek adına kalbi olmak dedim. Ruhun insicamından uzaklığımı bir bir gözden geçirdim. Hilkatin muvacehesince, aklın mücerretliğinde nefsimi güncellemiştim Hasreti ve özlemi yeniden anladım Sevda adına yanmayı, aşk babında kanmayı tanımladım. Ötelerin hazzıyla, vuslatın kalan sayfalarında, gül kokusuna yaslandım. Çaresizliğimle el açıp yakardım. Nefesin kalanlarıyla, ömrün devranında hardım. Tek başıma kala kaldım, arkama dahi bakmadan suskunluğa uzanmıştım. Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted May 21, 2011 Talihi Rana, bahtı cennet olasıca dediğim… Satırlarınızda ; Bazen ; İstanbul benim canım; Vatanım da vatanım... İstanbul, İstanbul... Diyen Necip Fazıl’ı… Bazen ; Yağmur, seni bekleyen bir taş da ben olsaydım Çölde seni özleyen bir kuş da ben olsaydım Dokunduğun küçük bir nakış da ben olsaydım Sana sırılsıklam bir bakış da ben olsaydım Mısralarıyla Nurullah Genç’i… Bazen ; Mona Roza, siyahgüller, ak güller Geyve’nin gülleri ve beyaz yatak Kanadı kırık kuş merhamet ister Ah, senin yüzünden kana batacak Mona Roza siyahgüller ak güller şiirinin sahibi Sezai Karakoç’u… Bazense ; O’na dair satırlara istinaden yorum yapamadığım, divan edebiyatının idolü olarak gördüğüm İskender Pala’yı buluyorum, görüyorum.. Nur alası, nur olası, nur olup bu alemden çıkası… Gözü, gönlü nurlanası… Kaleme kuvvet, yüreğe sağlık, cedde rahmet... Vakt-i Cuma… Duaların makbul olduğu vakitte, dualarınızda yer almak duasıyla... Cevaben yazdığım: Zarafetinizle bu bedbin ve zavallı nefesi meftun eylediniz. Ruhumun seyrinde, umutlarla şakıyan bir meşale misali yücesiniz. Bilesiniz.. Edebin yudumlandığı, edebiyatın sazendeleri üstatlarla anılmak Ne diyeyim ki yüreğinizin asudeliğine karşı nasıl mümkündür duyarsız kalmak Fazlasıyla hak ediyorsunuz, niyazlar için şimdi müsterih olunuz Fakir sefilliğimden sudur edecek dileklerimle, umudunuza gark olasınız Emanet sayfama fevkalade renk kattınız takdirler sizin hakkınız Bu anlamda kalbinizi, ruhunuzu sahibine emanet ediyor ve selamlıyorum... Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted May 21, 2011 Gönül yanar, dil susar,lisan-ı halden kim anlar! Sanki bir yangın sonrasındayım yol boyunca Adım adım hicran yakamda, hüzün sinemi hadsizce dağlayınca İçim burkuluyor sessiz kalınca, kapımı çalan bir umudun nefesi olmayınca Fersiz kalıyor gözler, unu takip eden izler, ruhumu bizar bırakıyor onca taraneler Başım ellerimin arasında, çaresiz bir nazarla Yüreğimde başlayan tufan anbean bahtımın lahzasında, hazanın ahıyla Figan ediyor gönül, lalleşiyor şevksiz dil, hiç aman vermiyor bihaber soluğuyla Nereye baksam, içinden çıkılmayan bu zamana derd-i gamımı anlatsam korkuyla Neden bin hüzün ile bir yol alır ve yaşarım Suaallerin peşine takılırım,halimin fakirliğine ibret içinde bakarım Gönül kapımın açılmadığına yanarım, kalbimin inşiraha hasretini nasıl anarım Sessiz bir şekilde, temaşa eylediğim iklimin zindeliğinde umudumla lahzaya ramın Gözlerimin pınarı kurumuş yaş akmaz Bir gönülde şefkat ve muhabbet hasıl olmayınca rahmet niye sual eylemez Firakımda fidanlar yeşermez,gül-i nihalden haber beklenmez,umutlar hiç gülmez Aklım kıt hikmetine erişmez, idrakim kapalı lütfundan aşkıyla niye nasiplenemez Kuşlar kanat çırparken, kuzular melerken Kelabekler rengarek sürurun şevkiyle aidiyetlerine sadakat ederlerken İzanım ve ruhum bu hakikati yakinen bilirken, tercihlerim ki ahvalime ağlarken Sinem feryat eder, vicdanım kalbime an be an neler söyler, vakit geçti artık mı der Sus artık ne olur yüreğim kaldırmıyor Lisan-ı halimin fakirliğine herkes kıs kıs gülüyor, lakin gönlüm el vermiyor Vakit daraldı diye telkin ediyor, göçüp gitmeden serdetmem için tenbih ediyor Gün bitiyor, sokaklarda ki tezahürat hiç dinmiyor, aklım neden hala sual ediyor Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted May 23, 2011 Kalbi hissedişin ve güfteleştirdiğin o hazin çilelerin! Ne bilirdim ki Nihayetinde bir tevdi edilen nefestim Emanet hükmüyle senin şefkatli kollarına teslim edilmiştim Sen halsizdin Hamiyet adına nasipsiz bir suhulettin Çaresizliği sabırla bereketlendirerek kanaate iltica etmiştin Beklentilerin Ve hayali sukut ile geçen günlerin Dişlerini sabırla sıktığın çilelerin ve solgun ümitle niyetlerin Halis niyetlerin Secdede ki akan yaşlar güzelliğin Teslimiyet içindeki ülfetin ve ihsan adına sonsuz gayretlerin Hiç yılmazdın Muhakkak çareyi umutla arardın Kimseyi kınamazdın, kendi halinde uzun yolculuğu hep anardın Evlatların adına Şayet çileleri yudumlamak haksa Aşkla yoğrulmak ve sevdanın çeperlerini arşınlamak koklanınca Derlediğin heveslerin Güfteleştirdiğin hazin çilelerin Gariplik adına masumlaşan aziz nefesin, hüznümün kalesi oldu Kolum kanadım Ve fersizleşen gözlerim doldu Dizlerim takatsizleşirken, ayaklarım sukutuyla şevki uğurladı Dilim dönmez oldu Kalbim titremeyle solgunluğu andı Toprağın kokusuyla var olan hasretliğim vuslat için yakarandı Solgun tenin Kefeni kuşanan çileli bedenin Tabut içinde ki sessizliğin, ölümle arkadaşlığı bize anlatmıştı Mustafa CİLASUN Not:(Değerli dostlar, rahatsızlığım vesilesiyle bazen uğrayacağımı ifade etmek istiyorum.) Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted May 23, 2011 Ne hazindi hasrettiğin nefesin ve hüzünle gidişin! Ne yılar yetti Ve ne de bahşedilen ömür Dertleri anlatmak için kifayet edecek bir faziletti Nihayetinde Kendi halinde masum bir nefesti Çok gayret etti, mısralarıyla gönülleri ne fethetti Nesillerin dağarcığında Fevkalade kök salan bir çınarı ebetti Yalnızlık onun için ne büyük bir kederdi ve yetindi Kime şikâyet edecekti Ve kimin hakkından gelebilecekti Kendi halinde bir nefesti, şiirleriyle çok âlemlerindi Sabiler için bir şevkti Aşk adına hasreti anan hicranı dertti Anlatmak adına mısralarıyla ummana uzanan bir erkti Liyakatli yapısı Azimetle şiire olan tutkulu sevdası Aşiyan için tek yarası ve yalnızlık adına dinlediği şarkısı Ne çare olacaktı Yalnızlık can için ne kadar murattı Muhabbet için nefesler ikliminin bereketi şart ve farktı Lakin ne kadar anlaşıldı Güzü battaniyeler içinde geçirtmek mi haktı Kim ne kadar anlamak için uğraştı, kitaplar çok mu sattı Dostlar ne için vardı Kadirşinaslık mazi sayfalarında mı kaldı Hak adına hakikat, kimin umurunda olan anlaşılmayandı An her geçen gün Sessizliğin serencamında yaklaşıyordu Hal, bizzat hakikati biliyordu, lakin dil çaresiz kalıyordu Ölüm mukadderattı Şiir yazmak sevda adına maslahattı İradeyi kanaat tercihler için şart olan hakikatli bir hesaptı Dünya sevenlerine kaldı Ukba serinliği ve haşyeti kime yardı Nefesleri anlamlaştırmaksanat adına şart olan bir sevdaydı Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Demet Keskin 27 Report post Posted May 23, 2011 Yüreğine sağlık manevi kardeşim.ilminiz hiç tükenmesin. Değerli ailenize selamlar. Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted May 25, 2011 Eyvallah kıymetli kardeşim... En kalbi selamlarımla mukabele ederek, esenlikler dilerim... Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted May 25, 2011 Yalnızlık acı veriyor, rüzgâr susmuş niye ses vermiyor! Yine akşamın mağrurluğundayım Ruhum seyyah olsa da kalbi burukluk yaşamaktayım Hicran sayfalarında uyumaktayım, hüzün içinde nefesi bırakmaktayım Bilmem ki hala niye ağlamaktayım, kim için ufka uzanmaktayım, ummandayım Feryadım duyulmaz artık soldu Hasret ıstırabın elemini sineme sessizce neden koydu Yalnızlığın koylarında, umudun muştusuyla yaşamak meşakkatli oldu Halin hasredildiği, vefanın suhuleti, aşkın en bakir zindeliği, feda yolunda nurdu Sessizliğin toprağına uzanıyorum Hülyalar içinde nefesin şevkine kanıyorum, ağlıyorum Derdin baharında, çilenin sükût içinde kuşattığı efkârla kimi anıyorum Ömrüm aşkın yolunda ve edebin nefesi kuşatıcılığında hiç yorulmasın, feda olsun Şimdi okuduğun şiirleri anıyorum Ve fevkalade anılara dalıyor, kalbi sesinde uyuyorum Ruhuma hazzı salan letafetini, hasretin sürur bahşeden ülfetine kanıyorum İşte o vakit ferahlıyor ve amansız huzur duyuyorum, aşkını hal ile yudumluyorum Ne kadar uzaklarda yaşasan da an Kırgın gönüllerin, mahzun yüreklerin hıçkırığına kan Aşkın izzetini, iradeden vazgeçiren servetini, kalbin haz duyan hasretine yan Sevdanın nidasıyla bir vakit yeise düşmeden yol alan cefakârın sesinde aşkla uyan Ömrümün son deminde ölüm içimde Seyrine ram olduğum hazan masumluğuyla halimde Hani kutsiyetine inanılan aşk, hakikatiyle mazi derinliğinde kimin derdinde Yaşamak böyle mukadderse, kul olmanın farkı nerede ve aşk çilesiyle şimdi hasrette Ah aldı felek çaresi yok acısı hazin Kime nazar ettimse hali perişanlık çarkında vehim Ah yüreğimi dağlayan melalim, sükûta yönelen ve tarumar olan sökün halim Neyleyim, kime şikâyet edeyim, samimiyet hangi gönlün derdinde ben nasıl bileyim Sefilliğime boyun büküp gideyim Kimseye seslenmeden artık bu diyardan göçeyim Mezarım için ruhuma yöneleyim, umutlarımı arşa muhabbetle elan göndereyim Nefeslerin dostluğunda hala nöbetteyim, sadakat içinde takatsizliğime ne söyleyim Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted May 25, 2011 Saklayamam sevgimi akan gözyaşlarımdan! Hangi lahzanın gadrinde kalmışsam Ruhumun hicran damlalarını sessizce yudumlamayı arzulamışsam Kendi halimde yâdımla baş başa kalarak umudun yolculuğuna figanımla çıkmışsam Hıçkırığa kanıp yalnızlığın didarından tutunmak için yüreğimin kanaatine sığındım Hangi yolu denesem kar etmiyordu Bir türlü içim içime sığmak bilmiyordu, merakım alıp bir yerlere götürüyordu Ne nefesim yetişiyor ve ne de figanım halimin perişanlığına çarey-i aşkı sunuyordu Gün batıyor, seherler çağırıyor, lahzalar ibretin senasıyla elan farkı fark ettiriyordu Kimi nefes susuyor, kimi nefes gülüyordu Bilmem ki anlamak için neden tefekkür etmeyi istemiyorlar ve kaçınıyorlardı Neden ibret almayı, bir ders çıkartmayı arzulamıyorlardı, alay etmek için bakıyordu Nazar etmenin, nazar gâh olan kalbin, şehre dilmesinden feragat etmeyi istiyorlardı Ruhumu yoruyor artık nedense bu sualler Vahdete ihtiyaç duymayan topluluklar, şuradan habersiz olan soluklar ve anlar Nereye gitsem, hangi meclisi ziyaret etsem içim daralıyor, nakaratlar devam ediyor Tekdüzelik ruhumu eziyor, içinde bulunduğum gizli esareti resmediyor ve üzüyor Kuşun kanadını kırmak ne kadar feci Annenin yavrusunu katletmek hangi duygu için itibar elde etmek için yeterli ve kâfi Katilin ve caninin, terör estiren insan suretinde ki her nefesin fütursuzlaşan o eşkâli Satılmışlığın sinelerde mahkûm eden hicranı, hakkı hak bilmeyenin dramlaşan ahını Nasıl anlamalıyım, tefrikayı unutmalıyım Siyasallaşmış her satırı, içinden çıkılamayan bin bir hüsranı ve yalan vatları Kalbimin hangi sahrasında saklayacağım, derinliğin kepazeliğini silip atacağım Sahip çıktığımız ve efradımız saydığımız apoletlilerin densizliklerini unutacağız Arz kan ağlıyor, mazlumlar bakıyor Sırası gelen öne çıkıp atmosfer parkı sakinleri için canhıraş mücadele ediyor Küresel güçler neyi takip ediyor, milletler topluluğu güya çözüm için uğraşıyor Kim kimi kandırıyor, içim kan ağlıyor, desiseler niye bir bir ortaya çıkıyor Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted May 27, 2011 Aşk; ruhun vecdiyle firkate kanmaktır! Anlamak, şuur adına vakıf olmaktır Akıl muhakeme etmen için sana bahşedilen en zaruri maslahattır İdrak, ruhunun yetisiyle anlamlaşan firaktır, kalbin lisanı niye aşk-ı sanattır Yaşamak, tekabül eden vaktin sadrında mukallit kalmak ne büyük kabahattir Nefesin teslimiyetinde ne ardır Ölüm neden bu kadar korkutan bir afattır, haşyet-i farktır, lahzadır Hasret sevgi selinde, muhabbet ikliminde, gönül dilinde anlamlaşan farktır Şefkatsiz yürek neden paslanmaya yüz tutmuştur, pınar olmaktan çıkmıştır Hakikat ruhunun cenahındadır Kendi haliyle barışık olmayan, nefsin nizamına dikkat etmeyen zandır Kabahatli olan bizzat bühtandır, mukallit olan candır, bir nazar-ı gamdır Fırsatları değerlendiremeyen zavallıdır, aczi yet içinde saklanan fukaradır İnsan, aklı ve irfanıyla âlidir Nefesin aşk nimeti de bu hakikatle bariz bir şekilde her vakit önümüzdedir İradi olmak, zafiyetlerden kurtulmak meşkin farkı, aklın ve irfanın edebidir Niyet zahir olmadıkça, kalpten geçenler umutlaşmadıkça aşk niye fakirliktir Kabahat işlemek ne demektir Hak ve hukuku gasp ederek etrafı talan etmek, insanı esip geçmek midir İnsanın sabrını zorlayan, acabalar içinde ruhunu bizar bırakan gerekçemidir Neden eziyet etmek adına hak talep edilmektedir ve haklar çiğnenmektedir İnsan düşünen ve fark eden zadedir Ruhundan ve aidiyetinden habersiz kalan kimlerdir, ne kadar biçarelerdir Her fırsatta kan akıtmayı, ortalığı karıştırmayı gaye edinen birer sefillerdir Tefrikayı marifet sayan, istikrarı baltalayan, hak hukuk tanımayan kimlerdir Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted May 27, 2011 Susmak, sabr-ı kanaati aşkla yudumlamak! Siney-i melalin lahzasında kalmak Ne kadar çıkmak istese de, ruhunu bizar bırakacak kadar dirense de Arzu ve heveslerin yüreğini dağlayarak figan ettirse de, sen yine de iltifat etme Nasibin kazasını bekle, takdirin sahibinden bir an olsun kalbini şüpheye teslim etme Yorulan nefesin, solan hevesin Gün yüzüne hasret kalan emelin furyasında dilenme, aşkın inşirahını bekle Kalbin sahipsiz değil idrakinle tefekkür etsene, vakit sevdadır, maşuku düşünsene Nasıl bir hengâmenin eşiğindesin, zanları gönül neylesin, o yeisi aşk neylesin üzülme Bazen gün ayı besler, bazen yılı Bir ömür bahşediliyor, en mümtaz eser tevdi ediliyor, akıl sual etmiyor nerdesin Muhakemeyi terk eden gönül’e hak ne için nazar etsin, işaret taşı ayağına mı gelsin Zevkin, keyfiyetin haz veren letafetleri halin deminden mi terk edilsin, nefis neylesin Sadık olmak, kalbi nazarla bakmaktır Şek ve şüpheden kurtularak, aşkın sadrına bel bağlamaktır, ağlamak yıkanmaktır Yanmak, sevdanın serinliğinde umuda bulanmaktır, firakı aşkı muhabbetle anmaktır Kanaatin vecdiyle durulmaktır, inkişafın sahnesinde ruhu esaretinden kurtarmaktır Bağnazlığın çarkından çıkmaktır Önyargılardan arınarak, hukukun şadıyla muhabbete ulaşmaktır, hakikat aşkıdır Çaresizliğin mecrasından çıkmaktır, tefekkürün feyziyle yanmaktır, aşka akmaktır Firkatin ramıyla vakıalara bakmaktır, telaş ve gailelerden kurtulmayı başarmaktır Teslimiyetin baharını yaşamaktır Hazan vaktini nefsi telakkilerin sahnesinden ayrışmaktır, ibreti aha bırakmaktır Kalbini sakın ihmal etme boşluk kabul etmez bir uzuv diyerek te es geçme ahı ağırdır Söyle kâinatta sahipsiz olan bir nefes var mıdır, istikameti olmayan can kime ardır Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted May 28, 2011 Söylermisin nerdeyim ve hangi hal içindeyim! Sanki kaoybolmuş bir nefesim Vurgun yemiş bir halin içindeyim, sessiz ve kalb-i viraneyim Dinmeyen suallerin peşindeyim, ümitlenmek için nefes nefese azmekteyim Neden mesut değilim, zanların girdabında bocalayan bir zadeyim ve takatsizim Hangi kalem yazdı bahtımı Yargıç olman için sana hak ve hukuk bırakıldı mı, yoksa cefamı Neden anlamazsın ve ya ram olmak için uğraşmazsın, mütemadiyen yargılarsın Kalbi olmaktan, ruhun yetisiyle anlamlaşmaktan sakınırsın ve nedense korkarsın Ne kadar ağlarsan ağla Hırkırıklarınla hissiyatımla buluşma, acabalarla hiç yanılma Kalbin sahipsiz değildir ne olur anla, ruhun bedelsizliğin abidesi değil korkma Müddet-inefes, heveslerine gerekçe olan gayen seni aldatmasın ve halini yormasın Emellerin yolda bırakmasın Ufkun hiç kararmasın, irfanın ve izanın istikametini bozmasın Hak ve hakikat adına arifler ve ehl-i hal olan kutlu nefesler karşına çıksın Sevdanın ve aşkın feyzini senin sine –i ahvalinin sahrasında vecdiyle latifleştirsin Her ne yapıyorsan ve arıyorsan Birheyecan uğruna bedelsiz sandığın vaktini hasrediyorsan, nafiledir uğraşma An ve zaman gerekçelidir, izan ve irfan şadıyla taçlanan furkan-ı hedeftir, yanılma Kimi kınıyorsan ve ayıplıyorsan, başına gelmeden, içinden geçmeden ermezsin felaha Ömür, tekamül sanatıdır unutma Bahtın kazası haktır sakın yeis içinde savrulma, sabrı ve kanaati hiç unutma Tevekkel olmak, tadbirle teslimiyet içinde kalbin sahibiyle buluşmak, nafile sanma Akıl ve idrakin en önemli azığındır sakın ihmal ederek suskun sokaklar misali olma Fersiz lambalar ardır unutma Feyz ve bereket gerekçelidir farkını fark etmeden olur ya lafazanlığa sığınma Tohumu düşün, toprağın halimdedir aşk, zamana tavdır sevda, firkati için şaşırma Kabir izafidir, ölüm talim-i ilimdir, aşk ruhun lisanında vecdidir, ecri edebidir anla Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted May 28, 2011 Neden karşıma çıktın ve nazarınla yıllarca avuttun! Bilme kine yapmıştım ve kimi kınamıştım Sessiz ve sünepe bir vaziyette gülmüştüm, içimde neden büyütmüştüm İnsan ve zaman, baht ve kaza, doğum ve ölüm, umut ve hüsran aşkını küçültmüştüm Neden düşünebilmeyi, ibretiyle nefeslenmeyi, fıtratıyle akletmeyi önemseyememeiştim Bilincim ve irfanım adına niye açtım Hangi sahranın vecdine susamıştım, arifin edebinden mi nasipsizdim Firkat nedir hiç bilmezdim, inşirahın lafzını dahi hiç işitmemiştim,can-ışaşkındım Hayat nedir, ömür zaten pek bilinmeyen serdir, ölümAllah’ın emridir der bakınırdım Öğrenmek adına niye muarızdım Nasıl bir kaatin kanatlarında çırpınan sanıktım, alıklığın farkındamıydım Yitik yılların, ruhumu bizar bırakan kaçkın kılçıkların ve meyledilen mecaraların Sosyal bünyede ki hezeyanların, devşirilen bağnazlıkların, tahakküm eden kanların Mahkum eden, hakkı gaspeden Eza etmek için ruhundan geçen, kalbini dinlemekten feragat etmeyi bilen İnsanın ahını almak için sıraya giren, mahzunun nefesini hiç önemsemeden alay eden Mağdurun figanını asla dinlemeyen, sabinin çığlığını işitmemek için hunharca katleden Bir neslin dramatik bağdirelerinde Hak ve hukuktan arınmış, hakikatin sevdasından sıyrılmış azınlık vehmiyle Çetelerin ve eşkalleri alalanan nefeslerin hükümran olduğu yılların cefalı fermanıyla Nice başlar kesildi, idam sehbaları tertip edilerek seher vakti beklenmeden katledildi Yasama erki, yardı erki nerdeydi Neden bağrımıza bastığımız kurmay askerler böyle bir garip halin içindeydi Yargı ve yasama sanki tekelleşmişti, çetelerin tertiplediği devlet tipi niye feciydi Emir veren saikler kimlerdi, istirarı talan etmek adına aymazlık adeta o an karşımızdaydı Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted May 28, 2011 Ah ettim, kalbimde niye sürurunu hisstmedim! Ne olurdu ki bir kez aynı hislerle Nefes alıyor, seni dalgalar eşliğinde Şarkıların hazan kokan nağmelerinde Sirtolarını çalan gemilerin güvertesinde Emirganın güzelliğindeki çiçeklerde Şevkle öterek şakıyan kuşların seslerinde Konan kelebeklerin kanatlarında ki renklerde Çocukların umut saçarak nazar eden buselerinde Simitçinin son sattığı simit sevincinde Kuşların yavrusuna götürdüğü av sevinciyle Martıların yılmadan arandığı tutkunun şevkiyle Bestelerin mazi derinliğinde sazendenin nefesinde Hissetmek istiyorum öyle diliyorum Geceleri gün gibi yaşayan hal ehli gibi Nihayetimin merakında demlenen bir abit gibi Aşkın yangısında solumaktan yılmayan bir arif gibi Gittiğimiz ve dilediğimiz yol belli Kurban olmak için can kimin derdi sanki Davaların hazzıyla şevk veren aşk ne güzeldi Yalnızca onun için can verilir vakfedilir candan geçilirdi Zaten gelemezdi ondan ne isterdim ki Yalnızca sevdiğini söylemesi tek yeterliydi Ömrüm boyunca hiçbir zaman görünmeseydi Yalnızca yazdığı mısralarla meramını beyan etseydi Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted May 28, 2011 Haberdar olacak mıdır canan, gamı sineme koyan! Sessiz ve sakin bir hazanın içindeyim Mecnunun vecdini anan, acizliğine kanan, aşkın lahzasında zadeyim Yüreğimdeaçan mevsimlerin ahengindeyim, kimi vakit zemheri, kimi ah edenim Sevdanın firkatini iliklerimde ki terennümündeyim, burukluğumu nasıl ayan ederim Ne vakit bir çiçeğe yakın haldeysem Hasretin bağrında figan eden bir nida isem, boyun bükerim, sabrederim Nasibin lahzasında ki aşikar olan hikmeti nerden bilirim, elhak Rabbim derim Ruhuma serinlik bahşeden kimdir yakinen bilirim, o na iltica ederek mağfiret isterim Bağnazlığın girdabından kurtulmalıyım Önyargıları mı taliplerine bırakmalıyım, şek ve şüpheden kaçınmalıyım Gönül kapımın açılmasını dilemeliyim, kalbim inşiraha ram olmalı bilmeliyim Gönlümün denizinde, ruhumun sahilinde umutla beslenmeliyim, aşkı dilemeliyim İhsan ve inayet üzere şekillenmeliyim Halime ducar olan taşlardan ve nazarlardan sakınmasını öğrenmeliyim Meclislere vahdet için icabet etmeliyim, furu meselelerle iştigal edip gezmemeliyim Kimseyi hor ve hakir görmemenin nefsi talimi ve terbiyesinden geçmeyi bilmeliyim Arifin halini, nefesinde ki hikmeti Ruhumun derinliğinde hissetmeliyim, hamaset ve işgüzarlığı terk etmeliyim “Ne derler” için değil, kalbi ve ruhimanada aidiyetimle müşterekliği öğrenmeliyim Her fırsata çıkarımiçin hucum etmemeliyim, etrafımdaki mazlukları düşünmeliyim Ölümde dirliği ve mağfireti Kabir de kiibretin ibretli sahnesini ve ruhuma ilga edilen onca hakikatleri Kalbimin sahibiyle, ruhumun malikiyle bir korku ve kuşku yaşamadan dilemeliyim Yadına ram olduğumkim varsa, göçüp gidenler haşyetin sanıklarıysa af dilemeliyim Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted May 30, 2011 Bir ah etsem, melal-i kalbimi sessizce hasretsem! Ne kadar bilmek istemesemde Hakkın yolundan kalbimin fakirliğiyle solgun yürüsemde Hukukum adına akidemi maslahatlarla azimetten el çektirip titresemde Bilinmeyenler girdabında nefeslenince Ruhum kendi insicamında nasihatler etsede ne çare Ayetler gözlerimin önünde bedbinliğimi sigaya çekinde ölümün eşiğinde Nefesim yetmiyor takatim çekiliyor Şefaat için kimin himmetine muhtaşlığım önüme seriliyor Onu hakkıyla tanıyormuyum, nefsimden ziyade seviyormuyum bilmiyorum Naturel bir halde acizca koşuyorum Okumak adına her ne varsa sabahlara denk terennüm ediyorum Hidayetin raddesinde, sevdanın har iklimişnde o aşkı kalbime soruyorum Ne kadar kudretim varsa yoluna Başımı eşiğine koydum her türlü solgunluğun yılgınlığıyla Adamlık her ne kadar idrake muhtaç olan edebi bir hasadın tek sanatıysa Kurban olmak, aşkın kıvamını anlamak Zahirin cazibelerinden arınarak vuslatın hazzına ulaşmak Ecrin kadrinde, ihlasın raddelerinde ve ihsanın terbiyesiyle kalbi yaşamak Mükellef kimliğinde yargıç olmadan Maslahatların solgunluğunda boğulmadan takvayı aralamak Hak adına varlığın cezbinden vazgeçip himmetin ve hizmetin rüknüne ulaşmak Ne derleri ayetlerin ışığında açmak Gül kokusuna erişip hakkıyla koklamadan ameli arızaları onarmak Ecelin güzelliğini dışlamadan, kabrin zafafetini anlamadan kalpten uzaklaşmak Sevgiyi hak edene hasrederek Kurak iklimlerin bereketlenmesini sağlayacak fedakarlığın hazzıyla Aşkı hakkıyla gönül ikliminde ve hakkın rızasını kazanmak istikametinde yormak Mustafa CİLASUN Kalbim ağlar, ruhum hüzünle bakar! Ne vakit yalnızlığın sokaklarında eğleşsem Fikrimin bizarlığına refakat ederek, umut için an be an yeşersem Ufkumun solgunluğuna nazar ederek, bin hüzün içine girsem ve figan etsem Kimselere bir kelam etmeden, derd-i gamıma dikkatlerini çekmeden sessizce göçsem Derin bir iç sızısıyla nedense yüreğim yanar Heveslerim hiç kanatlanmadan makus birşekilde acziyetimle solar Lahzalar ruhumun hicran sayfalarına ibretleri bir bir hiç yorulmadan yazar Kalbim kan ağlar, fideleşmeyen umut sinemi dağlar,mahzun olmak ruhumu yakar Ne zaman ellerimi açsam ve yakarsam kalbimin silik duvarlarında anlamlaşmayan melalimi hangi yüzle anlatsam Mahcubiyet içinde müddet-i nefesimi nasıl yorumlasam, hırkırıklar içinde avunsam Ahuzarımı bir demet yapım, suskun kabrin toprağına bıraksam ve ibretiyle yaşasam Şu göğsümü yırtıp samimi birşekilde baksan Dile gelmeyen melalimin figanıyla anlamlaşsan ve lisan-ı halimi anlasan Kalbimin firkatini nasıl yenebileceğimin lahzasıyla şu ruhumu an be an avutsan Ömür yumağının, hasret cenahının, irfan felahının vecdiyle hiç usanmadan uyutsan Sana bir sözüm yok, asla ve hatta olamazda Yar ruhumun figanından haberdar değil nasıl olsa, sessiz çığlığım duyulmayınca Bahtımın kazasını yazan kalem, kalbimime nazar eden hakikatim olunca,saikini anla Her ne kadar umut etsem, uktelerimin bizarlığında eğlenmeyi akıl etsem pek acıdır yazma Susmak hak olunca,kelimeler bizar kalır Hangi mısrayı yazsam, gönlüme düşen kadreleri bir bir sıralasam izleri sızıdır Murat etmek, kederin lahsazıyla nefesi gölgelemek gamdır ve nasıl bir afak-ı hayattır Ölüm her vakit yanımdadır, tefekkür etmek mefkuresi niye aşk için bir vuslat-ı cenaktır Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted May 31, 2011 Ne hal kaldı, ne de canan derd-i gamımı anladı! Bir nebzede olsa Yüreğimin yangınlarına yetiş gecikme Sinemi dağlayan sancılara geçit vererek ruhumu eritme Elem kalbi yorar Gam kederler içinde zihnimi karalar Vuslat kalbin serencamında aynadır bilmem ki neyi arar Kararlar kaskatı Anlaşılmayan melalim ne kadar acı Ey tecrübeyi kuşanan hal ehli hancı, varlığım ne yabancı Âlem devri sahnede Zahit kim bilir hangi vakitte demde Hüzün mütemadiyen gölgesiyle taht kurdu umut hanemde Ne murat edeyim Dirliğimde gizlediğim inhisardan kime söz edeyim Dilim perişan, kalbim hazan, sinem darboğazlarda hicran Tebessüme susadım Gülen gözlerde muhabbeti hasretiyle aradım Lalezarda ne kadar mahcuptum, gülün kokusuyla ayıldım Sığ bilgilerle olmuyor Aklım muvazene içinde kalbi murakabe ediyor Meşakkatiyle yoruyor, aşk kalbin ikliminde asudeleşiyor Zahir aklın hükmünde Batın inşiraha yabancı olan kalbin neresinde Vuslat kemali yet güzelliğinde gizlenen edebin bendinde Ne olur açma yaramı Sancılar içinde kıvranan sukutu çığlıklarımı Zelil olan betbahlığımı, asliyette mahfuz duran niyazımı Ya Rab senin rızan Kulluğumun bereketsizliği fevkalade ziyan Senden murat ederim acizliğime deva olacak ihsanı şükran Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites