Mustafa Cilasun 27 Report post Posted June 29, 2010 Sinemin suskunluğu evet, aşkı demim! Ne söylerseniz söyleyin Ve hatta kahrederek halimin sefilliğini alenen beyan edin Hani nerede nitelik deyin Edebin hülasası sadece bu mu deyin Söyleyin, hiç durmadan hali fakirliğimi teslim edin Ne kadar çile varsa hiç usanmadan, bir bir sırtıma yükleyin Billahi söz etmem Hiçbir vakit keşkelere bezenip, kendimden geçmem Ne derleri nefeslenerek, kalbimi kaygıların eline teslim etmem Sabrın kadrinden vazgeçmem Gönül eğlendirmeyi hiç beceremem Nefsim için, vicdanımın bakirliğini zedeleyemem Aldanmayı yeğlerim Aldatanlar adına kederlenip, çaresiz niyaz ederim Her ne günahım varsa, teslimiyetle gönlümde hicranla demlerim Aşkın iksirini hasretle ve şevkle nefeslenirim Bahtıma boyun bükerim, tevdi edilenle iktiva ederim Hiç seslenmeden, nasibe nazar eder, ülfetin firkatini beklerim Hangi nefesi ibretle temaşa ettimse Gönül bu söz dinlemez diyerek, bahaneleri izana tevdi ettimse Sığınmaların eşiğine yüz sürerek, aşkı zevk için yad ettikçe İçim sızlıyor, yüreğim burkuluyor Bir hal kalmadan, göçmeler şimdiden halime refakat ediyor Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Demet Keskin 27 Report post Posted June 30, 2010 teşekkürler manevi kardeşim yine mükemmel.yüreğine sağlık.ailenize selamlar nurlu günler can kardeşim. Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted July 1, 2010 Eyvallah efendim... Çok teşekkürler ediyorum kıymetli kardeşim... Sağlık ve afiyet dileklerimle niyaz ediyor ve selamlıyorum... Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted July 1, 2010 Ancak yad ederim, sabrı nefeslenirim! Beklerim böyle her akşam Yüreğim suskun, gözlerim sırılsıklam Fecrin umutlarında hasreti ülfetle ve hüzünle ansam Sinemden gitmiyor hicran, ruhum fevkalade aşkın fırakına ağlarken Hasrettiğin lütfun inayetine meftunum Ne kadar çile yüreğimi kuşatsa da, aşkına ramın ve muhtacım Geçti ömrüm, derdin devranında virane bir canım Aşkın hakikatine ve latif izlerine hayranım, onun yolunda seyyahım Böyle hicran eleminden bilmem ki niye inlerim Bir lahza olsun feyzin bereketinde zadeyim ve umutla beklerim Nefesin müddetine kefilim, mizan için halime şimdi bilmem ki ne söylerim Kalbim için inşirah dilerim, gönül kapımın açılmasını murat eder, öyle göçerim Sanmayın dile gelen kelamın akseden nidasını bir heves ne bir gün gördüm ve ne de hazanın hicranında umuttan vazgeçip ettim pes Gönül bu ya, söz dinlemiyor evet, hakikat idrakim için en kutsi bir ses Gözyaşlarım sesleniyor, sinem hasretle inliyor, ey hüzün ruhumda durmadan es Ne kadar senden ayrı yaşasam da Hayat elbette ölümlüdür, sevda ve aşkın kalbimde yaşadıktan sonra Ey yalnızlım seslen şimdi hicrana, yüreğim artık bir rahat ver durma vicdanıma Gecelerin suskunluğu hiç uyutmasa da, halim takati bıraksa da ey kalbim sen ağlama Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted July 7, 2010 Birgün gelecek, üç noktayla bitecek! Aşk; kalbindir Halin deminden serdedilen en müstesna esindir İnsan için şereftir, kul için ecirdir Nefes için hamiyettir, ölüm için diriliştir Vuslat için ümittir, kebir için rahmettir, ihsan için delaletti gerekçedir Heves insan içindir Zevk, kültürle birlikte zikredilen latif bir berekettir Ancak, takva cihetiyle elzemdir Sabır içinde esrarını koruyan bir cennettir Cehennem için, rahmet dileten ve zikirle ihsan edilen kanaati azimdir Sonsuzluğun hecesinde ne var Merak, şayet hakikate ram olmak ise uyumak neye yarar İzan niye var, yar yüreğin en mahrem yerinde mukadderat için umutla arar Nar, korku içinse, kalp niye aşk için sevdayı idrakle aralar Akıl neye yarar, neyi düşüneceğini akleden için en ulvi bir bahar ve yar Yalnızım, çünki yüreğimden çıkmayansın Bazen ağlatan, bezen içimi burkan ve bazende hasreti yaşatansın Niye gönlümün ilkliminde hazan için aşkla koklanansın sevdam için vuslatsın, nefesim için firaksın, aklım için üç noktada aranansın Dili lal eden, hali melale terk ettiren hicransın, hüzünle ağlatan bir aşksın Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted July 8, 2010 Yitirmişim gülümü, uçurmuşum bülbülümü! Artık ne baharım var, ne de yazım Karanlıklar içinde, zemheriyi yaşayan bir hicranım Kalan umutlarım, kanatsız çırpınan kuşlarım Hep ağlarım, bahtım için el açar yanarım Yılgın hevesleri şimdi ne yaparım dağların yamaçlarından hüzünle hasretin nefesini yoklarım Ah umutlarım, korkular içinde sabahlatan hıçkırıklarım Çare olmaz avunduklarım, boyun büktüren anılarım İçimde kim vardır, aşk niye hüzün yaşatır Hicran gözyaşlarıyla bir başkadır, kelimeler pek dokunaklıdır kalbim niye yastadır, kabir için niyazdadır Sevda gönlüm için yakarıştır, eşikleri onunla aşmak şevk-i hazdır Gönül sığınak arar, ruhum hicranla sahibini anar Kalbim inşirah için ellerimi açıp, huzur içinde yalvarmamı ağırlar Umutlarım firkat için aşkın hasretini koklar ve sayıklar Umut niye var, aşk ancak kalbin toprağında açar ve mis gibi kokar Ey Rabbim, sahibimsin, melikimsin, ümidimsin kalbimin yegane sahibisin, sen bilirsin, nefesin ferisin, ta kendisisin Aşk için gönüllere nazar edensin, ihsan için rahmetini hasreden bir sebepsin Korkuyu neylersin, sürurla gönüllere aşkını ikramı edersin Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted July 8, 2010 Kim bilir ne zaman ve an göreceğim süruru şevkini! Böyle mi olacaktık Yılların kaybolmuşluğunda umtları hangi sahile bırakmıştık Hiç yılmadık, sadakatle sımsıkı yürekten barışmıştık Gül koklamıştık, laleyle anlaşmıştık, kadreyle yol alıp hüzünle vedalaşmıştık Ne oldu şimdi ahdi vefamıza Kaybolan muhabbetli cenahımıza, kalbimizin hicran ile arkadaşlığına Aylar geçti, yıllar bir bir tükendi, anılar durmadan tazelendi ağlattı şanına Böyle mi olacaktık, bizde mi bir ayrılık yaşayacaktık aşk yolunda Dil sustu, gönül mahzunluk içinde bir köşeye pustu Umutlar avarelik içinde ve şakınlık kadrine çırpınışlarla bir kırlangıç misali uçtu Ne hal, ne yar ve ne de bir ar ruhuma şerh ederek aşkı konuştu Ne olmuştu, neden böyle bir hal sinemde anlam bulmuştu ve sürurun harını uçurmuştu Artık gördüğüm düşler neye yarar Beklerim umut içinde, gönül kapımın açılmasını Rabbim aralar Yüreğim kanar, ruhum bir perişanlık yaşar, şimdi efkarımı bilmem ki hangi gönül anlar Gözler ağlar, umutlar mahzunluk içinde kanarlarını çırpar, aşk niye elemi içime koyar Nereye baksam, gözlerimi kapatıp hülyalara dalsam Açık denizlerin dalgaları arasında kaybolsam, deryaların hicranıyla gönlümü ağırlasam Bilmem ki ne yapsam, kitabı celilin sayfalarında nefeslenip ruhumu bir kez daha yıkasam El açıp yalvarsam, acziyetimle sahibime hali perişanlığımı bir bir anlatıp sabahlasam Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted July 8, 2010 Bir yıkık gönlün sevdasında ne arar kimi sorarım! Yarınlara armağan edilmiş ne kadar umutlar varsa Kar yağsa, her bir yanımı kuşatana denk iliklerime aşkın prandasını acımadan vursa Sabahlara kadar, ruhum ey hak diyerek el açıp yüreğin hicranını hüzünle anlatsa Aşk, kalbimde şakısa, dilimde manalaşsa, sinemde elbette ki bir başka Artık kulakların çınlasın diyebiliyorum Elimden bir şey gelmediğini bilerek bahtıma boyun büküyor yıkık duvarları seyrediyorum Nefesin hüzün nağmesiyle hali fakirliğime inanıp, ülfetli halini sürurla yad ediyorum Sanki hazanlaşıyorum, iklimleri bir bir sinemde hazin bir şekilde acz içinde yaşıyorum Bir bedel ödüyorum, yakinen biliyor vesükut ediyorum Ne kadar akacaksa kanım aksın istiyor ve candan da vazgeçiyorum, eleme göçüyorum Fark ettiğim herşeye ibretle nezaret ederek, ruhumun bizarlığını azat ediyorum Ne kadar yakarsam da, muhtaçlığın rahlesinde sabahlıyor ve hıçkırıyorum Kimler göçmedi ki, diyarın sakinlerin çığlıkları yakinen kalbimde Ne kadar nasip desemde ümitlerimi derleyip sahibine havale etsemde bir keder var içimde Gözyaşları yakamı burakmıyor her nedense, sessizlik sinemde en büyük bir hapisane Gardiyanlar çıktı yine karşıma, yakarışlarımın ne kadar hükmü var umurlarında Ey Hak sen hal-i bizarlığımı anla ve kalbi lekelerimi bağışla Ruhumun hicran damlalarını Sine-i sürurumdan bir bir kopan yaprakları aşkın iksirinden yoksun bırakma Hakikatin sağanağında ağırla, rahmetinin bereketiyle sula, halimi mecalsiz bırakma Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted July 9, 2010 Birmem ki nerde kaybettim, kalbimin sesini hiç dinlemedim! Hiç yanılmadın Her nefesinde sabırla adımladın, suhuletti serdettiğin yakınlığın Letafetin loşluğunda ne gariptir ki bihaber kaldım Hiç anlamadım, dinlemeden yargılayıp uzaklaştım ve hasretinle idraki kuşandım Akıl kar etmiyor Ne dert bitiyor, ne hüzün hissiyatımdan çekiliyor bilemedim Hiddetimdi hadsizliğim, bir an olsun nefesinin masumluğunu hissetmedim Sadece bir hınçla kalbini titrettim, acizliğimle birlikte yol alan bir hiçtim Peki, neydi benim derdim En yakın nefesimdin, ne oldu da bu hakikatten habersiz gibi gürledim Mahzun bir şekilde boyununu büktün ve gözyaşını hicranla gizlemiştin Çünki sen naiftin, edebinle nefeslenen ülfettin, kanaati idrak eden latiftin, başını öne eğip gittin O sendin, sesin ahengi, ahdin kefiliydin hiç kahretmeden, sadece sükut ettin, sessizliğinle kalbimi fevkalade titretmiştin Vicdanım için hüccettin, ruhum için vakittin, hevesim için şahittin Yıllara sari sırları bir bir yüreğinde örüp, bahtın için sabredip ulvileşmiştin Bir bilsen şimdi ne kadar sefilim Yalnızlığın surlarında sabahlara kadar nöbetteyip, eleminle bütünleştim kederinle kavilleştim, sabrınla hilalleştim, artık geceydim, bir bilmeceydim, hissiyatıma yenildim Ne derleri boş verdim, bir hesabın içinde gönlümü aşkın azizliğine haserettim Ne söylersen biliyorum ki haklısın Lakin suskunluğunla yıllardır sineme bir hicran bıraktın, ıstırapla arkadaş yaptın Çilenin sırlarıyla yaşattın, adamlığın sayfalarını bir bir ibretle yeniden hatırlattın, çünki sen bir farktın Kimlikler içinde ferahtın, hıçkırıkar adına vuslattın, aşkın esinini kalbime hasretinle akıttın Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted July 10, 2010 Vurgun yemiş bir gül, bilmem ki nasıl hüzünlenir! Sessizce akıyordu gözyaşları Ne kadar içliydi, belli ki fevkalade dertliydi, elbette bir o kadarda kederli İçim gidiyordu birşeyler yapmak adına Ne kadar belli etmeden uğraşsamda çekiniyordum, bir tedirginlik yaşatmak namına Hayli vakit geçmişti Belki hissiyatı sakinleşip, yeniden eski haline gelmiştir diye içimden temenni ettim Fakat eski halini ve gözyaşları döktüren derdini hiç bilmiyordum Eski ahvalinin durumunun yenilik adına neler bahşettiğini hiç kestiremiyordum Sadece sinemde derin bir üzüntü yaşıyordum Bin bir hali devran ederek, zafiyetlerin açtığı yaraları yeniden hesaplaşıyordum İnsan kalbinin kırlmasının, ne kadar korkunç bir ıstırap yaşattığını görüyordum Peki, niye bu kadar hoyratlık ve anmazlık diye çaresizce hayıflanıyordum Henüz çok gençti kalbimi titreten genç kız Kimbilir hangi elemin kadrinde nefesleniyor ve melalinde biçarelik yaşıyordu Çok sakin ve sessiz tepelerde hıçkırarak ağlıyordu, arkasına bakmadan yol alıyordu Kiminle hesaplaşıyor, hangi sebepleri sorguluyordu, uzun soluklu boşluğa bakıyordu Kızlarım aklıma geldi ve düşündüm bir an Ne kadar hissiyatlarını hakkıyla anlamıştık ve bigane kalmamıştık an be an Bin hüzünle gözlerim yaşardı, yüreğim daraldı, nefesim şaşkınlık yaşattı Geçim derdi adına, meşgaleler çıkıyordu karşıma, bir çaremiydi ama yüreğim sızladı Dert bir değil, lakin çareler de çok yakın olan hal bu değil Henüz vakit varken fırsat kaçmamışken, ne yapabilirdim nasıl halini teskin ederdim İşte o an neler geçti aklımdan, güven bu kadar kalplerden uzakken dedim ve çekildim Hiç seslenmeden kalkıp gitmek istedim, vicdanımı dinledim, birden sendelendim Ne olmuştu, niye bu kadar itimat kıtlığı her tarafı kuşatmıltı İnsanlar, ne kadar bir kulda olsalar, her neye inanırsa inansınlar, hak adına ne var Muhakeme namına kalbin temiz sayfalarında alınmıyor ülfetli karar Heves adına, çıkar namına, bahaneler çıkıyor sürekli karşıma, aşk, hak olmayınca Bir an suyu andım, içimin yandığının farkına vararak Kör kuyuları andım ve mahzun yüreklerin bahtıyla hayli zaman hicranla yol aldım Vurgun yemiş gül yaprağının hüznünü içim acıyarak yudumladım ve kızcaza baktım Sessizce sinemin burukluğu atamadım, dayanamadım bende onunla birlikte ağladım Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted July 11, 2010 Bir yangın sonrası yüreğim, geriye ne kaldı! Sanki bir hüzün çiçeği şimdi gözlerim Küllenen serencamında bilmem ki hala ne ararım ve sorgularım Nağmelerin diliyle yol alırım, çaresiz ruhumun hicran damlalarını içime atarım El açarım, bahtım için Hakka yalvarır ve ağlayarak sabahlarım Artık ne sabır var, ne mecalden bir iz var Sanki halim yıkık bir duvar, melalim sessizlik içinde elemle arkadaşlık yapar Gözlerim fersizce bakar, umutlarım zemherinin haşyetinde bir ayaz yaşar Gönül durmaz acıyla düşler kurar, müddeti nefes en ibretli bir karar Gel ey şevki esrar, artık sinemde ne bir haz var ne aşk-ı har Onsuz geçen ömür neye yarar, sürur niye kalp için en ulvi bir kar, ancak aşkla akar Çünkü aşk kul için vesileler arar, ecirle irfana bakar, ihsanla sadakat en kutsi karar Heves duygusallık için var, sınav nitelik için kar, akıl niye en mücerret bir nazar Yolun nihayeti nereye çıkar, mizan niye kalp için bir ar Ruhun yetisinden sudur eden ne var, irade niye muhakemeyi arar, hani samimi karar Tercihlerimiz niye zafiyetlerin sayfalarını aralar, hani vefa içinde kalan duygular Cendereler içinde ne kaynar, ömür aşk için şehre dilmeyen esrarı ne yapar Olanlar oldu artık sen er dersen de, sukut etsen bile En az benim kadar suçusun, muvazenemi bozdun yine, serkeşlik kimin iyiliğine Bir kelam etmeden bırakıp gittin yine, yıllardır esinle avunsam, kalbim ağlıyor işte Söz vermek niye, aldanmak olsun hakkım yeter ki razıyım gen, elem seni kesmeyince Nefesler bir bir göçüyor sen görmezden gelsen de Haddim değil sana akıl vermek, idrakin en yüce payelerde ve yad ellerde işte Gönül bu söz dinlemiyor, sen hiç mukabele etmesen ve görünmesen de Bir ah çektirdin bak yine, efkarım sinemde küllense de, aşk emin ellerde nasipse Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted July 12, 2010 Ömür bitiyor, goncalar gül olmuş bak neler söylüyor! Bir yabancıyız artık, sayfaları yırtıp attık Gönül ikliminden uzaklaştık, muhabbeti bertaraf edip hınca kapıldık Ne hüzünler yaşadık, hicranla yıllardır arkadaşlık yaptık, sicim gibi kadre bıraktık Neye yaradık, kalbin kırıklığını hiç umursamadık, bir ömür yaralandık, çaresiz kaldık Çok geç olmuştu, vicdanın sesini hiç anlamadık Ne bir aklı selimle yol aldık ve ne de idrakin eminliğinde hakikat için çareler aradık Aylarca yalnızlık yaşadık ve fakat yine de barınamadık, yıların içinde kaybolup kaldık Korkular eşiğinde sabahladık, hasret yumağında çileyle ilmik attık,gönülden uzaklaştık Ne gülü hakkıyla kokladık, ne lalenin mahzunluğunda karar kıldık Niye bu kadar aymazlık içinde bir avarelik yaşadık, hani aşkı hak olarak anlamıştık Ne oldu da birden kopukluklar yaşadık, sabrı kaldırıp attık, kanaate sığınmadık Nasip olan her nimeti yad edip, kalbin sahibine sığınmadık, hevesler için ayrılık yaşadık Hani kızmak şer işiydi ve cehaletin bir gerekçesiydi Konuşma dili hiçbir vakit terk edilmeyecekti, gönüller tevazuu için hasredilecekti İrşada muhtaç kalplerimiz taviz vermeden, hakikatle yüzleşecekti, ölümü düşünecekti Ruhun yetisiyle gönüllerimiz inşirah için gayret ederek vuslata erişecekti ey hak diyecekti Artık mevsimler hal değiştirdi, gönlün sedası işitilmedi Kuşlar uçup aşiyanı için aşka tevessül etti, bir an olsun ne derlere ilfifat etmedi Yüreğin ahenginde meşk etti, aşkın salasında ömrünü tüketti, söyler misin ne kaybetti Kabir ruhuma nazar etti, içim haşyetle titredi, hüzün kalbe iltica etti,kim hakkıyla bildi Herşey senin olsun, kalbin sürur içinde şad olsun Bir miskal dahi, yüreğinde hüzün bukunmasın ve hicran gönlüne arkadaşlık yapmasın Aşk, samimi kalplerin ecri olsun, inayetle kulluğa uzansın, hakka yakınlaştırsın Sevdayı bir heves için gözden çıkarttırmasın, secdeler gözlerden yaşı sürurla bıraktırsın Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted July 13, 2010 Sürünsem, gönlümü feda edip aşkın lütfüne erişsem! Ey aşk, meftun ettin hasretinle bu fakir gönlümü Âlini ne dil anlatmaya kifayetlidir, ne hal ram olduğu eşiğin kadrinden şikâyetçidir Hasrettiği ömrün fedasında her daim bir namzettir Vesileler halk edilen sebeptir, ancak senin esininle şevktir, latiftir, şereftir hakikattir Can, niye canan için arayıştadır, tavdır, hardır ve bir cenahtır Yoksa aşk niye kalbin senasında, ölüm için en ulvi ardır, vuslattır, ülfet-i sanattır Ömür suhulet içinde sendeleyen nefes-i adaptır, sevda için imtihandır Ne hevesler kardır, ne zafiyetler ruhun yetisinde mukadderattır, sadece maslahattır İzan kul için en kutsi felahtır, vicdan ile rabıta bir haktır Tefekkür etmek, ilimden arîleşerek nefsin hallerinde seyretmek söyle nasıl mubahtır Utanmak, edeple hem hal olup sevdalaşmak aşk için en bariz şarttır Kim kul olmak istiyorsa, gönlünü aşka hasretmek istiyorsa, söyle ne yapmalıdır Mezopotamya da niye aşkın izleri hala yaşamaktadır Ömür niye vaat edilen bir imtihandır, kim nitelik için kalbini hasretmiş aşkı adaptır Düşünmek ilim ve irfanla ancak elde edilen malumatı kardır Akıl, onsuz ne yapacaktır, nisa ne kadar kapansa da edep olmayınca ayanı üryandır Bilmem ki ne yapsam, kalbimin ferahlığı için aşkı anıp ağlasam Sabaha kadar meşkine kansam, dertlerimi ummana akıtıp, sürurla sevdayı yaşasam Ne hevesle yol alsam ve ne de bir aldatan olsam, ruhun vekilliğinde ahdi hatırlasam Çileyle sarmaş dolaş olarak cefayı, aşk için gönlüme anlatsam ve sabırla ağarsam Şafakların insicamında umutlarımı kanatlandırıp hakka bıraksam Nasibin hikmetini bir kez daha ansam, bahtım için ibreti ayan olan canlara baksam Ne kadar mahzunluğum varsa, burukluğum her vakit yanımda da olsa aşka vursam Gönül kapımın açılmasını ve ruhumun bizarlık yaşamamasını ey hak diye anlatsam Hıçkırıklarla ağlasam, sinemi paklayıp sevdasıyla ferahlasam Gözyaşlarınım güftesini yaparak, ruhumun hicran damlaları diye mısralaştırsam Göçüp gitmeden esinin kadrinde fakirliğimle iktifa etmeden ilhamı edeple anlatsam Hiç değilse kelamıyla gönlümü rahatlatsam, vefa için kalbimin sahibine yaklaşsam Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted July 13, 2010 Ruhum şad oldu, sinem elemle bir hal oldu! Yâdınla teselli olurken ne haldeyim bir bilsen, ibretle nazar etsen Ufuklar bir bir perdelerini çekip karanlığın kollarına şevkimi göç ettirdiğini bilsen Bahtım için nihayetin çığlığı hüzünle seslenirken, sinemin hıçkırıklarını dinlesen Ne kadar çırpındığımı görsen, gönül kapımın kapandığını artık kime söylesem Başaklar salınıp boy verdi, meyveler bir bir şekillenip renklendi Gölgeler bilsen ki idrakime neler söyledi, ne akıl kar etti, ne sır teselli olmama yetti Kalbim suskun sayfalarını bir bir sıraladı ve kapattı, hayıflanmak neye yaradı Ne bir hal kaldı, ne hevesin esamisi sinemde yardı, yalnızlık sessizce halimi kuşattı Bir yudum çay olsun içesim kalmadı, sofralar kuruldu ne yiyen vardı ne arayan Yaşamak bu kadar zor oldu, hal-i efkârım çileyle soldu neydi günahım bilinmez oldu İrşadın izleri de yok oldu, ne kadar gayretim varsa şimdilerde duruldu ve yoruldu Artık böyle yaşamak şart oldu, kadir kıymet ülfetli kalplerin sayfalarından okundu Bilmem ki muratlarıma ne oldu, niye yılgınlık benim bahtımı arayıp buldu Ne sabahın ve ne de gecenin ferahlığı umutlarıma kapı araladı, kul olmak zorlaştı Nereye baksam, açık denizlerin serencamında kaybolup derinlere uzansam, ağlasam Hicranın derdini anlayıp, hüzünle vedalaşsam, kalbi süruru haz içinde yudumlasam Gaspları, hakkı talan edilen mahzun canları yâd edip hakka aşkla el açsam Bir yararı dokunur umuduyla sessiz kalmasam, gayretim nispetinde feda olsam Hakkın rızası için hiç tereddüt etmeden yol almayı başarsam ve secdeye kapansam Kalbimin inşiraha gark olması için biran dur durak bilmeden işaret taşlarını bulsam Esrarı hikmetiyle yeniden hayatın umutlarına bel bağlayıp, hakkıyla kul olsam Kana kana kitabı celili okuyup, tefsirinden dem alsam, kaybolan yıllarımı aklasam Ne çilem var ise latifliğinde sabırla nefeslensem, şikâyet etmeye cüret dahi etmesem Boyun büksen, gözyaşlarımı şevkle döksem, aşk için hakikate farkıyla yüz sürsem Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted July 14, 2010 Sensiz geçen uzun günler, birgün olsun elbet biter! Sanki han duvarlarıyla konuşuyorum Bir bir örüllen taşların hikayesine dalıyorum, yaşanmışlığı anıyorum Sıla özlemini, yarin hasretini sorgulayıp, hicrana adımlıyor, sessizce ağlıyorum Kaybolan yılları bir kez daha hatırlayıp, hüzünle yeniden tanışıyorum Yesari Asım aklıma geliyor, bak Yahya Kemak neler söylüyor Üsküpün esrarından dem vuruyor, vecdin hakikatinden söz edip, gayret için nefesleniyor Bin atlı için seferberlik ilan ediyor, surların ahından gelen figanları duyuyor Durma arkadaş, kalk bir silkin diyerek, ruhların esaretine sesleniyor Ah Orhan Veli, ne kadar içlidir yazdığı hüzünlü şiirleri Mahzunca bakan gözleri, ati için en muteberli cehti, nesil için pek mühim gayretleri Diyarbekirin bitmeyen çilesi, neslinin en ritkalli ruh haleti ve dile gelen yanık türküleri Kalenin aşikar heybeti, suskun sokakların göç veren ve hasret kokan hazin çilesi Nereye baksam, yurdun her köşesinden bir taş kaldırsam ağıt var Ey suskun yar, yüreğinde dinmeyen hüzün ne letafetli kar, aşk için çileler gönülde yaşar Tütmeyen bacalar, boyun büktüren sancılar, ah çektiren ıstıraplar, umutla başkalaşırlar Örfü yasalar, asabi maslahatlar, kana susamış canlar, söyleyin hadi niye hiç acımasızlar Milleti millet yapan nedir, kader birliği değilmidir, nesil hürriyeti elbette ki şereftir Şereften nasipsiz nefesler, desiseler içinde bin bir halt ederek, tefrikayı yüreklere ekerler Dehşetin ve korkunun seyrinde telaşa verirler, gasp için ellerinden gelenleri esirgemezler Ne kadar çıkarları varsa, satılmışlık reveşta ya, kula kul olmak adına hiç taviz vermezler Ne bir söz dinlerler, ne tarihin ibret sahnelerinden demlenirler, makan için serilirler En müteberli dostları, din-i mübin adına tefrika üreten para babaları ve sattığı silahları Eşkiyalık tuğyanları, arkadan vurma kalpazanlıkları, masum canları katletme iştihları Canlı bomba pazarlıkları, gençleri feda eden savaş çığlıkları, ah Mehmet Akifin feryatları Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted July 14, 2010 Kapın her çalındıkça sakın bir umuda kapılma! Yavaş yavaş ve sessizce boşalıyordu gözyaşları Kim bilir nerde kalmıştı, hangi hevesin veya çilenin derdiyle nefesini buğulamıştı Durağa artık ramak kalmıştı, ıstıraplar sineden bir bir ummana hüzünle dölülecekti Söyle kim beklenecekti, hangi sitemler dile gelecekti,verilen sözler bir bir derlenecekti Artık garip bir yolcuyum ben, ne papucu ve ne de urbayı dert edinmezken Dil lal olup, hicrana bırakırken, efkarın sahillerinde nefesin kadrini edeple anarken Ömür sahnesinden sessizce çekilirken, kabirlerin hatırını sual ederken, haşyetin dilinden Ah çektiren, hüznü terennüm ettiren, boyun büktüren, çaresiz bahtım için ya sabır derken Seyrediyordum, aziz nefesin içinden çıkamadığı müşkül durumu nefeslenirken Şahit olduklarım karşısında içim kan ağladı, yüreğim parçalandı, mahzun bir hal vardı Ellerini kaldırdı, yüzünü hıçkırıkla kapattı, nefes nefese kalmıştı, ne yapmak bir yarardı Derdini mi sormalıydım, kalbini mi aramalıydım, yarasını mı sarmalıydım, kala kaldım Bir insan olduğumuzu, zafiyetlerimizle anlam bulduğumuzu, duyguların ahını hatırladım Kim çekmiyor ki,emelle, umudu karıştırmıyor ki,kalple yüreğin farkını anlıyor da kaldım Sanki bir nebze olsun ferahlamıştım yaşanacak bir şey varsa yaşanmalıyı biraz araladım Sonra kendi sayfalarımınarasına dalarak, hiç ummadığım kadar hayıflandım ve ağladım Peki, neydi farkımız, farklılıklar adına hiç engel olamadığımız hissiyatı sıkıntılarımız İrade namına tutarlığımız,tercihler konusunda yanılgılarımız, vefa adına uğradıklarımız Ya dillendirdiğim, öğündüğümüz aklımız, karsız fikir sattıklarımız yolda bıraktıklarımız Kim ve ne adına hayıflanmalıydık, neler yaşıyorsak ve ne umuyorsak bir bir saymalıydık Karşı çıktığımız, hırsımızla savrulduğumuz ve bir hiç uğruna yanılgılarımız yokmuydu Hep ön yargılarla ve hatta yargılamalarla, futursuzca suçlamalarla yol almıyor muyduk Söyle kimi ve neyi hangi hakla suçluyorduk en az suçladığımız kadar da bizler suçlukduk Ne rahmeti hakkıyla nefeslendik, ne muhabbetin iştiyakıyla aklandık, niye açmazdaydık Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted July 15, 2010 Ne birgün dinlersin, ne de çektiklerime erişirsin! Bilemezsin, belki de bilmek istemezsin Sen sadece kendi demindesin, heveslerinin derdindesin Kalbin hicranını söyle nasıl bileceksin Bilmem ki niye böyle bir serkeşliğin içinde nefeslenirsin, halimi üzersin Oysa en zarif ve hatip bir payesin Nisa kimliğinde bahşedilen bir suhuletsin Kalbi manada en latif bir ülfet-i şahanesin Edebi bakımdan ilham bahşeden bir şevksin, kalbim için süruru demsin Söyle ne oldu sana, sessizliğini korusan da Bir hesabın kadri yüreğinde hiç kalmadı mı durma söyle yoksa Dile gelen efkar alıp götürüyor sinemi, birnebze olsun anlasana Hicran kuşatıyor yüreğimi, sen hiç sormasan da, kendi halinde yaşasan da Çıktım şu dağların yamaçlarına Ne kadar hıçkırıklar içinde derdimi ufuklara anlatsam da Bir hal oluyor ruhuma, aşk yüreğime ilhamıyla anlaşmayınca Yaşamak bu kadar bedbin bıraktıran bir lütufsa, artık vazgeçiyorum anla Kabirler şimdi daha yakın, solgunlaşan umutlarıma Ne kadar çaresizlik içinde durmadan çırpınsam da, vazgeçtim artık korkma Artık hiç takatim kalmadı, ruhum bizarlık içinda yıllarca sukutu yaşadı Gözlerim sessizce arandı, bilemezsin hasretinle ne çileleri sürurla karşılamıştı Söyle geriye şimdi ne kaldı Ne şafaklar açtı, ne hülyalar bir haz yaşattı, mütemadiyen ağlattı Gönül hicran içinde ve kaybolmuşluğun kadrinde avare kaldı Ne bir soran oldu, ne derdimin haklılığı anşaşıldı, hazan şimdi ruhuma çok yakıştı Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted July 15, 2010 Seviyordum onu ruhumda kanarken yaralar! Ah çektiren ağıtlar, dinmek bilmeyen acıların yolunda fedayım ben Çileler deminde meftun olduğum bir sevda, sabrın deruniliğinde yıllarca ararım vefa Ne söylerim,mahçubiyetim için boyun bükerim hakikati aşikar kılan aşka niye imrenirim Sinemin deminde ki derdimle avereyim, ne bir söz ederim ve ne de şikayete niyetlenirim Anladım ki hasta bu kalbim, yıllarca kendi halimde bilmem ki niye bir sefilim Neyin arifesinde nefesin kefaletini beklerim,inşirah için kalbime şimdi neler söylerim Yıllardır hasretin kollarında solgunlaşan heveslerim,düşen yaprağın bahtıyla serinlerim Ne bir söz ederim, ne gözyaşlarım için nedamet bilirim, çaresiz nasibi hak için sabrederim Ne bir gün geçiyor, ne geceler ruhumu aşkın firkatiyle sürur ile serinletiyor Aşk; bir bilsen kalbimin suskunkuğu için neler ilham ediyor, sevda için eğleşme diyor Bırak aksın gitsin, gittiği yere kadar, nasibi mutlak diyor, lakin gönül hüzünle dinliyor Can çekiliyor, dil sükut ediyor, ömür ne haşyetli bir imtihanmış meğer, çile çektiriyor Gül bahçesine nazar ederim, dikenleri için eyvallah derim Sinemden gelen sesler için boyun bükerim, nizam-ı nefs için gayret eder kalbime yönelirim Bilsem ki ruhum fırak için beklediğini haydi söyle kime ve nasıl şikayet ederim Ey hak derim, bahtım için çaresiz vesileleri derlerim, sabır ve kanaat içinde göçer giderim Akıl, fikretmesi için ilme yakınlığı aşikar olmalıdır, idrak-i cenahtan bakmalıdır Hak ve hukuk için mükellef olduğu kadar, şerr-i delilleri elhak, anlayıp yaşamalıdır Gönül yarsız, yar sevdasız, akıl karsız ve dil kelama haiz olmak için maksatsız mıdır Niye düşünmek, hal dilinde irfandır, yoksa her akla geleni serdetmek nasıl edeb-i haldir Adamlıkta aşk, en muhkem bir sevdadır, yalnız ona haiz olmak her yiğit için ardır Onun sülbünde ne enaniyet vardır ve ne de hırs için hınç bir kardır, sadece bir hardır Kin ve hamaset, cehalet içinde dile gelen kefalet nasıl bir can için yarardır, ne bühtandır Akletmek, iştişare adına sınavdır, yoksa dile gelen muhakeme niye vardır, aşk bir irfandır Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted July 16, 2010 Ey yar, aşkın ülfetinde vuslat bir başka bahar! Sustum artık, hakikate ram olan hal-i mahzunluğumda Bir bir derledim heveslerimi, zevk-i hicranımla ve vecde gelen ruhumun şadıyla Her ne kadar bir hüzün var ise kalbimin sükut-u ikrarında Elhak sabr-ı nefeslendim, kanaat için irademe akl-ı selimi sürurla tavsiye ettim Bin hüzün ile umudun nidasında bakleyen gönüller için ne söylerim Bir hicranın tesellisiyle niyaz ederim, söyleyin başka ne bilirim, ne Arfim ne de erenim Bahtın dile gelen lehçesinde fakirim, ihsan olan ne varsa elhak tabiim Ne kalbin serdettiği sesin ferahlığından şikayetçiyim, ne emel hırsına kapılmış dilenciyim Biliyorum ki nihayetinde abdi acizim, zafiyetlerle ömrünü tüketen bir sefilim Nasıl şikayet için kalbimi bizarlığın eline terk ederim, sonra yegane sahibine ne söylerim Nefsin aymazlığı için boyun bükerim, ayrık otlarını bir bir sabırla kalbimdem temizlerim İnşirah için nöbet beklerim, elimden gelen gayreti hasrederek aşk yolunda hazla göçerim Ne bir saz çalmayı bilirim, ne ney üflemek için nefesime meyledip hicrana göçerim Kalbim için ülfetin pay-ı tahtında kul olmayı ve bir vecd ile coçmayı koşulsuz ki isterim Takva için elhak hilmi nefeslenirim, sabrın rahlesinde tedrisat için ilmi talim ederim Yoksa onsuz aklı neylerim, fikretmek için elhak iştişarenin lahzasında diz çökerim Geçti ömrüm yine, hala bin dert ile muvazenemle niye böyle bir hicran içindeyim Hal-i fakirliğimi kime nasıl ifşa ederim, gömlümün hüznüyle nasıl bir kulluk ederim Yar için ne derim, çaresiz yine derinden bir ah çekerek boynumu bükerim Umut ile mukavele eden bir nefesim, secdelere kapanıp ey hak der ve sessizliğe göçerim Ne söylense, dertler bin bir hüzünle dillenip gönüllere erişse ne yazacak Ruhumun bizarlığı nasıl anlaşılacak, kalbimin hazanlaşan kadri yeniden nasıl açacak Can çıkacak, göz kapanacak, dil susacak, tüm azalar bir tefekkürün ilzamında kalacak Evet, işte o zaman, vakti gelen hesap bir bir sayfalarını açacak ve gönül ağlayacak Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted July 16, 2010 Ne nefesim yetti, ne de kalbim sürur içindeydi! Bir şekilde yazmak istiyordum Yıllara sari suskunluğumu, vakit gelmişti artık bozmak istiyordum Kimseye söz etmeden, sinemin deminde seyrederken Nefesim nihayete ermeden, derdin bin bir türlüsü içimde en anlamlı kederken diliyordum Nerden başlayacağımı ve ne şekilde yazacağımı merak ediyordum Ta orta okul sıralarında ve yazdığım kompozisyonlar, hocam tarafından taltif olunca Ve hasseten övgüye mashar ifadeleri sınıfta, hep birlikteyken kalbime usulca koyunca İçimi bir sevinç kaplardı, ne kadar mahzunluğum varsa birden sanki halden uzaklaşırdı Yıllar bir biri ardı sıra sayfalarımı bir bir meşakket ve hicranla ruhum için aralardı Ne yaptıysam ve samimiyetve sadakatle uğraştıysam, içim kararmazdı Kim yardıma muhtaçlıysa, şayet samimiyeti halinden okunuyorsa hiç duramazdım elimden geleni ardıma bırakmadan, her hangi bir kuşkuya mahal bırakmadan yapardım Çünkü nihayetinde bir insandım, inancımla ayakları yere basan bir kandım Hukuk adına ne varsa, eğer bildiklerin beni yanıltmıyorsa ve tahkik etmek vuslatsa niye durmalıydım, kefiyetim için nefsime uymalıydım, peki, hesabı ne yapmalıydım Güle nasıl bakıp ve iştikla koklamalıydım, lalenin nazarında bizar mı olmalıydım Yıllarca bin bir hüzünle yol aldım, hiç kimseye yük olmadan aklı selimlik için koşandım Ne bir aldatan oldum ve ne de aldatılmışlık adına yeise sarıldım, billahi hiç aldırmadım Ne kadar hüzün varsa sinem için sakladım, yanlış yapanlar için kadıya hiç yalvarmadım Sanki başka ne yapmalıydım, aşkın halin demi olduğunu hiçbir vakit unutmamalıydım Ömür törpüsüyle yılları kovaladım, geçim derdiyle medceziri çok yaşadım, usanmadım Ne kadar varlığım var ise ve yegane sahibi nasıl unutulmayan katiyse, ibret için akladım Artık vakit daralıyordu, nefesimin hali kalmıyordu, gözler hamiyet aranıyordu anladım Ve göçüp gitmeden, kalbimin sahibi illa nezaret ederken, hale ne mal olanı, yıllar çok geçmiş olsa da bir şekliyle yazmalıydım Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Sukutu vaveyla 4 Report post Posted July 16, 2010 Üstad ellerine saglık,Cemal hoca Aşkı hülasa şöyle açıklıyor: Aynı masada mektuplaşmak..daha ötesi varmısır? Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted July 17, 2010 Sana geldim, kapında kul olmayı seçtim! Ne kadar çırpınsam Sabahlara kadar sürgün edilmiş kalbimle çileleri şehre koyulsam Yıllarca ruhuma ve aklıma tevdi edilenlerin unutkanlığına yanarak, sancıya kansam Anlatamam, ıstırabın dağladığı gönlümü kimseye açamam Şimdi kurak bir toprağın suya hasretiyle yanarım Anlatılmayan bin dert ile bahtımın efkârını yıllarca çaresiz saklar ve ağlarım Suskun sokakların duvar diplerine yüz süren sanki bir yaprağım Sana ram olmak için yanarım, gül koklamak için bilmem ki ne yaparım Niye kanadı kırık bir kuş misali çırpınır, umuda akarım Farkı fark ettirmeyen gözlerimle bakarım, mecalsiz halimle hasretini yaşarım Gecenin hüccetinde, sessizliğin her payesinde bilsen ki sensiz ağlarım Derdi bahtıma yanarım, sevgine abat olmak için ne vesileler ararım Annemin ninnisinde, emzirdiği pak sütünde Dile gelmeyen dertlerin sürgün yaşatan ahvalinin hikmete davetinde Gönlümün mahzun çehresinde, babamın boyun büktüren sessizliğinde aziz nefesinde Nefesin müddetinde, ölümün her sahnesinde, dilin şehre muhtaç eleminde Ey sevgili, kalbimin yegâne pay-ı tahtısın Eşiklerin sultanısın, aşk adına her ne mevcut ise anlamı esrarında hakikat sın Sen, gönlüm için bir sevdasın, ruhum için en ulvi bir aşksın Ve bu manada fark fark ettiren cenahsın, mana adına ne varsa, aklım için felahsın Ey sevgili, gönlümün sessizliğe açılan umanısın Sahraların serencamın da hasretinle, yüreğimi hasretmek için en kutsi bir cansın Elbet ruhum için solmayan yegâne baharsın, müstesna kokunla sen her vakit arsın İyi ki halim için bir nasibi mukadderatsın, gönlüm için harsım Ne vakit ansam, boyun büküp yalvarsam Sabahlara kadar derdin dile gelen sevdasıyla, aşkın çilesiyle nefes nefese kalsam Hakikat için el açsam, kalbim için inşiraha kavuşup bir hicran yaşamasam Aklın selimliğinde, kalbin aşikâr olan kadrinde seni hakkıyla anlasam Mahzun yüreğimle artık hasretinin acısını yaşamasam Ömrün kalanıyla yolunda kaybolsam, nefsimin lekelerinden kurtulup azat olsam Kemaliyet adına ne varsa, kalbimin en bakir köşesinde aşkın sürurunu yudumlasam Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted July 17, 2010 Ne varsa senden kalan, hiç çıkmıyor aklımdan! Artık bir kere elveda demiştim İçim titreyerek Melalim gözyaşı dökerek Sessizliğin kadrine iltica ederek Çaresizdim, hüzün içinde nihayete erdirmiştim Söz verviştim Yüreğimin sesini ötelemiştim Ve sessizce boyun bükmüştüm Ey hak diyerek, sinemin derinliğine çekilmiştim Sanki bir akar su gibiydim Fevkalade kederliydim Çaresizdim Ne yapabilirdim Baki kalması için çekilmiştim Ne kadar dertlensem Ve hata kimseye bir söz etmeden gizlesem Onunla gömülüp serinlesem İnlesem, kelamı edebiyle serdetsem Çektiğim ahlarla yetinip sürura erişsem Efkarın her halinde yüreğimi demlesem Ve fakat hiç şikayet etmeden nefeslenmeyi becersem Ve ne varsa geriye kalan bir bir şehretsem Ruhumu şad edip kanaatle nihaye erdirsem Elvedalar ne kadar zor Sanki yüreğin bakirliğinde en şiddetli bir kor Ne ah çektirenin kim olduğunu sor Ve ne de yaşanmışlık içinde ki hikmete ram ol Çünkü hakikaten fevkala zor Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted July 17, 2010 Bu yol nereye gider, ömrü hicrana hasreder! Ey arkadaş; dur biraz yaklaş Suallerim olacak sana, ha ne olur biraz dinlen yavaş yavaş Ta uzaklardan geliyorsun ve hayli yorgunsundur be hey arkadaş Niye bu kadar efkarlısın, mecalsiz ve hatta bizarsın, haydi anlat biraz Şu görünen dağlar ve yalçın kayalara ne denir Suya hasret gönüller bu sahralarda hali nicedir, değil mi epey çilelidir Ne gelen ses verir, ne giden bir heves içindedir, niye acep böyledir Ne dert hakkıyla bilinir, ne çileler yürekten hepten silinir Niye susarsın, mahzun bir şekilde etrafına bakarsın Sanki mezarı hikaye eden bir simasın, kalbinde hiç şevk bulundurmazsın Umutlarınla nasılsın, hiç kanatlananlardan haberdar mısın, yoksa sende sırmısın Evliyalar diyarı diyorlardı, kalbi letafetten bahsediryorlardı, sen inanmaz mısın Ey arkadaş, aklım karıştı ve gözlerim karardı kaldı Kani nasibi hikmet için sabırla nefeslenmek en kalbi maslahattı, şimdi nerde kaldı Kanaat niye vardı, müddeti nefes kim için en ulvi bir hakikatti, kim yolda kaldı Hani aşk, kul olmak için eşiklerden geçiren en kutsi felahtı, takva ile imtihandı Ne oldu sana, her bir yanında ve hatta halinde vardır yara Nerde koptun, sanki vurgun yemiş bir soluktun, niye bu kadar korkuyla uyudun anla Aklın yolu birdir derler amma, birlik içinde nitelik ve nicelik vakidir amme içinde sakla Her akıl kar değildir, ancak nasibi terakki için payedir, ihsan ile şahanedir hiç korkma Ölüm ne açlığın, ne yokluğun ve hatta ne de suyun inhisarındadır Ölüm bizzat yaşayan ve fakat müddeti nefesin hikmetini anlamayan için çok yakındır Maddi vemanevi bakımdan farkı fark ettiren kalptir, ancak oda aşka meftun olan haldir Ne ağlamak, ne de yanmak kar işidir vehakkıyla kul olabilmek ancak sevda sezişidir Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted July 18, 2010 Muhtaç olduğum her nefes, kalbim için derdest! Yüz karası yakarışlarım Dinmek bilmeyen çığlıklarım, söyle ben aşktan ne anlarım Suskun kalan bakışlarım, bilmem ki niye figanım Ah göz yaşlarım, ne söylesem kifayet etmez mısralarım Gecenin sürgününde yalnızım Nereye baksam, sinemin efkarıyla hicranı yudumlasam bizarım Kalan nefeste, içimi burkan dalsız heveslerde naçarım Ne yapsan bir çare adına umutla yol alsam hazanım Belki bir elveda deme vakti geldi durma söyle Niyetin merhalesinde, avuntular hanesinde ve sessiz bir nefesle Şayet bahtım için çile çekmek mukadderse Neyleyim, sahibim için el hak teslimim derim ve boyun bükerim Kapattım birer birer sayfaları Yüreğimi dağlayan sancıları, umutlarımdan kalanları ve ağıtları Söyleyemem kimseye, serde demem hiçbir nefese, kaderim sadece kalbimin esininde Derlediğim çilelerle, hüzün bahçesinin sessizliğinde ve hicranın deminde Sazlar dile geliyor, neler söylüyor Bin hüzün ile yine sinemin sırlarını ayan ediyor, alıp yad ellere götürüyor Ne gözyaşı duruyor, ne umut ruhuma bir serinlik bahşediyor İçimden ah çekmek geliyor, gönlüm kendi halinde ıstırap çekiyor Kimler geldi kimler gitmedi bu diyardan Bir lahza olsun dile gelmedi esrarını koruyan ve aşk adına saklanan Sevdanın hakikatine inanan, vuslat için ruhun yetisiyle bakan can Ne anlatsam ve sinemin sayfalarını bir bir aralasam deme yalan O an ve vaki olacak bir zaman dile gelince Çekilen ne varsa, kalbimin burukluğu el hak aşikar olan gerçekse ve nefesim bitince Hasrettiğim melalim hicran ikliminde manalaşıp gönüllere esin verince Kederlenme, yeis içinde nefesini tüketme, şad olmak için hicranı seçme Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites