Mustafa Cilasun 27 Report post Posted August 29, 2010 Sen hala anlamadın sevdanın busesini! Sanıyorsun ki bir tutku... Bir heves, vazgeçilen ne varsa sanki melalinle anlamlaşan geçici bir ses ve nefes Böyle bakınca, kalbi olmayınca, idrak kapanınca, akıldanelik bulununca bir kez Ne nasibin, ne bahtı sebilin, ne gönülde demlenen masumiyetin manasından geç Anlayamazsın, anlamak için uğraşsanda kanmayacaksın, korkan ve kaçansın Akıl, kalp için cenahmış hiç bilir misin? Sabrın sadrında sudur edecek hakikat en muhkem nidaymış, söyle nefeslenirmisin Keyfiyet kim için armış, nefsi delalet hangi zaman için bir sevdaymış ne dersin Gönül derya, akıl hiza, kalbin sedası ne söyler baksana,korkuları at denermisin Aldanmak, aldatmaktan iyidir sanma, vuslat için aşkın banisinden hiç uzaklaşma Herşeyde bir hikmet vardır amma... Zan, her vakit zillettir unutma, keşkelerle nefeslenip umutlarını asla karatma Ne derleri önceleyip ve kuytu düşlerle sabahlama, daha sonra maraz çıkar karşına Ne gelirse başına, öncelikle bir düşün çığırtkanlık yapma, akıl niye var anlasana Meşvereti bilir misin, muhabbetin sedasını işitir misin, sadakate ne dersin anla Nefsin ve enaniyetin, bahtsız nefersin bir sebebi var korkma Gül koklarken, karanfile bakarken, lalenin serdettiği aşkı manadan uzak kalma An biter, gün gider, ay katmer, sinen ki o günlerin sadrından neler bahseder kaçma Hiç şaşma,bir an olsun korkuyla güne başlama, şevk mücizevi sürurdur unutma Niyetin asliyesinde masumiyet şarttır, dil ne söylese de kalp asıl olandır nazarda Şayet hevesin için çıkıyorsan bir yola... Nefsanilik olduğunu sakın unutma,aklı ve izanın varsa, edebi manan olacak anla İçselliğinde var olan bir hesap yoksa, nefesin müddeti ne demektir Allah aşkına Bir an kalsa, şayet müddeti sana hak ve hakikatin sayfasını aralamıyorsa ağla Aşk hakikattir, hukuku devlettir, vicdanı saadettir, mizani vakittir, edebi nefestir Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted August 30, 2010 Ne söylemek lazım, susturandır gönül sızım! Söyleyemiyorum, bilmem ki niye direniyorum... Ruhumu serinletemiyorum, kalbime söz geçiremiyorum, an bean kimi bekliyorum Nefes bitiyor, yüreğim titriyor, gözlerimin yaşı dinmiyor, avdet etmem gecikiyor Sabretmem yetmiyor, kanaati nefeslenmem kesmiyor, niye umudum filizleniyor Yıllardır dilerim, kuytu köşemde beklerim... Sinemin senasına kefilim, dilimin lahzasınden eminim, gönlüm için edebi isterim Hazzın hücresinde, keyfiyetin bizar bırakan lehçesinde, şayet umut etmek bu ise Hali melelimle dertleşirim, bahtım için ya sabır derim, umman için neler söylerim Yüreğimin ıssız çeperlerinde, derinlik ali perde... Hüzün var her yerinde, bir hicran deminde, yalnızlık aşikar imiş makus talihimde Şimdi elem sinemin her payesinde, efkar dinmiyor içimde, derdim var bilmesende İşte göçüyorum yadellerde, dizlerim çekmiyor iyi dinle, kabir sancısıdır yüreğimde Bakıyorum, mahzun penceremden, ümit var iken... Artık belli bir yolun yolcusuyken, hücrenin bendindi inlerken, sabrı nefeslenirken Ses yok, ahenk sanki sinemi dağlayan bir ok, artık beklentiler içinde karnım tok Yol yordamsız, insan hatasız, kalp yarsız, ruh insicamında başlıyor ruhsatsız şok Ey gül-ü nihal, vicdan yadında ülfetli yar... Aklın cenahında, idrakin ilgasında, nefsin nizama muhtaç ağıdında elbet diken var Çile nefesle başlar, hüzün ezgisi ninniyle yüreğe akar,kan damarda durmaz çıkar Kader niye esrarıyla en ulvi bir bahar, aşk ruhumu meftun eden ilkbahar söyle yar Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted August 30, 2010 Aşka abat olmuş bir nefesim, başka ne dileyim! Hissetmek, farkı fark ettireni idrak aksanından okumak... Kalbin inşiraha olan vecdini anlamak, ruhun ulviyet nidasını gönülde yaşamak Yar denince, sevda kaç heceyse, aşk bu minval üzre zikredilen firkatin busesiyse Boş ver deyip geçme, ferhatın hasretiyle inle,mecnun ne demekt kalbinden eksiltme İstesende, istemesende nefes müddetlidir dinle... İlk andan itibaren göç başlıyor bilmesende, vakit kimin kadrinde, hesap var işte Kul olmak, beşerlikten kurtulmak,insanlaşma noktasında anlaşmak var yüreğinde Hilkat ne demektir sual eğle içtenliğinle, vakti saadet bizzat elindedir figan etme Yetim bir sabinin mahzunluğunu bilir misin söyle... Garip ve öksüz olmak var, kalbin münbit ikliminde, yar aşkı vuslatın eşiğinde Merak mükellefin dirliğinde, akıl hukuku bilmek yetisinde,izan idrakin elinde Vicdan mizandır ruhi sannende,gönül ummandır derdin rahmetgahını bilmesende Zevk kültürdür, bilincin erkidir, aşkla bütündür... Sürurun şadından payesir, irfan cenahından vadedir, mühlet kalbin için edeptir Ne kadar bilmesende, yılların kaybolmuşluğu sinende sancıysa korkma sebeptir Vesileler nefeslenmen ve tefekkür etmen içindir, nar ihsanı bekleyen aşk değildir Aldatmak, aldanmanın farkında olmadığı gailedir... Kul olmak illaki gayretinle müsavidir, azim ecrin vecdidir, sevda ise dile gelendir Ömür, ruh için en mukayyet vakittir, kim ne kadar bilir, ölüm kalbim için edeptir Diriliş için bir senfonidir, sırat için hüzün ilmidir, mahşer bilki şefaatın vesilesidir Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted August 30, 2010 Kalp inşiraha adanınca, aşk bambaşka! Su misali akar, kar şevkiyle yağar, rahmet niye var Korkular sinemi dağlar, zanlar muvazenesiz yılgınlıklar,ruhum mahzunca bakar Nefes edebiyle kar, nefsim niye kalbim için derin bir efkar, akıl iradem için salkar Hicran sinemde ar, hikmeti sebebi sabırda kokar, kanaat ilmi aşkla bir ilkbahar Sineler vurgun yer, duyulmaz ve fakat yer gök inler Can nasibi mukaddeatını bekler, vicdan kalbi manada ecri dileyen en ulvi nazar İyilik ve ihsan gönül için vazgeçilmeyen har, ancak kul bunu aşkın lutfuyla anlar Sazlar çalar, kamış niye feryadı sevda sanatıyla meclise sunar, aşk vecdiyle ey yar Gün batar, gece sükutuyla başlar, esrarı aşktır yar Yıldızlar sarkar, hilal şad olan melaliyle ruhum için en ibretli nazar, düşünmek ar Mezarlar bekliyor, meskun mahaller vurgun yiyor, gönüller kimbilir neler söylüyor An bitiyor, vakit irkiliyor ve nefes nefese koşturmalar halim için ey hak dedirtiyor Ne çıra yansın, ne vicdanlar yaralansın ve arlansın Hesabın azmi ruhları kuşatsın, gönüllerde şahlansın, mizan hali bizar bırakmasın Umman ruhumda manalaşsın, kalbim inşirah içinher vakit sabahlasın, durmasın Musalla taşı korkutmasın, kabir azabı yıldırmasın, aşk haleti ruhiyende başlasın Çileden bıkma,gına gelip yeisle bağırma,ölüm kolaydır sanma Mühletin ne demek olduğunu hakkıyla anla, nefsin nizam etmeyi unutma ve yaşa Kolay olanda bir hikmet yoktur avunma, nitelik akıl ister boşlukta asla bulunma Yolun yolcusu, yolun emniyetinden haberdar olmalı ve bu manada donanmalı anla Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted August 30, 2010 “Ben” denen kafeste, kalbim hicran içinde! Evet, suçluyum, hem mahkum, hemde mazlummuyum Yıllar varki içimde, sinem prangalar esaretinde, aklım var ise, kalbim ağlıyor işte Dert aramıyorum, hali fakirliğimde zaten var diyorum, neden önünü alamıyorum Ağlıyorum, sızlanıyorum, biçare kalıyorum, niye ehlinden bir feyz alamıyorum Akıl dimağ işidir, idrak gönül feridir, irade elbette ki nihayet için bir seçimdir Kimse görmese, gözlerim kimseyi fark etmesede, biliyorum ki mizan var içimde Vicdan nübüvvetin izinde, aşk gül-i nihalse, benlik niye gönlümün merkezinde Bir maraz var kalbimde elbette, ecir ihsan içinde, inayet elbet yürek payesinde Gün açıyor, semada ki bulutlar niye öyle hüzünlü bakıyor Nefes niyete başlıyor, an kimi kovalıyor, ruhum mahzunlaşıyor, içim kanıyor Bir ah etsem, gülüzara meyledip sessizce nazarımı gizlesem, laleyle figan etsem Yetmiyor, kalbi lekelerim inletiyor,ne kadar bizar olsam da hicranım dinmiyor Nefsim nizamın şad olan gailesiyle kaçak güreşiyor Bin bir maslahatı önüme seriyor, hikmet nedir hakkıyla bilinmiyor,hala direniyor Tevdi edilen ulvi receteler ihmal edilir bilinmezse, kalp elbette viranlığı resmediyor Hazan sinemde ikamet ediyor, akıl hakikati biliyor, zafiyetler baheneler üretiyor Yetti artık, ruhum bezgin yılardır, miskinlik bizarlık Nizama muhtaç nefsimle nasıl yapayım pazarlık, iradeyi aymazlık, içimde darlık Yemesem, uykuyla eğleşmesem, heveslerimi zincirlesem lakin hukukumu bilmesem Ne müşkil hurdalıktır bu virane mezarlık, yaşamak nefes almak değilmiş öğrensem Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted August 31, 2010 Bir yorgunluk var yüreğimde ve suskun melalimde! Avunmak mı istiyorum yoksa, çıldırtan duyarsızlıkta, ıssız sokaklarda Hınca hınç dolmuş vapurlarda, aldırmaz gönüllerin sarhoş naralarında Bir elinde ruj vebir diğerinde ayna, aranıyor berduş, yitiklik sancılarıyla Çık gel deyor adeta, bul yüreğimi düştüm ocağına, yılgın hıçkırıklarıyla Ah şu dalgalar, yüreğimi dağlayan ve gözlerimden kan akıtan acı çığlıklar Nerdesiniz, hangi aşkın sezgisiniz, yıllara sari sessizliğinizdedir korkular İçli yakarışlar başlıyor, gözler hasretin didarında ne fesleniyor,sükuttalar Ratası bilinmeyen bir yolda, umut bizarlığı korkuysa, niyetlenip başlama Gözlerim süzüldükçe, dilim çekiliyor birden bire kendi sessizliğine ne var Niye mahzunluk yüreğimde ve enginliğin yelpazesinde başlıyor sıra dağlar Ağlamak vaktidir, düşünmek akıl işidir, hissetmekse gönülden gelir bağlar Kime sesleniyorum, kaybolmuşluğun sızısındayım, ruhum hıçkırığa başlar Gitme dur desen ve gönül dilinden sürur bahşetsen, bir nebze olsun gülsen Heveslerimi derdest edip demlesem, ruhumun derinliğinde aşkı nefeslensem Artık yeter desem,yılgın gönlümü hakikatin sesine teslim etsem ve göçsem Kalbi suskunluğumu,ruhumun düştüğü kuyuları aşka havale etsem, gitsem Arif o ki, dünya kaygısını gönlünde sevdaya havale eder,nefsi aşikar eğler İlmin gailesiyle hukukun şevkine erer, meclislerde irfandan aşkla söz eder Ne gıybet eder, ne gönül için ah çeker, derdin rahmet olduğundan bahseder Ömür denen nimeti aşkla ihsan eder, sevgi dilinin edebini önceler ve öğütler Nisa için elhak mağfiret diler, nişanesinden övgüyle söz eder,suhulet diler Şefkatin menbaı, hamiyetin odağı, hizmetin gadası olarak gönülden söyler Emanetin tevdi edilmesine, nasip gerekçesine, umutlar gayretine havale der Nisasız nur olur mu, gönül mahzunluğu yar olur mu,yalnızlık şad olur muyu işler Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted September 1, 2010 Gam etme, hesaba inannanlar sağolsun! Lutuf nedir bilirmisin İhsan penceresinden nefeslenmeyi gaye edinesin Ruhun yetisiyle idrak için azimet içinde ve sürur ile nefeslenesin Asla gam ile, zan ile, keşkelerle,ne derler saikiyle kederlenmeyesin, zira hesabisin Şükret,düşünebilen bir abitsin Akletmek ne müşkil bir iştir, gatreyiyle felaha eresin Buğuz etmeyesin,hikmeti sebebini dert edinesin, sabır ile yüzleşesin Umman içinde bir paresin, katresiyle anlamlaşan hecesin,iraden ile yüzleşeceksin Korkma, öncelikle nedenleri anla Kuytu karanlıklarda bir neden arama, arifin busesini kokla Urbasında hilim saklıdır, yüreğinde aşk vardır, sevda ile yaşayandır sorma Vesveseler ile hiç soluma, ruhun girdap içinde kalır anla, sevgi dilini asla unutma Kabrin içi ecrinle anlamlaşacak yokla Kalb ve yüreğin farkını aklın ve idrakin feyziyle anla,yaşa Feda olmak, mahsada ram olmak, hakikate vasıl olmak içindir aldanma Aşk; iradeden vazgeçne sanatıdır unutma, ehlinden talin et, asla zanda bulunma Aşk; kimine göre nar, kimine göre de ardır Ölüm yalnızca dirilş için sunulan badeyi şaraptır, gül-i nihaldir Mizan vicdanın payesinde dile gelen hicrandır,idraki olmayan korkacaktır Teslim olmak, masumiyeti korumak, hukuka ram olmak feraset için sancaktır Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted September 1, 2010 Yüreğim titrer, sinem umutlarını aşikar eyler! Ey hasretiyle bizar olduğum sevgili Gittin, hiç seslenmedin, nefesinin masumiyetini ruhuma elemle zerkettin Niye böyle ettin, hali perişanlığımı aşikar eğledin, ses vermedin ve görünmedin İncesaz misali,verem iltica etti simene sanki, net ses vermiyor innan ki gelmedin Gözlerim serapın ahında ağlar İçim kan ağlar, nar ruhumda başlar, hasretin didarı azap diliyle gönlümü sarar Umutlarım arar, biçareliğim efkarını aralar, kuytu düşlerin hicranı ruhuma akar Gel göçmeden, nefesim tükenmeden, henüz umutlarım var iken, sevda halimi yakar Gün gölgenden akseder,ne keder Dert bu değil, hasret bizarlığıma surların esrarını şehreder, umut sanki bin beter Sabır olmasa, kanaat kalbimde anlaşılmasa,yaşamak nefes olmak olsa neye yeter Temaşa ettiğim derya ruhumun serencamına neler söyler, dilim ancak sükuta erer Demek ki ölmek şimdiden mukadder olmuş halim için meğer Gün biter, gece melalimde efkarıyla akseder, susmak gerekiyormuş bu saatte meğer Hazan başka keder, yalnızlığıma zemheri refakat eder , nefes müddetine böyle erer Kabir haşyet içinde ruhuma aşina olmuş bir değer, hesap var kalbimde nasıl cevher Artık ses verme, nefesin firkatinede kaybolma Gönlümün gül-i nihalisin hiç solma, kalbi ülfetin ve engin suhuletinle abat ol yaşa Umutlarını soldurma, yalnızlıkla arkadaşlık kurma ve birnebze olsun halimi anla Hiçbir zaman anmamış olsan da, kahrederek nefesinde bizar bıraksan da aldırma Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted September 2, 2010 Gönlüm susuz, gözlerim uykusuz ve nursuz! Alıp götürüyor zaman, sanki biçilmiş kaftan an be an Bazen geçmiyor taraneleri, solgunlaşan nefesleri, hüzün içinde geçen fersiz halleri Düşünüyorum, elan içinde nefesleniyorum, suaaleri derliyor, boynun büküyorum Ne istiyorum, nereye gidiyorum, istikamet için ruhumun bizarlığını göremiyorum Annem neler söylemişti, yok işte göçtü gitti Babam yadederdi, nefes nefese hikaye ederdi, sürur içinde gözlerin ferini hasrederdi Sıkı sıkıya tembihlerdi, bazen aman ha yaklaşma derdi, nefsimi gemlememi isterdi Kalbin sezgisiyle nazar et derdi annenin şefkatini görmezden gelme diye söz ederdi Dedem kabirdeydi, ninem bilmem ki ne haldeydi Mahzun çehreleri, mağdur nefesleri, an be an bekledikleri vakit çoktan gelmişti Şimdi ne söylerlerdi, gönül lehçeleri hayli sessizlerdi, ne bir ses, ne heves ayan idi Bu hali ve içinden çıkılmaz ahvali düşünmek pek külfetliydi,bir tefekkürü zahitti Temaşa ettiğim bu hal üzre dil lal oluyor Boğazım kuruyor, yutkunmalarım başlıyor ve gözlerim boşluk içinde neleri arıyor Kalp ki; sıla hasreti sine-i halde öyle aşikar ki, şehredilmeyen zaman hali bağlıyor An be an kalbin sezgisinde med cezir yaşanıyor, hasret, haşyet bir birine karışıyor Ne söylenmeliydi, elbette ki ömür hesabiydi Hevesler renk renk, nefsim nizamsızlık içinde neye denk, haydi başlıyor düşünmek Dirilip dirilip şafakların muştusunda, umutların kanatlarında sevdayı hissetmek Gönlü kaygısız ve tasasız bir şekilde aşkın didarına hasretmek ve öylece göçmek Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted September 2, 2010 Sende şimdilerde yoğunsun! Gitmek… Bazen dilemek evet… Hissettiklerimizden el etek çekmek Bazen ne kadar kolay gelir düşlerimize Hülyasız düşüncelerin ikliminde Kendi sessizliğimizin serzenişleriyle… Merak etme kimseler sesini duymayacak Seni kalbinin dışında hıçkırıklara boğmayacak… Kalmasın yaşanmamış hal ekseninde bir haykırış Neticesinde ruhunun iz sürdüğü ötelerin şevkiyle… Kalbi daralmalar ruhi yanılmalar Vehimlerin yozluğundan kaçışlar ancak seninle… Ne yıldız ve ne de ay sadece kendi seyrinde hilkatiyle… Sen kimliğin örtüştüğü edebin rüknüyle muhabbet eyle… Yalnızca sen halinde yaşıyorsun sanma Yalnızlığın sokaklarında adımların şevksiz nazarıyla Dilek ve beklentiler kalbe geçit vermezse Tefekkür eyle hikmetiyle kanaati ziyaret eyle… Maden ki naif kalbinin kırıklarıyla hüzünlüsün Sen gönül verdiğinle bu kadar fakir muhabbetli misin? Oysa sen zenginliğinle şefkatin adresisin Sen cihanın öznesi aşkın payesi hamiyetin kalesisin… Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted September 3, 2010 Niye! Nefes nefese kalıyorsun Hiddetini biran bile düşünmeden kusuyorsun Neyden korkuyorsun, neden kendinden kaçıyorsun Sonra bir köşeye çekilip içli içli ağlıyorsun ve sessizce avunuyorsun Birgün olsun susmadın Kaygı ve tasalarınla ruhumu gazapta bıraktın Sükutumu hiç anlamadın, gönül sesimi pek umursamadın Bilmem ki ne yapmalıydım, çere adına el mi açmalıydım, nasıl anlamalıydım Yıllar akıp gitti, yılgınlık sinemde bitti Umut artık solmaya yüz tutmuş bir gül-i nihal oldu gitti Neydi derdin, adavetin ve şerrin, insan kimliğimde ki esrarı halin Düşünmek bile külfet oldu, sürur kalbim için hasretiyle şad oldu, hicrandı Duymuyorsun, susmuyorsun Her anımı,yamaka için kalanımı, gönül nidamı kurutuyorsun Hergün sineme bıtkınlık ve yılgınlığı kat kat yüklüyorsun, aldırmıyorsun Sızım nefeir bilmiyorsun, derdimi bir insan gibi dinlemiyorsun, hep kaçıyorsun Yaşamak zor geliyor artık Bir yer kalmadı saklanmak için, nefsinden korunmaktır elan derdim Bin hüzün ile ummanın vecdine ererim, bilmem ki artık kime ne söylerim Kuytu köşeme sinerim, secdeyle dirilir, hicranla halimi sahibime serdederim Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted September 3, 2010 Sustum! O an çaresizdim Hiddetin karşısında fevkalade sefildim Gazaba gelmiştin, nedensizdin, kimbilir belki de o an tükenmiştin Hasrettiğin halin, serdettiğin eşkalin, keybettiğin edebin acizliğindeydim Boynumu büktüm, sabrı terennüm ettim, meğerse sana ne kadar yabancıymışım Neden tahammüm etmek istersin Niye yetinmeti, kanat etmeyi, edebi iştiyakı, sükutu ikmali öncelemezsin Kahretmeyi, tereddütler yaşamayı,keşkelerle oyalanmayı hiç düşünmez dilersin Bilmem ki ne istersin, gönüllü köle olmamı beklersin ve herşeye müdahele edersin Yalnızlığın kollarına kaçmak istiyorum Bizar bıraktığın halimden ve uhteleşen kederlerden kurtulmayı diliyorum Sabrımı deniyorsun biliyorum, zafiyetlere bürünmemi istiyorsun bilemiyorum Aklım var, iradem kar, ruhum mahzun bir şekilde bakar, niye yüreğim kan ağlar Yapma dedikçe, sabırla seslendikçe... Kalbimin inşiraha olan hasreti aklıma gelince, içimi çekiyorum Hikmeti sebebini, çilemin bereketini, ahirimin nedenini sessizce bekliyorum Her ne dersen, nefsinin yelpazesinde nefeslensen gam değil, hesap senindir diyorum Ne kadar bizar bırakmışsan... Sabır yumağına dönüşen dertlerimi ruhumun pervazlarında anmışsam Kalbimin ağrıyan sızısıyla el açıp secdelerde içimi boşalmışsam elbette ar değil Kalan nefesimden, fersizleşen gözlerimden, kalmayan hevesimden anılan kar değil Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted September 3, 2010 Gitme! Çile gönlünde deryalaşsa Gün, ne kadar şafağa muhtaç ve iştiyaksa Gece, mahzun çehrelerin barınağı olarak kalacaksa Aşk,dile gelen hevesin, keyfiyetin, nefsi hasletin barınağı olacaksa Ruhum çığlık çığlığa kalsa, gözlerimden kan aksa, kalbim kararsa da aldırma Sen var git yoluna... Umudun solmadan, ruhun bizar olmadan Gönül sızısını melalinde yaşamadan, hıçkırıklara kanmadan Hülyaların abıhayatıyla yaşamadan, yeisi solumadan ve bir lanet okumadan Ğül-i nihalin kurumadan, dilin edebi unutmadan, kalbinde bir buğuz yaşamadan Korkma, öncelikle kalbini anla... Nedamette bir hikmeti bereket yok, sabırda vuslat tınısı bir aşkı ok Nizamsız nefiste, ilimsiz zihinde, idraksiz ruhi meziyette asla bir hakikat yok Hesabı bilmezsen, ne derlerle nefeslenirsen, haysiyeti deruhte etmezsen bekle şok Kor nedir bilir misin Sevdayı ruhunda hisseden abidin vicdanda ne var ve nedir dersin Kalp hisseden latiftir, idrak ruh ile taktirdir, ar kul içindir, peki,tahva şeklimidir Takiye bizzat öldürür, maslahat süründürür,alalamak ise mahveden afatı kebirdir Gülün dramını hisset, hüzne sinenin derinliğinde onurla iltifat et, ne ibreti davettir Birgün ebede gideceksin Zahiri manada taprağa serileceksin, uzleti ruhunda hissedeceksin Derdin, gamın,hesabın külhüne ereceksin, bizar olan halinle kime ne diyeceksin Heveslerin derdest olacak, hicran yanı başında sefilliğini yoklayacak ister misin Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted September 8, 2010 Sustum, susmalıydım! An, kalbime seslenir Zaman, ruhum için himmet dilenir, ecir için nöbettedir Niyeti sadece Rahman ve Rahim olan Hak bilir, hikmetinde neler gizlenir Meram dile gelir, nefis hoyratlığın kadrindedir, sabır ihsansız züğürtlük çekmektedir Aşk; halin demidir Kul olmak elbette ki nasip ve gayret meşkinde gizlidir Ya hu derken ve la havle yi çekerken, kanaat nedir bilmezken ve aczi yet içindeyken Gönül susmuş, umut solmuş, gayret yok olmuş, akıl gam olmuş, sor ki irade loşmuş Bitti ve gitti bir edep içindeydi Ne söylesem, gözlerimi ummanın seyrine amade eylesem Vaktin nidasını, aşkın firakını, sevdanın manaya olan abadını nasıl dile getirsem Hiç seslenmesem, gönüller niyaz etsem, ruhumun hicran damlalarını kime söylesem Uzaklaşan Ramazanın yâdını İçimin yanan ve hıçkıran feryadını, arifenin bekleyen efkârlı hazırlığını El hak mezarın görünen ahını, figan eden efradın gam içinde ki fakir umutlarını Derlesem, ruhum için ibretin abadı için teslim etsem, nefsime bir hazinle seslensem Onca zaman nerede olduğumu Hangi badirelerde soluduğumu, fersiz gözlerimle ihmalim bulunduğunu Mazerete sığınmak için asla bir niyetimin bulunmadığını, deva için koştuğumu Nasıl söylesem, bayram için gönlümden geçenleri dile getirsem ve hayırlar dilesem Ne kadar umudunuz var ise Kalbimin lekeli ve aczi yet halinde ki gül-i nihaliyle âmin dese Bir nebze olsun niyaz beklese, yâd edilmeyi hak etmeyen halinden söz etse Kalbiniz inşiraha ve gönül kapınızın vuslata aralanması temennisiyle nice bayramlara diyorum efendim… Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted September 15, 2010 Duy sesimi! Nerdeyim Nasıl bir hal içindeyim Sanki berduş bir zadeyim, evet, bir hal fakiriyim Konuşmaz dilim, fersizdir gözlerim, anla artık kime ne söylerim Esir ediyor Kıskançlık kanımı emiyor Zihnim sanki kan revan içinde feryadıyla inliyor Bırak yakamı, candan bezdiren zannını, yarabbi dedirten vicdanı bilmiyor Bir aslandım Sanki uysal bir kedi olmak için izdivaç yaptım Okumayan, muhakeme yapmayan, ne dereleri hak sayanı ne yapmalıydım Biran çaresizliğe sığındım, ne yapacağımı şaşırdım, bir nisa ile dişliliği ayırdım Sessiz kaldım El pençe durup gözlerinde arandım Zihninin arka duvarlarında mahkum olan umudun çehresine baktım Arlandım, insan olmak nasip işiymiş şimdi kandım, nefes almak değilmiş anladım Yazma diyorsun Hiç okumadan yargılayıp fırlatıyorsun Sevdalıların var diyorsun, ecir ve ihsanın ne olduğunu hiç düşünmüyorsun Billahi boğuyorsun, bir hal bırakmıyorsun,insanı kul olsa da çileden çıkartıyorsun Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted September 16, 2010 Ne tutacak bir dalım, ne de muradım kaldı! Bırakmadın... Bir an olsun anlamak için hal-i lal olmadın Yılardır sabrın kadrine bıraktın, bir kalbim olduğunu hiç anlamadın Gözlerinde arandım, sükutu sinemde yaşattın,ne şevk koydun, umudu yaşatmadın Sormalıydım... Kime ve hangi manada hali açmalıydım Sanki yaşayan çaresiz bir kabirdim, nefesin müddetine taliptim, kaçmalıydım Yorgun solgun bir halin mahkumuydum, edebi nasıl ihmal ederdim, yaşamalıydım Ömür denen örs... Nefes bin bir hüzünle nasibin kadrinde bir ders Kalbim anladıkça, farkı fark eden oldukça, nar bir aşksa, söyle niye nefsime ters Nizam haksa, adil olmak şartsa, hukuk kul ve insan için mutlaksa ar halime lades Açık denizler anlatır... Ah bir anlasan bu bedbin ruhuma neleri yaşatır Kalbim başkalaşır, umudtlarım harlanır, gözlerim sessizliğin kadrinde yaşarır Zülmetmek nasıl bir kula yaraşır, edebi talan etmek kul için nasıl hakla manalaşır Sanki firardayım... Kapalı bir oda içinde, suallarin peşinde adeta hancıyım Ne kadar nefesim vardı, umutlarım susuz kaldı, hayat kim için farktı duacıyım Beni benden alan, gönlüme bezginlik yaşatan, firkati kurutan ne varsa davacıyım Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted September 16, 2010 Boynun bükük, hislerin sönük, kalbin bölük! Böyle değildin eskiden Hali melal bahçesinden bir pareydin, evet bir gül-ü nihaldin Umutların açardı, şevkin her yanı kuşatırdı, nefesin harı ardı, farkı manaydı Ne oldu, hangi elem sinende ufkunu kararttı, sürurun kayboldu, gölgen şad oldu Neydi vefa duygunu zedeleyen Bin hüzün içinde nefesini demleyen, kederler içinde halini yıllara gark eden Çekip giden, arzuların hasretini sinene ilga eden, gönülden çektiren, sükut ederken Kimseye ayan etmeden, gözlerden dökerken, geceye seslenirken çileyi nefeslenirken Göremediğim, fark edemediğim Hayatı manasına abat ederek, hakikatine ülfetle eremediğim Derdi gam bildiğim, rahmetin vesilesini ötelediğim, hevesi bir asude bildiğim Suhulet cenahında edebi ihmal ettiğim, inşirahı akıl etmediğim, umud vehmettiğim Saklı sandıkta duran nameyi Gönül dilinden kaleme alınmış ve hasrete kanmış bir edebi aşkı payeyi Görmedim, akıl sır erdiremedim, ayan olan halimde dahi düşlerimde yer vermedim Yıllardır kimseye söz etmedim, sinemde ki koru niye fark etmedim, evet, ne sefilim Ne kadar özürlensem kar etmez bilirim Derdin sahibidir, hali lal olan, hasreti nefesinde bulan, umutla yarınları koklayan Bedbin ve bizar kalan, boynu bükük bir şekilde sessizlik içinde aranan hissederim Bin dert ile, kalbimin lekeli sahifelerinde inlerim, gönlümü hicran nidasına veririm Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted September 18, 2010 Gönül sustu, hal virane oldu! Bekleme… Sabrı halinde yumaklaştırıp bir dert içinde nefeslenme İnsan olmak, hal dilinde aklanmak sevda işidir, aşk asudeliğidir geçme Kim ne derse desin, vicdan ruhun ve kalbin sürurudur bilesin, hak iledir vazgeçme Anlatamayan dilin… Gönül pervazlarında umutla bekleyen mahzun halin, dilim dilim Gam içimde, hüzün kalbimde, hicran yakamda bir lahza olsun vermiyor ödün Geç git diyemem, mahzunluğu görmeden geçemem, billahi bu nefsimle aşka erişemem Yağmur yağıyor semadan… Kanatlanmış umutlar bekliyor bir bir nasip dirliğindedir o an yardan Gönül geçmez, arzu bitmez, aşka hevesle erişilmez, sevda bir ardır umuttan geçilmez Gel gör halimi, sessiz çığlığımdan akseden melalimi, ayan olan keder ve aşkı demimi Ne söylesem… Uzlete mi çekilip muradım için vaktini beklesem, yazmadan sabretsem Kabre girmeden, musallaya gelmeden, tabutun ahvalini hissetmeden kanaate ersem Fakir halimin, aczi yet içinde çırpınan ayanı derdimin müddeti nefes için azmettiğim Nerde kaldı lal olan vakit… Hal perişan, can içince cansızlığın kadrine aşina olmuş bekleyen bir kan Namzet için, umut gayretin ve sayın gerekçesiyle ancak vücut bulan bir ala seçim Ne oldu, sualler aklın ve mananın, kalbi felahın, vuslatı sevdanın inşirahında kaldı Hiç sormadın… Hasreti yüreğimin yalçınlaşmış halinde yaşattın, bir adım, bir umut vardı sanki Gönlümün suskun ve bizar halinden, açık denizlerden çağlayandı, harı vardı, arlaştı Aşk, manasına metfun, hak ve hakikatin, ecir için çileyle anlamlaşan nefesin hakkın Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted September 21, 2010 Kan gelir gözyaşımdan! Neler söylense… Nizama muhtaç bir nefisle kelam edilip yargılar verilse Hukuk katledilse, hak ve hakikat ihmal edilse, bir hesap var, ah bilinse Kırmadan, gönül diline yaban kalmadan nefesler aşk ve muhabbetle tüketilse Bundan gayri geriye ne kalıyor… İstesen ve dahi dilemesen de nefes müddetinde soluyor ve kuruyor Kin ve nefret kalbi yoruyor, sevgi ve şefkati hoyratça buduyor, nüve kalmıyor Gözler görse, dil söylese, hal sessizliğin kadrinde melalleşse yine de sevda olmuyor Yüreğinim bıçkın hali gemsiz… Ne kadar nefsin olsa, aklım hak ve hakikat için aranmadan varsa Müsrif bir can, kanaat ve sabrı konuşmak için anlatsa, lakin kalbinden çok uzaksa Hal için ağlamak bir başka, kan göz pınarlarımdan sızınca, el açıp yakarmak farksa Kimseye bir şey söyleyemem… Yarım asrı geçkin bir ömrün hesabını elbette ki hakkıyla veremem Boynum büküldükçe, ruhun hicran damlaları kalbimle yüzleştikçe, için yanıyor işte Sessiz köşeler, beklenti içinde olmayan nefes, almadan veren gönüller yaşıyor içimde Secdeye kapanmak istiyor gönlüm… Lakin şuur ve idrakim, kıt aklım ve hoyrat nefsim bihakkın geçit vermiyor Gözlerim bakıyor, dilim susuyor, iradem zafiyetler içinde kimden medet bekliyor Hani iradem vardı, adamlık azimet ile farkı fark ettiren zamandı, aşk kimlere kaldı Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted September 22, 2010 Hicranını bir yetim malı gibi sakla! Bir gün hatırlarsan… Hali melalin ile şad edip, ruhumun hüznünü kalbinde bulursan Baharın letafetini, günün şevkini, gecenin efkârı derdini, bilinmeyenlerde inleyenleri Aklın sezgisi, ruhun yetisi, gözün boyun büktüren busesi akla gelsin o vakit seninsin Hiç sorma benim halimi… Dipsiz kuyuların, çıkmaz sokakların, ayazda kalmış umutların bekçisiyim Gönlüm gam içinde, ruhum ne kadar bizar olsa da kimin derdinde, kalbim hazan işte Gören göz, işiten kulak, hisseden yürek düşündüren merak kalmadı hiç hazım bilesin Ruhumu saran meran bir başkadır… Nefis denen meret aklımın ve idrakimin, tefekkür ettiğim denklemin içindedir Bir an olsun geçit vermiyor, adeta içimi kemiriyor, filizlenen umutlarımı kırıyor Sonra aczi yetim için, nedametim kat be kat biçim biçim, kefen var ya sinemde geçim Bazen yüreğimde ufuklar açıyor… Şevk ve sürur gönlüme doluyor, ruhum lâmekân oluyor, kalbim hıçkırıyor Ne kadar bizarlık varsa, umutlarım unutulmaya yüz tutmuşsa, gün yüzüne çıkıyor İşte on ve beklenen zaman buymuş demek ki diyorum ve içli içli sessizce ağlıyorum Hani geriye ne kaldı diye bakınıyorum… Ruhumun aşka hasretini, kalbimin sevda için gayretini hicranla düşünüyorum Hiç ses çıkartmadan, kuşlar kanatlarını çırparken nedenlerini ruhumda yaşıyorum Aşk; halis niyeti, sevda koşulsuz gayreti, vuslat kul için ihsan ve inayeti çok istiyor Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted September 23, 2010 Gönül ne söylüyor, vakit biliniyor, kar etmiyor! Ne kadar bilir… Umut içinde beklenilir, arzular filizlenir, niyet halislikten emindir An gelir, ahenk hani nerede diye sual eğlenir, dirlik ve birlik hal içindir, kalp bilir Akıl bunun içindir, nefs nizam edilse muteberdir, işte o vakit ruhun özgür ve bakirdir Bazen yüreğim ağlar… Bizzat vakıf olduğum halde sadece gözlerin bakar, dil susar, bir hicran başlar Vicdan hesabı açar, kalbimin hüzün duvarları kalkar, ne kadar hak varsa öne çıkar Dile gelen, maslahatlara bürünen, avuntu için dilenen hal, nedamete başlar ve ağlar Yar ne demektir bilir misin Arzu ne aşktır, ne de sevdadır idrakinde misin, nefesin müddetini bilme ki neylersin Hangi kapının umutlarında beklersin, hak için gönlün kapısı açık mı hisseder misin Akla ne geliyorsa, gayretten muaf olan bir savsa, düşünmek için edep ve izan yoksa Nereye ve kime meyledersin… Keş kelere kürek çeken bir heder misin, yoksa nimetin ne olduğunu bilen arif misin Yol yolcu içindir, hal aşkı hak için bilir ve secdeyle bütünleştirir, kul olmak arifliktir Nefsin isteği el hak bilinir, akıl sahibi manayı aşk için vecde tabidir, irade niyedir Tamam fakat ölmeden ölünür mü diyor… Farkını fark etmek için gönlün ve ruhun risalelerini hiç okumuyor, bir dert etmiyor Zaman geçiyor, ömür bitiyor, bahaneler tükenmiyor, azimet kulluk için ne bekliyor Dirilmek ne demektir, filizlenmek için sebeptir, aşk bu hal için nasibi mukadderdir Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted September 24, 2010 Bu sevdadan söyle geriye ne kaldı! Her yanım boş, vecdi kırılmış bir sarhoş… Bir avare değilim, yolun istikameti için viraneyim ve belki deliyim Teslim olmak, inanmak için bahanelere sığınmamak meğerse suçmuş bilemedim Gönül sesimi dinledim, hissiyatımla yol yardam için edepte ikamet ettim ve eridim Ne söyledinse, kahır içinde nefeslendinse… Hatalı ben miyim diye defaten halimi taradım ve arandım, ikna olmadın Vehimlere saldırdın, ne kalp tanıdın, ne insan diye bir nebze tefekküre adımladın Sonra pişman olduğunu, yanlış anlaşıldığını sıraladın, lakin muhabbet bırakmadın Sanki umut içinde diktiğim fide kuruyordu… Nereye baksam karşıma kuraklık çıkıyordu, güneş elinden geldiğince yakıyordu Ne bir hal bırakıyor, ne su için an tanıyor, akılımı başımdan alıyordu, bilmiyordun Ruhumun hicran damlalarını görmüyordun, sinin sürurunda ne varsa koparıyordun Bilmiyorum ki ne söylemeliydim, boyun mu bükmeliydim… Keyfiyetin yetmesi için beklemeli miydim, sabır içinde dirilip veya çürümeli miydim Kanaat için, bahtım bilmem ki ne kadar elimde olan bir seçim, geçim eza nasıl vehim Kırıldı kollarım ve muhtaç halim, hazan için nefes alıyor ahtım, hüzünle sabahlarım Ne yarlar gördüm, mazi içinde ibreti derledim, idrake evet, dedim… Bir hevesin, hesapsız serilişin, bahaneler içinde seyreden bir halin bekçisi olamaz Can, ezanın ve pranganın vicdanına bırakılamaz dedim, kalp niye var, akıl kime kar Umutlar, ecrin ve ihsanın vuzuhunda açılan bir bahar ve nitelikle ruha aşkla bakar Ne söylesem kar etmeyecek, gönül dili mutlak bilinecek… Aklıselim ile yola girilecek, hesabi olmak ne demekmiş mutlaka bilinecek, seçilecek Aşksız, sevdasız ağlamak kar etmeyecek evet görülecek, dirilmek için sabra geçilecek An ve hali zaman, ömür denen ihsan, sabır içinde ki vicdan huzura erdirip yeşerecek Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted September 28, 2010 Deme, bayram mı seyran mı, hal viran mı? Ne söylersen, hangi lehçeyle hem hal edersen kabulümdür Derdin bir nimet olduğunu, gayretin feyziyle ruhun şad olduğunu yeni öğrendim Kalbimin senasından, halimin binasından çok uzaklaşıştım, sanki avare bir haldim Kim ne derse, aklım elverdikçe, izanımı bilmem hangi açık denizin düşlerine verdim Dileklerim vardı, bazen üzerine kar yağar bazen tipi ardı Nereye baksam, ruhumu kuşatan bizarlığı hakkıyla anlatsam, elbette kar etmeyecek Söz, halin manasından çıkmayınca, kalbim edebe meftun olmayınca, gariplik var bil Ne söylense, aşkın ahenginden ve muvazenesinden uzak bir halde ise yakınlaşma, sil Yolsuz bir yolcu gibiyim, azıksız haldeyim, söyle neyleyim Şükür nedir, sabır selamet midir, kanaat etmek kalp kuraklığında nasıl bir hikmettir Gönül vurgunları, hukuk kalpazanları, dilbaz simsarları etrafımı sardı, hal kalmadı Ne koklasam, lalenin solgun çehresini hakkıyla ansam mazide ne olmuş yakın olsam Duyamadım, nidanın felahında uyanamadım, çok arandım Hayrat tabiatın, hasret kokan yangının, feryadı duyulmayan mananın yolcusuyum Diken içinde haşrolan, sukut ikliminde kaybolan, hiç sesi sedası duyulmayan mıyım Sormayın, deme sakında bırakmayın, bir can olduğumu anlayın, yolda bırakmayın Gitmek, seslenmeden yitmek, merakı hak etmeden kaybolmak Bir gün, acabalarda sürgün, gönüllerde açmayan gül olmak ne kadar mümkün bilsen Solan filizlerin, umuda nail olamayan gönüllerin, sabır ikliminde bizarlaşan nefesin Halini sormak, biran onun yerinde bulunmayı anlamak, hikmetin gayretini yaşamak Sonra yavaşça nefesi bırakmak, müddetini anlayıp yakarmak Vadinin her yanında, yalçın kayalardan akan pınarların katresinde şakıyan ne aşk Sevdanın ninnisinde, mahzun nefesin ümidinde, bizarın beklentisinde bir mana var Ne kadar anlarsın ve bu manada hadiselere bakarsın hiç bilemem, yargıla istemem Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted October 16, 2010 Sessiz birşekilde ağlıyordu Kimseye bir zarar vermeden içlenip, ruhunun hicranını aşikar eğliyordu Bir gönül için hüznün vazgeçilmezliğini biliyor, kah sabrediyor, kah ah çekiyordu Şikayet etmeye yeltenmiyordu, derdi bahşedenin kim olduğunu yakinen biliyordu Hayat hep sürur duyulan Hevesler girdabında boğduran, emeller için gönlü unutturan, nefsi aymazlık değildi Bilinmeyen, hissedilmeyen bir esaretin, kalbi kararmışlığın ömür sayfası ne edepti Hesabi olmak gayet açık ve netti, akleden için suhuletli olmak evvel emirde hedefti Gönül sevgi ve şefkate yabancı ise Bir garabet ve ihsandan müstağni olan iradeyi zamansa, hakikat için duyarsızsa Ecri dilemeyen, gayreti inşirah için esirgeyen, nefsini önceleyen bir tadımlık cansa Söyle ki bir aşk neylesin, ölüm için hali ferahlıktan fevkalade uzak bir karanlıksa Canı canana kurban eylemeyen Ve feda olmanın ne demek olduğunu hiç bilmeyen, soyup benliğini uryan olmayan Mektebi irfan rahlesinde bulunmayan, geleceğini biran olsun aşkla sorgulamayan Uyduk kalabalığa diye bir hesabın içinde yer alan ve ne derleri bir kurtuluş sayan Ummanın sedasından anlamayan Dökülen gözyaşlarını hak ve bizzat teslim edilmesi gereken hukuku için algılayan Narın vechesinden, cennetin beklentisinden, borcu ifa ettik demekten o an kurtulan Mahsur için sevdasını ruhun en müstesna vecdinde yudumlayan olursa, o kurtulan Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted October 16, 2010 Niye sürgündür bu ruhum! Bir hicran esini var, ta yüreğimin derinliğinde İçtiğim her bir badede, terennüm eylediğim müddeti nefeste ve atimi düşündükçe Yıllar ne çabuk geçti, vicdanımı tefekkür ettikçe nasıl silkeledi, içimi çok titretti Boynumu büktürüyor, umutlarım aman vermiyor, nazarlarım niye kimden kaçıyor Ölüm düşüncesinin halimi kuşattığı bu anda Her ne kadar ruhumu ihya eden umutlarım, nefesimi kesen bir badire olmasada Gün kararınca, gece başlıyor sessiz ve sakin melalin kuytu odalarında, ağlasamda Merhamet bekliyorum, rahmetini diliyorum, mağfireti bekliyorum, çok korksamda Evet, yüreğim suskun kanatlarında bir garibim Ne kadar etrafımı kuşatan olsa, maişet için dur durak bilmeden heveslenen olunca Sadır olan bu hali mecalsizliğim,yorgun ve bizarlaşan hissizliğim karşıma çıkınca Garip birşekilde duygulanıyorum, hıçkırıklarla medet bekliyor ve ümitleniyorum Neden böyleyim, kalbi latiflikten nasipsizim İnşirah için bir bak ne haldeyim, ihsan perdeleri görünmüyor sinemde kepazeyim Ölüm döşeğinde bekleyen biçare bir nefes gibi yitmiş duygularımın mı peşindeyim Ah çekmek geliyor bu anda içimden kimsenin duymasını istemiyorum acizliğimden Kabir, ne büyük bir ibretsin zahirim için Üçbeş görünen kemiklerin ahı ahvalime soruyorum niçin, gam içimdedir için için Ne kadar ağlasam, sukutun çığlığını ruhun derinliğine sessizce bıraksam kim için Lutfun bol, inayet kalbimde sanki depreşen bir kor, haydi durma artık izanına sor Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites