Mustafa Cilasun 27 Report post Posted March 23, 2011 Ömürden maksat heyhat! Daldım Yine şu gecenin matemine Saldım melalimi sesin kesildiği yere Yoksun İşte, her şeyim bulunsa bile Neyleyim sensiz melalin kederlerini Beni ben Yapan senin tefekküründü Görünmezlerde salınan güzel güldü Ne güzeldi Mananın enginliğindeydi Sabırla, melalinde şekillenen erendi Haliyle Hadsizliğimi serdeden edepti Mizan için azimeti tercih eden abitti Teni Öteleyen, zevki dışlayan zakirdi Mana için hayatını vakfeden bir erdi Çaresiz Kalıyor halime de acıyordum Oysa elbette bende âdemi mutlaktım Neden Nefsimin gölgesinde salınırdım Akıbetimi hiç hesaplamadan yaşardım Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted March 24, 2011 Göz görür, kulak işitir, akıl neyi beklemektedir! Bizar kalıyor nefesler, o zaman kimsesizler, bir gariplik içindedirler Kime inanıp teslimiyeti ve sadakati sual edecekler, tahkik etmeden itaat mi gösterecekler Her vakit bir azınlık acısı var sinemde, depreşen feryadım figan etse de, elhak bilmeyecekler Teşebbüs hürriyeti deniyor, o takati an be an kesiliyor, müreffeh bir ömür için gülmeyecekler Hangi emekli bir nefesi fark etsem hüzünlenirim aniden ve derinden Ahı gitmiş vahı kalmış sahiden, sessizce nazar ediyor vecdinden, umut arıyor Rabbinden Yanına yaklaşıyorum, nezaketle selam veriyorum, öyle bakıyor ki derinden, bizar kalbinden Merhaba diyorum, hal hatır soruyorum, zavallı sanki bir başka diyarın yalnız sakinlerinden Tebessüm ediyorum, ruhi efkârını fark ediyorum, içleniyorum sairinden Samimi buluyor, yavaş yavaş konuştukça açılıyor, bazen kuşkuyla bakıyor zannı gaibinden Bazen siyasi parti liderlerinden, bazen dünya siyasetinden dem vuruyor, ukdeleşen o dertten Tanzimat8217;tan bahsediyor, Gülhane parkı hümayunundan, devrin ekâbir kanadından, aniden Devleti heba ettiler, düşmana muhtaç eylediler, soyup göç ettiler diyor Canımız bildiğimiz asker çaresizdi, paşaların emrin delerdi, darbelerle milleti ezdiler, ekliyor Allah millete ve devlete zeval vermesin derken, hak ve adaletten vazgeçmemeyi ihya ediyor Gel gör ki kim dinledi, aziz milleti inim inim inledi, yüz paralık devletler alay etti, içleniyor Artık kuru kuruya teslim olmak yok, hak ve hukuk kimindir, bir bak diye ikaz ediyor Onca zamandır seçilmişler ne yaptılar, millet meclisinde kavgaya tutuştular, arlanmıyorlar Göz göre göre takiye yapıyor ve yanlış davranıyorlar, sanki milleti avutacaklarını sanıyorlar Şimdi millet hangi partiyi seçeceğini iyi biliyor, devletin itibarı yükseldi fark ediliyor, ekliyor Sonra bizar sustu, sanki boğazı kurumuştu, umutla etrafına bakındı, merakla çeşme arıyor Caminin şadırvanına nazar etti ve müsaade isteyerek su içeceğini ifade edip, öylece kalkıyor Arkasından hüzün duyarak bakıyorum, onca yılların izlerini yüzünün hatlarında okunuyor Fark ettiğim bir coşku vardı derinliğinde, her ne kadar fer gözlerinden çekilse de, o yarışıyor Mazisini bilen, atisi için hesabı terennüm eden, hakikat için gönlünü hasreden, neyi arıyor Mefkûresi olmayan bir nefes, aidiyetine yabancı kalmış her ses, çarşı pazar öylece dolaşıyor Aşk, gül-i nihaldir, sevdasında nar esrardır, ar kalbin en mukayyet olduğu nazardır, arıyor Sahibinden habersiz, dirliğinde kefilsiz, hesabında dertsiz ahu figanında gayesiz niye ağlıyor Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted March 24, 2011 Lisan hazan mı oldu bu ne efkar! Şayet Söyleye bilseydim Sana derdimi şiir yazmak niyeydi Anlata Bilseydim meramımı Yazıların halden sudur eden rengiyle Sitem Kime, nedamet Ki artık kimin derdinde Sevdanın Açılan sis perdelerinde Tahayyülün muazzam enginliğinde Sevsen de Bizarım velev ki Sen hiç sevmesen de Hicranım, Benim kendi kendimle Sen bir zerre miskali üzülme Merakın Esrarında büzülme, Kendi melalinde hiç kederlenme Derdim Sadece kendimle Sevmiyorsun ki sen şimdi ne çare Bırakmışım Melalimi dalgaların Kuşatan efkâr salan serinliğine Sensizliğin Derinliğinde hicranım Sızının kadrinde yapayalnızım Sen Ne bileceksin derdi Ve hatta gamı kederi kal kendinle Sen Hiç nazar etme, Kelamını her vakit nazarımdan esirge Biliyorum Artık gül-i nisalar, Hissiz rıhtımımda dalgalar misali Gelen Vursun giden vursun Gönül zaten yaralı ne çıkar sanki Şimdi Öyle viraneyim ki, Martılar uçarak kanat çırpsa bana ne ki Kokmayan Bir gül bahçesinde, Sessiz dolaşan dili hazanın efkârı gibi Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
mitajanı 103 Report post Posted March 24, 2011 abi valla helal olsun sana. bu nasıl bi yazma iştiyakıdır. yani hani hiç usanmadan yazıyorsun. 47 sahife olmuş, maşallah. Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted March 25, 2011 Gitmişti bir kere ellerimden! Kim bilir Genliğim yaşadığım kederim Sinemden sökülerek alınan deruni heveslerim Zorunda Kalarak, icbar bırakılarak Seni sana bırakmayan anlamsız olan naralar Olaylar Toprağı koruma sevdalar Dostu düşman yaptıran soysuz adanış ve adımlar Fraksiyonlar Aileyi parçalayan tohumlar Canı cananı en kutsal olanı düşünmeden anışlar Terör Onu kurumlaştıran sektör Devleti ve milleti takatten düşüren sinsi aktör Her adım Tefekkür edilmeden kastım Kullanılan, harcanan, fütursuzca anlatılan adım Kuşatıyorlar Kızı, nazı, pazarı anlamıyor Cana kastediyor arlanmadan saldırıyor bakıyor Çaldılar Gençliğimi nezarette Gardiyanların refakatinde cezaevinde katlettiler Millet Adına, kanın kıvamında Kahpeler saldırıyor haydi durmasana al vur kaçsana Asırlarca Kan akar, devletin eliyle Canlar telef edilir hala sanki tavuk keyfiyetiyle Nizam etmek Tahakkümü icbar ederek İradelere pranga vurmak ve çaresiz soluk aldırmak İllegaliteyi Olağan sayarak sarkmak Gençliği çıkarlarına aracı yaparak sefilce kullanmak Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted March 25, 2011 Medeniyet dedik, zedeleştik! Dinleyin, dostlar, arkadaşlar, Hemen hükmetmeyin, sabır edin, Yıllarca içimize giren şu ön yargılar, Zanlar, yalanlar ve hala dökülen kanlar… Medeniyet diye güya garbı gösterdiler, Onu asırlarca insan kanıyla beslendiler, Zulmettiler, gizlendiler, peşkeş çektiler, Zulmü bugün medeniyetin abidesi yaptılar… İstemem ben medeniyet onların zül met, Kendileri beslensin, genlerinde ki hamaset, Değemesin mabedime, mahremime bu zillet, Kalmadı mı artık damarda akacak bir taze kan… Maraş niye kahraman, Antep neden gazi, Sütçü imam hani, gazeteci Tahsin nerede, Kara Fatmalar dışlandı kendi askerlerince, Batı medeniyeti morfini çektiler sessizce… Şarklı kalayım, aidiyetimi, hilkatimi bileyim, Yaratan’a köle olayım, medeniyeti neyleyim, Yıllarca uyduk, uyutulduk, sanki buharlaştık, Akide karışık, hilkat kırışık, kalb şirkle barışık… Neyleyim medeniyeti, benliğim kayboldukça, Din dışlandıkça, kızım saçılınca, oğlum kaçınca, Sınırda asker olsa ne yazar, her gün içeri sızınca, Milletim esir oldukça, gayri Müslim hür yaşadıkça… Kur’an mı, ne yazar, Onu anlayan birisi var mı? Hoca mı, bir zavallı mahkûm, hürriyeti kısıtlı, Dua mı, ne anlıyorsun, Arapçadan yoksunsun, Sadece âmin diyerek, biçare kafanı sallıyorsun… Ne oldu bizlere, mazi kayıp, atiden bihaberiz, Neden nihayeti bulunan bir hayata, hep biganeyiz, Makamın mı, paran mı, payen mi, senin kurtuluşun, Ne olur bir kez düşün, sende diyarı terk edip gideceksin Ruhun tenini, tenin kabri, kabir ise seni terk edecek, Sen, perişan, ahval harap, melekler o an sual edecekler, Sen, biçare, zavallısın, hilkatinden bihaber âdemi beşersin, Nefsin, sadece medeniyet, keyfiyet ve ön yargınla buluşacaksın… Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
La_edri 44 Report post Posted March 25, 2011 Kur’an mı, ne yazar, Onu anlayan birisi var mı? Hoca mı, bir zavallı mahkûm, hürriyeti kısıtlı, Dua mı, ne anlıyorsun, Arapçadan yoksunsun, Sadece âmin diyerek, biçare kafanı sallıyorsun… Anladığım kadarıyla günün anlam ve önemini belirten fikirlerinizi, dertlerinizi, eleminizi, kederinizi, sevincinizi, meramınızı, serancamınızı her neniz varsa onları şiir yoluyla aktarıyorsunuz. ancak son şiirlerinizde tarz değiştirmiş kısaltmaya gitmişsiniz, pekde iyi etmişsiniz. bu tarz diğer uzun şiirlere göre daha iyi. kısa şiirleri daha güzel yazıyorsunuz.acizane. daim, selametle... Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted March 25, 2011 O an çıkıyor karşıma! Henüz Adımlamaya başladığım Zamandan bu an’a kadar arkasında sürüklendim Bazen Sessiz bazen de nefessiz Devran içinde arşınlanan bir deniz nizamsız nefis Gel Zaman git zaman derken Halin sahifelerinde kederlenip hüznü nefeslenirken Yokluk Kuraklıkta susuzluk Umutlarda solgunluk yorgunluğa güfte yaptırıyordu Çaresizlik İdrak edilmeyince Kanaat niteliğe ermeyince, vuzuh netleşmeyince acı Izdırabı Kamçılıyor kan akıtıyordu Nisyan yamaçlarda daveti bekleyerek fırsat kolluyordu Bilmeden İnanmak, anlamadan kanmak Akidede muğlâklığı yaşayarak, maslahatlara sığınmak Arkaya Hiç bakmadan yaşamak Tefekkürden imtina ederek hevesleri kuşanmayı anmak Derken Akıl sığaya çekerken İbretlik hadiseler bir bir önümüze serilirken tükenmek Nefesin Kadrine haiz olarak Sahibinde netleşmek, sevdayı hasrederek ona yürümek Ezelin Ebet için ahengini Aşkın nurlaşan ulviyetini, nizamsız zevklerin sefilliğini Kaç zaman Sonra ve hazan oluşunca Ömür takatte zorlanınca, gözler fersiz bomboş bakınca Umutlar Geliyor birden aklıma Lakin hiçbir yatırım yapmayınca, naçarlığın sağanağında Hıçkırıklar Düğümleniyor boğazıma Ağlamak ne çare, zaman seni mazinle hikâyeni seyredince Tekaüt Maaşınla aldığın mezar Yalnızlığında ürpertilerle haşyetin serencamını haykırınca Kim olacak O elim manzarada yanımda Evladiiyal her ne kadar varsa, refikam ağıtlarla başımda Hüzün Desteledim arkamda Bestelediğim şarkılarla mısralar duracak bir bir karşımda Mütemadiyen Çaresizliğe hayıflansam da Yaratan’a iltica ediyorum her ne olacaksa rahmet onunla Gülün Kokusunu arasam da Hasretmediğim zaman çıkıyor hemen karşıma ağlasam da Toprağın Yetimi anlatan hicranıyla Hesapsız hayatın sonuçlarıyla, keyif ne kadar haz olsa da Mekânsız Düşünmek ileriyi görmek İnsanın vasfından sudur ettiğini bilmek, kalbi serinlemek Vicdanı Dürüp bükmeden hilkatine Tevdi ederek ulvileşmek nefesi sahibine hasredip yücelmek Aşkı Harında ki sevdayı Sabrın baharında rengârenk açarak yaratan Hakka koşmayı Ne derlerden Soyutlanarak kul olmayı Ön yargılarda yargıçlığı müdavimlerine bırakarak hür olmayı Başarmadan Umudun niteliğinde baharlaşmadan Ruhun kalbi nizamında vuzuha ermeden koşmak yılgınlığımı Affedemiyorum Kimi suçlayacağımı bilmiyorum Lakin artık çok geç her gün adım adım mizana yaklaşıyorum Muhakkak Üzülüyorum sukut ediyorum Kalbimin lekelerimden kurtulamadan hayata veda ediyorum Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted March 26, 2011 İşgal hesabiydi, o zulüm dinmedi! Onun... Mazisini bilenler Atisinin ulviyetini hedefleyenler İşgal... Altın da feryad ederek inleyenler Âlim ve ulema şehri iken, birden tarumar edildi… Asırlarca... Medeniyetlere başkentlik yapan Orta doğunun, Afrikanın haline düşünürken kim ağlamaz Gözyaşları... Çöl bile tanımadı, şimdi kanlarla yıkadı Mazlum halkın figanı arzı cihanda Ummanlara ulaştı… Annelerimiz... Kızlarımız, bacılarımız çaresizlikten Nutku durdu, İğfale zorlandı, sabi çocuklar şaşırdı, baka kaldı Canavarın.. Tek dişini gören zavallı halkın Müstezaf kaldı, dünya müstekbirlerine karşı son derece perişandı… Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted March 26, 2011 İdrake ram olmak, hal-i meramı anlamaktır! Ne tuhaf Bir anlayıştır ki kâhinciliğe bakış Derlerdi ki dincilerden çıkar hep bu anlayış Onlar dar Kafalı, çember sakallı bir bağnaz Vur abalıya nasıl olsa asla ses çıkartamaz Yıldız Falcılığı, burç hokkabazlığı revaçta Bırakın yaşayanı, ölen ruhlar çağrılmakta Gariptir Ki bazı insanlar bezle uğraşmakta Dine saldırmakta, açıktan şirki savunmakta Derler ki Öncelikle bizde lailahe diyoruz işte Bilselerdi ki bu ne demekti, hiç derler miydi? Yoktur Hiçbir ilah, put yalnızca illallah vardı O sadece bir olan Allah’tı, münezzeh olandı O kâinatın Hâkimiydi, sistemlerin banisiydi Yeryüzünü tanzim eden bir Rahmanirrahimdi Her zerrenin Banisi, insanın da tek sahibiydi Tüm övgüler ona aitti, o yalnız tek yaratandı Mukallitler Garip ki, beyni bıraktı kafaya aktı Asla yanmazdım her hangi bir şey bulsalardı Kaygıydı, Zandı, korkuyorlardı bir ön yargıydı Buna rağmen saldırıyor, acımasız karalıyorlardı Bire gafil Ne olur bir düşün, darbeler nedendi Demokrasi çığırtkanlığı yaparlar, nerelerdeydi Sıkıyönetim Olmasına rağmen hep kan revan Seyredenler sefa sürenler müstekbir uşaklardı Sen, hala Asabiyetle hamaseti davet ediyorsun Dünya âlemi güldürüyorsun sen ne yapıyorsun Yok, mu hiç Vicdanın, analık yanın kalan şefkatin Tefekkür denen yüce mefkûreden birden sıyrıldın Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted March 26, 2011 Yadettiğim ülfetin sessizliğinde! Yoksun Ne yapsam ne yazsam Mısraların diliyle anlatsam da yoksun Haşyetin Ürpertisiyle güne başlarken Sen yine yoksun, güneş nazar etse de Güller Tebessümle gözümü öpseler de Bülbül şakıyarak beni davet etseler de Sensizliğin Her katresinde ki derinlikte Hazzın kıraçlığında, hasretin esaretinde Nağmelerin Dilinde, sazların her telinde Güftelerin gizeminde her zaman varsın Sen Benim ilk yaşadığım aşk olacaksın Biliyorum saklanırsın, anlamsız bulursun Ne Yapacağını şaşırır bakınarak durursun Soğumak için çırpınır, esrarın ressamısın Parmakların Perdelere basarken aranırsın Sen anlamlı olmak adına yarışan nefessin Sen Ne güzel bilmecesin, hep sabredensin Sevmeden sevilebilen en güzel bir esintisin Derinliğime Hazzı salan şahesersin Sevda adına hale bahtiyarlık sunan nazsın Aşkın Muhabbet ikliminde ki tadısın Nazarınla edebin güzelliğinde çok manidarsın Sabırla Yol alan, kanaati bilen yârsin Sen gönlü mesruriyete gark eden bir cansın Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted March 26, 2011 Sesliğin zerkettiği aynada ki cemalinle! Nasıl bir Çaresizliğe gark ettin ki Melalim sefilliğin hüznünde ağlar Ne kadar Aransam gelmez şu bahar Sen beni meftunu aşk eyledin ey yâr Dökülen Her damlaya aşk mahzun Yokluğun insicamın çaresiz mahkûm Sevdan Yollarında hicranım sökün Aşkına amade hasretine avareyim yâr Sen ki Gıyabi nazarı bana çok görme Hicranım dinmez sen hiç kulak verme Hakir Görerek halimle alay etsen de Unut beni hiç bir imkânı yok desen de Mahkûmum Neylersin yine sen bilir misin Vicdan nedir acısıyla bir nefeslenirmisin Aşkın ilgası için tefekkür eder misin Nasip olması için niyaz nedir hiç bilir misin Bir zamanlar Sevmek sevilmekten çok evladır Diyordun hikmetin tecellisinden çok habersiz Sendelerken Bu halimi, bir mecal bırakmadın Aldığım nefeslerde mütemadiyen hüznü yaşattın Bir gün Hüzün melalini kuşattığı anda Sen artık asla çıkma ortaya alış yalnız kalmaya Ne aşka Nede gözlerden akan bir yaşa İtibar etme, hislenme, ayna karşısında sessizce Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted March 26, 2011 Yâd etmeliyim, hıçkırıp inlemeliyim! Lahza ne söyler, vaktin içinde umutla bekler İnşirah kalbin için neden muhabbet besler, nasıl bir an için sabır diler Aklın hangi bedelin hesabıyla refakat eder, iraden neden figan eder, ruhun ne söyler Kaybolan yıllar sanki sinene hüzün eker, hicran kalbide nöbet bekler, ah etmek ister Mali kül mülk ne demektir, takatin bitecektir Sana tevdi edilen ne varsa, aidiyetin için sual edilecektir, an bildirecektir Okunan ezanlar şahadet edecektir, miskinleşen nefsin nasıl sana kefalet edecektir Akıl, idrakin demektir, iraden azmin içindir, vicdanın nebiden kalan gül-i nihalindir İllaki hevesin olacak, emelin kalbini boğmayacak Hangi düşlerin yâd etmen için bizzat o kapalı kapıları çalacak, gün ağaracak Ruhunun figanı gün yüzüne çıkacak, kuruyan göz pınarların yaşları aşka bırakacak O zaman kalbinin yürekten olan farkı açığa çıkacak farkı fark ettiren ihsanın olacak Cefayı öteleme, vefayı o nefsin için boş eyleme Takat hesabidir, hak namütenahidir, adalet vicdanın şirazesidir, sakın es geçme Kim ne derse desin, isterse nazarıyla cezp etsin, kalbinin sahibinden bir ödün verme Vesveseler nefsi harbindir kalbin lekelerden taaccüp eden payedir an be an sendeleme Dön bir bak arkana, sağına ve soluna avunma Akıp giden nedir, nefesin nasıl bir feryadın içindedir, ihmal ettiklerin nelerdir kanma İtibar nefse yapılmaz, bu bakımdan nefsin izzeti olmaz vasfın itibarı izzeti olur anla İlim tahsili aklın ve idrakin içindir, bir bak bahanelerin ne kadar sahipsizdir, aldanma Hangi dağın tepesine çıksam Erciyes gelir aklıma İçinde sakladığı esrarı yakinen anlayınca, haşyet saçtığı anlar geliyor nedense aklıma Kapadokya tamamen devasa bir ormanmış, kesilen ağaçlar Sinoptan pazarlanırmış şaşma Şimdi Kayseri ormansız ve ummansız, kışın çok soğuk, yazın ise ne sıcak olur, sabrı unutma Peki, ne yapmalıydı bu halk, ticaretten başka Ahilik ruhu ne kadar aziz ve ülfetlidir, sakın hafife alma, tüccar ahirini satan değildir ya Beş temel özellik bulunur ve olmazsa olmaz manasında zikrolunur, örfü yasadır ha unutma Öncelikle adam olmalısın ki sonra kul olmayı başarasın, hasmını asla hafife almamalısın Evvel emirde, nikâhına sadık kalmalısın, refikanı asla horlamamalısın, uysal kalmalısın Hürmet etki, hürmet edilmeye layık olasın, çocuklarını haddinden fazla şımartmamalısın Şefkatin ziyadesi eftal değildir unutmayasın, duygularına karşı, aklını, izanını korumalısın Asla ticaretine bir şüphe bulaştırmamalısın, müşteriyi, velinimet olarak hazla kollamalısın Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted March 27, 2011 Sabrı şehretmeliyim, onu sindirmeliyim! Can, tevdi edilen bir zamandır İnsan için çok farklıdır, akıl ile yol alan sadıktır, en güzide bir farktır Kalbin dile gelen yürekten çok ayrıdır, o nazar gâhtır, aşka ram olan bir cenahtır Hesap muhakkak ki olacaktır, yoksa idrakin ülfeti nasıl anlaşılacaktır, o vuslat-ı zamandır Ehliyet sahibi olmak, aklın için şarttır Ehil hale gelmek için tevdi edilen öğretiler, bahtın için bir imtihandır Tercihlerin ne ile orantılı bulunacaktır, şehrine malik olmadığın lahza, ne soracaktır Düşen katreler anlamsız mı kalacaktır, yoksa o malik-ül mülkün sahibi nasıl anlaşılacaktır Sanmamalıyım, layıkıyla anlamalıyım Niteliğin farkını ruhumun derinliğinde tevazuuyla yaşamalıyım, şaşmamalıyım Dertten sarf-ı nazar ederek uzaklaşmamalıyım, ahu zar ile ağlamamalıyım, kanmalıyım Vaktin ve nasibin sahibinde anlamlaşmalıyım, hareket ve kuvveti onun aşkıyla yaşamalıyım Umut etmek, aşka erişmek için ardır Hangi nazar olursa olsun, ihsan ve ihlâstan nasipsizse ne kadar acı bir fütuhattır Merak, hakikatin için ne güzel pusulandır, muhabbet o niyetinin asliyesinde ki fermandır Sızlanmak ihsan sahibine nasıl yakışacaktır, kul olmak için takiye yapmak ne acı fermandır Arifin meclisinden uzak kalma, halini anla Aşk, ne hazdır, ne manasından yoksun niyazdır, nefsi teraneden uzak ummandır İlhamı bahşeden bahtının banisi, ruhunun sahibidir, azmin içinde ki niyetin aşka tariftir Ne tensellik içindir, ne karalaşan sevidir, aklına tutukluluğu yaşatan o bahaneler hiç değildir Gönül sevgi ve muhabbet için mümbittir Sevda istikametin içinde manalaşan aşk-ı devletindir, sırat-ı müstakimden alıkoyan nedir Kul olmayı azmetmedikçe, ruhunu sahibinin emir ve nehiylerinden beslemedikçe, garabettir Aşk, ölmeyi öteleyen, sevmeyi derinleştiren, ruhu rikkate eriştiren seromanidir, esini gayedir Kimseye kötülük etme, nefsinde bulursun Nefsine izzet vaat etme, içinde boğulur, kendini unutursun, kalbinde zülüm oluşturursun Hırsın ve emelin doyumsuzluğunda avunmayı gaye olarak tanırsın, kimsin asla ulaşamazsın Avuntularınla sefilliği paye yaparsın, takatin çekilinde yalnızlığın sarhoşluğunda ne ağlarsın Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted March 28, 2011 Uçan turnalar, sessizce anlatırlar! Haz ile Uçanlar telli kanatlar turnalar Bana sevdiğimden bir haber getirmediler Görünüp Gittiler özümü serinletmediler Yârimden ne bir selam nede söz ettiler Kanatlarını Çırparak asudeliği anlatan Turnalara kayıtsız kalmaz nice sevdalar Merakın Mefkûresiyle yaşanan bu aşklar İnsanı ebetleştiren unutulmaz hatıralar Yar sessiz Ten hissiz nefeslerde keyifsiz Beni bekleyen kefenler çaresiz tertemiz Yaprak Renksiz, aşiyanda bülbül şevksiz Esen yelde densiz akmaz dereler bentsiz Ne içtiğim Bade, ne de koklarım aheste Gönül bu ya hastadır hasta can kafeste Heyecan Yasta, merak makasın arasında Takat kalmadı artık şu taşıdığım bedende Yaşamak Halin serencamında aşkla Hakka ulaşmak, gülü koklamak ve coşmak Ruhun Nizamıyla cihana bakmak Hadiseden ibret alarak safahattan uzaklaşmak Kulluğu Layıkıyla anlamak kalbin Vuzuhuyla sahibinde kalarak aşkı yudumlamak Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted March 28, 2011 Nasıl bir çare aramak! İçimin yandığı Dilimin hadsiz kuruduğu Günlerden birini yaşıyordum Kendi Halimde çalışıyor günlerimi Aheste bir şekilde geçiriyordum Benliğimde Arandığım aşk sanki derin Ve karanlık bir kuyunun dibindeydi Oraya Ulaşmam hayli imkânsızdı Yüreğimde bir umut yeşeremiyordu Çok sancılıydı Yüreği dağlayan nasıl bir acıydı Bir bakıma, aranmanın var ettiği sancıydı Ne vakit Bir aşk kelamı duysam İçim elvermez, birdenbire titrerdi Yüreğimi Silkeler, hazanın sararan Yapraklarını yaşatırdı halimde bir anda Öyle Zamanlar bu kalbim İrtifa kaybeden zavallı bir uçandı Sazlardan Neşet eden hüzzam şarkılar En yakınlarında hep bulunan arkadaşlarımdı Böyle zaman da O Kuyunun başına giderek Salkımlaşan hicrandı nağmelerde ki ahenkle Ruhumu dinlendirir Ne büyük bir haz serde terdi Dil ile anlatamadığım meramımı artık salıverilmişti Ancak Böyle satırlara işlerdim Gönlümden sızan her hicranı yaramı Bir tasnif Dahi yapmadan serbestçe Serdedendim mecalsizdim ümide hasrettim Aşk Durağında bir fakirdim Okuduğum mısralar sesleniyor el veriyordu Kalbim titredi, Dilim kilitlendi sinemde ki Kurumaya yüz tutmuş hislerim o an alevlendi Donup kaldım Habersiz bir sesi arıyordum Yıllarca hasretim olan aşk tizimi arıyordum Heyecanlanıyor Hiç yönüyle tanımıyordum Zahirini bilmiyor, tenini görmüyordum Fakat İçimde eşsiz bir sarsıntıyı Asudeliğiyle yazdığı şiirle pekâlâ başarıyordu Belki Kendi iç âlemindeydi Halinin derdiyleydi, kalbinin sesiyleydi Direnemediğim Bir çekim kuvvetiyle beni Benden alıyor ve veciz bir şekilde aşkı anlatıyordu Hayran kaldım Nezaketine haylide şaşırdım Satırlarında kayboluyor etrafımı unutuyordum Kendi Gönlünde çok gizlediği Özelinden habersiz bir şekilde ütopi yaşıyordum Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted March 28, 2011 Umut etmek,niyetin asliyesine erişmektir! Ne kadar çok, hak etmeyi dilerdim Tarafından, tensip buyrulan sevgiyi Yılların hasretiyle terennüm etmeyi Senin sevmeni, çileye selam vermeni Lakin o gayretler kifayetsiz kalınca Aşk, semanın nazarında hale bakınca Sevda sinede devran hazzı yaşayınca Sessiz yutkunmaların dönemi başlıyor Hasret, ne kadar muazzam bir ülfet Kanaat içinde sabrın ilzamı bir sebep Kudret, kimler için bir nasibi hakikat Şükret dertlerin içinde haline meylet İdrakindeyim heveslerin ben hederiyim Divana durmak için bahaneler içindeyim Seher vakti, miskinleşen bir bencileyim Hamdı nerden bilirim, ben ne serseriyim Şimdi, geçen onca zaman beyhude geçti Kederler içinde tefekkürde çok ötelendi Zevkler şekillendi kültürler telakki edildi Renkler ki türlü bahanelere alabora edildi Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted March 29, 2011 Ne söylenir o ana, içinden çıkılmaz zamana! Bağrımı yakan ateş nedir, harı hangi bedelin nişanesidir Gönlüm hasrete ram olurken, firkatine muştuyla bağlanırken, nasıl şikâyet edeyim Derd-i gamımla demleneyim, lal olan dilimi kanaatin kollarına terk edeyim, kime ne söylerim Nar olmasa, haşyet kalbimi yormasa, umut gönlümle anlam bulmasa, aşk neye yarar, kelam edin Seni sen yapan, suhuletini ruhumda uyandıran kimdir Hangi vaktin gerekçesidir, mazluma ah ettiren, mağdurun çanına tak ettiren an nedir Gün açmaz, gece hicranıyla sinemden ayrılmaz, hüzün bahçeleri neden şimdi hiç açmaz deyim Sessizce hasretine kanıyorum, feryat eden hıçkırıklarımı saklıyorum, sabrı aşkta arıyorum, ah edin Artık çekiniyorum nazar etmekten, fark edilmekten Kimsenin sualine cevap vermekten, zanları def etmekten, kaygıları felaha erdirmekten, söyleyin Çaresiz bir dert olur mu, aczime gülen iflah bulunur mu, niyet asliyesinden maada bulunur mu, deyin Yakan bühtanlarım mı, emele ram olan feryadım mı hakikate kapı aralayan maceram mı merak edeyim Nasıl bir yolun yolcusuyum, kimden sual edeyim Vakti saati gelen, bahtıma elveren, gönlümü derdest eden, sancıları sineme zerk edeni, ayan edin İrademin aczi yetini, aklımın kifayetsizliğini, azmimin absürt halini, yakından temaşa edin ve söyleyin Kim gelmiş, nefes hangi muradına erişmiş, imtina etmeden kalbim için hikâye edin, ibreti işaretleyin Şekli yet niyedir, cazibe merkezi kalmak nedendir Duymayan ve görmeyen, farkın farkına eriştirmeyen meyan nasıl haldir, uzlet neden faziletlidir Düşünmek kime çaredir, tefekkür etmek, fikre makûs bir melaldir, bilmem ki o akıl hesabın değilmidir Vakti saadet neden fetret bir mecaldedir, sahralar suskun kaldı, kin ve hamaset paye yaptı, nicedir Mazlumun sahibi kimdir, neden sahipsiz gibidir Buruk nefesler arzın her köşesinde feryat içindedir, teslimiyet demek ki erdem değil, bir çiledir Kimi seçersen seç, hangi lideri takdir edersen, muhakkak ki hakikatin nazarından bir nebze nazar et Devşirilen vaatler, salkım saçak ortaklıkta dile gelen umutlar, arlanmadan söz verilen nutuklar, şirret Açma kapını her vuruldukça, muhatabını tanı Ruhunda taşıdığın yıllara sâri hicranı, dinmeyen sessiz yakarışları, boynunu büktüren o saatleri Suskunlaşan nazarlarını, içini çektiren o ahu zarını, seni senden koparan onca yediğin vurgunları Asla bir hiçe sayma, nutuklara aldanıp fakirlik edebiyatı yapma, azim ve irfan sende var oldukça İnsan şuur ve idrakiyle namdır, itibarlıdır Adamlık hususunda bir kanaatin farkında olan şandır, kul olmaya yakışır adaydır, aşk niye vardır Sevdalaşmayan her ne varsa azınlıktır, azim ve mefkûre gayeyi murat için şarttır, insan muazzamdır Manasına duçar olan en sadıktır, hangi bahaneye baksam, tak iyenin rantı olacaktır, o ne marazdır Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted March 29, 2011 Etmedim itibar, neden figan eder ki bu nazar! Yılların umudunu içimde demledim, sabırla bütünleştim Kimseyi kem gözle temaşa etmedim, vakti saati vardır dedim, Rabbime iltica ettim Aczi yet içinde, nefesin müddetinde, ehl-i hal olmak meylinde, şirazesi kaybolmamış muradıyla Kul olmayı istedim, nasibim için muhakemeyi önceldim, azmi bu minval üzre şehrettim ve üzülmedim Murat sahibi olmak istiyorsan, ilmi tahsil et Şayet bir şikâyetin var ise ulu orta bırakma, öncelikle kim verdiyse, aşkla ona meylet Kader sensin, bahtınla müştereklik içindesin, akıl ve izan sahibisin, niyetin aşkla koksun, şükret Bahaneler kalbini fakirleştirir, elzem olmayan haller, kederini artırır, lüzumsuz merak aşkı azaltır, ar et Hangi yaratılış üzerine olursan ol, kalbin var Ruhun evvel emirde akitleşti, bu andan habersiz kalan nasıl bir insandır ve aşk aranır, ey yar Vakit süret-i zamandır, keyfiyet için sancıdır, zaruret için ihtiyaçtır, ikmalini bu nispette yap, ey nazar Neme lazım deme, gün ola harman ne ola, batıracak tipiyi erkenden yaşama, tedbirde, bir takdir var Zamansız öten her nefes, dikkate muciptir Oysa ne kadar zavallı birisidir, ne korkunç bir yalnızlık içindedir, iliklerine kadar kar yağar, sefildir Hangi badirenin solgun yolcusudur, kimliksiz muştusudur, varoşların sahibidir, bir düşün ne eziyettir Yuvasız olmak, kanatsız çırpınan kuşun dramını yaşamaktır, vakitsiz solmak, bahtın tezkeresindedir Öncelikle nasıl bir ehliyet sahibisin, bilmelisin Hukukunu bilmeyen her nefes, taklide muttali olan keder mertebesindedir, kalbin sahibin demisin Akıl, deşifre sanatıdır, merak bu minval üzre arzdır, sual etmeyi bilmeyen can niyazdadır, görmelisin Her insanın nasibi farklıdır, azminde saklanan nazdır, niyeti mukabilinde taksim edilen bir nefestir Anneni bir düşün, ne kadar sabrı var, ar edin Ne kadar geçim ehliyse, feveran etmekten çekiniyorsa, hissiyatı çok kuvvetlidir, ihmal etmeyesin Yar derken, nefsini öncelememeyi öğrenmelisin, kar derken, şüpheden arîleşmeyi talim edinmelisin İlimsiz nefes, fıkratmayan her ses, zikrinde zafiyet içindedir, şüphe ve zan onun sinesinde, erişesin Dünya yalan derler, lakin neler yaparlar Hiç ölmeyecekler gibi mi hakikati anlarlar, yoksa o an ve akan içinde avunan canlar mı, kim anlar Kalbin inşirah erişmedikçe, ruhun ihsan üzre temaşa etmenin firkatine erişmeyince, gönül nasıl ağlar Bir bak ummana, sesi senden alan o aşk-ı zamana, hakikati şehreden nazara, ah o umutsuz insanlar Hak ve hukukun senin bizzat ehliyetindir Akıl ve irfanın için vazgeçilmeyecek mihenktir, vuslatın için nevalendir, aşkın için gerekçendir Nefis hayvan gibidir, iraden o nispette zarurettir, lakin bilmeden talim ettirmek nasıl bir avdettir Bu minval üzre sevda ve muhabbet kalbinden uzaklaşan ahenktir, eza edilen kim varsa, derttir Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted April 2, 2011 Umut aşktır ve sevdalaşan bir niyazdır! Kalp ve akıl niye vardır Ar, hangi ruhun nazarında vuslattır, edebi ihsandır, aşk için kardır Düşüne bilmek için ilim sahibi olmak fırsattır, yadsınılmayacak bir furkandır İnsan aklı ve tercihleriyle dikkate alınandır, manasına dücar olmamış kul kim için gamdır Haydi derken, azim aşktır Emel bilmem ki nasıl bir niyazdır, prangalar ne kadar an be an yakındır İdrak ve irfan adabı muaşeretin farkıdır, örf ve anane itikadın için nasıl bir bidat tır Sosyoloji her daim tekâmül eden sevdadır, vakit niye vardır, fikretmek ise ihlâs için şarttır Kitap okumak haktır, anlamak farktır Manasına meftun olmadan yaşamak ise fukaralıktır, aşktan yoksun kalmaktır Takva ne için irfandır, zarurettir, kul için vazgeçilmeyen farktır, kalbin için cenahtır An kime sadıktır, zaman insana vakfedilen fırsattır tahkik etmek idrakin için en büyük aşktır Sahrayı bir düşün, ne ıssız ve kuraktır Her anı sanki seraptır, gönül için ne müthiş sayıklamadır, umut için yaşamaktır Sual et sakiye veya han malikine, yolcular neye muhtaçtır, hasret kimin içinde firkattir Sevdasına erişmeyen, nefsinin takati kesilen, gözlerinin feri sönen söyle nasıl bir arayıştadır İnsan umut için yaşar, yeise kapı aralar Nasıl bir tercihin istikametinde ise, bahtına fırsat tanır, aklı tabi olma noktasındadır Yüreğinin içinde gizlenen kalp nasıl bir aşkın nazarıyla anlam bulmaktadır ve umutla vardır İnsan tercihleri ve niyetiyle hasrolunacak candır, vakit tevdi edilenler için aşikârdır ve ardır Korku ve panik hata işletir, ne merettir Aklıselim içinde nefeslenmek ise mübarektir, tercih edilen asudeliktir, bir ülfet-i payedir Merak etmeye için ilim nasıl bir gerekçedir, hukuku bilmek, tahsil etmek imani gerekçedir Rabbini zikretmeyen, hakikat içinde meşke fırsat vermeyen, ne ile iştigal etmektedir, rezildir Varlık sahibi olmak, lüks içinde yaşamak kim için farktır Aidiyetine yabancı olan, mazisinden ibret almayan, emri bilmağrufu umursamayan acıdır Nefis her insanda vardır, Sünnetullah üzre hesap edilen nazardır, akıl ve irade kime fırsattır Kendi nefsinden kaçan, nizam etmek için gönlünü aşkın vecdine kandırmayan, nasıl candır Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted April 3, 2011 Bir Sual İle Vecde Gelen Kalbin Ne Söyler Muhakkak ki ... Düşünmeliyim lakin niteliğim Neyi ve hangi istikamette olacağını netleştirmediğim Kanaatim... İdrak ve tecrübeden oluşan Meşveretle nizam olunan, vehimleri dışlayarak kalan Zulmü ... Tekebbürlük sayan Adamlığa bulaşmayan âdemi hakikatinden soyutlanan Yanmayı.... Halde anlayan can Kanı kurutmadan anlamı bulan, cehennemide algılayan Cenneti ... Sevdaya hasrederek Umutların yeşilliğinde serinleyerek düşleyen olacaksan Varlık... Ve yokluğu yalnızca Ceza ve bağışa tevdi etme kulluktaki gerekçeleri önemse Yaratan Hak... Hiç zulmeder mi kuluna Kulun açmazları mizanı getirecektir hesap için tek başına Yaslanma ... Taklit içinde paslanma Heveslerini anlıyorsan, sıratı anlamaktan da hiç bizar olma Sanma ... Nefesin müddetine abanma O an ne zaman geleceği şayet bir farksa ruhunu anlasana Kalbinde ... Sahipsizliği kovarak arınma Yegâne güç kimin anla, tefekkürle savma, halinde kalsana İşte o vakit ... Sen varlığın adı, sürurun şiarısın Aşkın tahtı sevdanın sancısısın zahirde oyalanıp kalmayasın Varlığını ... Hasrederek anlamlaşmalısın Kulluğunda azimle soluyarak hilmi kuşanmalısın abdi acizsin Şecaati ... Müsaadesi nispetinde göstermelisin Şahadeti hedefleyerek nefsinden geçmelisin çünkü sen nefsin Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted April 3, 2011 Güneş uykunda doğmasın, kalbine adansın! Gönül hasredilmeli cefaya, vefaya ve ilham-ı aşka Nefes müddetliyse, ömür vakitliyse, ecel o an ve vasıl olacak zaman da hakikatse Neden haşyet sinemde yol almalı, inşirah kalbime yabancı kalmalı, aklım bizar olmalı İradem aczi yet içinde boğulmalı, ruhum prangaların girdabında bitap kalarak mı usanmalı Hiç mey içmedim, sakinin derdini dinlemedim Terk edilen hanların hengâmesinde nefesimi hicranın ah ettiren lisanına vermedim O ağacın altında yıllarımı figan ederek geçirmedim, hüzün içindeydim, kalbimi dinledim Gözyaşlarımla serinledim, kanatsız kuşları göründe nasıl irkilirdim, görmeyen göz gibiydim Neden terk edilendim, muhabbeti talim etmedim Ne derlere göre nefesimi nizam edemedim, önüme kim gelirse, sukut ederek eğilmedim Neyin gayesindeydim, yoksa mefkûresiz nefes miydim, ötenin hikâyesini kimden dinledim Neden takati kendimden bildim hareket ve kuvvetin malikini hakkıyla ve aşkla zikretmedim Nasip, umudunda gizlidir, niyetinle eftaldır İlim, merakın bir şubesidir, akıl ile nizam edilirse ne kadar asude bir gayey-i azimdir Fikretmek için muhakkak ki ilmi talim gereklidir, ilimsiz tefekkür nasıl bir ülfettir, edeptir Ehliyet sahibi olmak neyi gerektirir sosyolojik tekâmüller insan için muhakkak ki muteberdir Geçmiş bizzat senindir, elhak hakikatindir Ati sahibi olmak istiyorsan nasıl imtina edeceksin, hangi hak ve aşkınla vazgeçeceksin Nefsini hakkıyla tanımadan, edebin ve sevdanın aşkıyla yoğrulmadan, kime nazar edeceksin Aldanan kim, aldatan ne kadar vahim, istikameti müstakim olmayan an, kime zülüm edecek Rıhtımlar ne kadar sakin, dalgalar ne salim Hangi an ve saklanan zaman müddet-i nefesim için nasibe kapı aralayacak, umut kimin Vecdim ah ediyor, nefesim takatine muhtaç bir vaziyette içini çekiyor, kalbim lekeli sefilim Ruhumun firkati, ecrin adresi, zihnimin yegânesi niye bu kadar vahim bir ahvalin içindeyim Sala verilirken, ezanlar okunurken nerdeydim Kayıp olan bir zamanın içinde miydim, hangi karaları giysem, nasıl söz etsem dinler miydin İnsan yapan esrarın vecdiyle kalbime ilhamı verir miydin, nefsinden emin ana getirir miydin Vakit daraldıkça, ruhum içinden çıkılmaz bir hali yaşadıkça, kalbimi inşiraha erdirir miydin Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted April 5, 2011 Nasıl bir divana çıkıp nefes alacağım! Metin olmak için çalışacağım Ruhumun ve kalbimin farkına vasıl olmadan nasıl yaşayacağım Hangi edep ile saiklarini bulacağım, hiçbir korku ve kuşkuya sığınmayacağım Bedelsiz ne var, hesap hangi bahar için ruhumun serencamını aralar, kime soracağım Baş arının meramını anlamalıyım Nasıl bir sevdanın eşiğindedir, hilkati ve azminde aklanmalıyım Yıllara sâri miskinliği kime bırakmalıyım, gözyaşlarımla sinemi ahdine sunmalıyım Var olan aklımı, zafiyet içinde ki irademi, gerekçesiz merakımı artık bu an bırakmalıyım İnsan tekâmül eden muhteremdir Ulvilik içinde zindeliktir, ruhu ve kalbiyle ne kadar latiftir, ferasettir Mühlet niye verilmiştir, devam eden rahmet niyedir, karamsarlık ne kadar elimdir Gam olacaktır, lakin umutla arınacaktır, muhabbet ve aşkla yol alan ne güzel bir sadıktır İlm-i siyaset amali ve niyeti tanzim eden niteliktir Ne hamasete muteber edilir, ne de o tamahkârlığa edilen rağbet değerlidir İnsan muhakkak ki sahipsiz ve nedensiz değildir, yoksa tefekkür etmek avare iştir Elzem olan maksadı ve fırsatı hakikat cenahının firkatine sunmak en güzide olan şevktir Zül addedilen politika ne için garabettir Milleti asırlardır kandırmış ekâbirlere nasıl rahmet nazarıyla yâd edilecektir Peki, satılmışlara ne söylenecektir, devlet-i âlinin malını devşirenlere ne söylenecektir Gasp eden, hukuku çiğneyen, yetkisini tatmin aracı eyleyene nasıl bir hüküm verilecektir Bu milleti tefrikaya ayıranlar kimlerdi Fraksiyonları gayelerince her semtin meydanlarında yeşertti, sonra emretti Bir neslin lider nefeslerini hunharca katletti, cezaevlerinde gönüllü köleler ne bekledi Kendi öz evladına silah çektirildi, emre itaat şarttır dendi, peki, o palazlananlar kimlerdi Seçen kim, seçtiren kim, akıl tutuklu mu kaldı Onca cahillik ve garabet hangi hesaba bırakıldı, istikrar ve güven not aldı Milletin evladı, emeklisi yaşlısı, fakir ve mağduru, neden itibar ederler, yoksa yanıldı mı Dâhili ve harici anlamda dile gelen ne varsa, kıtalar arasında sayfalar aralandı, anlaşıldı Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted April 7, 2011 Vecdin ne vakit aşk olacak, ruhun ferahlayacak! Nefesin firkatiyle anlamlaşmalısın Yüreğinin derinliğinde ki hasrete aklın ve idrakinle kavuşmalısın Ne kadar anlamsızlık varsa her fırsatta onun ikliminden uzaklaşmalısın Gül-i nihalin kokusundan bir an bile ayrı kalmamalısın, lalenin asudeliğine kanmalısın Tefekkür ruhunu dinlendirir, kalbini serinletir İhsan ve ihlâsa kavuşmak için ne gerekmektedir, akıl etmek niyedir Akıp giden zaman neler söylemektedir, ömür denilen kumaş ne çabuk eskimektedir Edep halin, inşirah kalbin, idrak ruhun, izan aklın, iraden vuslatın olacaktır, istemektedir Gökyüzünde neler var, hangi esrar kalbini anar Zahir olmak, cezbeden halin emanetinde bulunmak, faniliği unutmak yakar Bir lokma ekmeğe muhtaç nefes ne umar, safahat içinde yaşamak nasıl bir ar, aşkı boğar Ülfetin, erdemin, nasib-i kanaatin, sabr-ı hakikatin feyzinden nasıl bir can korkarak kaçar Kalbinin sahibine yabancı olmak, ne cehalettir İlmin bir şubesi olan merak hangi maksudun derdindedir, insan aşk üzeredir Hilkati ve mefkûresi bu minval üzre şekillenecektir, yoksa dosdoğru yol kimin içindir Vasfi yet ve nitelik, azim ve öncelik nedenlere ulaşmaktır, saikleri aramaktır, tercihindir Nazar etmek, temaşa etmekten çok farklıdır Farkı fark ettiren ise muhakkak ki ruhun yetisi olan idraktir ve aşk-ı ihsandır Her can ölümle bedellidir, her ne kadar dillendirmese de sinesinin derinliğinde ki nedir Kayıp olan şahsiyet midir, yoksa kalbi ve ruhi esaret midir, zikretmeyen o gönül nicedir Ahenk, aşktır, sevdadır, ram-ı esrardır Dirlik ve birlik için kalbine ne lazımdır, yetim ve öksüzlere sahip çıkmak haktır Ecir imanını bereketlendirir, fikir zikrini kenetlendirir, istişare aklın için ihtiyacındır Kuvvetin banisi bellidir, emanetin sahibi kimdir, hesap nasıl bir günün aşk-ı eminidir Kitab-ı celil akıl ve idraki olanlar içindir Kul olabilmek, yaratan için secde etmek, iltica edip gönlünü aşkına erdirmek fevktir Nedensiz bir ömür kim için gayedir, nihayetinde insan başıboş değildir, iraden senindir Sual etmeyen, kıt kanat geçinen, tahkiki öncelemeyen, hukukunu önemsemeyen fakirdir Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted April 7, 2011 Ruhun firkatini bulmak, aşkı anlamak! Umut için hazırlık yapmak gerekiyor Niyetin asliyesinde ki derinliğe sadık bulunmak hakikati öğretiyor Mana neden kalbime sökün ediyor, aklım vaktin esrarında mahcubiyet yaşıyor Yaratan aşikârken, hesap yakınken, ruhum hıçkırıklarına kanarken, sinem ah ediyor Bülbülün ötüşünden, yaprağı düşerken Yağmur vicdanımı serinletirken, kederim soluksuz kalırken, yol varken Neden iradem boyun büküyor, nefsim kalbimi derdest ediyor, sinemi lekeliyor açken Neden muştuya hakkıyla nazar etmiyor, vaatlerini hiç umursamıyor, iman kalbimdeyken Yolun yolcusu, neye muhtaçtır, sancı ardır Salahiyet sahibiyken, mükellef olduğunu bilirken, hesabın içindeyken aşk nardır Hak olan sana tevdi edilenlere sadık kalman ve bu minval üzre yol almandır, an vuslattır Ruhun yorulmazsa, kalbinin pınarları kurumamışsa, umut hazanlaşmamışsa hak sevdadır Hasret umut, sürur içinde nefeslenmektir Kanaati ruhunun derinliğinde terennüm eden ise edebin lahzasında eren kimliktir Meşk, kalbin içindir, aklın esrar perdeleri ne kadar çetrefillidir, istişare ise zaruretindir Selamı sakın esirgeme, seninle bir olan melekleri görmezden gelme, o lahza ki hakikattir Vefasız olan bir nefesi kimseler sevmez Sadakati ve hakikati hakkıyla kalbinde deruhte eyleyemez, nefsi terbiye edemez İrfan meclislerini ihtiyacı bilemez, idrak için aşkı, sevdayı şehre dip feyziyle nefeslenmez İllet nefsine mut olur, merak hizaya durur, akıl sairiyle buluşur, iraden tercihindir demez An ve akan zaman bizzat kalbin içindir Şayet tezkiye olmuşsa nefsin, ar kimindir, söyle mefkûre hangi vadinin derdidir Gece, gündüz akıp gitmektedir, ruhun figan ederken, hangi gönül için ümit içindedir Ölmek kata korku değildir, hesabı verilmedikçe sinede ne müthiş bir yüktür aşk gayendir Rabbim derken, kalbin firkattedir İltica ederken, muhtaçlığının farkındadır, sana ondan daha yakın başka kim vardır Vaktinden evvel sararıp solma, bitap bir kalp ile tasattukta bulunma, şevk ve sürur ardır İdrak ve nitelik şadından fakirsen, nefsini talim etmeyi önemsemezsen haşyet kapındadır Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites