Mustafa Cilasun 27 Report post Posted April 16, 2011 Ruhumun hicranı dinmedi! Solmayan bir gül-i nihal misali Umut açmalı sinemde, vecdimi cezp edecek kuvvet ve önemle Yeis ve nedamet zaten etrafımda ziyadesiyle, hevesler nizam edilmedikçe Akıl kemale ermedikçe, lisan-ı hal edebe bürünmedikçe, kalbim farkı fark etmedikçe Rahmetin sahibi ruhuna aşikâr Nasıl bir mefkûre olmalı ki hakikate yabancı olsun, neden şikâr Vakti gelince, toprak hasretini çekince, nevi şahsına münhasır o an gelince yağar kar Aşkın firkatine nail olmayan, mukallit halinden kurtulamayan can, şaşıp etrafına bakar Beyni kan besler, yürek pompalar Kan yerine su ikame edilince, o nefes nasıl bir suskunluk yaşar İnsan ne kadar yabancıysa ölüme bir taaccüp içinde bakar, daha sonra üzülür ağlar Hangi vaktin eşiğindedir anlamaktan korkar, haline değil, giden için kahrından yanar Bir boşluğun sarhoşluğunda acınır O an ve akan zamanda ne umut kalır ne tefekkür etmek yaklaşır Nasıl bir idrakin meylinde nefeslendiği amel ve ifadeleriyle yakından anlaşılır Etrafına bakınır, aczi yeti bariz bir şekilde sırtarır, akıl ve izan lal olmak adına hızlanır Taziye için gelenler tuhaflaşırlar Bir birinden farksız suallerle mahzunlaşan o nefesin acısını tazelerler Vah, tüh demeyi asla esirgemezler, biraz zaman geçince de işgaliyelerini serde terler Nasıl bir iman ve itikat üzere bulunduklarını pek önemsemezler, nasılsa vakit var derler Her nedense asabiyet içindedirler Kalp kırmayı sanki marifetmiş gibi zikrederler, gönlün naifliğini bilmezler Sahip oldukları ne varsa, hırs ve tamahkârlık ruhunu boğunca, tekebbür hasrederler Kabir ziyareti hiç cazip gelmez, mevtayı defnetmek işlerinden alıkoyar hiç ilgilenmez Oysa insan ibret zarifliğinde candır Aklı ve aşkı söz konusu olunca iradesinden vazgeçecek nispette adaydır Yoksa İsmailler, Hasanlar ve Hüseyinler niye iman vecdinde sevdadır, şehit tacıdır Feda olmak, hakikat adına ruhunu ve kalbini ortaya koymak insan için ne büyük aşktır Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted April 17, 2011 Zihne hükmediliyor, kalbi lekeler ele veriyor! Her gün Yeni bir karar veriliyor Canlar telef ediliyor kan sökün ediyor Ertelenen Hınçlar sahneleniyor Desiselere takat yetmiyor an tükeniyor Maslahat Belamlar sayesinde Cehaletin hükmüyle bir bir sıralanıyor Yegâne Ve mücerret hüküm Göz ardı edilerek ekrandan gizleniyor Realite Öteleniyor zımnen Yasaları hiçlemiyor adam haykırırken Efrat Sessizdir bir hışımken Tuğyanı estirendi talanı icbar ederken Hüküm Yegânedir evrenseldir Gayeye götüren müşahhas denklemdir Akıl aciz Bilgi naçiz edilirse Tebaaya tahakküm etmek ne kolaydır Fakirlik Kader sayılmaktadır Talan edilen hakkın elinden alınandır Tek düze Bir hayattı sunulan Sanat adına da kepazeliğe boyanandır Takiyye İlmi siyaset olunca Kursakları arlanmaz haramı soluyunca Nefsin Sıfatın gücün olunca Vatandaş ne yapa aşk şarlatanın olunca Mustafa CİLASUN 1 Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted April 17, 2011 Neden vazgeçilemez, kalpte hicran giderilmez! Artık Ne bahara nede ayaza Kayıtsız kalamayacağımı anla Gecenin Sabahına bir nazarla Melale yaşattığın acı yalnızlığıma Önümde Ömürden vazgeçmek var Hülasasını anlatırım umutla hazana Şayet bahar Seninle anılacaksa eğer Aşk serabıma çiçekler sunsa sancıyla Meğer ki o yar Soyut bir kavram kalacaksa Anlamak için zaman feryadıyla ağlasa Kanım aksa Kalbim sessizliğini korursa Ruhum ömrümünn vaktine aşkı soracaksa Seninle anlamlı Fetheden mümbit filizler Sinemde koruduğum sezgiler, yazılan şiirler Kimliğinde gizlediğin Nakarat halinde ki serzenişler Geceden sabaha kadar fersizdi bakan gözler Kabulümdür halin Hiç silinmez zerkettiğin anın Rahmetin güzelliğindedir temaşa eden salkım Elhak bu aklım Seni sana asla anlatamaz Farkın sabrın, ar hayâ duvarın, aşkın hakikatin Anlatılmaz kimseye Yakan dert buysa sorulmaz Aşk iklimine nasip sorgusuz, suvalsiz yaşanmaz Çileler niye bir Umut içinde naifce yeşerirler Zümrüd-ü anka gibiler, renkleriyle ne hasrederler Mustafa CİLASUN 1 Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted April 17, 2011 Neden sual etmek geliyor, geçmişin izleri silinmiyor! Gel Ne sen sormuş ol Ne de ben anlatayım bu kederimi Sen Geleceğin umud-u şevki Yüreklerin hasreti sürurun adresisin Nesiller Hoyratça harcanıyorlar Nefisler ne desise kuruyor, kandırıyor Tüketim Ve keyfiyet açıkça şırınga ediliyor İrade zafiyeti hal ekseni elan öteleniyor Alafranga Asırlardır zihinlere tetikleniyor Adamlık alt kültür olarak şimdi anlatılıyor Örfü Hassasiyet ve cehalet adına Milli haslet hamaset namına damgası yiyor Millet İlletler içinde nimet umut ediyor Millet içinde ayrışan bereket duasına çıkıyor Folklor Hangi dansın güdümünde eriyor Göbek atmak sıradan maharet telakki ediliyor O kızlar ki Ar ve edepleriyle ancak nurlar Edep yok olunca kepazeliği nasıl soluyacaklar Alkışlar Gelen gidene tempo tutarlar Zaten bir duruşun sahibi olsalar işlerini yaparlar Geceden Sabaha denk densiz eğlenceler Kim kimin derdinde haram bahane olunca ne derler Millet Artık bizarlığı kader sanınca Kanaat içinde efkârını soluyunca umutlar hazanlaşır Patronlar Bir tıraş olmak için yatlarıyla Yunan adalarını tercih edince, madur edilen hayıflanır Ahmet Mehmet, Recep, Tuğçe Asgari ücrete mahkûm olup yaşayacak, köleliği başlar Vatan Toprağını kanıyla koruyanlar Kansız, mecalsiz artık kâğıt toplayanlar, ne mahzundur Pet şişelerden Atılan her şeyden umuda Koşuyor, efradı için canla direniyorlar, kim onu anlıyor Palazlananlar Sabahın körüne denk yarıştalar Viski kadehleriyle, kandırılmış flörtleriyle ne rezaletteler Aşkın Sevginin içine ettiler, arlanmazlar Soysuzca nefeslenip gasp ettiler, adamlıktan uzaklaşanlar Şekliyet için Tekebbürün iflahı için ne dediler Nesli zalimce yokluk içinde çökerttiler, hiç önemdemediler Yetmedi Devletin hazinesizi kemirdiler Vatandaşı düşman misali hakir gördüler, yalanla avuttular Varislerini Sermayenin her çeşidini Renklendirip, unvanlarla piyasa edindiler, öteyi sual etmezler Devlet Kendi içinde millet olmaktan Patronların solukları altında kalmayı yeğledi evet ,garip değil mi Yıllarca Milletin efradının acısını kim dinledi Asırlarca inin inim inleterek bilmem ki neden sefilliğe terk edildi Hakları Ellerinden bilakis çalındı, inancı alındı Dört duvar arasında cürümler kim için sıralandı, nefesler anladı mı Zindan Adamlığa müptela kaldı, can adandı Namlu mermiler içinde hiçbir zaman ısınmadı, hakikat adına aklandı Mustafa CİLASUN 1 Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted April 17, 2011 Neden kalbim zikreder, ruhum refakat eder! İnşiraha ulaşmayı hangi gönül diler Gören göz, işitilen söz, ruhun didarında saklanan öz vaktini bekler Ehliyet sahibi olmak yetmez, kemali yet için nefsi temayülünü terbiyey-i aşk gerek Şikâyet etmek kefaletine itibar etmez, vecdin hak için olmadıkça aşk haline gerekmez Ey Rabbim derken, kalbini gözet Nasıl bir lisandan bahsediyorsun, niyetinin hoyratlığını nizam et Nefsin hür oldukça, zafiyetlerin ruhunu boğdukça, sevdaya değil, sefilliğe itimat et Yükünün ağırlığından, tercihlerinin bağnazlığından tez vakitte imtina et, aşktır hakikat Kulağına gelen neyin sesi ne söyler Ruhunun evveliyatını, ahirin için dünya hayatının ahını hikâye eder Ne kadar debdebelik varsa tefekkür etmeni tavsiye eder, sessizliğin aklından eser Tevdi edilen emanetler adına, ihmalkârlığını edebi diliyle öğütler, kalbine dikkat et der Bilmem ki takat-i derman kimdendir Nefes-i can aşkın elindendir, firkatine ram olmadığın sevda hangi günedir Bahtın kazası takdir değimlidir, tercihlerin adına düştüğün yanlışlar nasıl telafi edilir Af ve mağfiret yaradan Rabbinin vaadi değil midir, korku ve haşyet bilinmeyen cehalettir Sana senden daha yakın olan kimdir Rızkının sahibi bizzat Cenabı Hak değil midir, peki, öyleyse tekebbür niyedir Akan zaman nasıl bir hesabın ramıyla coşup gitmektedir, akletmeyen cana şimdi ne denir Hangi bahane nefsini kurtarmak için yetecektir, cazibesini kaybetmiş nefes değerli midir Gönül kapın açılsın, aşka abat olsun Umutların hiçbir zaman kurumasın, kalbinin latifliğinde yeis palazlanmasın Her vakit hak ve hakikat dostları gönül kapını çalsın, serin uykundan aşk ile uyandırsın Ne kadar ukdelerin varsa, vecdin sevdasıyla sineni bıraksın, bir emel kalbini oyalamasın Ruhunu yoran, kalbini burkan acın kalmasın Akıl ve izanın istikametin için vuslatını aralasın, unuttuğun mefkûren anlamlaşsın Seni var eden, her zerrene dirlik bahşeden ne kadar hamiyetli gönül varsa hiç usanmasın Vahdetin yolunu açsın, idrakin aşkın firkatine kansın, aşk-ı dünya hal-i vecdine adansın Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted April 18, 2011 Hangi varlığıma güvenir, hesabına serilirim! Elhak, aşk ve nefes adına şükretmeliyim Nasıl bir lahzanın eşiğinde firkatleşen idrakime meyletmeliyim Merakımı ecir ve hasene yönetmeliyim, kaygı ve zanı derfetmeyi bilmeliyim Ne kadar ön yargım varsa kalbimi ve ruhumu arileştirmeliyim, felaha ermekliyim Neden kuşku ve korku bırakmaz yakamı Vuslatım için tahkikim, halimin firkat-i aşka ram olmasına için aşikar mı Hasretmekten imtina ettiğim kaygı ve müteredditleşen ahvalim kalbim için ar mı Hiç sevdanın şadına erişmeyen nazar, cehdin süruru için aklı ve irademi kollar mı Ey yalnızlığıma çare sunan umut nerdesin Hangi demin vecdiyle senaya erişmektesin, neden hal-i sefilliğime refakat etmezsin Yoksa el vermeyecek kadar ümitsizmisin, nefsi hastalıklarıma şifa halketmezmisin Neden bu kadar garip ve silik halin içindeyim, sessizliğin şadında habersiz nefesim Zikrederken kalbim buruklum içindedir Meftun olduğum furkan nasıl bir vakitten söz etmektedir, idrakim nerdedir Hemhal olduğum nefesler neden bu densizliğimi görmezden gelerek, üzmektedir Hangi çare nasibi, sabrı ve kanaatimi beklemektedir, niyetim kifayet edecekmidir Micaç nefsin teranesinden neşet etmektedir Akıl ve izan ruhun selameti için iradeni beklemektedir, elbette tercih senindir Hak ve hakikat latif kalbini bekleyen güzelliktir, o ilm-i siyasette neler gizlidir Kaza, kader içiçedir, niyetin vuslata erişmek için aşka iltica etmeni beklemektedir Bilmem ki hala neden durur ve bakarsın Akan zaman içinde yazılmış bir fermansın, aklın ve iradenle hak yolunda cansın Hesabını düşünen adaksın, her lahzanın derlediği ülfetin abadına elbette sadıksın Neden bezgin ve yorgunluk yaşamaktasın, yıllara sari ihmalkarlığını bırakmalısın Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted April 18, 2011 Bir lahza ki aşka ram, sevdaya meftundur! Gülüp geçmemeli, an ve zaman önemsenmeli Acabalarla vakit geçirmemeli, aşk ki kalbin ve ruhun lisanıyla şehre dilmeli Nefesin bereketi, sıhhatin hasrettiği hususiyeti ibretle düşünmeli, bağnazlık edilmemeli Kalbine kim kötülük eder, neden aklını bahanelere vesile eyler, idrak, izan fark edilmeli Yunus deyip geçme, anla kendinden geçireni Ruhunu davet eden, iradesinden vazgeçiren, ihsan ve ihlâsa yönelten hissedilmeli Her gün bir ölü misaline bürünürken, seni muhafaza eden melek görevliyken ne demeli Hangi nizamın talim ve terbiye edileni, seni sen yapan kalbin ve ruhun ihmal edilmemeli Hazana nazar et, iklimin senfonisini seyret Ahenk nedir, onun pak ülfetini sinenin derinliğinde sessizce ve hazla hisset Deryanın içinde ki sükûnetini, dağın bağrında ki letafeti yalnızlığında bir temaşa et Varsa şayet benliğinde asabiyet, nefsi temayüllerinde onca emel ve hırsın, aşka havale et Cazip olan nesne bile olsa çok kıymetlidir İnsan, ihsan ve takva üzere nefeslendikçe itibar edilir, zarafet ve edebi kalbindedir Bir takiye içindeyse, niyetini yaratan ve fark eden basiret sahibi, zavallılığına vermektedir Peki, haddizatında kim kime ziyan ederek huzuru mahşerde ki hesabını ihmal etmektedir Ruh lekeyi kabul etmez, kalp ihmale gelmez Ne kadar tasaddukun varsa, latifleşen ecrinle buluşmadıkça devaya eriştirmez İnsan bu zafiyetleri hiçbir vakit sulha erdirmez, irade ve akıl maşuk içindir, geçilmez Sevda kararmışsa, akıl tutulmuşsa, irade boşluk içinde kalmışsa, o esarettir, lafı edilmez Hu derken, hamt ederken arın nefsi halden Yıllara sâri ibretlik hamasetlerinden, hatırla o imtina ettiğin şefkat ve muhabbetten Şimdi geriye ne kaldı, yaşanmış hevesler hangi manada ruhun ve kalbine hakikati anlattı Muhakkak ki her nefes için zaman daraldı tefekkür etmek için aşka kalbin nasıl muhtaçtı Aşk, ruhun ve kalbin en ulvi membasısıdır Hak ve hakikat üzere ilhamı namdır, dil şad olsa da efkârı sanki bezirgânlığınadır Zaman aynı zamandır, nefesin insan bünyesinde ne farkı vardır huşu ve aşk bambaşkadır İnsan Rabbine kul oldukça, nefsi marazlarından kurtuldukça muhterem olan bir insandır Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
yavuzlenk 26 Report post Posted April 18, 2011 Sizdeki üretkenlik ahmet mithat efendi'yi unutturur.Ne zaman gelsem onlarca şiir dolduruyorsunuz da,bu kadar şiiri yazacak duygu seline nasıl kavuşuyorsunuz onu çözemedim.Yani her gece mi geliyorlar?Hiç mi gitmiyorlar?Ya da icad ettiğiniz program yüklediğiniz kelimeleri farklı kombinasyonlara döküyor.Şuradaki sayfalar dolusu binlerce şiirin başka bir açıklaması var mı?Ben mi delirdim. Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted April 19, 2011 Ayrılık her yanımda aşkı anlatan bir pusula! Kalbim hicran içinde, sessizlik ikliminde Çareler şifa sunmuyor, ruhumun hasret çeken firkatine ve ah u elemine Sararıp solduran dinmeyen özleminle, sabırda ki direnişim bir hüzün vecdinde Gözyaşlarım aman vermiyor, şehrine malik olmadığım bu idrakim hangi aleminde Can dedim, nefsimle hala bedelleşemedim An dedim, hangi vaktin eşiğinde firkatina ram olacağımı hiç bilemedim Bir ömür umutla beslendim, serabın serencamında bazen kederlendim, inledim Nereye baksam,ruhumun hicranıyle yakarsam, meftun eden hüznümü hasrettim Nasıl bir deryanın derdiyde seninleyim Bahtıma seslenen her keder ve çileyle halini tebessümle yadeden bir viraneyim Zikrimle ve kıtkanaat fikrimle yoluna yüz sürmeye adayım,bu hal üzere avarayım Neden iliklerime kadar nüfus etmez, hasrettiğin ve bıraktığın şefkatin ne yapayım Sanki bir dere misali akıyorum sağa, sola Aklın istikameti, ruhumun hasret çektiği vahdeti, kalbimin dinmeyen kederi ne ola Alacağım her bir kararın kararsızlığında inlersem, iltica ettiğim hamiyetin kavura Savruluyorum şimdi bu halim nice ola, muhtaclığımın kadrini bilmem ki kim sora Sığındığım kanatlar, umut ettiğim anlar Ruhuma seslenen sessiz çığlıklar, sensizlikte ki nefesimi kesen sorumsuz nazarlar Sinemi burkan olumsuzluklar, ne vakit dinecek, kalbim sürurla o halini yadedecek Sevincim, neşem gelecek, azmin, vecdim o hamiyetinin ilhamıyla aşkla filizlenecek Hakikati fark etmeyen göz kalbi olur mu Her bir tarafı kuşatan ayetler, onca nefeslerin şehrine malik olur, anlaşılır mı Aşkın ve edebin serdedildiği bir sahrada hiç haşyetin izi bulunur vede sorulur mu Akıl, kalp anlamalı idrak ruhun yetisiyle vuslatınla buluşmalı sevdan anlaşılmalı Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted April 19, 2011 Mahkûm eden hisler, mahzunlaşan nefesler! Sen nedense Özleyememdiyordun Kâbusların korkutan Eşiğinde o an sabahlarken Her halinde Kalbi değişikliği yaşarken Hislerime asla Müdahale edemiyordun Bazen nedense Unuttuğunu düşünüyordum Martıları seyrederken Geceleri düşünceelerimi yazarken Sukutun girdabına Mahkûm hayallerim bırakmıyordu Gecenin o karanlık Göğsünde hüzünle sinembesleniyordu Dağlara yaslanırken Seyrettiğim sessizce nazar edenbulutlar Seni anlatıyordu Hülyalar yaşatıyor, içim içime sığmıyordu Hoyrat ellerin pençesinde Makûs melalim, gönül ve mevsimlerim Senin sevdanı Anlatıyor ve muhabbetinle yaşatıyordu Kör kuyuların da Kuruyan umut bekleyişi, elem zerkediyordu İklimleri değiştiren Hercümerç hayallerim boyun bükerek ağlıyordu Toprağın şefkatini Ararken yağan yağmurlar o an neler söylüyordu Senden şarkılar Söylüyordu nağmeleriyle, hissiyatın yakarışlarında Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted April 20, 2011 Gür hisli ve gür imanlı nefesler coşacaktır ancak! Beni benden alan bir ahenkti, unutulmayan nefesi Her lahzasında nasıl da kederliydi, derdi hiç anlaşılmayan o mefkuresiydi Yaşadığı yıllarda kimbilir ne kudretli çilelere direndi ve asla pes etmeyi bilmedi Çünki iman ettiği ve hasrettiği kalbi taatiydi, ruhunun hicran zerkeden direnciydi Takati yettiği nispette ulvi aşkını esirgemedi Kıtkanaat geçindi, zemherinin lisan-ı halini nefeslendi,ancak vecdim budur dedi Bir ömür feryat etti, bazen bülbülle dertleşti, sanki yalnız nefeslenen feyzi ahenkti Dile getirdiği her meramı, yazdığı onlarca hatırası şimdi günyüzüne çıktı ve inletti Kariye seslenirdi, sessizce gönlünü hasrederdi Nereye baksa, hakikati için yılmadan çırpınsa, devrinde hakkıyla anlaşılmıyordu Gözlerine uyku girmi, nefesine takatte yetişmiyordu yokluk onun naif arkadaşıydı Sabrıyla anlaştı, kanaatiyle ferahlardı, azmi ve cehdi onun vazgeçilmez mizacıydı Ruhu yıpratan nedir, hangi esaret ki güzeldir İnsan Yaradanına kul olmayı başardığı nispette kıymetlidir, çünki ahsen üzeredir Varlığın karanlığa iten her vesvesesi zaten hakkıyla bilinmektedir, neden zafiyettir Şafak kalbine seslenirken, amel ve taatin Rabbini beklerken nerdeydin, ne eziyettir Yüreğini aydınlatan hitabı niye ihmal edersin Aidiyetinden söz eden kitabın yüzünü neden hiç açmıyorsun ve anlamıyorsun Bir ömürün hesabını tutmayacak mısın, esaretini bahtın olarak mı yaşayacaksın Nefsi serkeşliğinden, yıllardır ihmal ettiğin o hakikatlerden ne vakit kurtulacaksın Seni anlatan, aklını ve izanını yaratan aşkı ara Şimdiye kadar hasrettiğin ömrünü karanlık içinde artık bırakma, o kalbini anla Sevdaya gark olmayan bir nefesin varsa sakın bir ülfet sanma,avuntulara kapılma Derin uyku bitsin, seherler vecdinle şenlensin, melekler sana refakat etsin, unutma Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted April 20, 2011 Gönül tahtında bir katre olmak, aşkı bu hal üzere yaşamak! Dökülen damlalar henüz toprağa düşmeden Sevenin yüreğinde bir sızıyı oluşturmuyorsa Gözde olmak, ne ki gönlün ayarında olmayınca Bırakılan her damlayla sevgiden uzaklaşılacaksa Sevmek ne ki gözlerden yaş her an akmayacaksa İstemeden de, isteyerekte dilenen sevgi kalbe konmaz Filizlenen lahuti sevgiden istense de asla uzaklaşılmaz Yaşanan aşktan, olan sevdadan kalp hiçbir an yorulmaz Biçareliği yaşatan, kalbi bizar bırakan salındığın ahvalin Bir türlü girdirmedi ki gönlüne, gitmene ne sebep olacak Verilmiş bir karardan haberdar olacak, aşkı unutturacak Mahzeni andıracak, hasret bıraktığın sevdanı unutturacak Fersiz bu gözlerin bakması neye delalettir kifayetsizdir Kalben yapılmayan her nazar biçareliğin hengâmesidir Sevemedin bir türlü, kalbinin zerresinde yeşeremedim Gönül tahtında bir katre olamadan sinenden gönderildim Senin her halinin ve hatta gizemlerde kalan melalinin Göremediğim tenin, resmettiğin her bir mısrada ki şiirin Benim için namütenahi bir serinlikti sen kabul etmesen de Yaşattığın bir sevgiydi hiç pas vermesen de çekip gitsen de Bir kez olsun beni düşündüğünü bilmem onu hissetmem En büyük bahtiyarlığım olduğunu senin asla bilememen Aşkımı heder etmen, sevgimi hiçlemen beni terk etmen Öykülerin en hazini, masalların en acımasız bir nihayetidir Sen yine öykünle kal, senaryolarını bir an durma yine yaz Aşklarınla sarmaş dolaş, sevdalarınla sarhoş ol ister savaş Bırak bu sefili sen bizar olma, teninin kokusun da boğulma Resmettiğin gönül hücrende ki hasretinle hiç durma raks et Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted April 20, 2011 Bir kere şad olsam, ruhumun figanıyla arınsam! Yıllardır suskunum, içime akıtırım figanımı Ürkek bir nazarla seyrederim ibret sunan aşk-ı manayı, hakka uzanan sevdayı Duygulanırım, içime kapanırım, sakin ve seçkin iklimlerde nefes alırım rahatlarım Kadrine malik olmadığım lehçelerin merakına dalarım, aşiyan şanı bülbüle bazen sorarım Adıyamana gittim, nemrut dağına çıktım Seherin ilk ışıklarında kalbimi yoran bir bayırdan çıktım, nefesim daraldı anladım Biraz dinlenmek istedim, gelen kalabalığı görünce edebimden hiç seslenmeden kalktım Devasa taşları göründe birden şaşırdım, emel ve hırsın nelere yol açtığını o anda yaşadım Evvelin emanetçileri güneşe taparlarmış Tazim için ne kadar heybetli kurbanlar adamış, dağın tepesine heykeller yaptırmış Farklı farklı isimler takmış, insan ne kadar boşluktaymış ve hakikat adına kayıtsızmış Nasıl bir tefrika içinde kalpleri aralanmış, itikatlarını bizzat yaptıklarına acıyla bırakmış Dikkatimi çektiler, güneş doğuyor dediler Biraz durakladım, nasıl anlamalıydım, her zaman doğam güneşe ibretle bakmalıydım Hangi lahzanın sancılarıydı içimi ürperten o esrar inşiraha muhtaçtır muhakkak her nazar Hissiyatımı derledim, tefekkür etmenin terennümüyle müddeti nefesi nedense yâd ettim Kimdim, nerden geldim ve ömrü tükettim Aklımı nerde ve nasıl aracı ettim, idrakimi neden nefsanîlikten öteledim, önemsemedim Merak edemeyecek kadar sefildim, sual etmeyecek kadar densizdim, yüreğimle eğlendim Ruhuma niçin bu kadar mesafeliyim mukadder olan ana müddeti zamana ne demeliydim Şahit olduğum şehrin haline üzüldüm Fevkalade ihmal edilmiş, çevre düzeni sanki hiç düşünülmemiş, çocuklar serpilmiş Yakınlık kurduğum çocuklarım dramı çok sancılıydı, yokluk ve ihtiyaç hat safhadaydı Boya sandığını kapan kaldırımlara kapanmıştı, ısrarcı olmaları kaçınılmaz bir kaygıydı Mardine gitmek üzere yola çıkmıştık Bir biri ardı sıra açılan kuyularla tanıştım, umut adına azmi ve emeli nasıl tanıdım Fevkalade tarih abidesiydi, zikredilen zenginliklerin bir mekânıydı, sakinliğine baktım Şahit olduğum nazarları kendi aklımca sorguladım, merak ve heyecan azdı, meraklandım Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted April 21, 2011 Sinemi dağlayan, içimi burkan bir vedaydı! Yıllardır Yüreğimin sessizliğinde gizlediğim Onun pak halini görmek adına beklediğim Suskun melalimi seferber eylediğimlahzalardı Halimi Meftun bırakan, beni benden alan Hissiyatıma derin bir hicran bujrakan yârin hasretiyle Umutla bekliyor ve onun hasretiuyle öylece nefes almaktayım Onu anlamak Ziyadesiyle ve yakinen tanımak arzusundaydım Lakin ne mümkündü ulaşmak, zerre yol aldırmıyordu O eşşiz ürkek bakışları Ne kadar tatlıydı, baharı yaşatan bir sevdaydı Meramımı zikretmek, hemhal olup dinlemek istiyordum Tenine akseden Edep ve nezaket bir başkaydı, fevkalade alımlıydı Yıllar sonra yüreğime şevk veren kıpırdamalar başlamıştı Sahaflar çarşısında Onun izlerini bulmak için çok bekledim Merakın harıyla gayetlere girdim, sessiz ve sakince bekledim Oldukça sosyal Ve hatta serinkanlı olmama rağmen her nedense Muaffak olup bir türlü kendisine yakın olmayı başaramıyordum Açıkça korkuyordum Onun nazarları karşısında, mahcubiyeti söz konusu olorsa Erimekten, güneşe hasret Kar misali sessizliğinde taaccüp edeceğinden çekiniyordum Bazen düşünüyordum Neden bu sıkıntılara duçar oluyorsun, sancılar yaşıyorsun diye Lakin sormak ne işe yarıyor ki, ruhum ve kalbim yadını anarken Gönül dinlemeyince Sevmeyi arzuladığınız bir kuşun uçmasını asla Dileyemezsiniz biliyorum, yanımdan hiç ayrılmasın dersiniz Zira onun nereye Gideceğini asla bilemezsiniz, acabalarla çaresiz yetinirsiniz Sancılar çeker ve merak edersiniz, nasibin hikmetini deşifre edemezsiniz Ben yaklaştıkça O uzaklaşıyordu, ben uzaklaştıkça o yakınlaşıyordu O an yaklaştığını hissettiğim duyguların hükmü bağlıyordu Ne zamana kadar sürecek Birşey diyemem ve sabır neye kadir der, nasibi umut ederim Bu satırlar yüreğimde uysal adımlarla dile geliyor, geçmişi yad ediyor Yürüyen o yâr ile Yıllar sonra karşılaştım ve habersizce kendi kendime uzaklaştım Demek ki kısmet değilmiş, düşünmek kifayetsizmiş, niyet kefil değilmiş Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted April 21, 2011 Ne cemalini gördüm ne toprağında nefeslendim! Nasıl bir duyguydu ki hissettiklerim Bir ömür dinlediklerim, merak içinde acaba dediklerim Yalnızlığımda her vakit yâd ettiğim, firkati için vaktini sabırla beklediğim Meczup bir nefes olan rahmetlik Cemil babadan dinlediğim ve kendimden geçtiğim Kelam kifayet etmiyor seni anmak için Ruhumu kuşatan hicran bilmem ki hangi vakti bekliyordu kim rehin Aşk kalbe nasip olmazsa, inşirah için gece gündüz demeyip yakarmazsa kimin Niyetin asliyesi hakikatim için, ruhumdan tebarüz eden idrak farkı fark ettirmek için Düşünmek yetmiyor, gerekçeler istiyor Ar ruhun kemali yeti için kimden medet bekliyor, kalbim ne söylüyor Derya, denizleri ihata ediyor, lahza zamanın esrarından söz ediyor, kim dinliyor Ne tekdir yetiyor, ne de takdir ibret almam için aklımı hakikat için çeliyor, ne bekliyor Okunan salalar neden içimi titretiyor Nasıl bir dünyadan bahsediyor, umutlarım sendeleşip sersemleşiyor Neden bu kadar yabancılık sinemi kemiriyor, öğrenmek için söyle neyi bekliyor Bu kadar kayıtsızlığa akıl sır kifayet etmiyor, ten ve bedenin figanı hakkından gelmiyor Efendim dedim, ne kadar kalbimdeydin Getirilen salavatlar için ne söylerdin, sefilliğime bilmem ki güler miydin Tevdi ettiğin emanetleri bir ömür görmezden geldim, hikâye misali safça dinledim Ne kadar hayatıma dâhil ettim, bitmeyen heva ve heveslerimi mütemadiyen önceledim Nasıl olsa şefaat edecek değil mi dedim Lakin ümmetin olabilmeyi asla beceremedim, neden bu kadar hoyratlığı seçtim Geçim derdi dedim, meşgale içinde kaybolup gittim, efrada şefkatini hasredemedim Kimi zaman ah ettim, demek ki çekilecek çilemiz varmış dedim, sessiz halde nefeslendim Ne vakit gül görsem tebessümle anarım Naçar bir ömrün müntesibi olmaktan fevkalade utanarak, acizliğime yanarım Kuytu bir köşeye çekilir gözyaşlarımı sessizce bırakırım, anlamadan inanmaya şaşarım Bir bağnazlık içinde, tefrika selinde, ümmet bilmem ki nasıl bir hesabın derdinde, anarım Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted April 22, 2011 Ey hak bir çare zerk edip, kalbime nazar et! Bilmem ki nasıl bir firkatteyim Ruhumu ve kalbimi ihsan eden hakkın, lahzasında ki bir yerdeyim Nasıl bir girdabın içindeyim, hangi asabiyetin derdindeyim, bir aczi yet içindeyim Ruhumu esir eden emelin seyrinde miyim, kalbimi niçin bu kadar ihmal etmekteyim Anlamadan, idrake kavuşmadan Heyecan ve hevesin serencamında boğulmadan, zan ve gama dalmadan Akıl nimetini, izanın ülfetini, nefsin hergeleliliğine ve hoyratlığına bulaştırmadan Lahzanın kadrini, nefesi edebini, halin deruniliğini, aşkın hakikatini meraka sunmadan Yaşamak adına taklidin içindeyim Ne derleri dert edinen, utanmayı bilmeyen, serkeşlik içinde geçinenim Şefkatin ve rahmetin hasredildiği nispette derbederim, bilmem ki ne den bu haldeyim Yalnızlığa itilen nefes miyim, sessiz ve sakin mekânları niye severim,ben ahenksiz miyim Suallerin içinden niye çıkamıyorum Malumat sahibi olmadan mı düşünmeye çalışıyorum, çelişki yaşıyorum Niçin nazar ettiğim insanları yakine tanımaya çekiniyorum, takiye yi hiç sevmiyorum Aldatılmak istemiyorum, sadık olmak adına yabancılaşmıyorum, aşkı çok arzuluyorum Kul olabilmek, o aşk ile nefeslenmek Hakikatin uğrunda iradeden vazgeçerek hakkın sevdasında köleleşmek Canı ve cananı, varlığın adına senin olanı, nefesin her katresinde ki ahu zarı vermek Bir nedamet hissine kapılmadan, zan v kaygı yaşamadan vecdinde solacak kadar gitmek Her lahzasında esrarını koruyan adına Kanı ve canı murat eden, evvel emirde ruhu yaratan ve söz alan aşk namına Ahdin ve hesabın, mizanın ve arafın, mahşerin ve kıyamın, mühlet veren sevda şadına Feda olmak, dilediği nispette kul olmayı başarmak, ihsan ve ihlâs üzere coşmak adımsa Bilmem ki neden tereddüt ederim Bir ömür nefsimi dikkate alarak sürünürüm, itibar ve rahata mı düşkünüm Varlık adına prangalarda mıyım, ruhumu dikkate almaz bir durumdayım, hüzünlüyüm Ruhumun hicran ahını aşikâr mı eylerim, sine-i sürurumdan kopan yapraklara üzgünüm Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted April 23, 2011 Kalbime firkat yaşatmayan an ve meftun edenbir hicran! Gözlerin nazarı Uzaklardan süsülürken Sevdamın kefeninin biçildiğini Hissediyorum onu hiçbir an unutamıyorum Sen yüreğinde Onmaz fırtınaların dalgasında Bizar kalıyordun, hiç bir umut bulamıyordun Yüreğimi Yoluna serdiğimi hissettiğin halde Hala direniyorsun ve sevmediğini bildiriyorsun Hasret çeken Ruhumun mecaline tınmıyorsun Ağıtlar yaksam Garip bir eda ile gülüyorsun, sen delisin diyorsun Salınırım Bir sevdanın Dinmeyen Salıncaklarında Bir umutla beklerim, gönlümün hicran pınarında Yalnız senin Melaline gömülürüm Güneşin suskun ışığında Senden uzak kalınca bitap kaldığıma inanır mısın Bir kez olsun Çıldıran duygularımı Bağrına basmasan ve ağlamasan, sana asla kırılmam O sevgini Dilenmek için asla Gönül kapına dadanmam ve seni mahzun bırakamam Hatta diliyorsan Seni ömrümce Anmam Yazdığın mısralarını, bundan sonra katiyen okumam Sen yeter ki Bir kahır içine girme Nedametle nefeslenme, bir sitemle kalbini hiç burkma Senin Sevdanla kanmak Şayet nasibimse, elbette hazırım kor içinde yanmaya Seni Sensizliğinde hıçkırık Ve gözyaşlarınla solumaya, umutlara hüzünle sarılmaya Mana içinde ki O aşkında kalmaya, mısralarında Yorulamaya, sevginle konuşmaya tüm kalbimle hazırdım Sen ise Hala niye kaçıyorsun Hicran kakgılarını halime yaşatıyorsun, haz yaşatmıyorsun Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted April 23, 2011 Demek ki Sende Unuttun, An be an Yaşamaktan Kurtuldun! Nice muratlar İlkbahar ilk ışıklarıyla İçime dolan umutları sual eder ve onu dinler Uyku tutmaz Gecelerin kuşatan esrarı dinmez Hülyalar geçit vermez, düşler zihnimden silinmez Yüreğimin En mütenahi hücresinde Zuhur eden ve hazzı salan bir aşktı zikrettiğim Savurur halini Harman eder bırakır sanki Bir hardal tanesi kudretinde bulunan aşkı başak İnce bir sızı Kuşatır her yanımı Hiç acımayarak kıvrandırır, sarkıtır insanlığımdan Uzaklaştırır kendinden, dile gelen heveslerin illetinden Ağlatarak, hazin bir nedameti sineme yaşatarak Ey dertlerin hengâmesinde Seyre dalan bir mağrurluğu yaşayan yüce dağ Sen ne olur hiç acımadan bir kez olsun bak Allahaşkına Dilekler sana olsun Onca muratlara aşkı zaman mühlet verse ne olacak Aşksız bir gönül’e mahkûm kalan söyle neyi bulacak Seninle başlıyor Kuşlar iştiyakla şakımaya Gül yüzünü teklifsizce açmaya, karanfiller kokmaya Yaseminler Büsesini sürurla sana sunmaya Her sabah başlıyor atlar dörtnala koşmaya Kuzular da koklaşmaya Kelebekler aşk koklamaya Arılar bekleyen çiçekler için var güçleriyle coşmaya Ey Merhamet Bilmem ki niye beni unutursun Yalnızlığın hicranını ahıma hüzünle sancıyla bırakırsın Aşkın masumluğunu Kalbime sessizce yaşatırsın İliklerime kadar sızlatırsın, acımadan içimi kanatırsın Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted April 23, 2011 Nasıl sual edip, hicranıyla bedelleşmeliyim! Suskun olmayı hal edinen bir seferdeyim Ne dertliyim ve ne de bir kederin demiyle eğleşmekteyim, ey hak demeliyim Nefesin bir gayesi olmalı hesap etmeliyim, an ve zamanı şehretmeye erişmeliyim Her kazanın ahıyla feryat etmeden, sabrı ve kanaati ruhumla terennüm etmeliyim Ne sazendeyim, ne derviş olmayı beceririm Her nasılsa bir ahenksizlik içindeyim, talim ve terbiyeye elhak ihtiyaçlıyım Neden bu kadar huysuz ve arsızım, edebi kalbimde hissetmeye pek çok muhtacım Peki, niçin hadiseler karşısında kayıtsızım, hiç umursamayan, sarsılmayan acıyım Her nedense dağlara, nehirlere imreniyorum Gitmiş oldukları sılaya bakıyorum, hiçbir kaygı ve nedameti bulamıyorum Asırlara sâri suskunluklarına şaşıyorum, ne kadar sabır, kanaat varmış anlıyorum Neden melallerine vakıf olamıyorum demek ki gönül kapım kapalı aşkı anıyorum Suya hasret kalan kimdir, hangi nefestir Kulağıma gelen ahenksiz sesler kimindir, o sessiz çığlıklar hangi vadidedir Dertlenmeyi bilmeyen bir kalp yoksa sadece yürek midir, ruhun yetisi idrak midir Düşündükçe sancılarım artıyor, ne hal kalıyor ve ne de takatten bir haber, vaktidir Resim karelerini sessizce nazar ediyordum Karışık görüyordum, net bir şekilde fark edemiyordum, demek ki diyordum Göçüp giden zamana, bir ömrü hoyratça yaşadığım hevesin ahına ne söylüyordum Kendi kendimi suçluyordum, güya akıl ve fikir sahibi olduğumu ifade ediyordum Neden hiç düş görmüyordum, ölüyor muydum Bu kadar bahanesiz bir uykunun serkeşliğinden niçin hiç kurtulmuyordum Bir bakıma ölüyordum, hesabı ruhunda hissetmeyen nefsi arsızlık sergiliyordum Peki, kalbim için niçin gaye gütmüyordum, aşkın firkatini halde hissetmiyordum Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted April 24, 2011 Ruhum bir gün nihayet bulacak, lahza anacaktır! Bir hüzün var yine sinemde Her ne kadar sirayetinden kurtulmaya gayret göstersem de Yapraklar sararıp solarken, takatten arîleşerek sessizlik iklimine doğru düşerken O an ve vaat edilen zaman zihnime bir geçit vermezken, gözyaşlarım ahu figan ederken Bilmem ki bu vakitten sonra Kime seslenmeliyim, başımı ellerimin arasına alarak düşünmeliyim Nerde yanlış yaptım, neden ihmalkârlık içinde hoyratça yaşadım, bir hicran içindeyim Hazana nazar eden kalbime hangi hakla söz geçirmeliyim nazar gâh olduğunu bilmeliyim İhsanı, ihlâsı nedir öğrenmeliyim İnşirah niçin kalbin ihtiyacıdır merak etmenin farkını öncelemeliyim İdrak için nasıl bir yol izlemeliyim, ruhumdan tebarüz ettiğini neden geç öğrenmeliydim Nar ı zikrederken edebi terennüm etmeliydim, aşkı halde hissetmeyi fikir edinmeliydim Neden suskun bağrım yanıyor Kan kendi istikametinde damarlarımda dolaşıyor, gözlerim ağlıyor İşittiğim ezanlar hangi manada sesleniyor, verilen salalar niçin ruhumu gam zerkediyor Geceden sabaha saklı umutlar nerede filizleniyor ve niyetin niye kalbi olması isteniyor Aşk, ruhun firkati ve şadıdır Kalbin zikrettiği sevdasıdır, hakikat adına vardır, kul olmak için esini gül-i nihale abattır Nefsi ve hissi manada ilk adımdır, tefekkür ve inşirah ile farkına erişilen bir ar-ı sevdadır Yaşamak ve ölüm arasında tevdi edilen en ulvi manadır, vecdin ve cehtin ile orantılıdır Hırsının kölesi olmayı kim diler Lakin her emel hakikate eriştiren mefkûre olmadıkça, esir eden esrar-ı prangadır Ne sırlar saklıdır, işaret taşları niye vardır, kitabı celilin her zikrinde ibretler başkadır Kalbin muhtaçlığı sadece sahibine olan sevdasındadır, yoksa yaratan seni niye yaratmıştır Sakın utanıp, mahcup olmayasın Canın bahtı için nasip nedir ve nasıl bir gizem içinde zikredilen güzelliktir, unutmayasın Akıl ve izan hak hakikati talim etmek, bu manada merakı öncelemektir, gocunmayasın Ne derleri amaç edinme, kalbinin sahibinin sana tevdi ettikleri ne varsa aşkla anlayasın Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted April 25, 2011 Dillenen aşk için sakın aranma ve kalbini zorlama! Artık zamanı geldi son o demlerin Dalları terk eden yaprakla bilirim Mahzun sinede, sessizdir nefesim Halin ikliminde kudretle ürperirim Neyleyim geldim, o gün gideceğim Müddeti nefeste, şaşkın haldeyim Neyi bileceğim bahaneler tercihim Ben idraki neyleyim ruhsuz biriyim Ne gülden, ne hasredilen sevgiden Gülizar içinde neşet eden sezgiden Hicranın sinede açtığı güzelliğinden Bihaberken dilenen bir edebi halden Aşk ancak kendi ikliminde nakkaştır Gayretin içinde gizlenen muazzamdır Esrarlıdır, niyetin halisliğinde vardır Kalbin muvazenesinde beklenen andır Mısralar niye yazılır, hasreti anandır Şiirlerde hissedilen muhabbet vardır Canan sinede yaşayan unutulmayandır Sevgi onunla dillenen bir aşkı sevdadır Ne söyleseniz, neleri çok görürseniz İnsan için kader hükmünü bilmezsiniz O an ve bitecek zamanda çaresizsiniz Sabrı biliniz çileye nedamet etmeyiniz Bir zaman sonra dilenen vakit dolacak Kim bilir kime ne olacak nasibi bulacak Sevginin olmadığı gönülde aşk donacak İnsan ruhuyla müsavi olmazsa ne olacak Kim neyi öğretti, hakikatler görülmedi Nesillerden çok net olan mazi gizlendi Reddi miras içinde, ezberler kavilleşti Aşk mahzunluğu seçti sinelere gizlendi Ne toprağın ne sevdalandığım bir aşkın Hasreti için terennüm ettiğim sevdanın Nasip olmayacak olan muhabbet davanın Geçen onca zaman, hesapsız bir hayatın Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted April 25, 2011 Nedensiz ne var cihanda, nefes lahzaya muhtaç olunca! İmdat edecek söyle kim var Şahit olduğum zan etrafımı neden sarar evet, ruhum bizar Emanetine sadık kalan, edebin lahzasında kendini bulan nefes, ne ülfetli bir ar Sığındığın yaylalar, temaşa ettiğim suskun dağlar, yüreğimi burkan anılar, ağlatıyor yar Ne bir gül kopardım, ne de koklamayı başardım İçinden çıkılmaz figanları içime attım, bir tebessüm olsun hasretinde yaşadım Sinemi kime kapattım, derdi gamımla nefeslenmeyi amaçladım, sancıdan kurtulamadım Neden bu halvet üzere karar kıldım, hiç şikâyet etmeden boyun bükmeyi bir çare sandım Görebilmek için bakıyorum, fakat şaşırıyorum Farkı fark ettiren idrakin fukaralığını çok yaşıyorum, kalbi inşirahı anıyorum Ruhumun sessiz sancılarından utanıyorum, aklıma gelen sualleri kimselere soramıyorum Sessiz ve kuytu köşemde bilmem ki ne kadar anlamlı olacaktır kalbime düşeni yazıyorum Bazen sıkıntı duyanları, rahatlıkla anlıyorum İlgi ve yakınlık adına suçlanıyorum evet, hiç dikkate almamakla kınanıyorum Kimi zaman kırılan, kimi vakit ikazıyla çalım satan nefeslere sadece tebessüm ediyorum Asla alınmıyorum, tahammül etmekle iktifa ediyorum bekleyen canlara eyvallah diyorum Elbette ki bir edip değilim, şair ise hiç değilim Gönlüme düşün katreleri hasreden bir aciz nefesim, kendi halimle bedelleşirim Hiç tanımadığım, aşina edayla anmadığım, temaşa etmeye fırsat bulamadığıma ne derim Vefa adına nasıl bir yola çıkarım, yâd edemediğim o nefeslerin, figanlarını kime söylerim Her halinde yavaş yavaş öteye giden biriyim Hak ve hakikat sevdasıyla ağlamayı ne kadar isterdim, kurak bir gönül sahibiyim Edebe muhtaç bir hal içindeyim, zarif olmayı nasıl becerir ve tevazuu ile hasrederim Ne gönül zenginiyim ve ne de ehl-i hal zadeyim, her yâdımda niyaz ederek serinlerim Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted April 26, 2011 Farkına varmak ve senin halinde şevke kavuşmak! Uzandım o ellerinde tuttuğun çiçeklere Ne kadar hak ettiğim benliğin derdiyde Seni halk eden Halikın hükmüyle o nefese Bir aşk ikliminde çekilen hasret şevkiyle Ne anam ve ne de babam, o aşka susayan Günlük öğünü için nefes alan her türlü can Damarlarda dolaşan kan, kalple anlamlaşan İnsan suretinde anılan ruhuna bigane kalan Çileler sabrın alyanslarıdır rızayı bari olursa Nefesler çok anlamlaşır hakkaniyet aranırsa Ne derler kaygısı, muvahhit kişiliği bırakırsa Her halin şahitliğine bir idrak içinde bakılırsa Ne geceler, nede hileler insandan arî değildir İnsan, kalbiyle müsavi olursa o zaman kanidir Canilik nefsin tasarrufunda olan iradi tercihtir İmtihan, yaşla ilintili olmayan aşikâr gerçektir İnsan, bu manada iradesiyle hesabını bilecektir Ruh safidir vicdan hükmün sahibini bekleyendir Kalp insanın en değerli olan yegâne hazinesidir Duygular nizam edilmedikçe su mesabesindedir Nisalar yaprak misali çok narindir çiçekle şevktir Gülün emanetiyle arzı cihanın şefkat pınarlarıdır Himmet için rahmet için kaçınılmaz olan varlıktır İnsanlığın anası aşkların harikası bulunan sevdadır Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted April 26, 2011 Azdır ne yapılsa, bir ömür muhabbet ve hürmetle anılsa! Ey benim Dirliğim, ahirin mürebbisi rehberim Sen şimdi beklediğine elinle gidersin Zaman Değil mi can, içinde kayboluyor insan İnsan için önemlidir, namütenahi olan Anlatırdın Pak yüreğinle melalime nakışlar işledin Sanat adına varlığına inanan şaheserdin Anaydın Canlar için bulunmaz bir kandın, anıldın Sen hilkatinle tarih sayfalarında yer aldın Seni Yaratan, seni insanlık adına hep koruyan Nesilleri ihtar eden bir ulûhiyetin şanıydın Farklıydın Güzellikler, sevdalar, aşklar, yıldızlarlaydın Sen Ummanların girizgâhı şefkatin bahtıydın Gülün rengi Kokusuyla etkilediği her mekânda sen vardın Sen bir nisaydın, kitabı celilde sürekli anıldın Zaman Seni anlatır, bazen Asiye, bazen Meryem diye Ve bazen de, Hatice, Fatıma, Rabia sesleriyle Sensiz Kâinat, yapraksız ağaç, suya hasret olan yürektir İnsana, adamlığı anlatan ve öğreten bir mihenktin Düşündükçe Yaprağını teker teker bırakan bir dal gibi çaresizim Vuku bulacak nasip karşısında elbet metinim derim Lakin Sen, dönüşü olacak bir itminanlıkla ameliyata yattın Anlatmadın, vasiyet etmedin, sen şimdi hali kuşattın Anasın Yârsin, evlat için en vazgeçilmez bir hazinesin bilesin Yokluğun bile varlığına kefil olup hasenatla anılacaksın Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites
Mustafa Cilasun 27 Report post Posted April 26, 2011 Akıl iradeye bakar, idrak ne yapar! Her ne hikmetse suskun ve vefalı bir iklim arıyorum Edebiyle hem hal olacağım, şevkiyle muhabbet bağrında açacağım bir hazan İzanın, ihsanın iflas etmediği bir zaman, ruhun deruniliğinden gelen muazzam heyecan Nihayetinde tevdi edilende bir can, hiç kusursuz olur mu insan, tekebbür ettirir feveran Ne kadar saklı sadıklar varsa, sandıklar açılmalıdır Umutlar bir bir kanatlanıp uçmalıdır, gün yüzüne hasret kalarak hiç anılmamalıdır Bahtıma tekabül eden her lahzanın esrarında ki nazar fark edilmeli, kalp sahipsiz değildir Ne vakit korksan, haşyetin akın ettiğini anlasan, bir an akıl tutulması yaşasan, ne söylenir Dert nasıl bir kalp için illettir, kederdir, merettir Oysaki aklın yolu birdir, elhak malumat sahibi olunmadan, edilen nazar beyhudedir Neden idrak ruhunun vazgeçilmezidir, irfan perdesinden neşet eden bir aşk-ı ahenktir Nasıl bir sevda gerekir ki, ulviyet şadından bahşedilen bir ülfet olduğu, fark edilmelidir Nasıl ki kuş kanatsız uçamaz, kul yârsiz olamaz Gönül, hakikatin sadrından beslenmedikçe, ihsan ve ihlâsı nefeslenemedikçe anlaşılmaz Şekli yet için, ne derler vehmi bilmem ki nasıl bir seçim rızkın sahibi ki asla karıştırılmaz Neden kaygı ve zanlar hiç peşini bırakmaz, teslimiyetinde ki sıkıntı, vuslat için yakışmaz Belli ki sorup sual etmemeyi içime sindirmeliyim Ruhumu ve kalbimi esareti içinde ve sessizliği bendinde kalmasını gam etmemeliyim Hesap adına ne varsa, batın namına bir korku ve zan sinemde yaşıyorsa, kime gülmeliyim Ömür dağını, içinde beslediği umut yumağını, ateşin yakmadığı aşk cenahını bilmeliyim Karın hafifliğine ve bir o kadar zarifliğine imrenmeliyim Her anımda sessizlik içinde refakat eden ve amellerimin kaydını geçenleri hissetmeliyim Nasıl bir akıbet olacaktır, ömür dağı buharlaşacaktır, irfan ahıyla tefekkür edebilmeliyim Kimseye yük olmadan, yüzlerini astıracak bir talepte bulunmadan nasibime yetinmeliyim Umut ve niyaz içinde, ceht ve ecir ikliminde nefeslenmeliyim Göçüp gitmeden, ahu zarımla çürüyüp erimeden hoş seda nedir, yakından öğrenmeliyim Temaşa ettiğim mezar taşlarına yazılanları şehretmeyi becermeli, öteye ne söylemeliyim Her cümlenin sonunda bir işaret konuyor, lisanı bilmeyen ise melülleşerek öyle bakıyor Mustafa CİLASUN Share this post Link to post Share on other sites