Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Mustafa Cilasun

* Mustafa Cilasun Şiirleri *

Recommended Posts

Sessiz ve derinden ağlar, ettiğin sükuta yanarım!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bilir misin ağlamayı

Gözyaşlarının refakatiyle bin bin dert yaşamayı

Hasretin sancısıyla dağlanmayı ve hicran içinde nefes almayı

 

Belki sana çok yakışıyor

Pencerenin kenarında sabrederek kanaate ermeyi

Bahtın dalgalarında ve baharın insicamında hazını koklamayı

 

Billahi dilemem kimseye

Dilim dirliğinden feragat ederek inim inim inlese de

Gözlerden boşalan yaşlar hissiyatımı dirilişe davet edecekse

 

Keşkeler şayet bereketse

Tesadüf hezeyanları manasız serzenişler için dertse

Aşk kalp için en deruni hikmetin bendinde alınacak nefesse

 

Dağlar bağrımda ağlasın

Dalgalar gönül ummanımda feryatlara neler anlatsın

Sema haykırışıyla rahmete bel bağlasın ve hakkıyla ulaşsın

 

Çocuk neye muhtaçtır

Analar hissiyatın bağrından kopan en mümbit cenahtır

Aşk rahmetin farkıdır, dirlik içinde sabırla yoğrulan hardır

 

Geceyle göçebelik

Kalbim teslimiyette bilemem ne kadar uykuyla ilişik

Zahirim dimdik, batınım lekeleriyle fevkalade bariz çürük

 

Olur ya buket sunsam

Cazibe için zahirimi katbekat donatsam ve alalasam

Ne olur aldırma kalbimin hicranıyla tanışık olma ve korkma

 

Unutma niyetinle hürsün

Edebinle zarafetin en müstesna şakıyan bülbülüsün

Kalbinde vuslatı hasretiyle anlamlandıran asudeyi payesin

 

İnanmak kanmak içindir

Kandıran bizatihi kendini prangaya vuran bir acizdir

Kalbi hissedişleri ne bilir, hevesleriyle bütünleşen fakirdir

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ruhum figan içinde, kalbim hasretin nezaretinde!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Tarih alıp başını gidiyor

Vecdin kara sayfaları neden içtinap ediyor

Ruhum fevkalade sızlıyor ve arzın serencamı neler bekliyor

 

Neden bu kadar bedbinim

Sayfalar cenahında dertli bir nefesi sefilim

Heveslerimle rezilim, tercihlerimle kefillik içinde çok acizim

 

Ecdadım nelerden vazgeçmiş

Hedefine azmedip mefkûre için nefes tüketmiş

Nesiller boyu edebi öncelemiş ve hüzün içinde çileler çekmiş

 

Kalbime tebarüz eden illet nedir

Ruhumu prangaya mahkûm eden zillet ne cebir

Ömrümün hikâyesinde sermayem artık bilmem ki neye kefil

 

Ah nefesine ram olduğum dilber

Gönül ummanından ha ne olur biraz erdem ver

Lalezardan akseden renkler, gül ikliminde kime şikâyet eder

 

Dilim mahzun, kelamım masum

Bu kalbim hazan sağanağında hicrana mahkûm

Umutlarım solgun, vicdanım an be an badireler içinde korkum

 

Hayalim kıt kanat salkımlaşır

Kanaatim genç nesil için fevkalade heyecan taşır

İllegal ite için hafızam hazanlaşır, umut iklimim neleri anlatır

 

Artık bir korkum kalmayacak

Rüyalar zülüm abat olarak vicdanı karatmayacak

Kutlu nefesler hakkı haykıracak hakkaniyet için aşk koklayacak

 

Gel be gülüm naz etme katıl

Ön yargılardan sıyrılarak ne olur vecde sarık

Durmak yok artık sevda için susma vuslat hazzıyla aşkını yokla

 

Neler anlatmaz âlem ayetle

Kitabı celile yönelip kalbinle muhakkak serinle

Asla taaccüp etme rahmet sebebiyle sevgini kimseden esirgeme

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Yalnızlığın sokaklarında, hazan yüreğimle başbaşa!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Sessizliğimle derinliğe doğru uzanıyorum

Korkularımın sağanağında umutları yoklayarak soluyorum

Kalbimin sayfalarını okuyarak, ruhumun lekelerinden korkuyorum

 

 

Bir an hasretin sancısı çıkıyor karşıma

Her ne kadar sevgiden anlamadan egomla barışık olsam da

Vicdanım nefsime acıyarak baksa da, o vakit uyanıyorum sabaha

 

 

Kalbimde filizlenmiş sevdanın hazzı olsa

Aşk fakirliğim cihanın sedasından duyularak halimi utandırsa

Vuslat edep indinde, edebiyat için yapılan fütuhat olarak anılırsa

 

 

Hüzünlü yutkunmalarım eşlik ediyor bana

Kitabı celilin hakikatlerinden sadır olan nasihatler karşımda

Lakin hicranım acizliğimle kalbime bir şeyler anlatmaya çalışsa da

 

 

O sevgilinin güzelliği zarifliğiyle kuşatınca

Yârin süruru ruhumda filizlenerek hakikatle irfanlaşmayınca

İnsan kimliğime şuur, aklım ve vicdanıma aşkın sancısını salmayınca

 

 

Göz pınarlarım sağanağını hüzünle boşalınca

Halimi soran, meramımla dostluk kurmaya çalışan olmayınca

Sukutumun çığlıkları sol yanımdan sancılarla takatsizliğimi artırınca

 

 

El açıyorum fakirliğimin acizlik hüviyetinde

Ademiyetim nesiller boyu genlerimle yüzleşerek kükrese de

Umutlarım gülün güzelliğinde ki berekette ve rahmetin yegânesinde

 

 

Her ne kadar nefsim vicdanıma hükmetse

Kalbim inşirah için vakti saati an için derleyerek kanat etse

Ruhum, ölüm dirliğinde asude haberleri halime hikâye etmesi öğütse

 

 

Ey sevgili böyle işte yalnızlığımın nefesiyle

Sen her ne kadar sessizliğinde tefekkür halini benimsesen de

Hasretim dinmiyor ne hikmetse, sevgiaşk için tezahür eden değerse

 

 

Vicdan safiyetinde ve gönlüm edep dileyince

Sesim çıkmıyor dil acılar içinde meramını hıfzetmek isteyince

Hissiyat sığlığında acizliğime hükmederek sefilliği halime teslim edince

 

 

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ruhum nazar ediyor, o an ve zaman kalbime sesleniyor!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bırak ne olur

Sarılayım ayaklarına ve solgun umutlarına

Yıllara sâri olan suskunluğumun feveran eden hissiyat çığlığına

 

 

 

Acımsızlaşan ahına

Serzenişlerini demlediğin bakir torağına

Gönül pervazlarında tazelenen umutlarının sevdasında ağıtlarına

 

 

 

Biliyorum ki çok sefilim

Densizliğin nedenlerinde kaybolmuş biçareyim

Şimdi kime ne derim, boynumu büker sessizliğimle eceli beklerim

 

 

 

Baharı hasretle beklerken

Hazanın sahifelerini def ederek nefeslenirken

Bedbinliğin ahında senin halinin naifliğini terennüm etmeyi dilerken

 

 

 

Karşıma yalnızlığım çıkıyor

Ummanlara uzanıyorum, bulutlara bakınıyorum

Lakin bizar halim geçit vermiyor ve nefeslerim kalbime sesleniyor

 

 

 

Neleri öğrendiysem

Sevgisiz ve muhabbetsiz takatimi tüketiyor

Aşk kendi ikliminde gayrete galebe çalarak muhataplarını bekliyor

 

 

 

Serkeşliğim arkadaşlık ediyor

Hicran hınçla yüreğimde meşaleleri tetikliyor

Gözlerim ufuklara nazar ederken hükmeden yaşlar kime sesleniyor

 

 

 

Anlamak için feraset gerekiyor

İdrak iltica edenler için kalbi muhayyele diliyor

Akıl basiret için meşvereti davet ederek hikâyeleri hazla derliyor

 

 

 

Sessizliğime kim ne diyor

Mısralar meramın irtihali için neden hüzünleşiyor

Hamiyet kalbim ikmalinde ve ruhun bakire mertliğinde aşk diliyor

 

 

 

Yazmak yanmadan kaçmak mı?

Düşünceleri hissiyat ikliminde derlemek ağlamak mı?

Dost kimliğinde hem hal olmak ve varlığa şahit tutmak tuhaf mı?

 

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Yerinme, aşkın sessizliğinle bir kez kalbimi dinle!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Ne olur düşünmek için vakit ayır

Hilkatin sağanağında ve ömrün sayfalarında iradene sarıl

Ruhun imbiklerinden hicran güzelliğinden hüznü kalbin ile ayır ve ayıl

 

 

 

Gidenler serzenişleriyle anılıyor

Gelenler çığlık çığlığa feryada sarılarak hamiyet aranıyor

Himmet mahzunluğunda kime bakıyor ve rahmet vicdanda ne arıyor

 

 

 

Biliyorum senin ulvi güzelliğini

Kalbine hasredilen mümbit bereketli sevgi ve muhabbetini

Ecrin senin kudretinle anlamlaşan deruniliğini ve sessizliğin renklerini

 

 

 

Sen fedakârlığa namzet nefersin

Nefesin katresinde ve edebin enginliğinde nazar edensin

Ötelerin zarifliğinde sabrın nakışlarında kanaati işleyen muhteremsin

 

 

 

Senin ruhundan nükseden hicran

Sessizliğin serinliğinde seyreden buhran sana zor gelmez

Umudun anlamlaşan hayallerinde ve mefkûrenin karelerinde azim var

 

 

 

Vakıalar ve yazılan ulvi anılar

Sabırla ve tahammülle sevginin hasredildiği aşkla anlamlı

Aşk iklimlerin değil, zamanının tüm safhalarında seni anan bahtiyardır

 

 

 

İnsan iradesiyle anlamlıdır

Kul ihsan ve ihlâs terazisinde değer bulacak bir adaydır

Hakikat gün gibi aşikârdır, vicdan ve murakabede bunun için mutlaktır

 

 

 

Sev lakin yerinmeden sev

Ver fakat ecrin mülahazandaki kadri bilerek gizlice ver

Sabrın ağında ve taş yastıkta toprağı en mukaddes yatak olarak bil

 

 

 

Mahzun nefeslerin derinliğine eğil

Mağdur gönüllerin limanında kanaatle muhabbetle meyil

Kalan an ve anlamlaşacak o zaman dirliğin ve birliğin nişanesi olacak

 

 

 

Nice aşklar yeksan olurken

Ruhun insicamında kederler nağmeleri hicranla davet ederken

İyilik ve ihsan an ve zamanının sahifelerinde halini ülfetle yad edecektir

 

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bilmem ki birgün anlarmısın, ah edip yanarmısın!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Diliyorum ki çok geç olmasın

Kalbinin asudeliği ruhunla anlamlaşarak aksın

Aşk için sorgulanmasın, mananın hakikatinde elbette anlamsın

Lakin gönlün yalnızlık yaşamasın, hasretin hazanında yorgunluğa kanmasın

 

 

Ne korkunç gecelerin elindesin

Hissiyatın prangalarındaki sancıların kederisin

Dikilen gözlerin umudunda, tavan arasında, yastığın taş olunca

Niçin yaratıldığını, aynalardan aksayan burukluğunu ve umudun huzurunu

 

 

Bir gün anlarsın hayal ufkunu

Çare adına ötelediğin yutkunduğun bağnazlığını

Sabrın baharını, zihnin hazanını, kelamın kanaatle anlamlaşanı

Sevginin nasıl hasredildiğini, gözlerin perdelerinden boşlan katrelerin sesini

 

 

Her ne kadar içim elvermese de

Kalbimde demlediğim elemin sergisini açacağım

İbret adına ne varsa ruhuma anlatacağım, nefsimin tuğyanını

Benliğimde ihsanla, dilimde ikramla, zihnimde anlamlaşan varlığımda haksın

 

 

Yar adına neyi zikretsem varsın

Aşk yoksunuyum, sevmenin şerefindedir umudum

Zamanın yolcusuyum, hamiyetin vurgunuyum hasreti yaşarım

Salanın sesinde ürpertilere kanarım ne yastığımla ve ne de yatağımda kalırım

 

 

Sende bir gün meramımı anlarsın

İçimin burukluğunu hissederek mısralarda yaşarsın

Uzanan ellerim, fakirliğimde kalbim, fersizleşen gözlerim anar

Lanet adına her ne varsa derinliğinde suskunluğunu yaşar ve hikmetiyle bakar

 

 

Seyir kalbimde perdeleri açıyor

Temaşa ettiğim hazan vaktin felahından bahsediyor

İşte o zaman sinemdeki hicran anlamıyla tuval üzerine yansıyor

Hüzzam eserler hissiyatımda renkleniyor ve ruhum hilkatinden ibret sunuyor

 

 

An ve senin kalbinle anlamlaşan

Aşkın hakikatindeki ikramı anlayarak ecirle yaşayan

Korkma artık, vaat edilen ikramdan azade olma, sevdanı korla

Vurgun zamana kalma, hissiyatın dalgalarında boğulma kalbinle aşkı unutma

 

 

Giden derdin tezgâhında acemi

Arz edilen sanat adına her ne sergileniyorsa vehim mi

Ölçüler değişti, kuvvetin dengesi sekilerleşti, hakikat ötelendi

Mert ve haliyle namert varlık zehabında belirsizleşti, masumluk aşkla yüzleşti

 

 

Sen ancak kalbimle bir demsin

Tevdi edilen nefesin eşiğinde zadesin ve böyle hürsün

Ancak sevgiyle bir bütünsün ve feragatinle ihsanda sürursun

Ati adına ülfetsin, naiflik babında fevkalade mertsin ve edebin dilinde sevgizin

 

 

 

Mustafa CİLASUN

 

Firkatin içimde gamdır, ah u figan ettiren zamandır!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Ey selvi boylum üzülme

Hüznün güzergâhında çaresiz büzülüpte üşüme

Sırların hengâmesinde ha ne olursun hicran içinde bugün inleme

 

 

 

Nice gönüller hapiste

İşte umutlar kalbinde sürur içinde filizlenmeyince

Keder sinemin sahifesinde ve hüzün yüreğimde hasretin derdinde

 

 

 

Gölgem korkuluğum oldu

Gece sinemde kimsesiz bir konuk olarak bakındı

Bilmem ki şevk nerelerde hissiyatın salkımı oldu ve halimi unuttu

 

 

 

Nereye yönelsem sancı ar

Ey hamiyet nerdesin hasretin yumağında kim var

Mukadderat mı ruhum hayli bizar, nefesimin kimlere ne zararı var

 

 

 

Ey gönül ha sen ol aldırma

Ruhumda hal fakirliğinin manzaralarını bırakma

Nazarların hakkında yese kapılma ve umudun rahlesinden korkma

 

 

 

Yangın yüreğin hasretidir

Yazmak hal ehlinin edep içinde nefeslenmesidir

Aşk kimin zadesidir, çile neden sinenin derinliğine işlenen nefestir

 

 

 

Yangınım nice nefesin arına

Ha ne olur birazda bulunsa kalbimin toprağında

Ruhumun hilkatinde gizlenen sanatta ve umutlarımın tutamlarında

 

 

 

Ey anne seslenme rüyalarımda

Babam ötelerin sessizliğinde bilemiyorum anla

Evlat olmak, bağrımda sefilliği solumak ve hakkın rızasını unutmak

 

 

 

Adımlarım nereye götürüyor

Sesin uzandığı sezgiyi hakkıyla kimler çözüyor

Her nefes kalbin ikliminden neler söylüyor ruhum ona refakat ediyor

 

 

 

Ne deyim hakkınızı teslim ederim

Seçtiğim kelimeler yüzünden anlaşılmıyor melalim

Şikâyetleri nefeslenirim ve kelimelerin unutulmasından hayâ ederim

 

 

 

Neyleyim ki edebin biçaresiyim

Neden anlaşılamayacağını nasıl fakirliğimle akıl ederim

Muhakkak ki bağışlamanızı dilerim zira halimde demlenenle giderim

 

 

 

İşte efendim nedense böyleyim

Elbette anlaşıldığın kadar değerlisin itiraz etme bilirim

Tutkunu olduğum kelimeleri kime teslim ederim ve sessizliğe veririm

 

 

 

Her ne kadar tuhaflığım varsa da

Lakin yazmak için tefekkür dirliğinde nefeslenmek muratsa

Okuyan, okumayan farkı nefeslerle anlaşılsa da dua umudum yanımda

 

 

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Gözler niye yaş döker, kalbi hissedişi ayan eder!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Henüz idrak edene kadar

Zihnim ne anlar ve sadece merak içinde bakar

Kalbim ruhun ummanından misaller sunar ve gözlerim çaresiz bakar

 

 

Gün bitmek üzere şimdi

Yeşeren umutlar iklimler misali dipdiri

Edebine bürünmüş, sabrı bilenmiş, kanaat ehli bir nisanın süruru gibi

 

 

Ey ağalar ve paşalar

Varlık namına anlamsızlığa çanak tutanlar

Mazlumun ahından anlamayan, biçareyi adam saymayan korkusuzlar

 

 

Nereye baksam solgun

Mideler fevkalade doygun ve hırslarla soygun

Zihinler bilgiye aç, kalpler idrake muhtaç ve ruhum nedendir kapkaç

 

 

Ey ehli aşk nerdesin

Hani yaşayan insanlarda fazilet için o fark

Bire gafil ha ne olur ki artık uykudan bir nebze hoşnutluk içinde kalk

 

 

Canlar zevki seferdeler

Açlığın dergahında sabır neden ahu figan eder

Aşk kimin gönlünde fevkalade feyiz için nöbet bekler ve çileyle iç içeler

 

 

Ey aşk kim sana muhtaç

İradeyi bağışlayanlar ve nefsini kollayan sakiler aç

Edep, halin derinliğine ufki sedalara ve ihsanı saltanata neden duyuyor ihtiyaç

 

 

Artık sessizliğime çekileyim

Gecenin dirilişine şahitliğimi secdelerle göğüsleyeyim

Seher için umutla bekleyim ve hayırlar içinde nefesimi sahibine teslim edeyim

 

 

Ey hak halimi arz edeyim

Senden başka kime kalbimin lekelerinden söz edeyim

Ruhumu prangalarından kurtarmak için nasıl bir niyaz edeyim ve sana geleyim

 

 

Yazıyor işte melali halden

Hangi kimliğin sığ dirliğinden ve edebe muhtaç dilden

Kurtar artık kalbimi acizliğin kirliliğinden ve bahşet bereketin faziletli derdinden

 

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ruhum aşka yabancı mıdır, kalbime ne anlatır!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Ne yüreğimin beynime uzanan eli

Ve ne de dilimin amansız kederi kalbimde diner

Halimde zuhur eden heceyi ve açılan pencereyi kim seyreder

Ki gitmeden, âlemden göçmeden muhabbetin şevkinde bekliyor güfteler

 

 

Neden senden uzakta sensizliğe sürgünüm

Kalbimi burkan hasretin deminde ne fakir hürüm

İbretin aynasında, bilinççin sofrasında küskün bir elemim

Artık kederimle bütünüm ve hüznün toprağında, sürgün kalan nefesim

 

 

Ne arş kifayet eder ve ne de marş bir keder

Derdin serabında kim bir bade içer, halinden geçer

Tuğyan eden kalbi kim neyler ve muhabbet aşktan da geçer

Hicran hakikatten söz eder, aşk azimet için vazgeçilmeyen kutsi değer

 

 

Alnım ne kadar ak, ruhumda dinmez şafak

İnsan hayatında fark, kul kimliğindeki ittifak ve ilhak

Şayet zafiyetler hala vazgeçilmeyen duraksa nerede kaldı fark

Umutlarda son durak, kalbi manada sevgiye ram olmak şahtır mutlak

 

 

Neden yabancıyım ve kimliğimde hancıyım

Kime nedenleriyle davacıyım ve feragat ta sancılıyım

Kalan zamanımda, hicranın uhde bırakan sayfalarında acıyım

Ufkumdaki umman ve artık önemsenmeyen zamana neden davacıyım

 

 

Sevda satır aralarında temaşa ediyor aşka

Ecir koridorlarında ve çileli solumalarda kim yabancı

İnayet bekleyen, niyazı hak eden gönüller sevdaya çok sancılı

Gel artık bir durak kalmadı, kalbi manada haz hazanı kuşanıp karıştı

 

 

Gönül yasam mağdurdan yana çok hicranda

Gasp edilen nice haklar, hakikatin sağanağında umutta

Vuslat nitelikle barışık aklın vicdanla ihsanı yaşatan vakıaysa

Ne olur aska korkma, samimiyet ihlâstan noksan duygusallıksa anla

 

 

Edep hasreti yaşatan bir ahlakın ummanıysa

Lafazanlık edenler kimin umurunda, kalp aşka açıksa

Sevda bu manada tensellikten uzaklaşan haki katsa unutma

An ve seni bekleyen zaman tefekkürün ikliminde ve merakın sahnesinde

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Nereye gitmeliyim, hangi eşikte müddat-i nefesteyim!

 

 

 

 

 

 

Ardım sıra baktığımda

Her ne kadar yüreğim dağlanarak acıyı yaşatsa da

Aşk kalbime sancıların serencamını anlatıp ruhumu hazla kuşatınca

 

 

Neyleyim selam vermesinler

Zanlarla gülümseyip halimle alay etsinler nefesler

Hiç hamiyet göstermesinler ve nefesin azizliğine aldırmayıp gitsinler

 

 

Ben kendi kendimle davalıyım

Ruhumda feveran eden hırçın dalgalarla gamlıyım

Ve nefsimle belalıyım, hakikat bendine ihtiyacı bulunan bir insanım

 

 

Kime ne derim, sefilliği bilirim

Kalbi fakirliğimle nefeslenirim, ruhumda halsizim

Solgun umutlarımla toprağı özlerim ve anılarımla yüzleşip üzülürüm

 

 

Ne kaldı geriye baksam hasret

Amma lakin bu mümbit ülfet kimler için bir dert

İhsan kalbim için zaruret ve ihlâs ruhum için edep içinde bir nimet

 

 

Aşk sevilene seslenmez, üzemez

Sevilen için her hangi bir basireti gerekli görmez

Seven kalp için inşirah dileyerek umuda küsmez ve hazzı terk etmez

 

 

Hicran yetiyor işte her nedense

Ruhum prangaların eşiğinde özgürlüğe meyletse de

Kalbim kendi ikliminde ve aşkının müstesna güzelliğinde asudeleşince

 

 

İşte o vakit beşerlik azat oluyor

Kul olmak letafeti yetiyor ruhu iştiyakla kuşatıyor

İnsan olmak kemali yeti arzuluyor ve edep dirliğinde hilmi salıyor

 

 

Aşk seni kalbinle nazar ettiriyor

Zanlardan kurtarıyor ve inayet için azmettiriyor

Feragati önceliyor ve takvayı gözler önüne sererek seni yetiştiriyor

 

 

O vakit hakikat seni anıyor

Kalbin aşk ile hakkı zikrediyor suhuleti diliyor

Vuslat erişilmez olmaktan çıkıyor ve seni muhabbetle davet ediyor

 

 

Mustafa CİLASUN

 

Çok diledim ve fakat her nedense öyleyemedim!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

An zamanın katresiydi

İnsan kimliğinde kime ne söylenebilinirdi nedenler belirsizdi

Gönlümün sessiz iklimi hazanın solgunluğuna gebeydi zira hicran kaderdi

 

 

Aldırmadan yol aldığım yılar

Sabahlara denk çektiğim sessiz sancılar neler anlatıyordu

Lakin kime ne anlatabilirdim, edebi fakirliğim ve kifayetsiz halim vardı

 

 

Suskunluğumla arkama bakamazdım

Hasretimi kimselere anlatamadan ahımla sayfalar açamazdım

Ömür solgunluğunu sabır dirliğinde ve aşkın uhdesiyle hale anlatamazdım

 

 

Feraset bu kadar zor mu?

Ruhumun ikliminden nazarlar takatsizliğimle ne kadar anlamlı

Umut kimlerin müstesna süruru bahtı ve bereketin anahtarı çok anlamlı

 

 

Ne deyim yorgunluğuma solgunum

Ne derler kaygısıyla ve zan toprağında kaygılıdır umutlarım

Teslimiyette ve kalbi saflığımla tercihi irademle lekelenmişti tohumlarım

 

 

Açtığım sayfalarda hüzün var

Toprağın kokusunda mazur mahzunluğum beni korkulara salar

Bilirim ötelerin iklimindedir solmayan bahtı bahar ve rengârenk sayfalar

 

 

Aşk kendi dirliğinde umuttur

Hilkatin bağrından ve ahseni husustan mükerrem konuktur

Evveliyatında ve bahşedildiği olgusuyla kudretten nükseden nuru soluktur

 

 

Heveslerim hali bağlamıyor

Umutlarım gerekçesiz bilinçsizliğimle bereketi sorguluyor

Semadan nükseden o sağanak ve her bir damlasında anlam bulan hakikat

 

 

Gölgem ne kadar yalancı

Ellerim avuçlarımla sanki hayallerimin en bariz tortusu

Ömür sermayenden ve akıl haznemden iradeyi infaz korkularım arkamda

 

 

Sessizliğimle yol alıyorum

Nazarlarımla suskun kalarak halime sayfalar açıyorum

Kimseye asla kırılmıyorum katiyen ayıplamıyorum zira kendime bakıyorum

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Kalbim hasretin firakında, ruhum suskunlaştıkça!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bilmeliydin ki senin

Hissiyatınla nefeslenmek

Cihanın rengârenk gülleriyle

Bezenerek hem hal olmak demektir

 

 

Baharlarda aşkı anmak

Ve onu doyasıya yudumlamak

Ne kadar mukaddestir bir bilseydin

 

 

Her gün duvar başlarına

Bırakılan o bayat ekmekleri

Suya bandırarak yemek bir lütuftur

 

 

Suya hasret bir selvi misali.

Korkuya taş çıkartan lav gibi

Gecelerin sessizliğinden ürpermek ne ki

 

 

Bilmeyen için aşk ne ki

Bilinen her melalde ki seyri

İdrak için hakikat tercih edilmeli

 

 

Durmadan akan suların hikmeti!

Susuzluğun sinedeki açtığı külfeti!

Akletme yenler için olan merak ne ki

 

 

Sen ki sahilde şakıyan suların

Hıçkırığında kendini buluyorsun.

Halini bekleyen geceye anlatıyorsun

 

 

Sızını cihana haykırıyorsun

Anlaşılır olmak için yazıyorsun

Paylaşım için edeple soluyorsun

 

 

Lakin gözyaşların kurumadıkça

Toprak suya hasret kalmadıkça

Çileler sabır ile yudumlanmadıkça

 

 

Aşk asla bulunmaz değil mi?

Aşk sizce fedakârlık öyle değil mi?

Melali tevazu ile vakfetmenin emri

 

 

Hizmette zaruret keyfiyeti

Seni cezp eder değil mi senin için

Talebe olmak keyfi diplomalı olmak azmi

 

 

Sözün kuvveti mesabesinde

Öyle değil mi adam olmakta fevki

Akidede ki mevcut bulunan her şevki

 

 

Aşk ile kelime-i tevhidi

İkrar etmek için vakit vaki sevgiler

Senin için saklı, akıl idrak edenler için katkı

Tefekkür edilmedikçe ruh, insan içinde evet,saklı

 

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Umut içinde nefeslenmek, aşkın esiniyle feyizlenmek!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Hayat her nedense...

Anlaşılır olmayı dileyince aniden

Kendini koy verdi, halin ikliminde ve sessizliğinde

 

 

Zihnimde...

Yaşadıklarım sıralandı yakinen

Fevkalade acı olan nahoş hissin hicran rengi misali

 

 

Her yaşadığım...

Geçmiş gözlerimin önünden

Bir şerit misali geçiyordu aniden ve selam vermeden

 

 

Yıllarca...

Aradığım ve özlemiyle

Kavrulduğum sevda artık bir kenara çekilmişti nedense

 

 

Şayet hiç...

Anlamadığımı söylersem

Sadece melalimi avutacağımı teslim etmeliyim usulünce

 

 

Bu manada...

Hiçliğimin fakirliğine sığınırım

Muhakkak ki onun şefkatini anarım, lakin çok uzaktayım

 

 

Bir meltemin...

Esintisinde yine bu halimde

Hasretim yeşerirdi kendi sessizliğinde ve o suhuletiyle

 

 

Masum...

Gülmeleri ve bir tebessümü

Açılan penceresinin önünde nazarıma denk gelir isterken

 

 

Heyhat...

Artık çok geç bir zamanların

Nezaket ikliminde nefes alanların fedakârlık için dirliğini

 

 

Yok sayanların...

Sevdaları aşkları yok artık mazide

Bir umudun hazzı kuşatan ışığı kalmadı bırakma kendini Yâr

 

 

Kendi haline...

Ve günahkârlığın kalan vebaline

Sakın acımasın halime kimse bizar kalmasın yaşattığı ahvalime

 

 

Nereden ...

Bilinirdi ki böyle bir divanelik

Yaşanmadan çileyi çekebilmek aşk umuduyla hazla serinlemek

 

 

Bir an bile olsa...

Bu yozlaşan hicranı ilkimde

Sine-i can ile letafeti teneffüs etmek ve meşkiyle esinlenmek

 

 

Ne kadar...

Zor şeymiş meğer anlaşılır olamamak

Hali anlatamamak meramı hali hissedecek cana sunamamak

 

 

İşte...

Böyle bir hayatı yaşamak zorunda kalmak

Daha da evlası bedenin ilk hanesi olan teni sürekli unutmak

 

 

Bedeni ...

Aşk yolunda kullanmamak

Ruhi iklimi haz ile yudumlamak asliyetteki manaya kanmak

 

 

Sen yinede...

Diliyorsan melalimi anlamıyorsan

Aşk sadece tenle yaşanır diyorsan sen kal kimi diliyorsan

 

 

Ve şaşarım...

Nasıl bir mizan önceliyorsan

Hale iksir bahşeden sevdan diliyorum sarmaşık gibi sarsın

 

 

Halini kuşatarak...

Cemali anlatsın ve seni ona yakınlaştırsın

Canın önemini ibretle haykırsın nazarın kadrini hatırlatsın

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Nerden bilirdim çünkü hala küçüktüm!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Çok iyi hatırlıyorum

Henüz altı yaşlarındaydım ve sadece nazdım

Sabahın ilk ışıklarıyla sokağa çıkmıştım ve yalnız geziniyordum

 

 

 

 

Sokakta sessizlik hâkimdi

Hiçbir yerden ne ses ve ne de seda duyulmuyor

Kuşatan yalnızlık ve merak için gizlediğim haylazlık yaklaşıyordu

 

 

Birkaç ev ötede bulunan

Ve nihayet iki katlı olan arkadaşların evleri vardı

Demir kapısı ilk karşılayan olunca ve sessizlik halimi de kuşatınca

 

 

Şevksiz yutkunmalar

Ve nazarıma takılan yırtık bir meşin topun içiydi

Bir müddet durdum ve kapıyı açarak beton zemindeki topu almıştım

 

 

Gizli bir haz duyuyordum

Fakat sevincimi gizleyerek, merakı kuşanıyordum

Nihayet koşarak evimize geldim ve anneme sevinçle hikâye ettim

 

 

Annem dikkatlice yüzüme baktı

Ve yüreği burkularak çaresiz anlatmaya başlamıştı

Oğlum senin olmayan ve emanetinde bulunmayanlardan mesafeli dur

 

 

Başkasına ait olana heveslenme

Bir yolunu bularak ta elde etmeye asla cüret etme

Çünkü sen sahipsiz değilsin ve hepimizi yoktan var eden Allah bilir

 

 

Her ne yaparsan ve niyetlenirsen

Neticesi muhakkak seni bularak vadi yerine getirir

Haram lokma ve habersiz alınan her vasıta senin başına bir beladır

 

 

Unutma ve heveslerinle avunma

Bulduğun her şeyi kendinin sanma ve hazla aktarma

Öncelikle bir düşün ve daha sonra neticesiyle baş başa kalacak işin

 

 

Haydi, aldığın gibi geri götür

Bu yapmış olduğun hareket kulağına küpe olsun demişti

Ve ben suskunluğumu muhafaza edip hiç olmayan topu geri vermiştim

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ruhumun figanı kalbimi burkuyor, içim sızlıyor!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Vaat edilen umut niye aman vermiyor

Salıverdiğim nefesler hicranımla hesapla bedelleşiyor

Ruhumun azadeliği yüreğimi burkarak, sineme hasreti yağdırıyor

Dilim susuyor, kalbim konuşuyor, gözlerim mecalsiz bir şekilde ufka bakıyor

 

 

Her attığım adımda gözüm kararıyor

Göçtüğüm mekânlar artık nefesimi bırakarak ağlıyor

Bilmem ki geriye ne kalıyor, ne bir ses ve ne de bir eser bağlıyor

Ruhumun bizarlığı niye halimi korkutuyor, hesap kalbimde bir başkalaşıyor

 

 

Yalnızlığıma avdet eden yârin sesi

Ruhuma şevk bahşeden busesi, edebiyle o aziz nefesi

Sanki kalbime vuslatın payesiydi, fakirliğime hamiyeti eğledi

İşte sineme sudur eden süruru ve nefesin ilzamında ki kutlu nuru anlamıştım

 

 

Çekildiğim sessizliğimle onu andım

Bağrımın yangınlığında ve hıçkıran umutlarımla ağladım

O an ve geçmeyen aşkı zamanda bilmem ki ne kadar dağlandım

Çok dalgındım, görmediğim dalgaların serencamında hicranımı yudumladım

 

 

Hüznün feyziyle ellerimi öyle açtım

Ağladım, durmadan yüreğimi açarak yangında adımladım

Acizliğimle ve dilimin sefilliğinde halimin fakirliğini Rabbime anlattım

Gönlümü aç, çilede inkişafı ruhuma kat nefesimi sürurla ve edeple halime tat

 

 

Dinmiyor elemin furyası kalbimde

Bilmem ki daha ne kadar refakat edecek bu sefil halime

Hani o iştiyakla bıraktığım kutlu umutlarım hala nasibi hak seferinde

Ömür sahifemde, nefesin göçü haşyetiyle elemle demde, mizan hazin halimde

 

 

Bir nazar eğleme artık nefes bitti

Sürur kalmayınca kalbimde şevk tükendi ve sessiz gitti

Beyan edemediğim meramım ve mısralara yazdığım yangınlığım hissedildi

Gönül ummana yöneldi, derdi gamını hicranıyla ve nefesin kalanıyla ona döktü

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Hasret sinemi yaktı, solgun gönül virane kaldı!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Beklemek kar etmez, aşktan vazgeçilmez

Çareisz hal sükuta çekilsede, sevda yadellerden hicranı yürekte bitirmez

Söz yetmez, anlam şehredilmez

Aşk, halin deminden asla vazgeçmez

 

 

 

Ne olur sormayın aşkı bana

Yılların kaybolmuşluğu, yüreğimi burkarak hasreti anlatsa da

Gözler aransa, sözler gönüllerde aşkın ülfetini koklatsa

sabır bir mecak bırakmasa, hıçkırıklar hali sulasa da hiç korkma

 

 

 

 

Ey yar, yadınla teselli ile umuda sarılırım

Sabahlara dek halini anar, ruhundan esinle aşkla çoşarım

Dile gelen eşiklerden vesileleri koklarım

Yanarım, bahtım için suskun çığlığımı bilmem nasıl anlatırım

 

 

 

 

Ne kaldı ömürden, gönülde akan efkarın sesinden

Dile gelen hicranın busesinden, hüznün nağmesinden ve ferinden

Bir ah çektiren kederinden, esir alan hasretin kadrinden

Ruhumun sedasından zerkedilen göçmelerden ve elemden

 

 

 

 

Sormayın artık aşkı bana, gayrı söz edemem

Gönül dilini aşikar eyleyip, çaresizliğimi yüreğinize hasredemem

Edebin sahifelerinde nefeslenmeden bir huzura eremem

Bir aşktan ve birde ölümden feragat edemem

 

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Gönlümün yalnız ve suskun yakarışları!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Şimdi düşünmek için bir akıl gerek

Niye hissiyatım perişan ve gevrek, çetrefillik içinde kaimdir avare bellek

Ah sürgün yıllar, ne söylesem kar etmeyecek

Ruhumu titreten hırçın fırtınalar bilmem ki artık ne vakit hali dinecek

 

 

 

 

Ey badı sabah, ne zaman duyacaksın çığlıklarımı

Kalbimin ilmik ilmik dağlanan yanıklarını, nefesin şevksiz bizarlığını

Ömrün son durağına ramak kalmış naçarlığımı

Durma artık bir ses ver, umudun kalanıyla gönlümde aşkla yeşer

 

 

 

 

Kimlere sormadım, sinemde hazan hiç tükenmedi ki

Gönlümün ayaz duvarları hiç ısınmadı ki

Gözyaşlarım hakikatin sevdasıyla bir pişmanlık yaşamadı ki

Ne kaldı geriye müddeti nefesten arîleşen hiçliğimle, döndüm bir deliye

 

 

 

 

Ne hilalleşen karakaşların meftununda acizliğimi anarım

Ne tenselliğin dirliğinden ilzam olan heveslere dalar bir aşk yaşarım

Diyarların suskunluğunda gönlün makûs gözyaşlarını ararım

Sazımı çalarım, mızrabı hüzünle yüreklere hazin bir esin bırakırım

 

 

 

 

Ey hak, duy sesimi, gönlümün meşalesinden ayan olan hislerimi

Kalbimin inşiraha muhtaç olan hallerini ve dilimin edebi çaresizliğini

Şimdi divanındayım

Naçarlığın eşiğinde kalbi fakirliğimle bizarım aşkla yalnız seni anarım

Maksuda nail olmak için bilmem ki ne yaparım, gönlümü kime yaslarım

 

 

 

 

Bu manada ne düşlerin serencamında yaşarım

Ne hülya vahalarında sayıklarım, ne aşkın mahzunluğunda yüreğimi zevke adarım

Bir faniliğin meşkiyle ve ecrin ferahlığında umudun feyzine dalarım

Durmadan aşk için ağlarım, sevdanın rahlesinde sabahlara kadar sancılar yaşarım

 

 

 

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Sussam gönül razı değil, serdetsem ruhuma ar gelir!!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Ne yapsam, hiç şaşırmadan kalbimin sesini anlasam

Ne kadar mahzunluğum varsa, içime atsam, Rabbime aşkla ellerimi açsam

Kimseye aldanmadan, nefsimin hoyratlığına kanmadan sevdanın meşkini anlasam

İçimin yaıklığını, sinemin bizarlığını, hakikatın rahlesinde arındırsam

 

 

 

 

Ey Rabbim...

Sen bilirsin, sen her hareket ve kuvvetin yegane sahibisin, bizzat melikimsin

Acziyetimin, zafiyetler içinde tükettiğim her bir nefesin hesabına kefilsin

Ne yaptımsa, sığınmalar yumağında mizanı bekliyor, andıkça yüreğim titriyor

Nereye baksam, hangi nazarı okusam, bir garipliğin lahzasında içim gidiyor

 

 

 

 

Niye böyleyim...

Akan zamanda ve bir avuntu içinde, telakkiler nefsimi okşadıça elan bencileyim

Ezan okunuyor, camiler hazin içinde bakıyor, ruhum bizar olup hazan yaşıyor

İmanın mı mukallit, ihsanım mızan içinde hezeyan, kalbim yine içler acısı ağlıyor

 

 

 

 

Ne vakit bir mevta görsem...

Bizzat yüzsüslüğümün perdelerini çekerek, ruhumun sedasını dinlesem inliyor

Feryatlar niye duyulmuyor, beşer olmak bu kadar sefillik mi yüreğime işliyor

İnsan olmak yetmiyor, muhakeme etmek, idrakin lehçesinde aşkı koklamak istiyor

 

 

 

 

Gülen sabinin yüreğinde masumluk ne ise...

Dönen zaman içinde imanın telakkilerin lahzasında bir dirhem keder nefesse

Hakikatin şehrine amade olan gönlüm niye böyle meşakkat içinde, elemiyle söyle

Kalmadı hevesim, nefsimin aymazlığına tek çare biliyorum iksiri aşkın nasip eyle

 

 

 

 

Dil kuruyor, gönül ağlıyor, gözler hüzün boşaltıyor...

Hicranın her sahnesi bir bir sinemin tuvalinde açılıyor, durmuyor hıçkırık başlıyor

Nefesim kesik kesik, sessizliğin kadrinde kalan ruhumun lisanını mahzun bakıyor

Kalbim seni anıyor,rahmetine sığınıp umutlarım kanatlanıyor ve için sızlıyor

 

 

 

 

 

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ne mızrap sustu, ne gönül mahzunluğu gama bıraktı!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yıllara anlatamadım...

Ne kadar an gelip yüreğimi titreterek geçmişse

Ruhum idrakin mukaşefetinde, sinem umman derinliğinde,kal kime ne söyler dinle

Bir ömür geçti, ne mızrap sustu, ne gönül mahzunluğu bıraktı, evet an ve an arandı

 

 

 

 

Ne bekliyordum çaresizlikten...

Dilin sabrın merdanesinde soluk soluğa kalışından, yüreğimin aczi burukluğundan

Niye söz dinlemez, melalim sükutu istemez, gözlerim şimdi kimseyi gözmez

İçimin yanıklığı dinmez, nefesim ney üflemeye yetmez,titremelerim söyle geçmez

 

 

 

 

Çevherdir özün, halime nakşeden sözün...

Edebin rahlesinde, ülfetin payesinde nefeslenmen sinemi dağlayan sükutu közün

Aklım ermez, iradem azimet için ruhumun sesini dinlemez, kalbim niye erişmez

Kalan nefesim feyzin için sineme serinlik vermez, dilim edebe hakkıyla bürünmez

 

 

 

 

Gün açıyor her an hasretin bağrında...

Sımsıkı birşekilde sarıldığım umudum olmasa,çilenin rahmeti kalbimde yaşamasa

Hazan ibretim için şakısa, zemheri idrakim için hakikatin aşkını sürurla anlatsa

Müddeti nefesim ne kaldıysa, kanaat ruhum için en zarif mübadele feyzi olacaksa

 

 

 

 

Kitabı celil ve hasretin dili gül anlaşılınca...

Çekiliyorum sükutun sayfalarına, sessiz çığlığım hiç duyulmadan ruh çıkacak sa

Başlıyor yine hıçkırıklarım durmuyor umudun cenahında, nidam vicdan lahzasına

Diriliş senfonisi vuslatın tınısında bir hesabı mizansa, korkma aşkı hakça anla

 

 

 

 

Kim çıkarsa çıksın karşına, bel bağlama...

Önce kalbin sesini, ruhunun yetisini, aklın ve irfanın irşadı çehresini halinde yaşa

Dile gelen tutkuyu bir sevda sanma, heves aşkı öldürür, keyfiyet nefse tabidir anla

Hakikat sedası etrafında ve iradeyi akıl muhakemende koşulsuz başlıyor umursa

 

 

 

 

 

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Vaktin müddetini bekleyen umutlar aşk-ı sürur iksiridir!

 

 

 

 

!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Sarf ettiğin nefesin nedametinde

Hissiyatın sağanağında boynun bükülmüşse

Hasret sineni hicran deminde dağlayan kederse yinede üzülme

Henüz zaman geçmiş değil ömür sayfaları bitmiş değil gönül sönmüş değil

Halimde kalmışsa bir heyecan ram olacaktır ona sevdalı can aşk şevkine inan

 

 

 

Ey süzülen hüzün halimde fevksin

Ne kadar nida etsem de sükûtumla bütünsün

Neden içimde feyizsin tefekkürümde ülfetsin muvazenemdesin

Aşk suhuletinde iffetsin edebin senasında serinsin bahtın bahsinde badesin

Terennüm ettiğim yudumlar gözlerden boşalan yaşlar henüz geçmediğini söyler

 

 

 

Nasıl bir sevdadır bu ey yarabbi

Her deminde sen varsın ilkbahar misali nazsın

Aşk ferahlığında davamsın ruhun adımlarında var olan aşksın

Umman için serapsın umudun kavlinde farksın sen biçare gönlün sağanısın

Kim dönerse kalbin derinliğinden eğlediğim mukabelemle hüzünle anılan ramsın

 

 

 

Ruhum göçebeliğinde mahzun

Kalbim aşkın letafetiyle şimdilerde hazza doygun

Attığım adımlar ve sarf ettiğim soluklar mefkûrem için solgun

Aklım kifayet etmiyor iradem zafiyet içinde çöküyor idrak kalbime aşk diyor

Lakin gözlerim fersiz dizlerim takatsiz sözlerim edep için kifayetsiz vakit istiyor

 

 

 

Ah ederek halini her anışımda

Bir âşık misali her yanışımda gözyaşlarım dinmiyor

Yıllar unutturamadı edebin kalbime sürur kattı hasretim kat be kat arttı

Hali kuşatan sevdan neleri hatırlattı aşk kalbin sağanağında ölümle arkadaştı

Issız sokaklar ufkumda seninle arkadaştı sakin köşeler düşüncelerime seni anlattı

 

 

 

Ömrün kalanında bahar şevktir

Vaktin müddetinde umutlar sürur ilkiyle letafettir

Bahtım senin sessizliğinde fevkalade gariptir aşk kutsiyeti kalbime şereftir

Kime ne anlatsam elbette ki sancı çekilecektir lakin aşkı ancak yaşayan bilecektir

Ömür bitse de kalbim inlese de şayet aşk ruhuma refakat etmeyince kabrim fakirdir

 

 

 

Yıllara borçluluğum aşk acısıdır

Hasretin sılasına yolculuğum hep kalbimde sancıdır

Nihayetinde ne bir kış ve ne de bir naaş kalacaktır insanaşkla bir başkadır

Kim darda koyuyorsa kulun halini anlamadan nara atıyorsa aşka muhtaçtır

Aşk kulluk letafetinde fevkalade farktır ve tensellik bakımından hayli bir uzaktır

 

 

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Hiç bilmese ve hissetmeseler de yazıyorum işte kalbimle!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Ne söyledimse

Ve işittiklerim hissiyatımla muvazenemde

Maksat muhabbete ram olmak için kadrin bereketinde

Dert insan içinse elbette ki bir kulum bende acizliğin sefilliğinde

Bazen yâre seslensem de ve bazen kalbi hüznümü teslim etsem de demiyle

 

 

 

 

Hicran halimde

Ruhum her ne kadar sukut etse de kederde

Dilim kelimelerde sinem yâd ellerde hasrette içimde

Kime ne söyledimse kem sözler halime övgülerde aziz nefeslere

Nerdeyim ve hangi hal içindeyim hiç bilmeseler de yazıyorum işte kalbimle

 

 

 

 

Dinlediğim tambur

Öyle elemli feryat ediyor ki hicran ahengiyle

Bestelediğim çileler güftelerimde yazılan şiirler âlemde

Sarf ettiğim gayretim hamiyetin ellerinde hissiyatım hüzün içinde

İşte mezar halimi meftun edince ruhum kalbimi titretiyor aşkın nefesleriyle

 

 

 

 

Belki susmam gerekiyor

Ne kadar yazsam da yanmak içimden geliyor

Melalim devran ediyor ruhum sema halinde meşk ediyor

Derdim halime sürur bahşediyor sabır aşkta dur durak bilmiyor

Baht sendeleniyor zihnim feveran ediyor lakin aşk ziyadesiyle esin veriyor

 

 

 

 

Aşinayım hilali yâre

Ey çilem artık ne bekliyorsun aşk feri ile halde

Sevda harıyla haz veriyor kalbime aşk nidasıyla sancılar içinde

Ne kadar çektiğim elem varsa yalnızlığımda hasret kilim oldu nazıyla

Ey şark beklide garp sakinleri anlayın artık aşkı sahibinin izniyle kalbimde

 

 

 

 

Ne badı sabahlar

Ve kalbimden fırlayan umutlar halime acı veriyor

Gözlerim boşaldıkça ruhum kadre eriyor dil coşku içinde dönüyor

Ruhumun sancakları atiden neler bekliyor mazi mütemadiyen derliyor

Kim ne söylerse elbet hesabı biliyor ölüm vaat edilen dirilişle ahenkleşiyor

 

 

 

 

Yağmur nur olarak iniyor

Kar letafetiyle sukutun ziyadesini aşk ile müjdeliyor

Kalbim sürurun mefkûresinden hamiyet bekliyor gülün şevkine eriyor

Melalim bu vakit durmuyor hissiyat ahenge bürünüyor kalbim zikrediyor

Dil şad olunca kalp aşkın lisanına erişiyor ve huzur ruhuma refakat ediyor

 

 

 

 

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Sensiz terennüm ettiğim nefesler hüzünle akar!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Kaç zaman oldu kim bilir

Sinemin yaşadığı elim sancılara ne derim

Kalbimi hasretin sızısıyla demlediğim kederim ah çekerim

Kime ne söylerim sukutumla seyirdeyim evet hala nefesinle beklemekteyim

 

 

 

 

Ha ne olur bir ses ver hale

Mütemadiyen hicran için derlediğim melale

Halime garipçe bakan kimselere özlemim yar ellerde avare

Ne yazsam ve her ne yapsam boynum büküktür her hale aşk ruhuma pervane

 

 

 

 

Ah yar gelmesen neyleyim

Kalbi fakirliğimle Rabbime yönelir arz ederim

İtminanlık dilerim sabrın süruruyla eririm boyun bükerim

Hazanı nefeslenirim şevksiz idraki neyleyim şimdiki kıt aklımla ne sefilim

 

 

 

 

Kime gitsem hal elvermiyor

Ah rabbim neden bu yangınlığım sukuta ermiyor

Kalbi sancılar peşimi bırakmıyor ömrümde tükenip gidiyor

Ne hazzım var ve ne de halimde açan baharlara sessizce yağıyor tipiyle kar

 

 

 

 

Şimdi arkamda kim var yar

Sensiz terennüm ettiğim nefesler hüzünle akar

Zihnimde ne harman var ve ne de hasattan arta kalan har

Ey yar denizlerde dalga var gönlümde ki hasretin ziyadesiyle dirliğime kar

 

 

 

 

Şimdi ufuklara hasretle nazar

Derlediğim anılar mısralar hüzün veriyor ey yar

Dinlediğim nağmelerde içtiğim özleminle ruhumda yara var

Çık gel artık yar vaktin müddeti har vuslat ikram edilen bahar aşkla var

 

 

 

 

Ne gün ve ne de göçen ömrüm

Gecelerin mateminde sürgünüm hicranlaştı özüm

Kalmışsa bir çift sözüm umutlar solmasın aşk kalple anlaşsın

Mavera bu anlamda manalaşsın hasret dağlasın haz edebi varlığa adansın

 

 

 

 

Yar halimin bedbinliğini duymasın

Ne ağlasın ve ne de keş kelere bulansın aşkı unutmasın

Rabbine niyazla ulaşsın kulluğun farkıyla masumlaşıp yaşasın

Yazdığım nameler bana kalsın mısralar hisseden yüreklerle selamlaşıp aksın

 

 

 

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Aşkın vecdiyle hasrete kansam, kendimi unutsam!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bülbülün sesin ülfetiyle feryat diyor

Mahzun kuşlar kanatlarını çırparak umuda yöneliyor

Nasip bahtı felah için çiyli serdediyor, içim gidiyor, gönlüm ağlıyor

Göçüp giden şu virane gönlüm sessizliğe gömülüyor, uzletin aşkıyla nefesleniyor

 

 

 

Ne vakit bir musalla taşını görsem

Çıktığım ve ram olduğum efkârın süruruyla ağlasam

Yüreğimin yangınlığını hiçbir gönle aktarmadan çığlığımı yudumlasam

Hiç uyumadan seherin ahengini ruhuma taşısam ve aşkın vecdiyle hasrete kansam

 

 

 

Nereye yaslansam sinem bir avare

Sevda dilim için sanki edebi bir bahane, aşktan azade

Başlıyor yine serabın ülfetine yakışan ve yağarak anlamlaşan her kadre

Ruhum bigane, halim divan, zihnim merdane, nefesin hicranı duyulmuyor ah paye

 

 

 

Bin hüzün çökse de bu fakir gönlüme

Haykırdığım melalim çaresiz çekiliyor acı sessizliğine

Hani takat ve şevk nerede, sürur kalbimden arî derinliğinde ve kederiyle

Ruhumdan sadır olan ve sinemi daraltan yalnızlığımla abat olarak göçer giderim

 

 

 

Sine-i sürurumdan kopan yaprakları

Ruhumun baki olan hicran damlalarını terennüm ederim

Bir yudum suya hasret nefes gibi kuytu derinliğe meylederim, çile benim

Ne kaldıysa ve bıraktığım çaresiz nefesimle, hali fakirliğimde uçuk bir sazendeyim

 

 

 

Kim hangi cüretle nazar edebilirim

Kalbi çöküntüleri ayan olan ve fevkalade biçare sefilim

Kalmayan gücüm, fersizleşen ve boşluğu anan iki gözüm ve edepten arî dilim

Bu viraneliğimde aşkın namütenahi dirliğini ve birliğini nasıl deruhte ederek giderim

 

 

 

Ben hali fakirliğimde ikamet edenim

Adamlığın adımlarında metanetini koruyanlara gıpta ederim

Ah biganeleşen hüzünlü nefesim, ömür sahifesini tüketen hicrani defterim

Sessizliğime çekilerek, aziz nefesler için niyaz ederim, selamı önceleyip sürur dilerim

 

 

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ruhum ah u zar eder, kalbim sessizce dinler!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Dinmiyor yılların hicranı

Sinemi kuşatan firkat sancılar, yalnızlığımın sessiz çığlıkları

Umut beslediğim şafakları, nazar ettiğim sabır lahzaları, kanaat dileyen acıları

Hangi eşikte nefeslenmeliyim ve kapanan o kapıların yeniden açılmasını beklemeliyim

 

 

 

Yüreğim sessizce ağlıyor

Hazanlaşan soluklarım takatsizce kanatlarını çırpıyor

Gözler umutla yakarıyor, fersizliği şevkine geçit vermiyor, boyun büktürüyor

Ruhum suskun, kalbim kırgın, onca kalabalıklar için de yalnızlığım içimi sızlatıyor

 

 

 

Neden bu halin içindeyim

Sanki ummalar özlemindeyim, sahraların nazarında ne kadar biçareyim

Ellerimi açıyorum, kalbimi yokluyorum, zihnim,i vermeye çalışıyorum, ağlıyorum

Sanki yolunu kaybetmiş bir nefesim,haşyetin eşiklerinde büyümüşüm, dayanamıyorum

 

 

 

Heveslerim yorgun,argın

Umüt beslediğim lahzalar sanki en büyük korkum, zemheriyi anıyorum

Nereye baksam, kalabalıkların meramını hakkıyla anlasam ve bizarlık yaşamasam

Hüzün halinden ümitle çıksam, hicranın vahasından sürurla nurlu aydınlığıma ulaşsam

 

 

 

Her nefesin bir derdi var

Peki, sahipsiz olan hangi nefes felahı arzular, yeis içinde bulunmak ar mıdır yar

Hasretin ruhuma bahşettiği bir asudelik var, içinden çıkılnmayan zamanın şadı ne har

Nar, korkutmuyor, biçare olmak yıldırmıyor, gönül maşukuna umut besliyor , yakarıyor

 

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Arif'in o sezgisi olmazsa söyle bahaneler ne yapacaktır!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Ne yol biter, ne umut yeter

Sinemde dirlik olmayınca söyle hüzün mü diner

Yüreğim vurdukça, bu dil sustukça, gözler kanatlanmış umutta

Ne söylerim, vaktini beklerim, efkârımı terennüm ederek yokuşlarda adımlarım

 

 

 

 

 

Yalnızım, bak yine yalnızım

Etrafımı kuşatan nefeslerin varlığından uzakta sızım

Çaldığım sazım, dile geliyor hicranım, ıssız köşelerde ne bizarım

Ne beste bilirim ve ne de nefesten sudur olan acıyı güftelerim, ben çileyle yarenim

 

 

 

 

 

Her solukta maksat kokar

Hasret yüreğimde zuhur etmeseydi, niye sancılar akar

Yar ülfetin bağrında açar, ar kalbim için ne iffetli kar, aşk kokar

Sine titremeyince, harlaşıp kükremeyince, sel olup ummana yönelmeyince naz kar

 

 

 

 

 

Ne annemden kalan anılar

Ve ne de babamdan başlayan ve mahzunlaşan farklar

Hatta dost ve tanıdıklar, onlardan arta kalan, hicrana boğanlar

Nazar ettiğim resimden halime yansıyanlar, yüreğimi sızlatan o hüzünlü soluklar

 

 

 

 

 

Ne vakit bir şeye niyetlensem

Önüm ve arkamdan sudur olacakları düşünsem sabır

Çünkü ne kahrın itibarı var ve ne de vah çekmenin bir yararı kar

Tefekkürün elzemliğinde inkişaf har, akıl etmek kul için ne büyük yar, esas kalp ar

 

 

 

 

 

İlmi siyaset hal ikliminde aktır

Arifin sezgisi olmazsa bahaneler politik sebeptir, hiçtir

Her zafiyetin türlü bahaneleri, kalp bakımından silinmeyecek izdir

Ruh şahittir, nefes müddeti vakittir, beşer kalmak tercih işidir, kalbi inşirah yücedir

 

 

 

 

 

Aşk; kalbin en naif bir hasretidir

İnsan, niyetine tabiidir, vuslat niye iradidir, onu kul bilir

Lafazanlık rüsvadır, kadere asilik bühtandır, hınç öte için hasımdır

İlim idrak ile akıl iradeyle, izan rahlede sine-i melalinde ve vicdan bakir sahifesinde

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Özründe büyük kabahat etme!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Hemen savunmaya geçme

Anlamadan ve farkına nail olmasdan asabiyeti seçme

Bağnazlık ve tecessüs kalbin için marızdır, ruhuna yabancıdır önemse

İnsandır muhatabın, önyargıların neden sığınağın evet,korkun var yüksünme

 

 

İnsan yaratılan candır

Kainat üzerinde en muhterem kandır, Rabbi için vardır

Kalbinin farkında olmayan, ruhunun figanını önemsemeyen nasıl bir insandır

Her lahzanın ahında arbede içinde bulunmak ne büyük vebaldir ve ezay-ı cafadır

 

 

Kime kulsun bilmelisin

Bahanelerin bir önemi kalmadığını artık sende öğrenmelisin

Kime biat ediyorsun ve hangi istikamet üzre yol alıyorsun tahkik etmelisin

Kalbinin ve ruhunun sahibi kimse, onun Rahmetine iltica ederek nefeslenmelisin

 

 

Nefes elhak kimindir

Hangi umdeler için ruhuna tevdi edilen latif güzelliktir

Yürek ve kalp müsavimidir, beynine kan pompalayan ise yüreğindir

Kalbin sahibinin nazar ettiği aşk-ı vecdir, akıl nimetinin adresidir, irfan saikidir

 

 

Nerde garip görsen

Ve hatta mahzun nefesinin refiki isen, ülfet et, haline ram ol, yüz çevirme

Sıhhatin zamanidir, nasip umulan gibi değildir, imtihan söyle hangi vakittir

Emel ömürlüktür, umut aynel yakınlıktır, niyatin halisliği duanın vazgeçilmezidir

 

 

Evhamı bırak, uğraşma

Haline en yakın olan Rabbinin kelamı kadirini ne olur hakkıyla anla

Sakın bir kaygıya kapılma, derinliğinde kaybolursun diyen yaftalara sığınma

Seni var eden ve halk eden rabbindir, en yakının olan aşkındır korkuyla sığınma

 

 

 

 

 

Mustafa CİLASUN

 

Gün ağarmadan!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Nefes nefese kalmıştım

Mecalimin iflas edeceğinin farkındaydım

Kalbim daralıyor,ter sanki halin suskunluğunu fırsat biliyordu

Lahza sessizce ima ediyordu, nedenlere ne vakit ineceksin diye sual eyliyordu

 

 

Ruhumun farkındamıyım

O hal üzere ne kadar anlamlıyım, sanki yitik saikim

Kalbimin sahifelerinden neden habersizim, nazargah der geçerim

Bin hüzün içinde yaptığım secdelerim, kıyama dururken bırakmayan kederim

 

 

Sevginin lisanını öğrenmeliyim

Ne derlere göre şekillenmeyi muhakkak ki ötelemeliyim

Aidiyetimin ve hilkatimin ne olduğunu iliklerime kadar talim etmeliyim

Hangi sözü verdimse, sadakat göstermeyi ve bu anlam üzre gözmeyi bilmeliyim

 

 

Hoyrat bir hal nefsin tabiatıdır

Neme lazımcılığın lahzasında ki ne acı bir gam-ı bühtandır

Hizmet ehli olmak, sakinin gönül sahrasında ki hilmini anlamak haktır

Edep kalbi ve ruhi manada firkattir, gönül ehli olmak insanlığın kulluk nişanıdır

 

 

Ehliyetimi elhak bilmeliyim

Mükellefliğime tebarüz eden ilimlerle iştigal etmeyi telakki etmeliyim

Hal bilgisinden, emri mağruf için seberlikten ictinap etmemeyi öğrenmeliyim

Her türlü asabiyeti terbiye etmeyi becermek için meşk ehlinin vecdine girmeliyim

 

 

Aşk ve ölümün ihsan şadını

Halimin derinliğinde kuşanmalı ve süruruyla yaşamalıyım

Korkunun bir bedeli var, hangi surkun duvarların ızrırbı var öğrenmeliyim

Nefesin azizliğinde, gönlün hakikate açılan sahnelerinde ihlasa bürünmeliyim

 

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Hal ikliminden nazar niye sinemi yakar!

 

 

 

 

!

 

 

 

 

 

 

 

Uzak diyarlar

 

Sineme hasret kokusunu katar

 

Özlem bunun için var, hissiyat solgun bakar

 

 

 

Gözler yakar

 

Hal ikliminde görmek için yanar

 

Kalp buruk kalır ruh sancılarla sürekli uğraşır

 

 

 

Sessizce akar

 

Sağanak, sukuta merak salar

 

Umut nasibin tecellisine akar, sabır ise yakar

 

 

 

Sevmeye uzanmak

 

Onun hasretiyle yanmayı anmak

 

Aşk için nelere katlanabilineceğini sorgulamak

 

 

 

Kelamda muvazene bulmak

 

Anlaşılmak için gayrete sarılmak

 

Sebebini unutmadan, kalbin sahibinde kalmak

 

 

 

Gülü tanımak

 

Kokusuna yaslanarak okumak

 

Umudun filizlerini kurutmadan nesle devretmek

 

 

 

Zalimin zulmünü

 

Kitabı celil içindeki hükmünü

 

Mazlum için serdedilen o mukaddes değeri anmak

 

 

 

Nefesi niteliğe ulaştırmak

 

Nefsin nizamında mihengi bulmak

 

Ve cehtin ikliminde, vefanın seyrinde aşka ulaşmak

 

 

 

Halini tanımıyorsan

 

Kalbin sahibinden uzaklaşıyorsan

 

Ruhunla barışık olmuyorsan, beşer olarak kalıyorsun

 

 

 

Aklın hakkını vermiyorsun

 

İdrake gerekçelerle bağlanmıyorsun

 

Bilgi hamallığı yapıyorsun, zamanı sorgulamıyorsun

 

 

 

Hesabı bilmeden

 

Nefesin kadrine erişmeden

 

Tefekkürü öncelemeden sevmek ne kadar bilinçlidir

 

 

 

 

 

 

 

Mustafa CİLASUN

Share this post


Link to post
Share on other sites

×
×
  • Create New...