BDG 76 Report post Posted November 17, 2007 Osman Yüksel Serdengeçti ile alakalı olan konulara aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz. Yeni konular açıldığında konu linkleri aşağıya eklenecektir. Osman Yüksel Serdengeçti Osman Yüksel Serdengeçti Osman Yüksel Serdengeçti, şiirleri Mabetsiz Şehir, O.Y.S. Serdengeçti'nin Nükteleri Dava adamları 33. Serdengeçti'den bir Hatıra Osman Zeki Yüksel(serdengeçti), Dava Arkadaşım Osman Yüksel Serdengeçti, özlediğim alem üstad & Serdengeçti, Serdengeçtinin Üstada son bakışı Osman Yüksel Serdengeçti,Hak Yolunda Bağrı Yanık Yolcular Hüseyin üzmez,çilenin böylesinden Bir Garip Öldü Diyeler Biz Bunlara Bağlıyız Başımıza Kulak Lazım Yeniden Serdengeçti Dergisi Anayasa Taslağı, Trajikomik bir Ben Insanım Diyen Okusun! Serdengeçti'ye Dair?,Bir istek Osman Yüksel Ve Eşi İsmet Hanım Üstad'ın Tiryakileri,Hukukçular Deneme..., Deneme... Kucuk Sey, Osman Yüksel'den Üstada... Sükût Üstadımın Hatırasına Osman Yüksel Serdengeçti Anıldı 1 Share this post Link to post Share on other sites
Selahaddin 0 Report post Posted January 30, 2008 Serdengeçtinin ''Yıkıldılar'' isimli şiiri lazım; birisi özel mesajla atarsa sevinirim. Halk partisini anlatıyordu. Share this post Link to post Share on other sites
fikircilesi 2 Report post Posted April 15, 2009 mabedsiz şehire mabetsiz şehir yazmışsınız lütfen düzeltebilirmisiniz Share this post Link to post Share on other sites
BDG 76 Report post Posted April 16, 2009 Bizim kaynağımız eserin yayın hakkını elinde tutan Türk Edebiyatı Vakfı Yayınlarıdır. Oradaki hali bu şekildedir. Aslını görmek isteyen O.Y.Serdengeçti'nin iki ciltten oluşan eserlerini inceleyebilirsiniz. Saygılarımızla... Share this post Link to post Share on other sites
fikircilesi 2 Report post Posted April 16, 2009 afedersiniz özür dilerim Share this post Link to post Share on other sites
sark 208 Report post Posted January 12, 2011 OSMAN YÜKSELLER Osman Yüksel'ler bu milletin ruh, iman, gelenek köklerine bağlı taşkın zekâlı çocuklarıdır! Yolsuzluklara, kötülüklere, dinsizliklere, saçma sapan yeniliklere, nursuzluk ve dönekliklere karşı içlerinde mukaddes bir isyanla İstanbul ve Ankara'ya giderler. Çoğunlukla "taşra"dan, bir kasabadan veya köyden gelirler. Gönüllerinde memleketi ve dünyayı bir anda düzeltecek ateşler yanar. Taklitçi çıkar kulüplerini, iman ve fazilet ocaklarına döndürmek azmimdedirler. İyi ve yüce zannettikleri her şeye bir anda hayran; maskaralık, gösteriş ve düzmece bildikleri her şeye bir anda amansız düşman olacak bir ruh hâli ile gelmişlerdir. Oysa çok yerde fazileti gibi rezaleti de sahte ve temelsiz nice muhitler onları beklemektedir. Kendi gölgesinden korkan, öz şüpheleri içinde boğulmuş, kürsüde başka, minder sohbetlerinde başka, kitaplarında ise çok başka tür sayıklayan hocalar, üstatlar ve ağabeyler onları ürpertir. Kekeleyen mantıklar, günü gelince papucu dama atılan "dâva,ideal mefkûre" lakırdıları Osman Yüksel'leri hayal kırıklığından intihar iştihasına kadar sürükler. Kendi inançlarının, mevki, siyaset veya para hırsı için harcandığını görmek onları can evinden vurur. Öte yandan züppeliğin, sahte düzenin, cahiliyet putperestliğinin, sömürge halkçılığının güçlü ve zalim pençesinde "ruh burkuntuları" geçirirler. Mânevi her varlığımızı inkâr ile imanımızı, tarihimizi aşağılatan "hâkim zümrelerin" bütün çarkları Osmanların derisine geçen testere dişleridir! Onlara telkinler elvermezse tuzaklar kurulur. Tuzağa düşünce arenaya atarak parçalatılırlar. Taşradan kalp hulûsu, zekâ asaleti, fikir namusu, iyilik aşkı ile gelmiş, bir fakülteye, yüksek okula güç belâ yazılmış olan Osman Yükseller önce şaşkınlık, sonra yalnızlık ve tükenmişlik hissine düşerler. Kendi nükte, benlik ve cesaretlerinden başka, hiçbir destekleri ve hiçbir güvenceleri kalmamıştır. O güne kadar, ata ecdattan, muhitten, birkaç iyi öğretmenden, hocadan, tarihin güzelliklerinden, Kur'an azametinden ve Peygamber nûrundan edindikleri ne varsa hepsi artık tehlikededir: Osmanlar buna razı olamazlar! Kocaman kültür merkezlerinin sözde üniversiteleri ve "yüksek ilim muhitlerinde(!)" dudak bükülen hatta "geriliğin simgesi" diye yerilen bu değerler, onlarca yaşamanın öz mânâsıdır: Vazgeçemezler! Osmanlara daha da ağır gelen, bu kutsî inançların, bu millî değerlerin bazı siyasetçi, ikbalci ve bezirgân ayaklara basamak ve onların kazançlarına, mezat malı gibi kullanılmasıdır. Osman Yükseller, gönül kişizâdeliğini, inanç şerefini muhafaza ettikleri için... Ve artık gerçekleri de görmeye başladıklarından, bu kirli muvazene derneğinin bir ucuna düşman gözüyle bakmakta, öbür ucundan tiksinmektedirler. Kendi kendilerine: "GÂYE BİZE DÜŞTÜ!" diyerek mücadele meydanına atılırlar. Hazırlıksız bir saldırıştır bu. Hiç eğitim görmemiş veya ancak sağına soluna bakmayı öğrenip de sipere yatmayı dahi talim etmemiş Mehmetçiğin yiğit asaleti ile gâza meydanına atılmasıdır. Artık ya şehittirler, işleri bitirilmiştir. Ya gazilerdir, yara almış, sakat bırakılmışlardır. Üstelik hiçbir taktik taşımayan atılış ve cesaretleri, daima başlarına kakılmış, onlara kusur olarak söylenmiştir. Sömürge kültürü düzeninin dişlileri onlara zaten düşmandır. Sözde fazilet yakasının içine gömülerek uygun zaman kollayan beylere ise, Osman Yükseller'i acemice, taşkın ve atak bulmuşlardır. "Oyunbozanlar, damdan düşenler" gözüyle bakmışlardır. Ahmet Kabaklı/ "Bir Nesli Nasıl Mahvettiler" eserine takdim yazısı Share this post Link to post Share on other sites