Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
adles

Türk Dünyasının Dil Yarası

Recommended Posts

TÜRK DÜNYASININ DİL YARASI

 

 

"Ortak iletişim dilimiz ne olacak?" Türk dünyasının kadim tartışma mevzuu bir yasakla yeniden gündeme geldi. Azerbaycan televizyonlarında Türkiye Türkçesiyle yayınlanan diziler tamamen yasaklanınca her iki tarafın dil uzmanlarına "Ne olacak bu dilimizin hali?" sorusunu yönelttik.

 

Yasaktan kanalların 'özlerini' sorumlu tutan Azeri RTÜK'ü, haftada kırk saati bulan Türk dizilerinin yerli 'istihsal'i öldürdüğünden yakınıyor. Ancak asıl mesele, şimdiye kadar Rusçanın tesiri altında kalan Azeri Türkçesinin Türkiye Türkçesinden fazlaca etkileniyor olması. Bakü Zaman Gazetesi Temsilcisi Enes Cansever, "Azeri Türkçesinin yarınları ne olacak?" endişesine dikkat çekiyor. Öyle ya, beş yaşındaki bir Azeri çocuğu bile Türkiye Türkçesiyle konuşabiliyor artık. Kendi

 

dilini inkişaf ettirmek isteyen Azerbaycan, ekranlardan önce Rusçayı sonra Türkiye Türkçesini kaldırırken, Türkiye Türkçesini yabancı bir dil gibi görmedikleri şerhini de düşüyor. Peki, "Ortak iletişim dili Türkçe olsun" diyen aydınlar ne düşünüyor? Azerbaycan Yazarlar Birliği Başkanı Anar Resuloğlu, iki dili yakınlaştıran dizilerin yasaklanmasını doğru bulmuyor; ama dil alışverişinin karşılıklı olmasını şart koşuyor. Tıpkı Anar gibi, "Türkiye Türkçesinden başkası ortak iletişim dili olamaz." görüşünü savunan Bakü Atatürk Merkezi Başkanı Nizami Cevherov da bir uyarıda bulunuyor: "Dilinizi yabancı kelimelerden temizleyin." İşte yeni bir soru daha: "Türkiye kendi diline ne kadar hâkim?"

 

 

AZERBAYCAN'DAN SiZE YASAK GETiRMiŞEM

 

"Bir Azeri, haftada 32 saat Türkiye Türkçesiyle yapılmış dizileri izlerse Azeri Türkçesinin hali nice olur?" Türk dizileri Ortadoğu'yu kasıp kavururken ve biz dizilerin çekildiği yalılarda fotoğraf çektiren Arap turistlerle meşgulken Azerbaycan sessiz sedasız bu konuyu tartışıyormuş meğer. Sonunda karar açıklandı ve gözler 'gardaş' ülkeye çevrildi. Azeri RTÜK'ü, Türkiye Türkçesiyle yayınlanan dizileri ve programları yasaklamıştı zira... Gerekçe açıktı; "Azeri Türkçesi tehdit altındaydı; çünkü beş yaşındaki çocuklar bile Anadolu Türkçesiyle konuşmaya başlamıştı. Türk dizileriyle birlikte Rusça programları da yasaklayan RTÜK başkanı Nuşirevan Meherremli, Türkiye Türkçesini yabancı bir dil gibi görmediklerini söylüyor ve Azeri Türkçesinin 'inkişaf' edebilmesi için alınan bu kararı Türkiye'nin anlayışla karşılamasını bekliyor. İşte bu noktada kadim tartışma yeniden alevleniyor: "Azerice mi, Azeri Türkçesi mi?" "İsmail Gaspıralı'dan bu yana konuşulan 'dilde birlik' fikri bir ütopya mıdır?" "Türk dünyasının ortak iletişim dili ne olmalıdır?"

 

'Türkiye Türkçesi yasaklanabilir, normaldir...'

 

Bu tarafta, bazı dil uzmanları Azerbaycan'ın Türkiye Türkçesiyle yayınlanan programları yasaklamasını tabii karşılıyor. Neticede Azerbaycan'ın resmî dili, anayasanın 'Devlet Dili' başlığını taşıyan 21. maddesinde ifade edildiği üzere, 'Azerbaycan Dili'dir ve devletin kendi dilini koruma altına alması makul görülmelidir. Fırat Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Ahmet Buran, Azerbaycan Türkçesine ve diğer Türk lehçelerine Türkiye Türkçesinden çok sayıda sözcük geçtiğini hatırlatarak; "Onların istediği şey kendi yazı dillerinin standardını bozan yapıların kullanılmamasıdır. Bu doğal bir istektir ve bunu büyük bir sorun olarak görmeye gerek yoktur." diyor. Mesele tam da burada, şimdiye kadar Rusçanın tesirinde kalan dilin artık Türkiye Türkçesinden fazlaca etkileniyor olmasında düğümleniyor zaten.

 

Azeri Türkçesinin Türkiye Türkçesinden etkilenmesinin mahzuru nedir peki? Sovyetler Birliği dağılır dağılmaz gündeme gelen 'ortak iletişim dili' tartışmalarında ibre Türkiye Türkçesini göstermiyor muydu? Görüşlerine başvurduğumuz Türkiyeli ve Azerbaycanlı aydınlara bakılırsa, mesele epey çetrefilli olmakla beraber çözümsüz değil. Ne var ki henüz somut bir adım da atılabilmiş değil. Azerbaycan Yazarlar Birliği Başkanı Anar Resuloğlu, yaklaşık 15 yıldır, "Türk dünyasında her dil, kendi özelliğini ve zenginliğini korumalı; ama Türkiye Türkçesi ortak iletişim dili olmalı." görüşünü savunuyor. "Neden?" diye soruyoruz. Öyle ya, bugün Azerbaycan'da "Hayır, bizim dilimiz Azericedir. Ortak bir dil bulmaya çalışmak beyhudedir. Ortak bir dil oluşturacaksak ille de, bu neden İstanbul Türkçesi olsun ki!" görüşünü dillendiren aydınlar da var. "Çünkü" diyor Anar, "Türkiye bağımsızlığını her daim korumuş bir ülke. Güçlü bir devletçilik geleneğine ve gelişmiş bir dile sahip." Türkiye'de ve Azerbaycan'da Rusça konuşmayı tercih eden Batı Türkistanlı arkadaşlarına Rusçayı unutmamalarını; ama mutlaka Türkiye Türkçesini öğrenmelerini tavsiye eden Anar, Azeri RTÜK'ünün son kararını da iki dilin birbirine yaklaşmasını engelleyeceği endişesiyle doğru bulmuyor.

 

Tabii arzu edilen, tek taraflı bir yakınlaşma değil. "Bir adım siz gelin, bir adım da biz." diyorlar haklı olarak. Anar, Türkiye Türkçesinden 'canlı yayın', 'çağdaş' ve 'önemli' gibi kelimeleri öteden beri kullanıyormuş. Bize de küçük bir tavsiyede bulunuyor; "Siz de 'anahtar' yerine 'açar' ve 'hoşuma gitti' yerine 'hoşuma geldi' deseniz daha iyi olur." Dil alışverişi konusunda Kardeş Kalemler Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Ali Akbaş da epey gayretli. Bakü'den gelen şiir ve hikâyeleri mümkün olduğu kadar Azeri Türkçesiyle yayımlayan Akbaş, böyle davranmakla bakın neyi hedefliyor: "Dilimiz daha da zenginleşsin, 'güzel' diyenler, 'yahşı' da diyebilsin 'yıldız' diyenler, 'ulduz' da diyebilsin." Azeri sanatçı Üzeyir Hacıbeyov'un operetinin şu günlerde Türkiye sahnelerinde 'öz diliyle' oynandığını hatırlatan Akbaş, evde de bizim televizyonlardan sıkılınca Bakü'yü seyrediyormuş. Türkiye Türkçesinin 'ortak iletişim dili' olması fikri iki ülkede de taraftar buluyor. Azeri Milletvekili ve Bakü Atatürk Merkezi Başkanı Prof. Nizami Cevherov, "Elbette," diyor: "Her millet kendi dilinin ortak dil olmasını ister. Azerbaycan'da özellikle Azeri Türkçesinin bu görevi üstlenmesi isteniyor. Ancak bu meseleler yüksek seviyede, dil uzmanları tarafından tartışılmalı. Benim görüşüm odur ki, Türkiye Türkçesinden başka ortak dil seçme imkânımız yoktur." Cevherov'un iki gerekçesi var; birincisi, Türkiye Türkçesi 'ileriye gitmiş bir dil'dir; çünkü en batıdaki Türkçedir. Biz Türkler hep Doğu'dan Batı'ya doğru gitmek isteriz. Ne kadar Batı'ya gelirsek dilin entelektüel gelişimi o kadar başarılı olur. İkinci olarak da dünyadaki 250 milyon Türk'ten yarısı Türkiye Türkçesini anlıyor.

 

'Dilimizi sadeleştirdik, Türk dünyasından uzaklaştık'

 

Ortak iletişim dili projesinin gerçekleşmesi halinde Türkiye Türkçesindeki yabancı kökenli kelimelerin temizlenmesi gerektiğini hatırlatan Prof. Cevherov aslında sorunun daha derinlerde, Türk dünyasında alfabelerin sürekli değiştiği yıllarda aranması gerektiğine inanıyor. Tıpkı, Prof. Dr. Ahmet Buran'ın dediği gibi; "Mikro milliyetçilik Sovyetler döneminin Türk toplulukları arasında yaydığı ayırıcı bir virüs olmuştur." Elli yıldır dil meselelerinin içinde olan Yavuz Bülent Bakiler de önemli bir noktaya dikkat çekiyor: "Dilde sadeleştirme çalışmaları, Arapça kökenli kelimeleri halen muhafaza eden Türk cumhuriyetleriyle aramızdaki kültür boşluğunu büyütmüştür." Bakiler'in Azerbaycanlı şair arkadaşı Memmed Aslan'ın tespiti ne kadar da manidar: "Bir baba yedi katlı bir apartman yaptırıyor ve her katı bir oğluna tapuluyor. Babanın vefatından sonra birinci katta oturan oğul, balyozu alıyor eline ve kendi katını yıkmaya başlıyor. Bin yıldır kullandığımız ortak kelimeleri atıp, 'Biz kendi dilimiz üzerinde istediğimiz tasarrufu yaparız.' diyen Türkiye de kendi katını yıkan adama benziyor. Eskiden siz de bizim gibi 'mesela' diyordunuz. Sonra Ermenice 'ornagin' kelimesini alıp 'örneğin' dediniz. Şeref kelimesinin suyu mu çıktı da Fransız'ın 'onore'sinden 'onur' yaptınız. Mektep kelimesini hepimiz anlardık, siz yine Fransız'ın 'ekol'ünü 'okul'a çevirdiniz. Türk dünyasında özgürlük diye bir kelime yoktur, hürriyet gibi güzel bir kelimeyi niye değiştirdiniz?"

 

'Gaspıralı'nın çok gerisindeyiz'

 

Dilde, fikirde, işte birliği savunan Gaspıralı'dan bu yana bir mesafe kat edebildik mi? Prof. Ahmet Buran, "Mesafe kat etmek şöyle dursun, geriye gittik. Özellikle Sovyetler Birliği'nin dil politikaları ve tarih boyunca konuşma dili olan kimi Türk lehçelerinin ayrı alfabelerle ayrı yazı dilleri haline getirilmesi bu birliği imkânsız hale getirdi." diyor. Avrasya Yazarlar Birliği Başkanı Yakup Deliömerlioğlu da geriye gittiğimizi düşünenlerden. "Gaspıralı'nın yaşadığı zaman diliminden günümüze Türk dünyasında dil ortaklıkları artmamış, aksine azalmıştır. Çünkü Gaspıralı-İlminski mücadelesinde, Sovyetler'in siyasi desteğini arkasına alan İlminski galip gelmiştir." diyen Deliömeroğlu, bu meselenin kolay halledilmeyeceği ve 'ortak iletişim dili' tartışmalarının daha uzun yıllar süreceği uyarısında bulunuyor. Son tahlilde, "Üzerimize düşen nedir, akıllıca bir çözüm yolu yok mudur?" sorusuna verilecek bir cevabı var herkesin. Deliömeroğlu, başkanı olduğu Avrasya Yazarlar Birliği'nin Türk dünyasında şimdilik aynı duygu ve anlayışla konuşmaya yönelik çalışmalar yaptığını ve dil ortaklığının birbirimizi tanıdıkça tesis edileceğini söylüyor. "Şimdi tarihimizin bizi böldüğü, ayırdığı yoldan geri dönerek köklerimiz üzerinde birleşmek ve ortak bir iletişim dili oluşturmak mümkündür." diyen Prof. Buran ise ortak bir iletişim dili oluşturabilmek için ekonomik, siyasal, sosyal ve kültürel ilişkilerin güçlenmesini, Türkiyeli girişimcilerin Türk dünyasının değişik yerlerinde işyerleri açmasını ve karşılıklı ziyaretlerin artmasını elzem buluyor.

 

 

 

ÜLKÜ ÖZEL AKAGÜNDÜZ, Zaman...

Share this post


Link to post
Share on other sites
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...