Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
birlik

Dava Ve Muhasebe

Recommended Posts

DAVAmızın temel ilkeleri NİZAM-I ALEM,TÜRK-İSLAM ülküsü…

 

Asırlarca islamın bayraktarlığını incelikle yerine getiren başaran milletimiz ecdadımız, bugünkü sözde medeni avrupaya medeniyeti yerleştiren , dünyada barışı huzuru refahı sağlayan, yıllarca bir çok ülkede adilce hükmeden ecdadımızın ne yazık ve ne hazindir ki bizler emanetlerine yeteri kadar değer vermiş sahip çıkmış bulunmuyoruz.

 

O öyle bir ecdad ki medineye atanan valilere Medine valisi demeyecek kadar incelik sahibi bir ecdad..oradaki valiye MEDİNE MUHAFIZI diyen bir ecdad..o öyle bir ecdad ki fethettiği ülkelerde kardinal külahı görmektense Osmanlı sarığı görmeyi tercih ederiz dedirtebilecek bir ecdad..

 

Ecdadımızın başarıları hoşgörüsü hepinizce malumdur..benim asıl anlatmak istediğim bu gücü bu hoşgörüyü nereden alıyor olmasıdır..

 

İşte ecdad yerine ve zamanına mekanına ve mevkisine göre şekil değiştiren çile yolu, İLAYI KELİMETULLAH, SIRATI MÜSTAKİYM , gibi kavramların bir arada toplandığı kısaca adı dava olan bu yolla güç bulmuşlardır.

 

Devlet başkanıysan ona göre çilen ağırdır.bakansan ona göre, askersen ona göre, sıradan bir vatandaşsan ona göre…

 

Şimdi dünyalara değişmeyeceğim siz davaya gönül vermiş, vermekte olan, vermeye çalışan heva-ü heves peşinde koşmadan burada bir şeyler istifade etmeye çalışan siz arkadaşlarıma ve ben; dünyanın en aciz en günahkar nefsine sahip olan dularaınıza şiddetle ihtiyacı olan bir arkadaşınız olarak sizleri bir fikir muhasebesine davet ediyorum.. Yazdığım bu satırları okurken başımızı ellerimizin arasına alıp, yalnız kaldığımız bir anda kendimize aşağıda zikredeceğim soruları sorup ve dilimizi mühürleyip sadece kalbimizle cevap verebilecekmiyiz bakalım..sonrada duygularımızı paylaşmak ümidiyle…

 

1- Nasıl bir müslümanız..sadece kelime-i şahadeti bilip anlayamayan mı?

2- Allah’ın verdiği musibetler içinden hayr çıkarabiliyormuyuz. Yoksa o na isyan içindemiyiz.

3- Namaz larımızı tam anlamı ile kılabiliyormuyuz. Kılıyorsak yaşamımıza ve yüzümüze yansıtabiliyormuyuz..

4- Fatiha süresinde geçen İyya ke na’budü ayetinin yani – yalnız sana kulluk eder ve yalnız senden isterim- anlamını yaşıyor ve yaşatabiliyormuyuz..Acaba günde kaç kişinin elini öpüyoruz işlerimiz kolaylaşsın diye,kariyer yapalım diye,sınıf geçelim diye..zira o ayetin sırrına mazhar olanlar yalnız allahcc dan ister…

5- Kendimizi direkt dava adamı olarakmı lanse ediyoruz

6- Eğer dava ya gönül vermişsek kaçımız davanın baş müsebbibi iki cihan serveri peygamberimiz MUHAMMED MUSTAFA(s.a.v.) nın hayatını okuduk araştırdık yaşamaya çalıştık..

7- Acaba attığımız adımlarda dünyevi işleri amaç mı Yoksa araç olarakmı görüyoruz..zira dava amac, kariyer yaşantı araç olmalıdır..kaçımız bu doğrultuda..

8- Ecdadın , büyüklerimizin ve bilhassa ÜSTAD NECİP FAZIL ın çektiği sıkıntıların en azını çekseydik yinede davamızda kalmaya karar kılarmıydık..

9- İnsanlara yaklaşımımızda bölücümüyüz yoksa toplayıcımı.

10- Milli şuur denilen mukaddes kavram kaçımızda mevcut..ne yi ne için yaptığımızı biliyormuyuz yoksa körükörüne bağlanıp sürükleniyormuyuz?

11- Dünyanın bütün gizemlerinin toplandığı kitab-ı azimüşşanı kaçımız okuyabiliyoruz..veya okumaya gayret ediyoruz..zira dininin kitabını okumayan okusa dahi anlayamayan tek millet ve tek din mensupları biz ve Müslümanlardır…

12- Eşyaya ibret nazarıyla bakmayı bilip, her günün gündüzünü DÜNYA HAYATI, gecesini KABİR HAYATI, sabahınıda ‘BA’SÜ BA’DEL MEVT’ öldükten sonra diriliş olarak bilip ona göre yaşıyormuyuz.?

13- Her Cuma camiye gittiğimizde AYASOFYA nın burukluğunu yaşıyormuyuz? Zira AYASOFYA bir mana ve bizim beceriksizliğimizi yüzümüze her gün vurulan bir tokattır..

 

Daha bir çok soru ama ben yazarken bile bu sorulara kalbimin verdiği cevaplar içinde büyük bir buhrana girdiğimden devam edemiyorum..hepinizin yorumlarını bekliyorum..

selam ve dua ile..

 

MUHASEBE

 

İşte bütün meselem, her meselenın başı,

Ben bir genç arıyorum, gençlikle köprübaşı!

 

Tırnağı en yırtıcı hayvanın pencesinden,

Daha keskin eliyle, başını ensesinden,

 

Ayırıp o genç adam, uzansa yatağına;

Yerleştirse başını, iki diz kapağına;

 

Soruverse: Ben neyim ve bu hal neyin nesi?

Yetiş, yetiş, hey sonsuz varlık muhasebesi!

NECİP FAZIL

Share this post


Link to post
Share on other sites

Değerli kardeşimizin açtığı konuyu görünce yorgun argın birşeyler yazmayı kendime borç bildim.

 

Yeryüzüne son din hakim olmasıyla birlikte tüm milletler İslam aşısıyla bezeli tohumlar gibi topraklara serpildi. Bizim milletimiz topraktaki bu tohumlar arasında "Paulownia" ağacı gibi en hızlı boyu atan, yeşeren, meyvasını en erken veren oldu. Hayatın bir gayeden ibaret olduğunu görerek, tek hedef olarak "Allah" demeye gayret ettiler. İnançlarındaki sadakat ve samimiyet devresinde bünyelerindeki manevi tılsım, onları satıhta devir kapattıracak dereceye varmışken üç kıtaya da zamandan müberra olarak "hayat" götürmeyi bilmişlerdir. Sonraki demlerde tılsım bozulmuş ve çürüme başlamış, sanki ağaçların yetiştiği topraklara ddt dökmüş olmak gibi geçmişle şimdiki devremiz arasında aynadaki suretimizde sağın sol, solun sağ olmasından daha ters bir bünye oluştu ve bu ddt ile ile yeni dünyaya yeni çocuk olarak, geçmişimizdeki uhuvvet ve kuvvetten, mana ve ruhtan yoksun olarak dünyaya geldik. Halimiz şu, eski devremiz 29 harften ibaretken, böylece o harflerden on binlerce kelimeden oluşan kuleler inşaa edebilirken şimdi, bize bu harflerden 12-13'ü bırakılmış. Meselemiz ise bu kadar harfle aynı kuleyi inşaa edebilmekte...

Buna muktedir olamadığımız için de Avrupa'dan çarpma ve kendimizden feragat etme yöntemleriyle sağlam olmayan kulecikler diyarı haline geldik... İşte muhasebemiz bu. Balık pişirecek unla börek yapmaya kalkmak gibi birşey. Mayalar değişti...

 

Bizlerinse tüm derdi ve gayesi bu mayayı öyle bir hale getirmek ki, içindekiler, tek tek molekül düzeyine kadar gelecek ve böylece, bize, sadece geriye eski demlerdeki mayamızdan kalan saf ve ari unsurlar payidar olacak. Hayatın tanzim eden ölçülerle de "anlayışları yenileyerek" son ve som çehreye çevireceğiz... (Uygun oldukça konuya bakış getirmeye devam ederiz inşallah.)

Share this post


Link to post
Share on other sites

paylaşımın için teşekkürler..hakikaten senin de değindiğin gibi işimiz zor..mevlam yar ve yardımcımız olsun..yapmamız gereken çevremizdekilere milli şuuru aşılamak..çünki milli şuuru yüklenen kişi tarih efsane medeniyet kokan bu coğrafyada fazla zorlanmayacaktır..bir camiiye gidip namaz kılıyorsak onu kimin yaptığını,yapanın özelliklerini,veya bir şehire gezmeye gidiytorsak o ismi nereden nasıl aldığını, yani kısacası attığımız her adımı bilinçli ve neden attığımızı bilmemiz lazım ..mesela selimiye camiisinin 4 minaresi vardır..bunlar kanuni sultan ın fatihten sonraki dördüncü padişah olduğuna işarettir..10 tane kubbesi vardır buda kanuni nin 10 uncu padişah olduğuna işarettir..mesela maraş neden kahraman urfa neden şanlı,antep neden gazi vesaire vesaire..demem o ki kardeşlerimize arkadaşlarımıza çocuklarımıza en başta da kendimize tavsiyemiz okumak araştırmak ve zekatımızı vermektir..şunu unutmayın ki malın zekatı 40 ta 1. ilmin zekatı yüzde yüz dür..selam ve dua ile saygılar

Share this post


Link to post
Share on other sites

×
×
  • Create New...