Demet Keskin 27 Report post Posted August 26, 2009 Her Şey Sende Gizli Yerin seni çektiği kadar ağırsın, Kanatların çırpındığı kadar hafif.. Kalbinin attığı kadar canlısın, Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç... Sevdiklerin kadar iyisin, Nefret ettiklerin kadar kötü.. Ne renk olursa olsun kaşın gözün, Karşındakinin gördüğüdür rengin.. Yaşadıklarını kâr sayma: Yaşadığın kadar yakınsın sonuna; ne kadar yaşarsan yaşa, Sevdiğin kadardır ömrün.. Gülebildiğin kadar mutlusun. Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin Sakın bitti sanma her şeyi, Sevdiğin kadar sevileceksin. Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın. Bir gün yalan söyleyeceksen eğer; Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın. Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret, Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın. Unutma yagmurun yağdığı kadar ıslaksın, Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak. Kendini yalnız hissetiğin kadar yalnızsın Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü. Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin.. İşte budur hayat! İşte budur yaşamak, Bunu hatırladığın kadar yaşarsın Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun Çiçek sulandığı kadar güzeldir, Kuşlar ötebildiği kadar sevimli, Bebek ağladığı kadar bebektir. Ve herşeyi öğrendiğin kadar bilirsin, bunu da öğren, SEVDİĞİN KADAR SEVİLİRSİN... . Can Yücel Share this post Link to post Share on other sites
Demet Keskin 27 Report post Posted August 28, 2009 EY SEVGİLİ Senin kalbinden sürgün oldum ilkin Bütün sürgünlüklerim bir bakıma bu sürgünün bir süregi Bütün törenlerin sölenlerin ayinlerin yortularin disinda Sana geldim ayaklarina kapanmaya geldim Af dilemeye geldim affa layikolmasam da Uzatma dünya sürgünümü benim Aşkın bu en onulmazından koparıp Bir tuz bulutu gibi Savuran yüregime Ah uzatma dünya sürgünümü benim Nice yoruldugum ayakabilarimdan degil Ayaklarimdan belli Lambalar egri Aynalar akrep melegi Zaman çarpilmis atin son hayali Ev miras degil mirasin hayaleti Ey gönlümün dogurdugu Büyüttügü emzirdigi Kus tüyünden Ve kus südünden Geceler ve gündüzlerde Insanliga anit gibi yükselttigi Sevgili En sevgili Ey sevgili Uzatma dünya sürgünüm benim Bütün siirlerde söyledigim sensin Suna dedimse sen Leyla dedimse sensin Seni saklamak için görüntülerinden faydalandim Salome'nin Belkis'in Bosunaydi saklamaya çalismam öylesine asikarsin bellisin Kuslar uçar senin gönlünü taklit için Ellerinden devsirir bahar çiçeklerini Deniz gözlerinden alir sonsuzlugun haberini Ey gönüllerin en yumusagi en derini Sevgili En sevgili Ey sevgili Uzatma dünya sürgünümü benim Yillar geçti sapan ölümsüz iz birakti toprakta Yildizlara uzaniphep seni sordum gece yarilarinda Çati katlarinda bodrum katlarinda Gölgendi gecemi aydinlatan essiz lamba Hep Kanlica'da Emirgan'da Kandilli'nin kursuni safaklarinda Seninle söylesip durdum bir ömrün baharinda yazinda simdi onun birdenbire gelen sonbaharinda Sana geldim ayaklarina kapanmaya geldim Af dilemeye geldim affa layik olmasam da Ey çagdas Kudüs (Meryem) Ey sirrini gönlünde tasiyan Misir (Züleyha) Ey ipeklere yumusaklik bagislayan merhametin kalbi Sevgili En sevgili Ey sevgili Uzatma dünya sürgünümü benim Daglarin yikilisini gördüm bir Venüs bardaginda Köle gibi satildim pazarlar pazarinda Günesin sarardigini gördüm Konstantin duvarinda Senin hayallerinle yandim düslerin civarinda Gölgendi yansiyip duran bengisu pinarinda Ölüm düsüncesinin beni sardigi su anda Verilmemis hesaplarin korkusuyla Sana geldim ayaklarina kapanmaya geldim Af dilemeye geldim affa layik olmasam da Sevgili En sevgili Ey sevgili Uzatma dünya sürgünüm benim Ülkendeki kuslardan ne haber vardir Mezarlardan bile yükselen bir bahar vardir Ask celladindan ne çikar madem ki yar vardir Yoktanda vardan da ötede bir Var vardir Hep suç bende degil beni yakip yikan bir nazar vardir O sarkiya özenip söylenecek misralar vardir Sakin kader deme kaderin üstünde bir kader vardir Ne yapsalar bos göklerden gelen bir karar vardir Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardir Yanmissam külümden yapilan bir hisar vardir Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardir Sirlarin sirrina ermek için sende anahtar vardir Gögsünde sürgününü geri çagiran bir damar vardir Senden umut kesmem kalbinde merhamet adli bir çinar vardir Sevgili En sevgili Ey sevgili Share this post Link to post Share on other sites
Demet Keskin 27 Report post Posted August 29, 2009 SESSİZ GEMİ Artık demir almak günü gelmişse zamandan, Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan. Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol; Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol. Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli, Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli. Biçare gönüller. Ne giden son gemidir bu. Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu. Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler; Bilmez ki, giden sevgililer dönmeyecekler. Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden. Bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden YAHYA KEMAL BEYATLI Share this post Link to post Share on other sites
nurulhak 22 Report post Posted September 4, 2009 Kesme nevânı içine salsalar da keder, Kırılsa gönül medd-ü cezr ile, hepsi geçer.. hepsi geçer... Share this post Link to post Share on other sites
Demet Keskin 27 Report post Posted September 12, 2009 SONBAHAR Fânî ömür biter,Bir uzun sonbahâar olur. Yaprak, çiçek ve kuş dağılır, târümâr olur. Mevsim boyunca kendini hissettirir vedâ; Artık bu dağdağayla uğuldar deniz ve dağ. Yazdan kalan ne varsa olurken haşır neşir. Günler hazinleşir, geceler uhrevileşir; Teşrinlerin bu hüznü geçer tâ iliklere. Anlar ki yolcu yol görünür selviliklere. Dünyanın ufku gözlere gittikçe târ olur. Her gün sürüklenip yaşamak rûha bâr olur. İnsan duyar yerin dile gelmiş sükûtunu; Bir başka mûsikîye geçiş farz eder bunu. Teslim olunca va'desi gelmiş zevâline, Benzer cihâna gelmeden evvelki hâline. Yaprak nasıl düşerse akıp kaybolan suya Rûh öyle yollanır uyanılmaz bir uykuya: Duymaz bu anda taş gibi kalbinde bir sızı; Fark etmez anne - toprak ölüm mâcerâmızı. Share this post Link to post Share on other sites
Demet Keskin 27 Report post Posted September 14, 2009 KAR ŞİİRİ Karın yağdığını görünce Kar tutan toprağı anlayacaksın Toprakta bir karış karı görünce Kar içinde yanan karı anlayacaksın Allah kar gibi gökten yağınca Karlar sıcak sıcak saçlarına değince Başını önüne eğince Benim bu şiirimi anlayacaksın Bu adam o adam gelip gider Senin ellerinde rüyam gelip gider Her affın içinde bir intikam gelip gider Bu şiirimi anlayınca beni anlayacaksın Ben bu şiiri yazdım aşkın çeşidi Öyle kar yağdı ki elim üşüdü Ruhum seni düşününce ışıdı Her şeyi beni anlayınca anlayacaksın Share this post Link to post Share on other sites
Demet Keskin 27 Report post Posted September 15, 2009 DENİZ TÜRKÜSÜ Dolu rüzgârla çıkıp ufka giden yelkenli! Gidişin seçtiğin akşam saatinden belli. Ömrünün geçtiği sâhilden uzaklaştıkça Ve hayâlinde doğan âleme yaklaştıkça, Dalga kıvrımları ardında büyür tenhâlık Başka bir çerçevedir, git gide, dünyâ artık. Daldığın mihveri, gittikçe, sarar başka ziyâ; Mâvidir her taraf, üstün gece, altın deryâ... Yol da benzer hem uzun, hem de güzel bir masala O saatler ki geçer başbaşa yıldızlarla. Lâkin az sonra lezîz uyku bir encâma varır; Hilkatin gördüğü rü'yâ biter, etrâf ağarır. Som gümüşten sular üstünde, giderken ileri, Tâ uzaklarda şafak bir bir açar perdeleri... Mûsıkîsiyle bir âlem kesilir çalkantı; Ve nihâyet görünür gök ve deniz saltanatı. Girdiğin aynada, geçmiş gibi dîğer küreye, Sorma bir sâniye, şüpheyle, sakın: "Yol nereye?" Ayılıp neş'eni yükseltici sarhoşluktan, Yılma korkunç uçurum zannedilen boşluktan! Duy tabîatte biraz sen de ilâh olduğunu, Rûh erer varlığının zevkine duymakla bunu. Çıktığın yolda, bugün, yelken açık, yapyalnız, Gözlerin arkaya çevrilmeyerek, pervâsız, Yürü! Hür mâviliğin bittiği son hadde kadar!... İnsan, âlemde hayâl ettiği müddetçe yaşar. Share this post Link to post Share on other sites
Demet Keskin 27 Report post Posted September 16, 2009 OTUZBEŞ YAŞ ŞİİRİ Yaş otuz beş! yolun yarısı eder. Dante gibi ortasındayız ömrün. Delikanlı çağımızdaki cevher, Yalvarmak, yakarmak nafile bugün, Gözünün yaşına bakmadan gider. Şakaklarıma kar mı yağdı ne var? Benim mi Allahım bu çizgili yüz? Ya gözler altındaki mor halkalar? Neden böyle düşman görünürsünüz, Yıllar yılı dost bildiğim aynalar? Zamanla nasıl değişiyor insan! Hangi resmime baksam ben değilim. Nerde o günler, o şevk, o heyecan? Bu güler yüzlü adam ben değilim; Yalandır kaygısız olduğum yalan. Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız; Hatırası bile yabancı gelir. Hayata beraber başladığımız, Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir; Gittikçe artıyor yalnızlığımız. Gökyüzünün başka rengi de varmış! Geç farkettim taşın sert olduğunu. Su insanı boğar, ateş yakarmış! Her doğan günün bir dert olduğunu, İnsan bu yaşa gelince anlarmış. Ayva sarı nar kırmızı sonbahar! Her yıl biraz daha benimsediğim. Ne dönüp duruyor havada kuşlar? Nerden çıktı bu cenaze? ölen kim? Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar? Neylersin ölüm herkesin başında. Uyudun uyanamadın olacak. Kimbilir nerde, nasıl, kaç yaşında? Bir namazlık saltanatın olacak, Taht misali o musalla taşında. CAHİT SITKI TARANCI Share this post Link to post Share on other sites
Demet Keskin 27 Report post Posted September 17, 2009 TUTSAM ELLERİNDEN AĞLARSIN Tutsam ellerinden ağlarsın. Benek benek büyür karanlığım. Nokta nokta korkutur seni. Tutsam ellerinden ; ağlarsın Toprak kokar avuçlarım , kan kokar. Ben hoyrat gecelerde boy atmış fidan, Boz bulanık sularda yıkanmış , arınmışım. Geceleri çok yakınım yıldızlara, Işığa çıkınca bir karışım. Tutsam ellerinden ağlarsın. Doğduğum köyü bir bilsen. Gece gecemden büyük, Acısı acımdan derin. Tutsam ellerinden , üşür ellerin! Share this post Link to post Share on other sites
furkan-NFK 4 Report post Posted September 17, 2009 BAŞÖRTÜSÜ Ne demekmiş “Yasak! ” İşiniz mi kalmadı Yapacak? Ne diye karışırsınız Saçımıza-başımıza, Bizi oyuncağınız mı sandınız Bakıp yaşımıza? Sebebini anlatamayacağınız Çocukça bir devrin hevesinden Karşınızdaki en güzel portreleri Mahrum ettiniz çerçevesinden! Kim demiş, ki: “Başörtüsüydü o! ” Başımızın -renk renk- Süsüydü o! Altında saçlarımız, Arkadan, ne hoş sarkardı; Kimimizde -örgü örgü- sarmaşıklaşır... Kimimizde, su olup akardı! Şu, bu nâmına “Yasak! ” demiş Bulundunuz, tezelden; Ne olurdu, anlasaydınız biraz da, Güzellikten, güzelden! Siz, bizden değilsiniz, Tanımıyoruz hiç birinizi, Çekin başımızdan Ellerinizi! Bir gericilik tutturmuşsunuz; Gericilik değil, Türk'ün köy modasıdır bu... Üstelik, ninemizin başımızda Taşıdığımız hatırasıdır bu! Dediniz: “Çıkacak başınızdan Başörtünüz! ” Alın -öyleyse- onunla Yüzünüzü örtünüz! Arif Nihat Asya Share this post Link to post Share on other sites
Demet Keskin 27 Report post Posted September 18, 2009 BİR UMUT Yorgunsun,uzaklardan gelmişsin; Yitirmişsin neyin varsa birer birer. Bir sağlık,bir sevinç,bir umut... Onlar da neredeyse gitti gider. Dost bildiğin insanların yüzleri Aynalar gibi kapkara. Suyu mu çekilmiş bulutların? Dönmüşsün kuruyan ırmaklara. Taşlara düşen saat gibi, Ne artı, ne eksi. Bir sağlık,bir sevinç,bir umut Hikaye hepsi. CAHİT SITKI TARANCI Share this post Link to post Share on other sites
Demet Keskin 27 Report post Posted September 21, 2009 ..::TOPRAK ALIR BASAR YÜREĞİNE::.. Gecenin siyahı karışmış saçlarına.... Gözlerin yıldızlar kadar parlamakta...Çok dokunasım var onlara...Bilsen ne kadar hasretim ben onlara...Vücut dilim LâL olmuş,kalbimden konuşuyorum seninle... Uyut beni , sar geceye ve en güzel ninnilerini söyle..... . Yalnızlık limanından demir almış ,kürek çekiyorum sevda okyanusuna...Bir ruh misali dolaşıyorum ortalarda...Siyah-beyaz fotoğraftan çıkmışım adeta...Gölgem küsmüş bana...Boğuluyorum karmakarışık duygularda... . Keşke olsan yanımda..Dokunsan tel tel saçlarıma..Acılarım,çilem yazılı onlarda..Huzur bulsam varlığınla ...Bir umut coşuyor içimde,belki gelirsin diye... . Hiç üzülmem gelmesende.Benim sevdam ebediyete...Benim sevdam öteler ötesine... Sen bana dokunamasanda toprak dokunur merak etme. TOPRAK ALIR BASAR YÜREĞİNE...!! TOPRAK ALIR BASAR YÜREĞİNE...!!!!!! (MİRAÇ KESKİN-26.07.2009-00:18) (KIZIM) Share this post Link to post Share on other sites
Demet Keskin 27 Report post Posted September 23, 2009 SİLA AŞKTIR Ülkedeki kuşlardan ne haber vardır Mezarlıklardan yükselen bir bahar vardır Aşk celladından ne çıkar madem ki Yar vardır Yoktan da vardan da Öte bir var vardır Hep suç bende değil Beni yakıp yakan bir nazar vardır O şarkıya özenip söylenecek mısralar vardır Sakın kader deme Kaderin üstünde bir kader vardır Ne yapsalar boş Göklerden gelen bir karar vardır Sezai Karakoç Share this post Link to post Share on other sites
Demet Keskin 27 Report post Posted September 24, 2009 Korkuyla Umut Arası Bilinmeyene yürümek garipti Hayat belki de Bilinmeyene yürümekten ibaretti Bir sonraki Atılıp atılamayacağı bilinmeyen bir adımın Götürüp götüremeyeceği bilinmeyen bir yolun Sonundaki bilinmeyenlerden oluşuyordu herşey Ve hiçbirşeyi önceden bilmek mümkün değildi Aslında yürütülmekti sonunu bilmeden yürümek cesur atılmalıydı adımlar korkuyla umut arasında Güneş açar ya da yağmur yağardı. Deprem ne zaman nereyi yıkar belli olmazdı En iyisi hazırlıklı olmaktı herşeye Umudu ve korkuyu elden bırakmadan... Kimin ne zaman, nerede, ne kadar olacağı belli olmadan. Önemli olan bir yerlerde olduğumuz sürece oranın hakkını vermek ve geride birşeyler bırakmaktı. Bir iş, bir eser ya da bir iyilik, Belki de kıyamet son iyilik yapıldıktan sonra kopacaktı. Uğur Arslan Share this post Link to post Share on other sites
Demet Keskin 27 Report post Posted September 25, 2009 BAYRAK Ey,mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü, Kızkardeşimin gelinliği,şehidimin son örtüsü! Işık ışık, dalga dalga bayrağım, Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım. Sana benim gözümle bakmayanın mezarını kazacağım. Seni selamlamadan uçan kuşun yuvasını bozacağım. Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder... Gölgende bana da, bana da yer ver ! Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar. Yurda ay yıldızın ışığı yeter. Savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün. Kızıllığında ısındık, Dağlardan çöllere düşürdüğü gün. Gölgene sığındık. Ey, şimdi süzgün, rüzgarlarda dalgalan; Barışın güvercini, savaşın kartalı... Yüksek yerlerde açan çiçeğim; Senin altında doğdum, Senin dibinde öleceğim. Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim: Yer yüzünde yer beğen ! Nereye dikilmek istersen, Söyle, seni oraya dikeyim ! Arif Nihat Asya Share this post Link to post Share on other sites
Demet Keskin 27 Report post Posted September 26, 2009 ADIN SENİN Saçlarına can veren yıldızlar nerde gülüm Hangi ferman dokundu bakışlarına senin Belki sahrada değil, şimdi göklerde gülüm Taşıyor bulutları gözlerinde, nazenin Senin her kirpiğinde bir dervişin ahı var Muhteris aynaların eskidiği yerdesin Yüzünde en çaresiz devlerin günahı var Zamanı sonsuzluğa bağlayan mahşerdesin Divan-ı harbe giden yiğitlerin ardında Kanayan kitaplara gül götüren yağmurum Hüznü bir tabut gibi buluyorum derdinde Senin toprağın için çırpınıp ağlıyorum Memnu bir zerrin kadar edalı ve soylusun Gamzelerinde nazlı kıvılcımlar gizlenir Bağbozumunda bile yediveren boylusun Gün olur ki, kalbinde gözlerin filizlenir Bu sevda dayanılmaz bir ağıttır zülfünde Rüzgarın her busesi içimde kurşun olur Yıldız kayar, ay susar geceye güldüğünde Dağda çiğdem solarken çölde ceylan vurulur Ben bu yol ayrımında sensiz olsam ne çıkar Kahra göçen kuşların kanatlarında kaldın Ölümün gözyaşları bir gün hicranı yıkar Tarihe bir sır gibi düşer senin de adın Share this post Link to post Share on other sites
Demet Keskin 27 Report post Posted September 28, 2009 GİDERİM İçimde bir acı fırtına kopar Bulutlarda şimşek çakar giderim Bitmeyen arzular yolumu kapar Çılgın bir sel gibi yıkar giderim Anlarım eşitten farkını farkın Yıllar süren ömrü biter merakın Keder uzak olur; mutluluk yakın Yorgun kafesimden çıkar giderim O an, zaman durur, mekan silinir Sonsuzluğa doğru nefes alınır Ruhum bir damla su, göğe salınır Süzüle süzüle akar giderim Çile denizinin görünür dibi Alır beni yüreğimin sahibi Geceyi süsleyen yıldızlar gibi Ben de, bir meş'ale yakar giderim Birgün utku için, hicran yerine Dalmak için hülya bahçelerine Dostların ıslanmış çehrelerine Son defa, hasretle bakar giderim Nurullah Genç Share this post Link to post Share on other sites
Demet Keskin 27 Report post Posted October 1, 2009 UNUTURSAN BENİ AHIMI ÇEKERSİN Bilirsin ne çok sevdim seni Yoruldum,umutlarım tükendi Gündüzlerimi sardı gecenin matemi UNUTURSAN BENİ AHIMI ÇEKERSİN Tuttuğum dallar kırıldı bir bir Güzel yarınlar elbet gelir Gönlüm özleminle durmaz erir UNUTURSAN BENİ AHIMI ÇEKERSİN Bozuldu gülüstanım oldu tarumar Bitti sevda , gitti yar İçim durmaz her an kanar UNUTURSAN BENİ AHIMI ÇEKERSİN Hiç güzel yüzüne hüzün çöktü mü? Sayfanın en özel yerine kan düştü mü? Bensiz yüreğin hiç üşüdü mü? UNUTURSAN BENİ AHIMI ÇEKERSİN Mürekkebim bitti,kalemim kırıldı Ruh dayanamadı bedenden ayrıldı Güllerim demet demet soldu sarardı UNUTURSAN BENİ AHIMI ÇEKERSİN Can kuşu küstü gönül kafesine Gözüm bakmaz hiç bir şeyin yüzüne Neşeli günlerim boyandı hüzne UNUTURSAN BENİ AHIMI ÇEKERSİN Çilenin en hasını yükledin omuzlarıma Acılarım düştü her tel saçıma EĞER BİR GÜN ÇIKMAZDA KARŞIMA UNUTURSAN BENİ AHIMI ÇEKERSİN 27.07.2009-pazartesi MİRAÇ KESKİN (kızım) Share this post Link to post Share on other sites
Demet Keskin 27 Report post Posted October 2, 2009 YALNIZSIN Bir akşam ışıkların dağlara güldüğünü Bir akşam bulutların seyre döküldüğünü Görürsün hasretiyle sabah ezgilerinin Bir akşam gözlerin ufka dalar pek derin Kuşlar öter, uçuşur yeşil dallara konar Umutlar yaprak yaprak alevlenir de yanar Son mutluluk sesleri dökülür dudaklardan İnsanlar gölge gibi çekilir sokaklardan Rüzgar okşamaktayken anne gibi tenini Gecenin kolları sessizce yakalar seni Anlarsın gözlerinin dolup boşaldığını Anlarsın yalnızlığı ve yalnız kaldığını... Nurullah Gença Share this post Link to post Share on other sites
Demet Keskin 27 Report post Posted October 9, 2009 DAĞLAR Çekmece'den Maltepe'den ileri Gitmemiş Sâdâbâd çelebileri Alem tepesine Alemdağ derler... Böyle bilmiş böyle yazmış eserler. Dağlar var karanlık, dağlar var beyaz. Korka korka eteğinden öper yaz; Ağrıdağ, Babadağ, Gâvurdağ, Ilgaz Kubbelerdir...dolaşır, aşılmaz. Tendürük'te, Kop'ta Palandöken'de Kurtların payı var gelip geçende... Ki alırlar vermek istemesen de! Dağlar var, tahtından inmeyen sultan Dağlar var, yapılmış bundan, buluttan... Dağlar var ki Bingöl, Binboğa, Süphan, Medetsiz'ler, Mor'lar, Nur'lar, Yıldız'lar; Karalar, Kızıllar, Bozlar, yağızlar... Karla dolar 'İmdat' diyen ağızlar; Yollar kesen, haraç alan dağlar var. Bolkarda çamların sakızı damlar... Ve bir yıldız düşer, tutuşur çamlar... Bir kızıl şehrâyin olur akşamlar... Tacı olan, tahtı olan dağlar var. Tüter Sarıçiçek, burcu burcudur, Akşamlar ya mor, ya turuncudur. Ve kışın dünyanın öbür ucudur... Sarkarken Cudinin karları dal dal Bağdaş kuradursun yollara Karhal! 'Ferman padişahın, dağlar bizimdir;' Dedi yerde bir kurt, gökte bir kartal. Dönmez misiniz ey yolda kalanlar; Yolcular, garipler, garip çobanlar; Allahüekberde tekbir alanlar? Ovalar, konaklar, yollar aşırı Birbirini selamlayan dağlar var. Dağlar var, batının yangınında kor... Dağlar var; adları Nemrut, Balahor... Kayışdağ kim, alemdağ kim oluyor? Lakin ufukları görünce yoksul Dağ yerine kubbe yapmış İstanbul; Kurşun şamdanlarda mumlar fildişi... Ki pırıltıları sularda pul pul. ARİF NİHAT ASYA Share this post Link to post Share on other sites
Demet Keskin 27 Report post Posted October 11, 2009 AYIN GÜLE SERENADI l ey imtiyazlı güzel, uyan derin uykudan hatırla bülbüllerin divane olduğunu dün sabah seni görüp çarpılmış gökte güneş önce anlayamamış ona ne olduğunu gönderince kalbime ışığını bu gece bildim bütün aşkların bahane olduğunu şimdi ben de garip bir haldeyim, biçareyim şaşırdım ayın kime pervane olduğunu ll rüzgarı senin için öpüyor dudaklarım bal rengine boyuyor yolları senin için dehlizlerin dumanlı, küflü karanlığından aydınlığa çekiyor kulları senin için misk-ü amber kokuyor çölün kalbinde zaman sim-ü zerle süslüyor kumları senin için senin için ırmağa karışıyor denizler can meyvesi kırıyor dalları senin için lll bülbül yine mey’ustu; vatan virandı gülüm uğrunda hayallerim bile yıprandı gülüm Mecnun dahi Leyla’yı anmaz oldu yürekten güzeller güzeliydi; hani sultandı gülüm yaşamak, sonsuzluğu tattı avuçlarından ölüm tomurcuklandı; kabir uyandı gülüm bir kafdağı kalmıştı varlığından bihaber seni görünce, o da tutuşup yandı gülüm Nurullah Genç Share this post Link to post Share on other sites
Demet Keskin 27 Report post Posted October 14, 2009 UFUKLAR Rûh ufuksuz yaşamaz. Dağlar ufkunda mehâbet, Ova ufkunda huzur, Deniz ufkunda tesellî duyulur. Yalnız onlarda bulur rûh ezelî lezzetini. Bu ufuklar avutur rûhu saatlerce, fakat Bir zaman sonra derinden duyulur yalnızlık. Rûh arar kendine bir rûh ufku. Manevi ufku pek engin ulu peygamberler - Bahsin üstündedir onlar- lâkin Hayli mes'ud idiler dünyâda; Yaşıyorlardı havârileri, ashâbıyle; Ne ufuklar! Ne güzel rûh imiş onlar! Yârab! Annemin na'şını gördümdü; Bakıyorken bana sabit ve donuk gözlerle, Acıdan çıldıracaktım. Aradan elli dokuz yıl geçti. Âh o sâbit bakış el'an yaradır kalbimde, O yaşarken o semâvî, o gülümser gözler Ne kadar engin ufuklardı bana; Teneşir tahtası üstünde o gün, Bakmaz olmuşlardı artık bu bizim dünyâya. Yaşıyan her fânî Yaşıyan rûh özler, Her sıkıldıkça arar, Dar hayâtında ya dost ufku, ya cânan ufku. YAHYA KEMAL BEYATLI Share this post Link to post Share on other sites
Basmacı 1 Report post Posted October 16, 2009 Bu vatan toprağın kara bağrında Sıra dağlar gibi duranlarındır. Bir tarih boyunca onun uğrunda Kendini tarihe verenlerindir... Tutuşup kül olan ocaklarından, Şahlanıp, köpüren ırmaklarından, Hudutlarda gaza bayraklarından, Alnına ışıklar vuranlarındır... Ardına bakmadan yollara düşen, Şimşek gibi çakan sel gibi coşan, Huduttan hududa yol bulup koşan, Cepheden cepheyi soranlarındır... İleri atılıp sellercesine, Göğsünden vurulup tam ercesine, Bir gül bahçesine girercesine, Şu kara toprağa girenlerindir... Tarihin dilinden düşmez bu destan, Nehirler gazidir dağlar kahraman, Her taşı yâkut olan bu vatan, Can verme sırrına erenlerindir... Gökyay ’ım ne yazsan ziyade değil, Bu sevgi bir kuru ifade değil, Sencileyin hasmı rüyada değil, Topun namlusundan görenlerindir... Orhan Şaik Gökyay Ala gözlü nazlı dilber Seni kandan sakınırım Kandan değil hey efendim Seni candan sakınırım O yana bu yana bakma Beni ateşlere yakma Elini koynuna sokma Seni senden sakınırım Gevheri der ben bir merdim Yüreğimden çıkmaz derdim Sen bir kuzu ben bir kurdum Seni benden sakınırım Gevheri :) :) :) :) :) :) Share this post Link to post Share on other sites
Demet Keskin 27 Report post Posted November 6, 2009 SESSİZ GEMİ Artık demir almak günü gelmişse zamandan, Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan. Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol; Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol. Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli, Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli. Biçare gönüller. Ne giden son gemidir bu. Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu. Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler; Bilmez ki, giden sevgililer dönmeyecekler. Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden. Bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden YAHYA KEMAL BEYATLI Share this post Link to post Share on other sites
Demet Keskin 27 Report post Posted November 20, 2009 BEN AŞKI SATIN ALDIM ben aşkı bir üveyikten satın aldım,yaşım onaltı o zamanlar bakır rengindeydi dağlar daha şıvan düşmemişti böğrüme daha deli deli esmemişti ruzigar kalbim acıya düşmemişti sanırdım bütün ırmaklardan koşacaktım halayda delikanlı başı olacaktım bıyıklarım yeni terlemişti gurbeti ismail dayımın gönderdiği kuru üzüm ve fıstık'nan bir de istanbul fotoğraflarından tanımıştım hey deli yanım! türkülerim ince gül dalım gönül közüm verdiğim sözüm ne zaman duman olsa munzur'un doruklarında kalırdı gözüm aradabir durup fırat'a bakışım ve yanımdan ayırmadığım bir üveyikten satın aldığım aşkım yani ahretlik gülüyordum istanbulu fotoğraftan vurgunu üveyikten biliyordum bir zemheri akşamında oturtup tandırın karşısında babam oğul yürü, dedi yürüdüm topak oldu babam,acıdan yundu gözleri yalınız bir ''ah''etti anam sessizce ırmağa düştü sözleri yürüdüm terleyen bıyıklarım şahin bakışım ve yıldızlı gecelerimden birinde canım üveyikten satın aldığım halis aşkım geride kaldı ormanlar gördüm ağaçlar gördüm dallarında adamlar asılıydı ipince fidanlar ipil ipil kan sızardı dudaklarından baykuşlar gecenin koyukatmer al basması karanlığına karşı nasıl da gülüyorlar nasıl da gülüyorlardı hani benim yıldızım hani şehla bakışım hani sazım ve halıs aşkım dağlardan geliyorum ben fıratın doğduğu yerden gönle aktığı yerden serin göze başından soğuk bulgur aşından dağlardan geliyorum ben aşkın doğduğu yerden hey! yusuf'un kuyusundan eyyub'un sabrından geliyorum etmeyin elemeyin ben istanbulu fotoğraftan vurgunu üveyikten belliyorum hani benim yıldızım hani şehla bakışım hani sazım ve bir üveyikten satın aldığım halis aşkım hey anam ne aynam ne tarağım ne sedef çakım ne tesbihim ne mintanım bir han odasında akşam alacası değip geçerken böğrüme yavaşça önüme düştü alınyazım kim tutar kaldırır başımı yerden kim dinler türkülerimi bozlağımı sazımı bir duan olaydı ah, yanıbaşımda iki çift lafın bir tas ayranın bir dağ soluğun entarine yapışmış kalmış bir yayla çimenin bir tesbih böceğin bir avuç toprağın bir küçük taşın bir tel saçın alyazmanın altından hey anam akşam indi kırıldı sazım istanbulda haramiler sokağında bir han odasında yavaşça önüme düştü alınyazım hani benim yıldızım hani şehla bakışım hani dağlara verdiğim aşkım akşam dediğim ana istanbulda ay karanlık yürek pustur bir de hikayesi var kanadı kırık martıdan dinlediğim: çok önceden zebaniler yakıp geçerken şehri üç damla baldıran zehri üç damla hıyanet dökmüşler mavi denize üç martıyı boğmuşlar herşeyi gördüler diye akşam dediğim dam aralıklarından han bacalarından kaçıp giden güneşin vurması değil mi taa dağlara, dağlarıma değil mi ana yani akşam dediğim isli han odasında bir ben bir viranşehirli yakup bir de çaykaralı musa üç bardak çay hatrına üç gurbet türküsü değil mi uçurduğumuz üç damla baldıran zehri değil mi ana akşam dediğim buradan bu halis aşkımı bir han kirasına sattığım hovarda istanbuldan aranan bütün overlokçular sıraütücüler adına budur havadisim hatırladığın ne bulgur tadı ne bir çiçek ne bir isim ben gündüzleri müslüm gürses dinlemeye geceleri han odasında alınyazımı görmeye hüküm giymişim yine de ana ana yine de öperim gözlerinden dağlarımın çimenimin ve kanayan gençliğimin öperim hepsinin tekmil gözlerinden bıyıkları yeni terleyen gençliğimin adına ana can ana yaran ana oyy ana hani benim yıldızım hani şehla bakışım hani sazım bir üveyikten satın aldığım halis aşkım ben aşkı bir üveyikten satın aldım,yaşım onaltı o zamanlar bakır rengindeydi dağlar daha şıvan düşmemişti böğrüme daha deli deli esmemişti ruzigar kalbim acıya düşmemişti sanırdım bütün ırmaklardan koşacaktım halayda delikanlı başı olacaktım bıyıklarım yeni terlemişti Share this post Link to post Share on other sites