AKSİYON SERİSİNDEN: İNKILAP ABİDELERİ (1)
Heykel:
İnkılap abidesi olarak heykeli seçtik. Bir (emrivaki) işi… Heykelin mahiyeti üzerinde düşünülmüş, güzellik telakkimize uyup uymadığı muhakeme edilmiş, şartlarile şartlarımız arasında tenasüp aranmış değildir. Madem ki garblılaşıyoruz, orada da heykel var, niçin bizde de olmasın?
İnkılapların müşterek kanunu :
-İnkılabın madde halinde ilk abidesi, kaskatı gövdesiyle vatan bütünüdür.
•
Bir kasaba… İçinden bulanık bir su geçiyor… Ayakta durabilmek için üstüste abanmış kerpiçten evler… Arnavut kaldırımı, tek cadde… Caddede serbest kanalizasyon cereyanı, kemikleri ince bir deri yaldızile örtülü beş on sığır ve bir heykel… Bu levhadaki tüyler ürpertici tezadı görmemek kabil değildir.
Ölçü:
Bu çerçeve içinde bir inkilabın abideleşme ihtirası, maddeyi tedricen canlandırmak, beslemek ve yenileştirmekten başka bir şey olamaz.
Heykeli kim yapar?
Heykelin dini mahiyeti bir yana, heykeli milli sanatkar yapar. Eğer heykeli yapabilecek milli sanatkar yoksa, heykel de yok demektir.
Bir inkılabın en mahrem fikir ve heyecan ifadesini canlandırmak için Avrupadan mütehassıs getirmek, bizzat inkılabı yapmak için mütehassıs getirtmeğe müsavidir.
Ölçü:
Milli benliğin biricik ifade aleti olan güzel sanatlarda yabancı mütehassıs olamaz.
11 Mart 1939
AKSİYON SERİSİNDEN: İNKILAP ABİDELERİ (2)
Dikilen heykellerde fikir ifadesi:
Yabancı sanatkarlar eliyle dikilen heykellerde fikir ifadesi, alaminut vesika fotoğrafı seviyesindedir. Yabancı sanatkar taşa fikir hakkini bilse de, ruhunu tanımadığı bir hadiseyi heykelleştirirken onu fikirsiz bırakmış, onda, başka başka pozlar ve kılıklarda aynı kalıbı çıkartmaktan başka bir ifade bulamamıştır. Her yerde üstünkörü bir benzerlikle vesika fotoğrafı teşhir edilen tek şahsın, basit bir gardrop nevileri içinde ifadesi… Asker o, sivil o, atta o, ayakta o, kalpaklı o, başı açık o, ve hep aynı çehreyle… İşte dikilen heykellerde biricik fikir ifadesi!
Ölçü:
Bir inkılabın abidesi, Şefinin üstünkörü bir benzerlikle vesika fotoğrafını çıkartmak değil, inkılabı şahıs resmi gerisinde tefsir etmek işidir.
Dikilen heykellerde sanat kıymeti:
Sıfır… Bunu keskin bir bedahet halinde duymak için, orta bir selim akıl sahibinin Avrupada, hatta Balkanlarda bir kaç ay dolaşması yeter. İçinde (vatan) kelimesinden başka nesne bulunmıyan bir manzumede sanat kıymeti neyse, standardize bir çehre tekrarından gayri ifadesi olmıyan bu heykellerde de aynı şey! Bu hususta kendi fikrimi bir yana bırakayım da size bir Avrupalı muharririn görüşünü bildireyim. O Avrupalı ki, fikirlerini mizana vurmadan kabul etmek, kanunlaşmış bir adetimizdir. (Antonio Aniante) adında bir İtalyan muharriri, (Mustafa Kemal) isimli eserinin 140-141 inci sayfasında diyor ki:
« Türklerin birkaç Avrupalı heykeltraşa yaptırdıkları eserler, sanat kıymeti bakımından birer faciadır. Zaten bu heykeltraşlar hakiki sanatkarlar değil, her tarafta ayni işi yapan sanat bezirganları. Bu heykellerde tek şahıs, kah ihtiyar bir paşa, kah bir mahkeme mübaşiri halinde tasvir ediliyor. Yarının Türkleri bu eserlere karşı harekete geçeceklerdir.»
Ölçü:
Elde bir güzellik ve kıymet miyarı bulunmaksızın inkılap mevzuunda bir sanat eserini benimsemek, sanat tarihine karşı mesuliyetlerin en ağırını yüklenmektir.
12 Mart 1939
AKSİYON SERİSİNDEN: İNKILAP ABİDELERİ (3)
Heykellere sarfedilen para :
Memleketin en salahiyetli müessesesindeki mimarlar heyetinden, en uzak vilayetimizde 100,000 liralık bir abidenin icabettireceği masrafları öğrendim. Kazma işi, betonerme kaideler, taş malzeme, nakliye, el emeği, inşa iskeleleri, figür taşları, tunç figürler ve saire olmak üzere bütün masraf 35,000 liradır. Buna heykeltraşın şahsî masrafları ve fikir hakkı olarak 15,000 lira daha eklersek 50,000 lira eder. Geriye kalan ikinci 50,000 lira gölge fikir ücretidir. Son günlerde heykel, milli ellere geçmiye başladıktan sonra da, ağabeylerimiz Avrupalılardan kalma pahalılık modası devam etmiştir. Bir heykeltraşın tek eseriyle kazanacağı parayı kazanmak için en iyi romancı ve piyes muharriri 250, en iyi şair 1000 cilt eser vermeğe mecburdur.
Ölçü:
Bellibaşlı bir mahiyeti olan sanat eserini öderken, işi bütün inceliğile tanımak ve fikir hakkını, öbür sanatlarla mütenasip biçmek şarttır.
İşte inkılap abideleri üzerinde, düne, bugüne, ve yarına ait bütün ölçülerile iş teşhisi!
13 Mart 1939)
(Çerçeve 1, Büyük Doğu Yayınları, 3. Baskı / s. 58-62)