BİR CEMİYETİN TARİFİ
Trende dikkat ediyorum; yolcular tarafından yapılması mümkün bazı hareketlere karşı şu ihtar levhaları:
– «Vagonların içine tükürmeyiniz!»
-«Pijama ve gecelikle dışarıda dolaşmayınız!»
Ve ancak tek kişinin girmesine mahsus hücrelerde şu levha:
-«Burasını pis görmek istemiyorsanız pis bırakmayınız!»
Vapurda dikkat ediyorum:
-«Kamaralarda uyumayınız!»
Tiyatroda dikkat ediyorum:
-«Temsil esnasında fındık fıstık yemeyiniz!»
Sokakta dikkat ediyorum:
-«Eşekler abdesthanesinde abdest bozmayınız!»
-«Yerlere süprüntü atmayınız!»
Mağazada dikkat ediyorum:
-«Veresiye alışveriş teklifinde bulunmayınız!»
Herbiri ayrı ayri, son derece tabiî bir ihtar gibi görünen bu işaretlerin topyekun ifadelendirdiği, topyekûn hareket tarzını çerçevelediği tip kalabalığını düşünelim:
Vagonların içine tüküren, dışarıda pijama ve gecelikle dolaşan, pis görmek istemediği hücreleri pis bırakan, vapur kamaralarında uyuyan, tiyatroda fındık fıstık yiyen, eşekler abdesthanesinde abdest bozan, kaldırımlara süprüntü atan, veresiye alış-veriş teklifinde bulunan bazı insanlar…
Demek ki, bu cemiyete mensup bir kısım insanların en iyi tarifi trenlere, vapurlara, tiyatrolara, sokaklara ve mağazalara astığımız ihtar levhalarında…
29 Nisan 1943
(İstanbul’a Hasret, Büyük Doğu Yayınları, 1. Baskı / s. 83-84)