ÇİLE
Bedahet hissi, Peygamberlik makamının aslî ve mutlak sahibinin buyurdukları gibi “kalbde bir nur”dur ve izahın üstünde bir şeydir.
Mevlâna der ki:
– Sarayda gece… Sultanlar uykuda… Zindanda gece… Mahpuslar uykuda…
Yani saadette ve felâkette, kimsenin hiçbir şeyden haberi yok… Hepsi gaflette birlik…
Bir şeyi bedahetle bilir, akılla ararız. Bedahet hissimiz olmasaydı akıl tek şey anlayamazdı. Bedahet öyle bir histir ki, akıl ona köle diye verilmiştir.
Akıl hiçbir şeye inanmaz; onda inanma hassası yoktur. O inanılanın arkasından gelen bir hesap memurudur.
Aklın sâf vahidi, vâhid içinde anlamak iktidarı da yok… Nisbetlerin ölçüsü olan akıl, 1’i 2’leştirmeden anlayamaz ve kendisinde bütün nisbetlerin berhava olduğu sonsuz mücerredi kavrayâmaz.
Sâf vahidi idrak, ruhun işi… Onda da hesap yok, kabul etmek var…
Hızlı hızlı tespih çeken bir velî’ye sorarlar:
– Tespihte ne arıyorsun?
– Gafleti arıyorum!..
Gaflet… Sırasına göre belki en büyük nimet… Fakat esasta zehirlerinzehiri…
Ey müslüman, sana düşen nimetse sadece çile… Uyumamak ve düşünmeye memur olmak… Bu çile kapısından erişilecek dünyayı bilseydin, yatağını ve yorganını satardın!
[Mümin-Kafir (Vecdimin Penceresinden), Büyük Doğu Yayınları, 7. baskı / s. 61]