FATİH ŞÖYLE DESE…
Kendi iddianız ve tâbirinizle, İstanbul fethinin 500 üncü yıl dönümünü kutlamaya hazırlanıyorsunuz.
Ne yüzle buna hazırlandığınızı, ne bakımdan bu fethin topraklarında irfan ve zevk varisliği hakkına liyakat iddia edebildiğinizi sormak isterdim!
Fethin 500 üncü yıl dönümüne kadar ya şu üç suale cevap hazırlayın; yahut aynı sualleri ışıklı ilânlar halinde göklere nakşetmek cesaretini gösterin! Buyurun:
1 —Fethi hemen tâkib eden ilk asır içinde Türk medeniyetinin kurduğu Süleymaniye kubbesine bitişik olarak, 400 sene, teneke evlerde nasıl oturabilirsiniz? Sonra da aynı teneke evlerin kenarında (kübik) mimarî paçavralarından pöhpöhleme merkezleri kurmaktan nasıl utanmadınız?
2 —Fethin, bir hilâl ilâvesiyle, garb dünyasına karşı şark muzafferiyetinin remzi diye yükselttiği Ayasofya camiini, nasıl, nasıl, nasıl (müze) yapabildiniz? Bu, bizzat beni, başımdaki sorgucu çıkarıp “ecnebi malıdır!” diye bir yafta takıp (müze)ye koymaktan farklı mı oldu?
3 — Ve 500 üncü fetih yıldönümü gelince, bir köşeye 50 paralık bir (büst) ümü diktikten sonra, karşısında (söylev) ve (demeç) vermekten başka elinizden ne gelebilecek?..
13 Eylül 1946
(Çerçeve 2, Büyük Doğu Yayınları, 2. Baskı / s. 91)