KURTULUŞ
Şu, her sene tekrarlanan ve kutlanan kurtuluş yıl dönümleri… Bunun ismi kurtulmak değil, bir türlü kurtulamamaktır.
Bu törenler, belli başlı bir zümrenin sadece ilâhi inayetle kendi kendisini kurtarmış olan Türk Milletine karşı her defa ve her vesileyle, “bak seni kurtaran benim; bana minnettar ol ve borcunu unutma!” gibilerden yaptığı bir istismar işi olarak başlamıştır ve hele 50 yıl sonra katiyen lüzumsuz, faydasız, hattâ ruhiyat bakımından kötü ve zararlı hale gelmiştir.
Şunun içindir ki:
İnsanın böyle her sene, kendisine, bir kuvvetli ve zalimin elinden kurtulduğu ân olarak hususî zamanlar seçmesi ve takvimini bunlarla doldurması, onu bütün (aktif) mizacından uzaklaştırıcı ve yalnız (pasif) ve boynu büyük bir encama bağlayıcı, kendisini küçük ve aşağı sürme ukdesinden başka neye delâlet edebilir? Kötürümlüğünden kurtulduğu günü her defa şatafatla tesbid eden, hırsızlıktan beraat ettiği dakikayı her sefer heyecanla kutlayan adam, bu hallere karşı ruhunda, şuuraltında gizli bir mahkûmiyet psikolocyasını taşımış olmaz mı?
Bir felâketten kurtulan adamın geceli gündüzlü Allah’a hamd ve şükretmesi başka; bir de Allah’ın verdiği gerçek ve tabiî hallere döndükten sonra bir türlü aslî şartlara ve o şartların gerektirdiği saadet unsurlarına alışamadan hep kara günlerden kurtulmanın kutlayıcısı olması ve asla Allah’ın nimeti içinde hak ve huzura kavuşamaması başka…
Almanlar Berlin’i Napolyon’un elinden kurtardıkları, Fransızlar Parisi Bismark’ın pençesinden geriye aldıkları, Moskoflar Baltacının Rus işvebazına kapıldığı günleri, her sene kutluyorlar mı? Hayır; zira bu kurtuluş çağrılarından sonraki hallerini o kadar tabiî ve aslî telâkki ediyorlar ki, boyuna bunları hatırlamayı bunları tesbid etmekten başka iş sahibi olmamayı, küçüklük ve aynı hallere daima müsaid bir düşkünlük biliyorlar…
Türk Milleti, kendisini maddi bir düşman istilâsı mevzuunda o kadar kurtulmuş görmek ve bunun aksine o kadar yabancı kalmak ihtiyacındadır ki, bu türlü beylik ve ısmarlama törenler ona kurtulmak değil bir türlü kurtulamamak gibi görünse yeridir.
Gerçek kurtuluş bu türlü kurtuluşlardan kurtulmak ve nailiyetlere lâyık hale gelmekle olabilir.
31 Ağustos 1978
(Çerçeve 5, Büyük Doğu Yayınları, 1. Baskı / s. 185)