KEYFİYETÇİLİK
· Ruhçuluk, ahlâkçılık, milliyetçilik, cemiyetçilik, nizamcılık, müdahalecilik, sermaye ve mülkiyette tedbircilik diye isimlendirdiğimiz dokuz ölçüden her biri, her birine bağlı olduğu gibi, keyfiyetçiliğimiz de, ölçülerimizden teker teker hepsine ve hususiyle şahsiyetçiliğimize ilişik…
· Şahsiyetçiliğimiz, nasıl insanlar arasında ibdâ çilesi çeken sınıfı imtiyazlandırma dâvasından ibaretse, keyfiyetçiliğimiz de, insanî verim çerçevelerini, üstün bir kıymet hükmüne bağlama işi…
· Keyfiyetçilik; bütün insanî verim şubelerinde, (çok)tan ziyade (tek)in kanunları üzerinde derinleşmek; her iş vâhidini, onu saran mücerret oluş cevherine göre değerlendirmek dâvası…
· Nabzında, maddî ve manevî her verimin ana cevherine nüfuz etmek kaygısı çarpan keyfiyetçilik, her şeyin, sâf, halis, gerçek ve daimî cephesini arar; ve sâflık, halislik, hakikîlik ve daimîlik çizgilerinin kurduğu dört köşe çerçevedir ki, keyfiyetin tecelli plânını bulur.
· Keyfiyetçiliğin baş usulü, herşeyde ana cevhere nüfuz etmek gayesi bakımından, nâmütenahî bir tecrittir; tecritlerin en soylusundan fışkırıp teşhislerin en ihtişamlısında billûrlaşan bir ruh; ve bu ruhun, en derin mücerretle en katı müşahhası evlendirdiği zemin üzerinde, bütün eşya ve hâdiseleriyle dünya…
· Keyfiyetçiliğimizde herşey, insan ve cemiyet için olduğu kadar, kendisi, kendi sâf cevheri içindir; ve bu iki aidiyet kutbundan hiçbiri, karşılığının zararına inkişaf etmez.
· Keyfiyet, zamanın, kemmiyet de mekânın ressamı olduğuna göre, ruh ve maddeyi birbiri içinde erginleştiren keyfiyetçiliğimizin, ruh ve madde kutupları arasında attığı büyük âhenk köprüsü, sâf şiir, sâf ilim, sâf fikir ve her şeyde sâf ve hakikiyi gösteren bayraklarla donatılmıştır.
· Arap atı, İngiliz kumaşı, İsviçre saati, Alman piyanosu, Acem halısı kendi âleminde neyse; nefasette Türk tütünü, kıymette Türk parası, nizamda Türk ordusu, güzellikte Türk kadını, sağlamlıkta Türk erkeği, sistemde Türk idaresi, incelikte Türk politikası, usulde Türk mektebi, gerçeklikte Türk ilmi, derinlikte Türk tefekkürü, sâfiyette Türk sanatı, imanda Türk ruhu ve her şeyde ve her şubede Türk varlığı o olmalıdır. Gaye budur. İşte, ana hedefleriyle, her unsuru tecritlerin en meçhul iklimlerinden avlanıp, teşhislerin en malûm yuvalarına oturtulan keyfiyetçilik dâvamız…
· Keyfiyetçiliğimizin birinci derecede düşman tanıdığı görüş ve usûl, (Damping)çilik zihniyeti; ve bir zamanlar komünizma plânında görüldüğü gibi, ruhunu kaybetmiş madde ve kemmiyet cümbüşlerine inanmak dalâletidir.
· Bugün Amerika, bütün iş şubeleriyle, keyfiyeti ikinci plâna alan muazzam bir kemmiyet köpürüşü; Avrupa da, kemmiyete mağlûp hazin bir keyfiyet çöküşü…
· Keyfiyet olmadan kemmiyet, milyonların sıfıra darbına müsavidir.
(İdeolocya Örgüsü, Büyük Doğu Yayınları, 16. baskı / s.392-393)