ÜSTAD’IN GÜNLÜĞÜNDEN
İstanbul Topbaşı Cezaevi’nde çile çektiği günlerinde kaleme aldığı -10 Ocak cumartesi- günlüğünde:
Yeni Sabah Gazetesi ‘nden bir haber okudum:
Kendisine hakkın mukaddes davadan vazgeçmesini söyleyenlere, gözyaşı ve içinde isyan yıldırımlarıyla dönüp, güneşi sağ elime, ayı da sol elime verseler, yine de vaz geçmem! diyen diyen büyük peygamberimizin izinden yürüyoruz!
Millete söz verdik, vicdana söz verdik, Allah’a söz verdik. Eğilmeyiz, dönmeyiz ve dimağımızdaki son hücrenin hayatı baki kaldıkça bu mukaddes davadan vaz geçmeyiz! Diyorlardı.
Gazetede bu satırları okuyunca çok duygulandım ve hıçkırıklarla gazetenin üstüne kapaklanıp ağlamaya başladım.
Gençler! Hakiki gençler!…
Bu adam yolunuza fedadır. Eğer yetişmenizde küçük bir emeğim varsa, bunu ebediyet tapusu kadar kıymetli sayarım.
Bu adam yolunuza fedadır ve siz mevcut oldukça bu topraklarda yaşanmaya değer bir hayat açılmasına ümitle bakılabilir. Gerisi hep kolay, hepbasit: hapis, işkence, ölüm, açlık, sefalet, hakaret, hepsine dayanılır.
Başıboş bir serçenin rasgele bir tohumun bile kaybolmasına meydan vermeyen Allahım, bu gençlerin, böyle gençlerin büyük hasat gününe beni yetiştirsin!..