Ümmetin temel yapısı olan Sahabi diyor ki: “O’nu dinlerken öyle olurdu ki, âdetâ başımızın üstünde, kirpiğimizi kımıldatsak uçup gidecek ışıktan bir kuş varmış gibi mıhlanır kalırdık.”
Sahabînin temsil ettiği vecd ve teslimiyetin zamanla kabuk tutmaya başlamasiyle, meydan yerini, gönül ateşi yerine tüten akıl dumanının kaplaması kaçınılmazdı; öyle de oldu ve ardından, ilk olarak siyasi bir ihtilâf halinde başgösteren ve daima yahudinin güttüğü ayrılık ve aykırılıklar itikadî sapıklıklara yol verdi. Kitapta, “Sünnet ve Cemaat Ehli” anlayışı dışında kalan batıl ve sapık kollar, ilk örneklerinden itibaren tarihî bir geliş halinde teşrih edilir ve günümüze bağlanırken, gaye şöylece ifadesini bulur: Dâva, İslâmı olduğu gibi bulmak, dinin ulvî ve mücerred hakikatini meydana çıkarmaktır; uydurmak ve kendi hakikat vehmine feda etmek değil…
***
İlgili Linkler: