Ben Ve Oğlum

BEN VE OĞLUM

Altıncı çocuğumun dünyaya geldiğini duyan ve benim dünya görüşüme pek dost olmayan bir arkadaş şöyle dedi:

-O kadar çocuk sahibi oluyorsun ki, şu kimseye anlatamadığın dâvayı kabul ettirebilmek için galiba çocuk yetiştirmekten başka çare bulamıyorsun. Muhtaç olduğun kalabalığı, ancak kendi kanından ve mayandan insanlar üreterek bulmaya çalışıyorsun!

Şöyle cevap verdim:

— Çocuklarımın benden olup olmayacağı belli olmaz. Şimdilik vaziyet şu ki, bunlardan en büyüğü, 12 yaşındaki Mehmet, babasının zevkine tam zıt olarak meşin topun peşinde.. Saçlarını Fenerbahçeli Fikret’in üslûbile tarıyor. Yeni doğan Ali de bu cihanın manzarasına, sabahtan akşama ve akşamdan sabaha kadar ağlamakta; aradakiler ise evlâd üzerinde baba nüfuzunun ne müflis bir şey olduğunu her halleriyle ilân etmekte…

Dâvama gelince, o, cemiyette bulamadığımı evlâtlarımdan bekliyecek kadar mahrum olduğu gibi, evlâtlarımda bulamadığımı cemiyetten isteyecek kadar da maliktir. Ötesini sen hesap et ve mutlaka bir gün muzaffer olacağımıza inan!

Parmaklarıyla bütün bir senfoni çalan oğlun Ali, tek kelime söyliyemeden doğumunun 41’inci günü öldü; fakat benim bu dâvayı tam konuşturmaktaki ümidim şimdi buluğ yaşına doğru ilerlemekte.

3.4.1956

(Çerçeve 3, Büyük Doğu Yayınları, 2. Baskı / s.8)

Share

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.