Aza Rıza
AZA RIZA
TRT’de, binbir maskaralık arasında, haftada bir defacık ve birkaç dakikacık Kur’ân okundu mu, müslüman halkta hemen tefsir hazır:
– Aman, ne dindar hükümet! Allah razı olsun!
Halbuki aynı hükümet evvelkinden müdevver “TRT’de Kur’ân” oyununun yanında, yine evvelkilerden müdevver 163’üncü madde fecaatini devam ettirmektedir.
Öteden beri, devlet büyüklerinden biri, meselâ cenaze namazında ellerini dua vaziyetine getirdi mi, hemen yorum:
– Mümin olmasa dua eder mi?
Biz, müslümanlar, seneler ve devrelerce dine edilen hakaretlere alıştığımız için, kırıntı soyundan küçücük bir alâka gördük mü onu büyütüyor ve sahibini birinci sınıf dindar sanıyoruz. O kadar aza razı hale getirildik ki, bizi ipe çeken cellâdın ölümü kolaylaştırmak için ağzımıza bir zeytin tanesi sıkıştırmasına minnet göziyle bakıyoruz. Bilmiyoruz ki, bütün bu gülünç alâkalar birer hain politika oyunudur ve eğer tersinden din istismarcılığına misal aranıyorsa bundan daha daniskası yoktur.
Devlet büyüklerinin, ne Ramazan veya Kurban Bayramı tebrikleri ne de Eyüb Camiinde “mürur-u zaman” belirtici fasılalarla kıldıkları namazlar, İslâmi alâkaları bakımından bir hüccet teşkil edebilir.
Kalbe ve o kalbin neyle dolu olduğunu gösteren (ilke)ler ve (ülkü)lere dikkat etmek lâzım…
Balıkların en ahmağı halinde oltanın iğnesindeki bayat solucan ölüsiyle avlanacak seviyeden kurtulmak…
Dâva budur; ve Kâinata sahiplik müessesesi olan İslâmın aza rızası yoktur!
4 Nisan 1978
(Çerçeve 5, Büyük Doğu Yayınları, 1. Baskı / s. 43)