Kibir-Üstünlük
KİBİR-ÜSTÜNLÜK
Vaktiyle, kendilerini ilerici sayan bazı tipler, beni kötülemek için fikirlerime fikirle karşı çıkmazlardı da şahsıma çatarlar ve bu arada beni kibirlilikle, kendimi büyük görmekle suçlandırırlardı. Meselâ bunlardan hürmetlice biri şöyle demişti bana:
– Sen majüskülle yazılmış bir “BEN”sin!
Başka biri de, (entertip) yerine kasa harflerinin kullanıldığı bir matbaada “Ben” kelimesini terkip eden “b”, “e” ve “n” harflerini tüketecek kadar “ben” lâfını yazdığımdan bahsetmişti.
Efendim ve Mürşidim Esseyyid Abdülhâkim Arvâsi Hazretlerinin evliya sıfatları hakkında muazzam bir sözü vardır:
“- Mevzuunu bulamaz ki, “ben” diyebilsin!..”
Veli, “ben” mefhumunun mevzuunu bulamayacak kadar yükseklerdedir. Fakat biz ki, alçaklardayız ve bu âfetin ahtapot gibi her koliyle sarılıyız, her ân, her fiilimizle Allah’a sığınmaktan ve benlik yılanını ezmeğe çalışmaktan gayri bir cehde mâlik olmamak mevkiindeyiz. Böyleyken ve kendimizi en hakir müminin ayağındaki tozdan daha hakir görmeye çalışırken, başta küfür ve dalâlet örnekleri bulunmak üzere, kibir satanlara, kendilerini bir şey sananlara ve sapıklıkları içinde mağrur ve mes’ut yaşayanlara karşı da mukaddes şeriatten aldığımız emirle tepeden bakmayı ve kırıp dökücü olmayı ihmal edemeyiz. Bu hale de “Ene – Ben” tavrı değil, prensip ve hakikate bağlı (otorite) edası derler ve aradaki ince farkı ancak derin ve gerçek mümin kestirebilir.
Buhara’dan kalkıp gelmiş, herbiri seyyid ve şehzade, irşat isteklilerine “Sizi kendimden başka irşada ehil kimse göremiyorum?” buyuran çoban, büyük veli Zengi Ata kibirli ve benlikçi miydi?
Bu yazıyı, küfür ve dalâlet bedbahtlarından sonra şimdi bana benlikçilik isnadına kalkışan ve sapık yollarını beğenmediğim için çırpınan bazı sözde Müslümanlara ithaf ve hakkımı gerçek ve derin müminlere havale ediyorum.
“Kibirliye kibretmek sadakadır!” hadisinin nuru içinde,” Allah” diyen çobanın ayak tozundan âdi gördüğümüz nefsimizi, kimlerin ve nelerin üstünde kabul ettiğimizi takdir hakkı gerçek ve derin mümine aittir.
Ben dünyanın en üstün adamı olmak isterdim; O’nun ümmetinden en hakir ferde ait dereceyi belirtmek, O’nun ümmetinden olmanın şeref payını göstermek için…
10 Mart 1978
(Çerçeve 5, Büyük Doğu Yayınları, 1. Baskı / s. 5-6)