Kadın-Erkek Eşitliğine Dair
KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİNE DAİR
Aydınlar Kulübü sohbet günlerinden birini Üstadımız doldurmuştu. Konferanstan sonra Laleli civarındaki bir eve gittik. Galiba kulüp başkanı ve o zamanlar tıp doçenti olan Süleyman Yalçın Beyin eviydi. Sonradan amerika’ya gidip, zannederim karaciğer üzerinde çalışmış ve bu dalda profesör olmuştu bu abimiz. Kadınlı erkekli sekiz on kişi vardık bu evde. Bir ara rahmetli Prof. Ayhan Songar’ın eşi Reyhan Hanım, bizim üstatla kadın erkek eşitliği tartışmasına girişmişti. Doğrusu iyi bir tartışmacıydı Reyhan Hanım. Fakat yine de üstadımızla bir münazarada baş etmesi düşünülemezdi. Ama kadın karşısında çok nazik olan üstadımız, cerbezeli ya da demagojik bir çıkış yapamıyordu. Üstadımız tam bunalmış ve çıkış yolu arıyorken, hazirun içinde bulanan emekli bir Vali, Reyhan Hanımı desteklemek niyetiyle, ‘Ama, uzaya ilk önce kadın çıktı.’ şeklinde münakaşanın arasına girivermedi mi? Üstat ‘Allah Allah!… Ondan da önce köpek çıkmıştı uzaya. Şimdi köpeği mi yücelteceğiz yani? Böyle yaparsak ahmaklık etmiş olmaz mıyız?’ karşılığını vererek içini bir anda boşaltmıştı. Reyhan Hanım, üstadımızın, ‘Kadınlardan hiç ilim adamı çıkmış mıdır?’ itirazına karşılık, Madam Küri’yi ileri sürmüş; üstat onun bu örneğini, ‘Madam Küri’nin bütün işi, kocası Mösyö Küri’ye çalışmalarında yardımcı olmak, malzeme taşımaktı’ şeklinde çürütmüştü. Şimdi bir eski vali kalkıp, Rusların uzaya gönderdikleri kadını, o uzay gemilerini yapan beyinleri unutup da ileri sürünce, üstadımızın ‘Ahmak’ hitabından nasıl kurtulsun ki. Özetleyecek olursak, üstadımız, kadını erkeğini tamamlayan bir varlık olarak kabul eder, ve kadın bu görevini yapdıkça da büyük bir saygı duyardı. Tam bir Osmanlı aristokratıydı hasılı.
…
(İsmail Kazdal’ın ‘Serencâm-Anılar’ adlı eserinden alınmıştır…)