Sistem Meselesi
SİSTEM MESELESİ
Galatada, başı miğferli, vazife üzerinde bir polis memuruna sordum:
-Affedersiniz efendim! Buralarda (Sen Benua) isimli bir mektep varmış, Fransız Lisesi… Acaba nerede, biliyor musunuz?
Polis memuru, verdiğim mektep ismini birkaç kere heceledikten sonra cevap verdi:
-Elli adım ileride bir arkadaşım var, o bilir.
Elli adım yerine, beş yüz adım ileride bir başka polis memurundan aldığım cevap:
-Bilmiyorum kardeşim, ben bu mıntakaya yeni geldim. Bir başka memura sorsanız…
Başka memurun cevabı:
-Buralarda bu isimli bir mektep duymadım.
Vapura koşuyormuş gibi hızlı hızlı yürüyen dördüncü polis memuru da, elleriyle garip işaretler yaparak, cevap vermeye vakti olmadığını anlattı.
Rastgele bir mağazaya girdim. Mağazanın ekalliyetlerden birine mensup sahibi, büyük bir alâka, hizmet zevki ve bilgi sermayesiyle, sorduğum adresi, bana elimle koymuş gibi buldurtacak surette izah etti.
Yolda giderken gözümün önünden 1925 yılının Paris’i geçti. O tarihte Paris’de tahsilde bulunuyordum. Birgün, bana İstanbuldan verilmiş, müphem ve çetrefil bir adresi bir polis memuruna sormuştum. Memur, ben lâfımı bitirinceye kadar, eli kasketinde, selâm vaziyetinde beni dinlemiş ve meselâ “Edirnekapısında Baldıran sokağı” tarzındaki bu kaybolmuş noktayı hemen tarif edemediği için müteessir olmuş, kendi kendisine hayretler etmiş, benim çekilmek arzuma katiyen razı olmamış, cebinden memurlara mahsus bir Paris rehberi çıkararak “Edirnekapısında Baldıran sokağında yeşil çizmeli Agâh efendi”yi bulmanın çaresini göstermiş ve arkamdan bir kaç kere seslenmişti:
-Affedersiniz efendim, rehbere müracaat mecburiyetinde kaldığım için affedersiniz!
Kusur, birçok mükemmeliyet ve fedakârlık temsil eden Türk polis memurlarının şahsında değildir. Polisin, her bakımdan muhafazasına memur olduğu şehirde, herşeyden evvel, esaslı bir mekân ve içtimaî hizmet şuuruna malik olması, belli başlı âlet ve telkinlerle elde edilecek bir öğretim işidir.
20 Ekim 1941
(Necip Fazıl Kısakürek – İstanbul’a Hasret)