Zurnalı Vapurlar

ZURNALI VAPURLAR

Korkuyorum. Çünkü kış bitmek üzere… Zurnalı vapurlar neredeyse ortaya çıkacak…

Ben Boğaziçinde otururum ve o kıyıları çok severim. Zavallı Boğaziçi, kömür yığınlarının, tütün depolarının, fabrika ve gazhane müsveddelerinin, birer maskara horoz edasiyle üstünde eşindiği canım toprak, bütün sırrını bir türbe kadar dilsiz ifadesinde taşıyordu. Bir kurtarıcı bekleyen Boğazın karşısına, nihayet (Şirketi Hayriye) öyle icat kahramanlığiyle çıktı ki, Boğazın elde kalan son manasını da öldürdü. Boğazı, laternalı panayır meydanlarına çevirdi:

(Şirketi Hayriye)nin, vapurlardaki kaptan kulelerine, birer kübik zurna şeklinde oturttuğu hoparlörlü gramofonlar!…

Hiç unutmuyorum. Bir gece yorgun başımı, evimin biricik zenginliği, sessizlik kızağında kalafata çekmek için, geç vakit yatağa girmiştim. Daha uykumu avlayamadan bir cehennem gümbürtüsiyle yerimden fırladım. Sesler gitgide yükseliyordu. Zira vapur, Çengelköyünden Beylerbeyine doğru gittikçe yaklaşıyordu. Aman ne havalar! Güya Türkçe bir tango, peşinden (ben esmeri fındık ile beslerim), (Ave Maria) ve saire…

Sabahın bu ismetli saatinde ve pekmezle rakıyı birbirine katarcasına, bu iğrenç terkip karşısında az kalsın kusacaktım. Böylece mahallebici dükkanından belediye reisliğine ve (Şirketi Hayriye) müdürlüğünden en yüksek idare makamına kadar, selim zevk denilen şeyin ne lazım bir sermaye olduğunu bir kere daha anladım.

14 Şubat 1939

Share

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.