Kahraman Maraş

KAHRAMAN MARAŞ

12 Şubat Marâş’ın kurtuluş günü…
Orada bir konferansımda söze başlamadan kalabalığa sormuştum:
— Siz Maraşlılar, memleketinizin ismine «Kahraman» diye bir sıfat yapıştırılmasından memnun musunuz?
Bir ağızdan:
– Hayır!
Diye bağırmışlardı.

Bu sesi çıkaranlar, sebebini bilsin veya bilmesinler, Maraşlı karakterini belirtmekte en hâlis örneklerdi. Ve bir seziş halinde ifade ediyorlardı ki, Maraşlı böbürlenmekten ve böbürlenişini ilân etmekten ziyade, bilfiil olmayı ve olduğunu gizlemeyi üstün tutan bir seciye sahibidir. Ben de onlar gibi halis bir Maraşlı olarak bu mahrem noktayı kurcalıyor ve «Kahramanmaraş» tâbirinden rahatsız olduğumu hissettiriyordum.

Kahraman olmayıp da olduğuna inananlar; ve Kahraman olup da olduğuna inanmayanlar arası, iki ters kutba karşı Maraş, içli Anadolu’da, ulviyet noktasının, kuvvetten mahcup olmak ve hakiki kuvveti sahibine havale etmekte olduğunu daima bilmiş ve bu soylu bilişin yurdunu temsil etmiştir. Bu bakımdan onun rejimden bir mükâfat beklemeye ihtiyacı yoktur. Birçok yer «Gazi-Mazi» diye anılırken, o sadece Maraş kalmış olmaktan bahtiyardı.

Bu bakımdan bağrında gerçek kahramanlar barındıran Maraş, ilk defa başlattığı millî kurtuluş dâvasını bir devre sonra saptırdıkları rejim eliyle ve yarım asra yakın bir müddet sonra göğsüne takılan «Kahraman» madalyasını, göğsü yerine sırtına taksa daha iyi eder.
Çünkü o gerçek kahramandır.
Bu nazik bahisde fazla konuşmak, Maraş’ın mânasını örselemek olur.

(Rapor 7-9, Büyük Doğu Yayınları, 2. baskı / s. 167-168)

Share

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.