Su Üstündeki Leke

SU ÜSTÜNDEKİ LEKE

Denizaltılarda su bombası atıldığı zaman, isabet olup olmadığının delili, hemen su yüzüne çıkan bir yağ tabakasıdır. Eğer su yüzünde yağ tabakası görünmemişse, isabet yok demektir. Bir denizaltı vuruldu mu, hemen barsaklarındaki muhtevayı “paf!” diye su yüzüne döküyor ve kuyruğu titrettiği ondan belli oluyor.

Evvelki günkü (Ulus) gazetesinde bana ve gazeteme ait yazı, işte yağ yerine barsak muhtevası tâbirini kullanmak şartıyle, su yüzünde, bir deniz canavarının geberdiğini ilân eden böyle bir leke tabakasıdır.

CHP’nin aldığı tam isabetler, onun (Ulus) gazetesi şeklinde koyverdiği galiz maddeyle belli olmuştur.

Beni, mukaddesat karaborsacısı, hasta adam, sahte mürşit diye vasıflandırmaya kalkışan bu gazeteye, bu bakımlardan edilebilecek hiçbir fikir mukabelesi yoktur. Karaborsayı kuran, Türk Milletinin kefen bezlerini bile karaborsadan dilendiren bir şekavet devrinin gazetesi, elbette beni belirtecek vasfı bende aramayacak, kendisinde bulacaktı.

Beni hasta adam görecek kadar iman bağlılığıma dikkat etmesi, müritlik iddiasına bile yaklaşmamış bir insanı sahte tarafından da olsa mürşit gösterecek derecede içinde büyütmüş olması, bilmem ki, teşekküre mi, ayıplamaya mı lâyıktır.

Benim, bu sütunlarda işimi gücümü din telkinine bağladığım, “Ulu Hakan Abdülhamid Han” isimli tefrikamla da padişahçılık propagandası yaptığım ve Abdülhamid’in rugan potinlerini öpmeyi şeref bildiğim tarzındaki isnada verilebilecek cevap, padişahçılık propagandasına ait iftira müstesna, (Ulus) gazetesinin hayatında ilk defa doğru söylediğidir. Alemde İslâmiyetten başka tek yol tanımadığım gibi, Halk Partisine karşı bütün hıncım da, onun, bir milleti, ruhuna musallat olarak “bâsübâdelmevt — ölümden sonra diriliş’siz bir yokluğa mahkûm etmek istemesindedir.

Rugan potinlere gelince, bana, bugün Abdülhamid’in ayağındaki toz olmaya lâyık bir devlet recülü göstersinler, ayağını öpeyim…

Buraya kadar hiçbir öfke ve tiksinti duygusuna kapılmayan bir fikir ve teşrih diliyle karşılık verdikten sonra, şimdi, hakkım olan his ve sinir cephesinden de tek cümlelik bir intiba takdim edebilirim:

Küfrün hela kâğıdı (Ulus) gazetesinde, fikir mensubunun düşebileceği son hadde ait renkleri ve çizgileriyle, efendilerinin, lâğım farelerini bile tiksindirici suratlarından başka birşey görülemez ve CHP deyince Türk Milleti işte bu suratı görmektedir.

29.6.1965

(Çerçeve 3, Büyük Doğu Yayınları, 2. Baskı / s. 241 vd.)

Share

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.