`İstanbul`a Hasret’
‘İSTANBUL’A HASRET’
Abdurrahman ŞEN
Asırlar boyunca her şairin, her edibin dikkatini çeken ve kelimelerine zenginlik katan İstanbul `a en güzel şiirlerden birini de hiç şüphe yok ki Necip Fazıl Kısakürek yazmıştır.
`İstanbul benim canım;/ Vatanımda vatanım ` diye haykıran ve `İstanbul /İstanbul ` vurguları arasında; `O manayı bul da bul !/ İlle İstanbul `da bul!` uyarısını ekleyen Necip Fazıl Kısakürek , `Canım İstanbul `a nasıl başlıyordu:
` Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar;
Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar.`
Evet… İstanbul `a aşkını ve bakışını bu mükemmel şiirde özetleyen Necip Fazıl Kısakürek `in, İstanbul `a ilgisinin tek şiirle sınırlı kalmasını düşünmek mümkün değil elbette. Necip Fazıl İstanbul hakkında birçok da makale kaleme almış… Oğlu Mehmet Kısakürek Ağabeyim de o makalelerden bir seçki yapıp, `İstanbul `a hasret` adıyla kitaplaştırmış. Önsözde belirttiğine göre sevgili Mehmet Ağabeyim; ` …. bir kısmı bazı kitapların sayfa aralarında duran, çoğu da hiç kitaplaşmamış olan şu İstanbul `a dair şiir gibi yazılarını derleyip bir araya` getirmiş ve Büyük Doğu Yayınları arasında yayınlayarak hem Necip Fazıl `ı özleyenleri hem de İstanbul üzerine düşüncesini zenginleştirmek isteyenleri sevindirmiş.
Kitapta yer alan makalelerde Necip Fazıl `ın; mimarisinden tarihine, estetiğinden fikir hayatına kadar, İstanbul `un çok yönlü zenginliğine bakışının izlerini, işaretlerini görmek mümkün. Necip Fazıl `ın İstanbul `a olan –kendi tabiriyle- `karasevda`sı, bazılarında olduğu gibi sonradan olma ya da çıkara dayalı bir `sevda ` değil… Necip Fazıl `ın İstanbul `a olan `karasevda`sının sırrını, `İstanbul `a Hasret` kitabının önsözü yerine `Not` yazan sevgili Mehmet Ağabeyimin şu giriş cümlelerinde bulmak mümkün:
`Ben, İstanbulluyum . Annem de babam gibi İstanbulluydu . Onun babası ve anası da, tıpkı baba tarafından olduğu gibi yine İstanbullu … Babamın ve annemin dadıları, hizmetkarları, esnafları, konuları, komşuları ve bütün dostları… Zevkleri, edaları, üslupları, ölçüleriyle onlar, son çakıntıları, pırıltıları ve izlerine bakarak benim İstanbul sandığım ve aşık olduğum yeri, kendi artist dünyaları içinde, bana İstanbullu , tam bir İstanbullu gibi yaşatanlardı. İşte ben… Böyle İstanbulluyum .`
Sevgili Mehmet Kısakürek Ağabeyimin derlediği yazılarla oluşan `İstanbul `a Hasret` kitabıyla Necip Fazıl bir kere daha okurlarıyla buluşuyor. Bugün içinde yaşadığımız İstanbul ile yarım yüzyıl öncesinin İstanbul `u arasındaki değişimi yakalamak, anlamak ve kayıpların sebeplerini öğrenmek isteyenler Büyük Doğu Yayınları `ndan okuyucuya sunulan `İstanbul `a Hasret` kitabını mutlaka okumalı. (İstanbul `a Hasret, Büyük Doğu Yayınları – 0212. 528 55 51 / 0212. 511 59 22)
Ya `Sultan Vahidüddin ?` Eski başbakanlardan Bülent Ecevit `in resmi tarihin söylemine ters düşerek `Vahdeddin hain değildi` açıklamasıyla başlayan tartışmalar, bir anda gözleri Necip Fazıl `ın hala yasaklı sayılan kitabına çevirdi ister istemez. Son nefesinde bile o kitaptan dolayı mahkumiyet borçlu gibi aramızdan ayrılan Necip Fazıl Kısakürek `in `Vatan Haini Değil -Büyük Vatan Dostu Vahidüddin ` isimli kitabının üzerindeki yasaklama ve baskının daha ne kadar süreceği ise merak konusu. `Vatan Haini Değil -Büyük Vatan Dostu Vahidüddin ` isimli kitabın başından geçenleri konuyla ilgili olarak Zaman`da Erkan Acar imzasıyla yayınlanan haberden şöyle özetlemek mümkün: `Daha önce araştırma dizisi olarak Bugün gazetesinde yayınlanan kitabın ilk baskısı 1968`de yapıldı. Birinci baskısı tükenmek üzereyken toplatıldı ve hakkında takibat başlatıldı. Kitabı incelemek üzere bir bilirkişi oluşturuldu. Bilirkişi, `Kitapta söylenenler hayal ürünüdür, ama herhangi bir suç unsuru yoktur` diye rapor verdi. Ankara , ikinci bir bilirkişi heyeti tayin etti. Bu heyetten de benzer bir rapor çıkınca, Kısakürek 1971`de beraat etti. 1972`de beraat kararı Yargıtay tarafından temyiz edildi. 1973`te mahkumiyet kararı çıktı. 1974`te Af Kanunu , olayı askıya aldı. 1975`de kitap yeniden basıldı. Yine takibat başlatıldı. 1976`da, üçüncü baskı yapıldı. 1977`de yeniden toplatma kararı alındı ve takibata geçildi. 1979`da üçüncü kez bir bilirkişi heyeti oluşturuldu. 1980`de dördüncü bir bilirkişi teşkil edildi. Heyetler, kitapta suç unsuru bulunmadığı yönünde rapor verdi. 12 Eylül darbesinden sonra Necip Fazıl ile ilgili mahkumiyet kararı 1982`de Yargıtay tarafından onandı. Fakat kararın infazı 4 ay tehir edildi. Aynı yıl içerisinde Adli Tıp Kurumu , Necip Fazıl `ın Anayasa `da öngörülen cezanın affı şartlarını haiz olduğu yönünde dönemin Milli Güvenlik Konseyi Başkanı Kenan Evren `e bir rapor verdi. Ancak Evren , Necip Fazıl `ı affetmedi; Atatürk `ün hatırasına neşren hakaret edildiği gerekçesi ile verilen cezanın infazı yönünde talimat verdi. Necip Fazıl , 1983 yılında hapse girmesine az bir zaman kala vefat etti. Deyim yerinde ise son padişah Vahdettin `i savunduğu için mahkum olarak öldü. Kısakürek `in kitabı, hala yasaklılar listesinde bulunuyor.` Aynı haberde sevgili Mehmet Kısakürek Ağabeyimin, söz konusu kitabı yeniden basmaya hazırlandığı belirtilirken, `Avrupa Birliği `ne giriş sürecinde hala kitap yasaklamalarından söz edilmesinin hata` olduğuna dikkat çektiği de ifade ediliyordu. Şimdi… Eli kanlı katillerin kitaplarının bile istifade edebildiği `fikir özgürlüğü`nden Necip Fazıl `ın `Vatan Haini Değil -Büyük Vatan Dostu Vahidüddin ` isimli kitabının nasiplenip nasiplenemeyeceğini de hep birlikte göreceğiz. AB kapısında beklerken 2005 yılında…
21.08.2005
Yeni Asya