Ruh Röntgeni

RUH RÖNTGENİ

Cumhuriyet devresinin çok partili çığırında, kökü gerilerde olarak bir nevi politika esnafına ait ruh röntgeni raporudur:

Bezik oyununda usta…

Saçı ağarmış olsa da favorili…

Hazım cihazı mükemmel; uykusu dipsiz karanlık…

Karısının ayda bir değişen saç rengi ve şekli, kızının da sivri uçlu küstah çizmeleri ve boya çanağı suratı, kendi sebatsız mizaç ve kibirli edasına denk…

Koşul, neden, parasal, olanak, doğa kelimeleri dilinde pelesenk…

Alternatif, paralel, diyalog, paket tedbirler, asgari müşterek tabirleri de meselelerinin anahtarları…

Bilmediği ve inanmadığı şeylerin bilmişi ve inanmışı görünmeyi iyi becerir.

Gözüne girmek istediği kimselerin her iddiasına yeşil ışık yakmakta hünerli…

Sağında bir sağcı, solunda bir solcu olursa, çehresinin sağ tarafiyle sağcı, sol tarafiyle de solcudur.

Onca vicdan bir açık artırma mevzuudur; ve parti, birini bırakıp öbürüne geçmekte pansiyon odalarından farksızdır. Kanıları ve konuları vardır da kanaatleri ve mevzuları yoktur. (Bakın siz bunların halini, dil ve ifade kalıpları bile ne güzel belirtiyor!)

Irkçı, milliyetçi, sosyalist, Marksist, liberal, kapitalist, faşist, etatist, ne taraftan geçinirlerse geçinsin, bütün bunlara ait bilgisi, kuşlara çektirilen niyet puslaları çapını aşmaz.

Makineleşmeden bir şey olunamayacağını bilir de makineleşmenin nasıl olacağını bilmez.

Nazarında her fikir muhteremdir; lâik, demokratik hukuk devleti de biricik model…

Eğer aynı zamanda profesör ise Batılı müelliften çaldığını mürettip yanlışlarına kadar almıştır.

Tanrı kelimesini “ilâh” demek için değil, “Allah” dememek için kullanır. Sorsalar yaradana inandığını söyler, sonra da onun dünyada işi olmadığını iddiaya kalkar.

Türk tarihinde, yükselme, duraklama, alçalma, Batıya yönelme ve nihayet yücelme ve yoktan var olma diye 5 devre tanır ve bunlar arasında hiçbir sebep ve netice arayıcılığına girişemez. Olanca riyaziye dehâsı para ve menfaat muadeleleri üzerindedir.

Çile ve idrak sancısı şöyle dursun, takma olduğu için dişi bile ağrımaz.

Feza çağında yaşanıldığını öne sürer. İşte bu doğrudur; zira onunki boşluk çağı… İman sahipleriyse onca çağ dışı…

Maymun bile, kendisinden geldiği iddia edilen insanın bu çeşidini kabul etmez.

8 Aralık 1977

(Çerçeve 4, Büyük Doğu Yayınları, 2. Baskı / s. 179-180)

Share

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.