Vahidüddin Polemiği

29 YIL SONRA ATATÜRK İNKİLÂPLARINA BAKIŞ

HASAN PULUR

Atatürk’ten ayrılalı yirmi dokuz yıl olmasına rağmen, O’nun büyük inkılâbı kara cahil yobaz tarafından her gün bir tarafta baltalanmakta, lâkaytlık, adam sendecilik, bana necilik, din istismarcılığı ve türlü hasis düşüncelerle, gittikçe büyüyen ve gelişen, bu menfî akını karşısına Atatürkvâri bir cür’et ve medenî cesaretle çıkılmamakta, yer yer irtica gösterileri en şiddetli tepkilerle karşılanıp yobazın burnu kırılmamakta, din adamı namı altındaki cahil softalar köy köy; cami cami gezmekte, halkı Atatürk aleyhinde kışkırtmakta, her çeşit tarikat istediği gibi icrayı ahenk etmekte, «Volkan»ı dahi geride bırakan gerici gazeteler, dergiler meçhul kaynaklardan beslenip köylere kadar bedava dağıtılmakta, şeriatçılık, hilafetçilik ve Büyük hakancılık sloganı ile Türk milleti zehirlenmekte, gençlik, öğretmenler, aydınlar mukaddesatçı, ilerici nâmı altında parçalara ayrılmakta Silistre’den gelme, hiçbir yerde tutunamamış olan sahtekâr bir din yobazı Süleyman’ın kurduğu Süleymancılık; Lavrens’e casusluk yapmış, Rusya’da eğitilmiş, Türk vatanını bölmeyi ve parçalamayı, bir Kürt Devleti kurmayı kafasına koymuş, sicilinde hırsızlık dahi olan, uzaklardan leş kokusu hissedilecek kadar pis, su yüzü görmemiş Said Nursî’nin kurduğu Nurculuk alabildiğine büyümekte, camiler, tekkeler, zaviyeler açıkça ve alenen inkılâp düşmanlığı yapmakta, vaizler —yetkililerin önünde dahi— ATATÜRK inkılâplarına dil uzatmaktan korkmamakta. O’nun heykellerine, büstlerine saldırmakta, senelik gelirleri 30—40 milyon lirayı bulan dernekler masum gençleri zehirlemekte, kızlar okullardan alınmakta, ayyaş, üç kâğıtçı ve her tarafı oynak sapıklar yurt içinde dolaşıp konuşmalar yaparak zehirler saçmakta, (namaz kılmasını, Kur’an okumasını bilmeyen bu küstahların konuşmaları teyplere alınıp köylere ulaştırılmakta ve bir kelime ile İRTİCA gittikçe örgütlenmekte, kuvvetlenmeye çalışmakta, yobazlar uygun adımlarla cami duvarlarına yaklaşmaktadırlar.»

Korgeneral Faruk Güventürk son yazdığı kitabın önsözünde böyle diyor… 29 YIL SONRA ATATÜRK İNKILAPLARINA BAKIŞ… Kitabın adı bu! Dediklerinde bir fazlalık var mı? Yok! Eksiklik bile var! Abdülhamid’e yakıştırılan «Büyük Hakan» palavrası, şimdi yerini «Vatan haini» Vahdettin’de bulmak üzere… Hani vatanı, Damat Ferit’le yabancılara peşkeş çeken ve Kurtuluş Savaşı kazanılınca da İngiliz gemisine binip düşmana sığınan Osmanlı’nın yüzkarası Vahdettin var ya! O bile, «Süper mürşit»in kaleminde «Vatan haini değil, vatan dostu.»

«O vatan dostu» olunca Kurtuluş Savaşını yapanlar «Vatan haini.» Yâni Atatürk, İnönü, Çakmak, Birinci Millet Meclisi, binlerce kahraman ve şehit… Hepsi vatan haini!

İnsanın, bunları gördükçe, okudukça kahrolası, ölesi değil de, babasından kalan en kutsal emaneti, İstiklâl Madalyasını alıp Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin başına götürüp teslim edesi geliyor:

— Alın Sayın Sunay! Bu İstiklâl Madalyasını siz koruyun!

(Milliyet, 16-5-1968)

****

Milliyetsiz Milliyet Gazetesi

Necip Fazıl KISAKÜREK

Milliyetsiz Milliyet Gazetesinde gayr-i Türk ve gayr-i müslim bir muharrir bozuntusu, sadece ilim ve hakikati konuşturmak üzere hazırladığımız 6. Mehmed Vahidüddin» isimli tefrikamızın «Vatan haini değil, büyük vatan dostu şeklindeki ikinci başlığını ele alarak, henüz eser ortaya çıkmadan birtakım esfel (prookasyon) lara girişmekte, «Vahidüddin vatan dostu olunca demek ki Atatürk, Mareşal Çakmak ve bunca istiklâl Şehidine vatan haini olmak düşüyor!» demek istemekte ve şunu bunu kışkırtmaya bakmaktadır. Kâfir soyundan îranlı ve Arnavut kaniyle mavi renkli Yahudi kanından terkiplediği katışığa Milliyet ismini veren bu paçavraya ve onun paçavra muharririne ayaklarını denk atmalarını tavsiye eder ve birkaç yıl öncesinin «Cüce M………» hâdisesindeki yüzkarası hezimetlerini hatırlatırız!

Bu defa yüzlerindeki kara, manevî bir leke halinde kalmayıp korkunç bir surat morartısı şeklinde de tecelli edebilir.

Aynı karşılığı, dünkü «Akşam» gazetesinde Milliyetsiz Milliyet’in arkasından gitmeye kalkan ve temiz bir ordu köteği yedikten sonra şimdi Milliyetçi ve hakikatçi Türk Ordusunu kışkırtmaya bakan «îlhami Sosyal» isimli maddî ve manevî soysuza da yöneltiriz. Bahsettiği, camii duvarına işeyen köpek değil, onun ancak çişi olan bu adamı, bütün benzerleriyle beraber Sarayburnu önündeki çöplükte göreceğimiz gün yakındır.

(Bugün, 18 Mayıs 1968)

(Bülendoğlu, A. Arif. Necip Fazıl Kısakürek: Şiiri, Sanatı, Aksiyonu. Binbir Yayınları, s. 144-146)

Share

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.